Haber Atölyesi'nde sosyal medya gazeteciliği konuşuldu
Haber Üsküdar - Merve Şişman ve Abdullah Şaşkın
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen Haber Atölyesi eğitimlerinin dördüncüsü gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Gazetecilik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Aylin Tutgun Ünal’ın üstlendiği "Sosyal Medya Gazeteciliği" konulu söyleşiye gazeteci Ahmet Furkan Başdemir konuk oldu.
Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Aylin Tutgun Ünal, söyleşinin açılışında şunları söyledi: "Benim de heyecan duyduğum bir konuyla ilgili olarak konuğumuzla söyleşi yapacağız. Sosyal medya, ülkemizde ve dünyada çok yaygın olarak kullanılıyor. Aslında gazetecilik alanında da yeni bir trend olarak ele almaya başladık. Ben de bununla ilgili yakın zamanda makale çalışmalarında bulundum. Bu noktada haber ajanslarının sosyal medya ölçümlemesini yaptığımız bir duruma geldik. Ülkemizdeki üç büyük haber ajansının sosyal medya paylaşımlarına ilişkin verileri incelemiştim bir çalışmamda. Orada gördüğüm kadarıyla bu konuya haber ajansları da adapte oldu. Çünkü farklı kuşaklar, farklı sosyal medya mecralarında çok fazla bulunuyor. Instagram'da ve YouTube’da daha çok gençler bulunuyor. Diğer yandan Facebook var. Dolayısıyla bir alanda iş yapan profesyonellerin bu platformlarda bulunması ya da işlerini oradan gerçekleştiriyor olması çok normal."
Ahmet Furkan Başdemir: “Sosyal medyada büyük bir bilgi dökümü var”
Gazeteci Ahmet Furkan Başdemir konuşmasına, günümüzde sosyal medya gazeteciliğinin önemine vurgu yaparak başladı: "Sosyal medya, ana akım medyanın da artık vazgeçemediği bir mecra olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal medyayı aslında kişisel olarak kullansak da sosyal medyada büyük bir bilgi dökümü var. Vatandaşlar, otobüs ile seyahat ederken o anda rastgeldikleri bir olayı çekebiliyor ve sosyal medyada paylaşıyor. Bu tür haberleri televizyonda akşam haberlerinde görebiliyoruz. Hal böyle olunca, sosyal medya haberciliğinin ne kadar büyük önem arz ettiğini görüyoruz. Basın mensupları, muhabirler hemen olay yerine intikal edemeyebiliyorlar. Herkesin aslında farkında olmadan sosyal medya haberciliğinde yer aldığını görebiliyoruz. Bunun yanı sıra bilgiyi çok daha farklı revize eden siteler de var. Bunların en başında gzt.com var. Burada, geleneksel medya kuruluşlarının yayınladıkları haberlerin daha pratiklerini görüyoruz."
"Sosyal medya hız ve pratik bakımından çok önemlidir"
Sosyal medyanın özelliklerinden bahseden Ahmet Furkan Başdemir, “Sosyal medya gazeteciliği, zaman ve hız bakımından çok önemli. Biz normalde haberleri giriş-gelişme-sonuç olarak gördüğümüz için ‘sosyal medya gazeteciliği’, hız ve bilgiyi çok daha kolay sindirebilmek bakımından çok önemli. Uygulama içerisinde yer alan kategoride Instagram ya da Facebook gibi bazen beğendiğimiz ya da takip ettiğimiz bir gönderinin hemen arkasından uygulama oto-kontrol yaparak senin beğenebileceğin ya da etkileşim kurabileceğin içerikleri sunuyor. Sosyal medya gazeteciliğini de böyle düşünebiliriz. Beğendiğimiz, takip ettiğimiz haberleri çok daha farklı bir şekilde görebiliyoruz. Bu pandemi sürecinde Instagram’da, Facebook’ta canlı yayınlara şahit olmuştuk. Herkes yaşadığı olayları, fikirlerini canlı yayında paylaşıyordu. Bunları farklı farklı kategorilerde de sınıflandırabiliriz. Avantajlı yönlerinden bahsettik ama dezavantajlı yönleri de var. Yakın zamanda deprem oldu ve bazı kaynaklarda sanki oraya aitmiş gibi fotoğraflar, belgeler yayımlayan siteler de vardı. Vatandaş bunu görünce ister istemez karıştırabiliyor. Burada yapmamız gereken, onaylanmış hesaplara, güvendiğimiz kaynaklara bakmamız. Her gördüğümüz bilgiye inanmamamız ve tıklamamamız gerekiyor” sözlerinin ardından yanlış fotoğraf aktarımından da söz etti.
"Fotoğraflarda filtre kullanımımıza dikkat edelim"
Sosyal medya hesaplarında paylaşılan fotoğraf ya da videolardaki filtre kullanımına da dikkat edilmesi gerektiğini belirten gazeteci Başdemir, “Bunun avantajlı yönü de var dezavantajlı yönü de. Özellikle yakından takip ettiğim TRT Haber, biraz filtre yazılarından faydalanıyor. Çünkü insan direkt telefonundan veya tabletinden, hangi platformu kullanırsa kullansın baktığında alışageldiğimizin dışında bilgiyi, daha farklı ve daha kolay görebildiği bir bilgiye sahip olmak istiyor. Bu noktada da filtreler devreye giriyor. Birazcık daha bunu süslüyor ve filtrenin yardımıyla da az da olsa akılda kalınır halde getiriyor. Tabii bunun kişisel olarak da kullanıldığı vakitte de bağımlılık ve psikolojik yönde de sorunlar çıkarttığını belirteyim. Bu bakımdan uzmanların filtre üzerine araştırmalar da yaptığını söyleyelim” dedi.
"Kuşakların sosyal medya kullanımlarında farklılıklar söz konusu"
Kuşaklar üzerinden sunumundaki detaylara değinen Başdemir, kuşakların sosyal medya kullanımlarında farklılıklar bulunduğuğıunu söyledi. Gazeteci Başdemir, “1965-1980 yılları arasında doğan X kuşağının yoğunlukla, bir tercih olarak Facebook’u kullandığını, daha çok güncel haberleri takip ettiğini ve bu içerikler üzerinde yoğunlaştığını görmekteyiz. 1981-1996 yıllarında doğan Y kuşağının genel olarak Instagram’ı tercih ettiğini görmekteyiz. Genel olarak benzer ağlar üzerinde yoğunlaştıkları bilinmektedir. 2000 ve sonrasında doğan Z kuşağı yine Instagram ağırlıklı olsa da daha çok video içerik üretme anlamında YouTube platfırmunu kullandığını görmekteyiz. Güncel haber takibi X kuşağına göre azalsa da daha çok dinamik içeriklerin takip edildiği ortaya çıkmıştır. Spor ve magazin kategorilerindeki içeriklerin daha fazla takip edildiği görülmektedir” dedi.
"Hikâye haberciliği yaygınlaşıyor"
Gazeteci Ahmet Furkan Başdemir, söyleşide giderek yaygınlaşan hikâye haberciliğinden de söz etti. Başdemir, “Hikâye haberciliği; kişisel, iş ve bilgi amaçlı yaygın olarak kullanılan bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Paylaşılan içeriğin 24 saat boyunca platform içerisinde kalması sonucunda hem bilginin taze kalması hem de belirli bir zaman içerisinde içeriğin kaybolmasıyla bilgiye ulaşmak için hızlı davranmak gerekebiliyor. Instagram, Twitter, WhatsApp, Facebook gibi birçok mecrada bu özelliği görebilmemiz mümkün. Kişisel hesaplarda ve resmi hesaplarda özelleştirme ile paylaşılan hikâyeleri sabitleyebilmek mümkün. Hikâye haberciliğinin pratik ve 15 saniyede bilgiyi aktarması için giriş, gelişme ve sonuç bilgilerini kapsaması yönünden ve izleyebilme oynatma açısından her saniyenin bir bilgi olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Daha çok Y ve Z kuşaklarının tercih ettiği ve X kuşağının da yavaş yavaş adapte olduğu hikâye haberciliği yaygın olarak kullanılıyor. Sürekli paylaşımı olan ve bilgilerin hızlı bir şekilde güncellenebildiği ve seri bir şekilde kontrol edebilme özelliği ile hız ve zaman bakımından büyük bir avantaj sağlıyor” dedi.