Haber Üsküdar – Gizem Cici, İrem Uzun, Hümeyra Üstünakın
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından 26-28 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen 8. Uluslararası İletişim Günleri / Dijital Çağda Kriz İletişimi Sempozyumu’nun ikinci oturumunda kriz döneminde yönetim, strateji ve liderlik konusu incelendi.
İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk’ün oturum başkanlığında Uzman Filiz Soyer, Arş. Gör. Cem Çalışkan, Dr. Kenan Bölükbaş, Arş. Gör. Emre Yüksel, Safa Atmaca ve Sema Çağlayan sunumlarını gerçekleştirdiler.
Uzman Filiz Soyer: "Medya ve özellikle sosyal medya kanalları kriz süreçlerinde önemli bir rol üstlenmektedir"
Uzman Filiz Soyer, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi'nden Doç. Dr. Dilan Çiftçi ile birlikte hazırladıkları "Covid-19 bağlamında kriz iletişimi ve yönetimi: Kuzey Kıbrıs örneği" başlıklı bildiriyi sunarken şunları söyledi: "Krizler hepimizin bildiği gibi beklenmedik durumlardır. Bu beklenmedik durumlarda da krizlere müdahalenin önemi öne çıkmaktadır. Bir kriz iletişimini gerçekleştiren bir kamu kuruluşunda da kamu kuruluşlarının güvenilirlik çerçevesinde bu süreci gerçekleştirilmesi öne çıkan önemli faktörler arasında. Bu bağlamda medya ve sosyal medyanın çok sıklıkla kullanıldığı görülmektedir.”
Uzman Filiz Soyer, yaptıkları araştırma kapsamında KKTC Sağlık Bakanlığı çalışmalarının sonuçlarının ayrıntılı biçimde günlük veriler şeklinde aralıksız paylaşıldığını, dönemin KKTC Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin katıldığı televizyon programlarının yayınları kriz sürecine dair bilgiler içerdiğinden dolayı, bakanlığın resmi Facebook hesabında da yayınlanarak bilgi akışında kopukluk yaşanmamasını sağladığını, güven ortamının sağlanması açısından oluşturulan şeffaf ortamla iletişimin etkili olması ile ilgili çaba harcandığını da belirtti.
Arş. Gör. Cem Çalışkan: "Pandemi popülist iktidarları aynı anda görme imkânı sundu"
Oturumun ikinci konuşmacısı, Beykent Üniversitesi Arş. Gör. Cem Çalışkan, “Pandemi ve Popülist Performans: Gerçek Krizlerde Yeni Krizler Yaratmak” başlıklı sunumunda , popülist iktidarların bir kriz ile karşılaştıklarında nasıl bir yol izlediklerini incelemeyi amaçlarını belirtti. Pandemi global bir kriz olduğundan birçok popülist iktidarı aynı anda görme imkânını sunduğunu ve bu doğrultuda Hindistan, Brezilya, ABD ve Türkiye'yi incelediğini belirtti. Çalışkan şunları söyledi: “Çalışmada incelen ülkeler arasında Türkiye’de Sağlık Bakanlığı uzun bir süre verileri gizlemiş, TTB ve yerel belediyelerin baskıları sonrasında gerçek veriler açıklanmıştı. Sonuç olarak popülizmin anti-kurumsal özelliği, iktidarda olduğu ülkeleri pandemi gibi büyük krizler karşısında daha kırılgan bir hale getirmiştir. Rasyonel kararlar alınamamış, siyasal yönetim şekli fark etmeksizin, pandemi krizi daha da derinleşmiştir.”
Dr. Kenan Bölükbaş: "Bilim kurulu üyeleri Bakan'dan daha az paylaşımlar yaptı"
Oturumun üçüncü konuğu TRT Müzikal Kanal Koordinatörlüğü’nden Dr. Kenan Bölükbaş oldu. Kenan Bölükbaş, "Türkiye’de Covid-19 Pandemisi Döneminde Bilim Kurulu Üyelerinin Twitter Paylaşımları Üzerine Bir İnceleme" başlıklı çalışmasını sundu. Bölükbaş sunumunda Covid-19 pandemisi ile paralel olarak televizyon ekranları dışında bilim kurulunun sosyal mecralar üzerinde ne yoğunlukta insanlarla iletişime geçtikleri üzerine yaptığı çalışmayı aktardı. Çalışmasının amacının, Bilim kurulu üyelerinin pandemide ne kadar etkileşim aldığını ve insanların ne derece ilgisini çektiğini, içeriklerin nasıl şekillendiğini görmek ve geleneksel medya ile sosyal medyaya değinmek olduğunu belirten Bölükbaş, bilim kurulu üyelerinden en çok takipçi sayısına sahip ve daha ön planda olan Serap Şimşek Yavuz, Tevfik Özlü, Ateş Kara ve Alpay Azap’ı araştırmasına dahil ettiğini belirterek istatistikler ile nicel ve nitel analizlerini sunumuna ekledi. Bilim kurulunun Bakan Koca’dan daha az paylaşım yaptıklarını aktardı. Bunun sebebi olarak, bilgi karmaşası yaratmamak, dijital mecralarda manipülasyona açık ifadeler kullanmaktan kaçınmak olabileceğini ifade etti.
Araş Gör. Emre Yüksel: "Türkiye su kıtlığı yaşaması muhtemel ülkeler arasında"
Oturumun dördüncü konuşmacısı İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Emre Yüksel oldu. Yüksel, "İstanbul’un Olası Su Krizi Çerçevesinde İBB, Bağlı Kurumlar ve Belediye Başkanlarının Sosyal Medya Kullanımının Kriz İletişimi Açısından İncelenmesi" başlıklı sunumunda İstanbul’un olası bir su krizi durumunu konu edinen Yüksel, ilk olarak su krizini tanımladı. Politikacıların konuyla ne kadar ilgilendiğini ve BM raporuna göre su kıtlığının ne ölçüde olduğunu açıklayan Arş. Gör. Emre Yüksel, görseller ve raporlar üzerinden su kıtlığı yaşayabilecek yerleri bizlere aktarırken birçok rapora ve veriye göre su kıtlığı yaşaması muhtemel olan ülkeler arasında yer aldığımızın altını çizdi. Türkiye’nin dört tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen su zengini olmadığından bahsetti. Olası durumlarda neler yapabileceğimizi örnekledi. Yüksel, yağmur sularının arıtılması, yeşil binalar yapılması, tarım suyunda verimin artırılmasını ve bilinçlendirmelerin çoğalmasının çözüm önerisi olarak sunulabileceğini söyledi. İletişim boyutunda siyasetin ötesinde bir krizin bizi bekleyeceğini açıklarken siyasilerin oy kaybını düşünmeden birlik içinde hareket etmeleri gereken bir konu olduğunun da altını çizdi.
Safa Atmaca: "Bakan Koca İnstagram hesabından aşı konusunda bilgilendirici paylaşımlar yapıyor"
İnönü Üniversitesi'nden Safa Atmaca, Doç. Dr. Mevlüt Akyol'la birlikte hazırladıkları "Sosyal Medyada Kriz İletişimi: Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı'nın İnstagram Hesabı Üzerine Bir İnceleme" başlıklı bildirisini sundu. Çalışmanın amacının, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı’nın kriz iletişiminde sosyal medyayı nasıl kullandığını incelemek olduğunu söyleyen Atmaca, "sosyal medya hesabı olarak instagramı seçmemizdeki neden ise her yaşa ve her kesime hitap etmesidir" dedi. Fahrettin Koca’nın 11 milyon takipçisi ve 3.146 gönderisi olduğuna değindi. Bakanın instagram hesabından basın toplantıları, aşı olan devlet yetkilileri, aşıların durumları, tedarik süreci gibi bilgilendirici paylaşımlar yaptığını söyledi.
Sema Çağlayan: “Sağlık okuryazarlığı bireyin motivasyon ve yeterliliğini temsil eder"
Kocaeli Üniversitesi'nden Sema Çağlayan, Doç. Dr. Selma Koç Akgül ile birlikte hazırladıkları "Sağlık Okuryazarlığında İnternet ve Sosyal Medya Pratikleri: Covid-19 Pandemisi ile İlgili Bir Alımlayıcı Çalışması" başlıklı çalışmayı sundu. Sema Çağlayan ilk olarak sağlık okuryazarlığından bahsetti ve şu şekilde açıkladı: "Sağlık okuryazarlığı, bireylerin, ailelerin ve toplulukların yaşam kalitelerini sürdürmek veya iyileştirmek amacıyla günlük yaşamda sağlık bakımı, hastalıkların önlenmesi ve sağlığın teşvikiyle yargılarda bulunmak ve kararlar almak için sağlık, bilgi ve hizmetlerine erişimi anlama, değerlendirme ve edinilen bilgiyi kullanma kapasitesini belirleyen bilişsel ve sosyal becerileri ve bireyin motivasyon ve yeterliliğini temsil eder." Çağlayan sağlık hakkındaki bilgilerin yayılmasında kişilerarası iletişim öncelikli olsa da haber medyasında sağlık konularının işlenmesinin, sağlık konusundaki araştırma bulgularının halka ulaştırılması açısından önemli olduğunu vurguladı.