Doç.Dr. Muzaffer Şahin: Gazetecilikte istikbal gördüğüm tek kurum haber ajanslarıdır
01.05.2020 21:57

Doç.Dr. Muzaffer Şahin: Gazetecilikte istikbal gördüğüm tek kurum haber ajanslarıdır


Haber Üsküdar - Merve Şişman

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü tarafından düzenlenen online söyleşide ajans haberciliği konuşuldu. Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof.Dr. Süleyman İrvan'ın moderatörlüğünü yaptığı söyleşide gazeteci öğretim üyesi Doç. Dr. Muzaffer Şahin konuk oldu.

“Ajanslar haber toptancılığı yapan kuruluşlardır”

Söyleşiye gazeteci öğretim üyesi Muzaffer Şahin’i tanıtarak başlayan Prof. Dr. Süleyman İrvan, “Doç.Dr. Muzaffer Şahin Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi lisans mezunu. Gazeteciliğe Hürriyet Haber Ajansı'nda başladı. Bu yıllarda İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde yüksek lisans ve doktora yaptı. 1990 yılında Anadolu Ajansı'nda muhabir olarak çalışmaya başladı. Ajansta Ekonomi Haberleri Müdürlüğü, İç Haberler Müdürlüğü yaptı, son olarak da Haber Yayın Daire Başkanlığı görevlerinde bulundu. Anadolu Ajansı'nda iken Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde dersrler verdi. 2012 yılında Anadolu Ajansı'ndan emekli olarak Gazi Üniversitesi ve şimdiki adıyla Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Mesleki tecrübesi açısından Türkiye'de ajans haberciliğini anlatabilecek kişilerin başında geliyor. Ajans haberciliği konusunu ele alındığında Türkiye’de önde gelen isimlerden biridir” dedi ve konuğuna ilk olarak “Ajans haberciliği denildiği zaman aklımıza öncelikle ne gelmeli?” sorusunu sordu. Doç.Dr. Muzaffer Şahin, “Ajans haberciliği denildiği zaman öncelikle ajansın görevinin haber toptancılığı yapmak olduğunu belirtebilirim. Haber ajanslarının haberi toplama, yayımlama, diğer medya kuruluşlarına haberleri satarak maddi bir kaynak elde etme, ekonomik belli çıkarların olması gerektiği gibi haberleri toplayan mecralar olarak değerlendirebiliriz" diye cevapladı.

“Muhabirlerin tam donanımlı olması gerekir”

Prof.Dr. Süleyman İrvan’ın, “Ajansların belirleyici özelliklerini doğruluk, tarafsızlık, hız, güvenilirlik ve kapsayıcılık olarak tanımlayabiliriz. Sizin bu özelliklere ilişkin yorumunuz nedir, başka özellikler de var mı?" şeklindeki sorusuna Doç.Dr. Muzaffer Şahin şu karşılığı verdi: “Bu tanımlar gayet isabetli, tam yerinde tanımlar. Birkaç unsurla zenginleştirebilirim. Ajans gazetecisinin niteliği olarak bakarsak, donanımlı bir muhabirliğe ihtiyaç var. Bu donanım iki yönde. Hem teknolojik anlamda bütün araç ve cihazlara sahip olması hem de bunları haber üretim safhalarında kullanabilmesi, yazması, edit etmesi, redakte etmesi, servise hazır hale getirebilmesi gerekir. Bu donanımın yanında zamanı kullanım kabiliyeti ajansçılıkta çok ama çok ön planda. Örneğin gazetede vaktimiz var. Belli bir saate kadar haberimizi yazabiliriz. Haftalık haber dergisinde bir hafta süremiz var. Televizyonda isek ana haber bülteninin saati belli. Hatta internet haberciliğinde bile bir nefes alacak kadar vakit var. Ama ajans haberciliğinde nefes alacak kadar bile vakit yok. İşte bunu donanımlı muhabirin idrak edip bütünleşmesini gerektiren bir süreç olarak da izah edebilirim.  Küçük bir örnek vermek isterim. Isparta’da yıllar önce Atlas Jet’e ait bir uçak düşmüştü. Yolcu uçağının içerisindeki tüm yolcular vefat etmişti. Orada kaşeli bir kadın gazetecimiz vardı. İletişim Fakültesi’nden yaklaşık 2 yıl önce mezun olmuş bir arkadaşımızdı. Uçağın düşüşünden sonra yerinin anlaşılması 05.30 gibiydi. Arkadaşımız kaza yerine kısa sürede varmıştı. Daha sonra tüm haber akışını başta televizyonlar, diğer haber ajansları olmak üzere o gün saat 09.00’a kadar tek başına bu arkadaşımız karşılamıştı. Bir kişilik haber ekibi tüm Türkiye’nin oradaki haber akışını karşılamayı başarmıştı. Başta Anadolu ajansı olmak üzere tüm medyanın haber ihtiyacı karşılanmıştı. Arkadaşımız bu süreci iyi yönetti. Ödülünü de aldı, bu başarısından dolayı kadroya dahil edildi.”

"Ajans haberciliği çeviri haberlerle başladı"

Konuşmasında ajans haberciliğinin tarihsel süreç içerisindeki gelişimine ve değişimine de değinen Doç.Dr. Muzaffer Şahin şunları söyledi: "Havas'ın ilk kuruluşunda çeviri bürosu gibi faaliyete başlamış. Yabancı gazetelerin haberleri çevrilerek Fransa'da ilgililerine, meraklılarına dağıtılmış. Fakat daha sonra ekonomik haberlere, demir piyasası, buğday piyasası, altın piyasası gibi haberlere ihtiyaç duyulduğu için ajanslar bu tür haberlere yönelmeye başlıyorlar. Piyasalarla ilgili haberleri vermeye başlıyorlar. Bu çok önemli, yönlendirici bir süreç çünkü. O arada telgrafın da gelişmesiyle beraber ajans haberleri telgrafla nakledilmeye başlıyor. Telgrafın da çok büyük katkısı var ajans haberciliğinin gelişimine, hatta haber yazım tekniğine. Ters piramit haber yazım tekniğinin de bu süreçte geliştiği yönünde görüşler var. Nedir ters piramit tekniği? Çok önemli bilgileri öncelikle iletme. Bunun da iki nedeni var. Birincisi maliyet unsuru. Telgrafta kelime ücreti ödenir. İkincisi de, telgraf hatlarınde kesintiler olduğu için bilgi kaybını önlemeye çalışmışlar. Demişler ki, ne kadar önemli, ne kadar hassas bilgi varsa önce onu iletin, vaktiniz kalırsa diğer detayları verebilirsiniz. Bu işte ters piramit haber yazma tekniğini çağrıştırıyor.         

"İki yüzyılda ajans haberciliği çok zenginleşti" 

1830'larda başlayarak günümüze kadar geçen iki yüzyıllık süreçte ajans haberciliğinin çok zenginleştiğini ifade eden Doç.Dr. Muzaffer Şahin, "Tarihsel gelişim süreci içerisinde haber ajansları çok farklı süreçlere girmiştir. Esas olan haberi vermek ama zamanla büyük haber ajansları içerisinde önemli bölümler oluşmuştur. Tematikleşme oluşmuştur. İşte sadece fotoğraf ajansı karşımıza çıkmıştır. Dini haber ajansları ortaya çıkmıştır. Vatikan Haber Ajansı bunların en başında geliyor. Sadece spor haberi veren ajanslar çıkmıştır. Sadece karikatür dağıtımı yapan ajanslar vardır.Bunlar giderek yaygınlaşmıştır. İlk ajansın kuruluşundan bu yana neredeyse iki yüzyıl oldu. Bu iki yüzyılda ajansçılık çok zenginleşti. İçeriği farklılaştı ve hizmet sunduğu hedef kitlesi de sadece medya olmaktan çıktı. Aynı zamanda iş dünyası, siyaset, bürokrasi, bankalar, sivil toplum örgütleri gibi farklı kesimlere hizmet verir hale geldi" dedi.   

"Türkiye'de ajanslar günde ortalama 2500-3000 haber sunuyor"

Türkiye'de ajansların her gün çok sayıda haberi müşterileri ilettiğini belirten Doç.Dr. Muzaffer Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye piyasasına büyük çoğunluğu Anadolu Ajansı kaynaklı olmak üzere İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), ANKA ve diğer küçük ajansları da katalım, genel bülten için ortalama günlük 2500-3000 haber sunuyor. Bir de uluslararası haber ajanslarının Türkiye piyasasına sunduğu haberler var. Türkiye kökenli ajanslardan biraz daha fazla. Neredeyse günde 5-6 bin haber sunuluyor Türkiye piyasasına."     

"Medyada, gazetecilikte istikbal gördüğüm tek kurum haber ajansları"

Konuşmasında haber ajanslarının sürekli yukarıya doğru giden bir ivme ile geliştiğini vurgulayan Muzaffer Şahin, şunları söyledi: "Haber ajansları çok büyüdü, çok da gelişti. Geçmişten bugüne, böyle bir grafik çizersek yukarıya doğru gidiyor ve ben bu çıkışın duracağını düşünmüyorum. Medyada, gazetecilikte istikbal gördüğüm tek kurum haber ajanslarıdır." Son yıllarda haber ajanslarında istihdam oranlarının arttığını da vurgulayan Şahin, "Geçmişte 250-300, hatta ilk kuruluşunda 20-30 gazeteciyle başlayan Anadolu Ajansı'nda bugün kaşeliler, freelance'lar dahil istihdam edilen  2 bin 500 civarında gazeteci var" dedi.    

"Büyük haber ajanslarının merkez ülkelerin çıkarları dışında bir pozisyonda görmemiz mümkün değil"

Associated Press (AP) Reuters, Ajans France Press (AFP), Rus Haber Ajansı TASS ve Çin Haber Ajansı Xinhua gibi büyük haber ajanslarına ilişkin tartışmalara da değinen Doç.Dr. Muzaffer Şahin, "Ben bunlara beş büyük ajans diyorum. Bu büyük haber ajanslarının başka bir gündem belirleme çerçevesi var. Haber ajanslarını, özellikle ulusal kimlikte olanları merkez ülkelerin menfaatleri, siyasi çıkarları dışında bir pozisyonda görmemiz mümkün değil. Olamaz. Mesela AP'nin Amerikan çıkarları aleyhine haber yapma kabiliyeti yok. Irak'ın işgalini hatırlayalım. Irak'ın işgali sırasında o meşhur embedded (iliştirilmiş) gazeteciler, yani tankın içerisinde cepheye doğru giden ilk muhabirler AP'nin muhabirleriydi. Türkiye için de Fransa için de, Almanya için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Merkez ülkelerin ekonomik ve siyasi menfaatlerine karşıt bir pozisyonu hiçbir haber ajansında görmemiz mümkün değil.   

"Anadolu Ajansı'nın kuruluş amacı, milli kurtuluş hareketini doğru haberlerle aktarmaktı"

Konuşmasında Anadolu Ajansı'nın kuruluş amacına da değinen Doç.Dr. Muzaffer Şahin, "Atatürk'ün sözüyle de bu tescillenmiştir. Milli kurtuluş hareketini bütün iç ve dış kamuoyuna sahih haberlerle yani doğru haberlerle duyuracaktır diyor. Kuruluşundaki temel felsefe bu.Anadolu Ajansı'ından önce kurulmuş ajanslar da vardı. Osmanlı döneminde kurulmuş üç haber ajansı vardı. Önce Osmanlı Telgraf Ajansı, sonra Osmanlı Milli Telgraf Ajansı, daha sonra da Türkiye-Havas-Reuter Ajansı, üçlü ortaklık şeklinde. Anadolu Ajansı 1920'de kurulunca bu Türkiye-Havas-Reuter ajansının kullandığı bütün teknolojik cihazlar ile mütercim-tercüman ve gazetecileri olduğu gibi Anadolu Ajansı'na geçmiş. Anadolu Ajansı'nın isim annnesi Halide Edip Adıvar'dır. Halide Edip Adıvar, Yunus Nadi ve Atatürk birlikte kuruyorlar Anadolu Ajansı'nı. Anadolu Ajansı'nın kuruluşuyla ilgili Ataürk'ün yayımladığı bir telgraf var. Bu telgrafta Anadolu Ajansı'nın neden kurulduğunu, nasıl çalışacağını anlatıyor. Bütün Türkiye'ye duyuruluyor" dedi.

"Özel ajansların kurulmasının tek nedeni kâr elde etmektir" 

Türkiye'de Anadolu Ajansı dışındaki özel haber ajanslarının kuruluş amaçlarına da değinen Doç.Dr. Muzaffer Şahin, "Özel ajansların kurulşmasının tek nedeni kâr elde etmektir, gelir elde etmektir. Ancak bazıları da gazetelerin yan kuruluşu olarak karşımıza çıktı. Meselâ benim gazeteciliğe başladığım Hürriyet Haber Ajansı Hürriyet grubunun bütün gazetelerinin, dergilerinin haber ihtiyacını karşılayan bir birim şeklindeydi. Hürriyet grubu büyük bir gruptu. Bu grubun haber ihtiyacını karşılamak üzere kuruldu Hürriyet Haber Ajansı 1963 yılında. Bir hayli eskidir ve çok fonksiyonel bir yapısı vardır. Ürettiği haberleri sadece grup içerisindeki gazetelere, dergilere sundu. Ancak 1970'lerin ortasında dışarıya açılmaya, diğer gazeteleri abone yapmaya başlıyorlar. Bunların başında da Cumhuriyet gazetesi var. Fakat bir süre sonra garip bir sorun ortaya çıkıyor. Hürriyet gazetesinin küçük gördüğü haberleri Cumhuriyet gazetesi birinci sayfadan sürmanşet veriyor. Bu sefer Hürriyet'in yazı işlerinde kavga çıkıyor. Diyorlar ki, bu haber bizim malımız, biz niye böyle kullanmadık? Bu anekdotu rahmetli gazeteci Soner Girgin anlatmıştı.Bu rekabet bir süre sonra kavgaya dönüşmüş. Kavga büyüyünce abonelikler kesilmiş ve tekrar iç bünyeye dönülmüş.

"Ulusal çapta ne kadar çok haber ajansı olursa o kadar iyi"

Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın, "Türkiye'de günlük haber üretimi çok fazla. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" şeklindeki sorusunu cevaplandıran Doç.Dr. Muzaffer Şahin, "Ulusal çapta ne kadar çok haber ajansı olursa o kadar iyi. Habercilikte rekabetin çok büyük faydası var. Bu alanda rekabete şu yönden ben çok katılıyorum. Eğer bir yanlış haber geziyorsa, diğer ajansların ürettiği haberler o yanlış bilgiyi derhal doğruluyor. Bir karşılaştırma aracı olarak görüyorum ben. O nedenle ulusal çapta Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı, Demirören Haber Ajansı, üç tane büyük ajans var. Bunların hizmetleri, üretimleri farklılaşabiliyor. Bunların çok büyük faydası var. ANKA Haber Ajansı'nın yeniden açılması da çok isabetli olmuştur. ANKA'nın bu haber rekabetine dahil olması çok demokratik bir süreci de karşımıza getiriyor" dedi.

"Haberin asıl gücü muhabirdedir"

 Haber ajanslarında haber üretim süreçleri, haber kararlarının nasıl alındığı, gündemin nasıl belirlendiği konularında da önemli bilgiler veren gazeteci akademisyen Muzaffer Şahin, "Ama haberin asıl gücü muhabirdedir. Muhabir kendi alanının, kendi ilinin gündemine vakıf olması ve sıcak gelişmeleri çok yakından izlemesi gerekir" dedi. Sıcak gelişmelerin haber yapılma süreci hakkında da bilgi veren Şahin, "Çok sıcak bir gelişme olursa ilgili muhabir bunun önce flaşını geçer. Flaş dediğimiz, ilk bilgilerdir. Diyelim ki uçak düştü, 'Akdeniz açıklarında bir yolcu uçağının düştüğü öğrenildi', bu kadardır flaş. Fakat bu flaşın verilmesi esnasında deriz ki 'mutlaka 5 defa nefes alıp verin'. Flaşı hemen vermeyin. Yanlış bir duyum olabilir. Çok hızlı verilmesi gerekir ama bir 5 saniye beklemekte yarar var. Yüzde yüz eminseniz, her türlü teyidi almışsanız hemen verebilirsiniz. Ama soru işaretleri varsa biraz beklemekte fayda var. Anadolu Ajansı'nın flaş verdiği haberler yüzde 99 doğrudur. Ajans muhabirliğinin yükümlülüğü, sorumluluğu çok fazla. Hem medyayı haberle doturacaksınız hem de doğru haberle doyuracaksınız. Ajans muhabirleri kamuoyunda çok tanınmaz ama ajans muhabirinin adını kendi sektöründeki gazeteci arkadaşları çok iyi bilir. Örneğin Meclis'teki ajans muhabirinin adını Meclis'te görev yapan bütüm muhabirler bilir. En ufak sorunda ajans muhabirini arar ve bilgi alır. 

Gazeteci Muzaffer Şahin’den öğrencilere tavsiyeler

Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın, “Gazetecilik anlamında kendini mesleğe adamış öğrencilerimize ne gibi tavsiyeler verirsiniz” sorusuna Muzaffer Şahin şu karşılığı verdi: “Kendilerini teknolojik anlamda geliştirsinler, habercilikte kullanılan programları öğrensinler. Donanımlı bir gazeteci olarak iş dünyasında fark yaratabilirler. Ajans gazeteciliğini öncelikle tavsiye ederim. Bu alana yönelebilirlerse, orada kendilerini bir süre geliştirdikten sonra istedikleri medya sektörüne geçebilirler. Bu şekilde farklı alanlarda uzmanlaşma yoluna gidebilirler."