Üsküdar İletişim’de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Paneli düzenlendi
11.01.2020 23:10

Üsküdar İletişim’de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Paneli düzenlendi


Haber-Fotoğraf: Ömer Karaoğlu

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü ile Uluslararası İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği’nin (UİGAD) ortaklaşa düzenlediği 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Paneli’nde medyanın sorunları ele alındı.

Yeni Medya ve Gazetecilik bölümü ile UİGAD tarafından ortaklaşa düzenlenen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Paneli, Üsküdar Üniversitesi Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın yaptığı panelde UİGAD Genel Sekreteri Selçuk Taşdemir, UİGAD Genel Başkan Yardımcısı İpek Yiğit, Milat gazetesi köşe yazarı Fırat İpek ve Konya Yenigün gazetesi köşe yazarı Mehmet Ali Elmacı medyanın sorunlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundular.

Panele; Sultanbeyli Kaymakamı Metin Kubilay, Sultanbeyli Belediye Başkan Yardımcısı Faruk Lafçı, Sultanbeyli Esnaf Odası Başkanı Ömer Erdoğan ve başkan vekili Erol Koç, Show TV Haber Müdürü Rıdvan Bıyık, Gazeteci Yazar Fikri Akyüz, Gazeteci Yazar Soner Kartal, Stratejist Alper Esen, Anadolu 2071 Dernek Başkanı Bekir Tiryaki, Av. Serra Taşköprü, UİGAD Başkan Vekili Binnur Güvener, UİGAD Genel Saymanı Serpil Ayan, UİGAD Genel Başkan Yardımcısı Gökhan İzgi, UİGAD Yönetim Kurulu Üyeleri Savaş Karan, Cansu Güney ve Özgür Bülbül, UİGAD İstanbul İl Başkanı ve Marmara Bölge Sorumlusu Emrullah Güvener, UİGAD Üyesi Amine Öncül, Cansu Tv Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Güney, İletişim Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Prof. İrvan: “Gazetecilere sağlanan hakların çoğu yok oldu”

Panelin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Süleyman İrvan, “Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Bugünün gazetecilik mesleği açısından çok önemli bir gün olduğunu düşünüyorum. UİGAD ile bu önemli günde bir panel düzenlemek istedik. Aynı zamanda da UİGAD’ın UİGAD Akademi olarak ilk etkinliğini de düzenlemiş oluyoruz. 10 Ocak 1961, gazeteciler açısından çok önemli olan 212 sayılı Basın İş Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihtir. Bu kanun gazetecilere çeşitli haklar ve güvenceler sağlaması nedeniyle Türk gazeteciliği için çok önemlidir. Ancak ilerleyen süreçlerde yasada yapılan değişiklikler nedeniyle o gün gazetecilere sağlanan haklardan büyük çoğunluğu bugün yok. Gazetecilerin haklarına ilişkin mücadelenin çalışan gazeteciler ve gazetecilik eğitimi veren fakülteler tarafından sürdürülmesi gerekmektedir” dedi. İnternet gazeteciliğinin kendine özgü sorunları olduğunu vurgulayan Prof. İrvan, UİGAD ve diğer gazetecilik örgütlerinin internet gazetecilerinin gazeteci sayılabilmeleri için büyük çaba gösterdiklerini ifade etti. İrvan, "İnternet gazetecilerinin yasal anlamda sarı basın kartı alabilmeleri, diğer haklardan yararlanabilmeleri, gazeteci sayılabilmeleri için çaba göstermek gerekiyor. Umarım önümüzdeki süreçte bunlar başarılır” dedi.

Selçuk Taşdemir: “Basın etiği ve mesleki denetim açısından öne çıkacağız”

UİGAD’ın kuruluş sürecine ve çalışmalarına değinen UİDAD Genel Sekreteri Selçuk Taşdemir, “UİGAD’ı 31 Ağustos 2018 tarihinde kurduk. Kısa sürede örgütlenmeyi sağlayarak 500’e yakın haber sitesi üyemizle yolumuza devam ediyoruz. Şu anda internet gazeteciliğinin ciddi anlamda sorunları var. İnternet gazetecileri gazeteci olarak sayılmıyor ve 212 sayılı yasada yer almıyor. Bununla ilgili olarak derneğimizin Ankara’da ciddi çalışmaları var. Süleyman İrvan hocamızın da katkı yaptığı internet gazeteciliği yasası ile ilgili 22 maddelik çalışmamız parlamentoda alt komisyonda gündemde ve önümüzdeki günlerde de meclisin gündeminde olacak” dedi. Türk medyasının sorunlarını da dile getiren Taşdemir, “Dış haberlerde büyük sıkıntılarımız var, çünkü dış haberleri yapacak temsilcilikler yok ya da yetişmiş elemanımız bulunmuyor. Bunların dışında haber yaparken milli ve manevi değerlere önem göstermek zorundayız çünkü ortak paydamız vatanımız, milletimiz, bayrağımızdır. İnsanların siyasi görüşleri olacaktır ve olmalıdır. Bunlar bizim için zenginliktir ama hiçbir zaman ötekileştirmek için bir sebep değildir. Biz derneğimizi kurarken basın etiği ve mesleki denetim açısından öne çıkmayı hedefledik. Çünkü internet mecrasının ucu bucağı yok. Bununla alakalı da önemli çalışmalar yapıyoruz. Üsküdar Üniversitesi’ne de bize verdikleri desteklerden ötürü teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

Fırat İpek: “Gelenekçiler ile yenilikçiler arasında bir savaş yaşanıyor”

Geleneksel medya ile yeni medya arasındaki olumlu ve olumsuz yönleri irdeleyen Milat gazetesi köşe yazarı Fırat İpek, “Yazılı basın olarak nitelendirdiğimiz basılı gazeteler biterse o mecrada çalışan uzman gazetecileri kaybederiz ve gazetecilik namına hiçbir şey kalmaz. Çünkü sosyal medya dediğimiz mecra günümüzde çok tartışılıyor. Şu an gelenekçiler ile yenilikçiler arasında bizim göremediğimiz, duyamadığımız ya da bilmediğimiz veya hayatın akışında es geçtiğimiz bir savaş yaşanıyor. Yaşanan süreçte yazılı basının da matbu basının da kendini evrimleştirme sürecini tamamlamak zorunda olduğunu görüyorum. ‘Bu evrimleşme süreci nedir?’ diyecek olursanız kesinlikle gazetelerin kapatılması değildir. Çünkü gazetelerde yetişen insanlar hakikaten gazetecilik mesleğini uzmanlaşarak icra eden insanlardır. Bunu şu anda deneyimleyemediğimiz için yeni medyada yetişenlerin nasıl bir gazeteci olacakları tamamen bir muamma. Şimdi baktığımız zaman matbu basında yazarlar ve editörler vardı. Bu kişiler haberlerin doğruluğunu teyit ettikten sonra haberi nitelikli bir şekilde yazar ve okur ile buluşturulmasını sağlardı. Yeni medyada gelinen son noktada ise durum böyle değil. Her şey anlık yaşanıyor ve artık her birey gazeteci oldu. Burada ‘Haber doğru mu?’ sorusu ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra yeni medya ortamlarında üretilen haberlerde, bu haber paylaşıldı ama kişiye, topluma zarar veriyor mu diye hiç düşünülmüyor” ifadelerini kullandı.

İpek Yiğit: “Türkiye teknolojiye biraz cahil yakalandı”

İnternet gazeteciliğine ilişkin en büyük sorunun yalan habercilik olduğunu söyleyen UİGAD Genel Başkan Yardımcısı İpek Yiğit, “İnternet gazeteciliğinin sorunlarını ele alırken aynı zamanda çözümleri de hep birlikte konuşmak için buradayız. Bizim toplumumuzda şöyle bir handikap var. Hep sorun konuşuyoruz, hep eleştiriyoruz, hep problem üretiyoruz ama çözüm noktasında hiç kimsenin söyleyecek bir sözü yok. UİGAD kurulduğu günden bu güne meclise gittik ve çeşitli ziyaretler gerçekleştirdik. İnternet gazeteciliğine ilişkin sorunları dile getirdik. Sorunlar arasında ilk sıralarda yer alan yalan haberlerin herkesi derinden etkilediğini ifade ettik. Yalan haberlerin düzeltilmesinin çok zor olduğunu ve çok hızlı yayıldığını belirttik. Onlar da bu konudan muzdarip olduklarını söylediler. Peki biz bu konuya neden çözüm bulmuyoruz? Çünkü Türkiye teknolojiye biraz cahil yakalandı, hazırlıklı değildik. Hazırlıklı olmadığımız için de teknolojiyle mücadele yapamıyoruz. Bu kanunu çıkarmamız için bizim profesyonel ekipler kurup, bu ekiplerle toplumun bu anlamdaki algılarını iyi yönetmemiz lazım. UİGAD olarak bunu başarmanın kapılarını açmak istiyoruz. Bu anlamda gazetecilik öğrencilerimizin de desteğiyle sizin geleceğinizi kurtarmak için bir şeyler yapacağız” dedi. Yenilikçi gazeteciliğin geleneksel gazeteciliğe kıyasla daha iyi olduğunu ifade eden Yiğit, “Ben yenilikçi gazeteciliğin, geleneksel gazetecilikten çok daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni ise sıcak haber olarak adlandırdığımız bir haberciliği hayatımıza sokması. Ancak bu habercilik türünü iyi yönetebilmeliyiz. İyi yönetemezsek bizlere zarar verir. Geleneksel ve yenilikçi gazetecilik arasında çeşitli farklar bulunuyor. Bunlardan biri de hızlı haberciliğe imkân tanımasıdır. İnternet gazeteciliği ile yeni neslin önünü açıp dünyaya haberleri daha hızlı yayabileceğiz” ifadelerini kullandı.

Mehmet Ali Elmacı: “Hem yazılı basın hem de internet medyası devam ettirilmelidir”

Yerel medyanın gazetecilik için büyük önem arz ettiğini vurgulayan Konya Yenigün gazetesi köşe yazarı Mehmet Ali Elmacı, “Yenilikçi medya ile geleneksel medyayı özellikle de yerel gazeteler konusunda bir arada götürmekten yanayım. Türkiye’de kayıtlı 15 bin yerel medya çalışanı ve çok sayıda kayıt dışı çalışan gazeteci var. Yerel medyaları yaşatacağız ki yeni mezun olan gazeteciler iş sahibi olabilsinler. Özgür gazetecilikten bu sorunu çözdükten sonra bahsedelim. Önce gazetecilik mesleğini yaşatacağız, sonra soracağız ‘Gazetecilik mesleği özgür müdür?’ diye. ‘Ne kadar özgürüz?’ diye makaleler yazılıyor ama ortada gazetecilik yok ve gazetecilik bitmiş. Yerel gazeteleri ayakta tutamadığımız sürece yeni gazeteci olan kardeşlerimiz işsiz kalacak ve işsizler ordusuna dahil olacaklar. Yerel gazetelerdeki patronculuk anlayışını da yok etmemiz gerekiyor. On kişi ile yapılacak işi beş kişi ile yapayım ve daha çok para kazanayım düşüncesini ortadan kaldırmamız lazım. Gazetecilik yapacaksanız mutlaka kurumsal olacaksınız. Matbu gazeteler her şeyden önce tarihi birer vesikadır. Yazılı basın kesinlikle bitmez. Bitmemesi için de UİGAD, Konya Gazeteciler Cemiyeti gibi sivil toplum kuruluşları olarak ciddi çalışmalar yapıyoruz. Ben tekrar altını çizerek söylüyorum, yerel gazetecilik ve matbu gazetecilik bitirilmemelidir. Kurumsal anlamda hem yazılı basın hem de internet medyası devam ettirilmelidir” dedi.

Metin Kubilay: “Çalıştığım her yerde basın mensuplarının büyük katkılarını gördüm”

 Yerel gazeteciliğin kamuoyunun doğru bilgilendirmesinde çok önemli bir fonksiyonu olduğunun altını çizen Sultanbeyli Kaymakamı Metin Kubilay, “Öncelikle tüm gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutluyorum. Bu güzel panelin gerçekleştirilmesinde emeği geçen UİGAD’a ve Süleyman İrvan’a teşekkürlerimi iletiliyorum. Ben 28 yıllık bir kaymakam olarak Türkiye’nin her bölgesinde çalıştım. Çalıştığım her yerde de basın mensuplarının, gazeteci arkadaşlarımızın büyük desteklerini, büyük katkılarını gördüm. Yürüttüğümüz birçok proje faaliyetinde gerek kamuoyunun doğru şekilde bilgilendirilmesinde gerek kamuoyunun projelere desteğinin sağlanmasında çok önemli katkılarını müşahede ettim. Türkiye’nin her bölgesinde özellikle yerel gazetelerde çalışan arkadaşların ne kadar özveriyle çalıştıklarına ve fedakârca görev yaptıklarına tanıklık ettim. 28 yıllık görevim süresince çok sayıda gazeteci arkadaşla kurmuş olduğum ve hâlâ devam eden dostluğum var. Bundan da ayrı bir memnuniyet duyuyorum” dedi.

Prof. Nazife Güngör: "Neyi, nasıl söyleyeceğimizi çok iyi organize etmemiz lazım"

Panelde Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakütesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör de bir değerlendirme konuşması yaptı. Bir gazetecinin düşünceyi ifade ederken kendisini çok iyi organize etmesi gerektiğini vurgulayan Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Nazife Güngör, “Tarafsızlık, taraflılık, objektiflik gibi konular zaman zaman karıştırılabiliyor. Her bir gazetecinin, her bir akademisyenin yani aslında düşünceyle uğraşan her insanın işi çok zordur. Çünkü düşünce beyinden çıkarken birtakım sorunlar oluşturuyor. Bilginin ne kadarını açığa çıkarmalıyız? Her düşünceyi her yerde söylemeli miyiz? Yoksa bazı şeylere kısıtlama mı getirmeliyiz? Kısıtlama getireceksek kimin adına getirmeliyiz? Düşünceyle uğraşan insanların düşüncelerini ifade ediş sürecinde çok iyi organize etmeleri gerekiyor. İşte o iyi organizasyonda acaba ben bu düşünceyi dışa vururken ne yapmak istiyorum? Kime ne faydam olacak? Çünkü iletişimcinin, gazetecinin belki en büyük misyonlarından biri de içinde bulunduğu dünyaya bir değer katmak, düşünsel bir değer katmak, içinde yaşadığımız topluma katkıda bulunmak, aydınlatmak, bilgilendirmek. Dolayısıyla bunlar bize misyon olarak tanımlanmışken, o süreçte bütün bu yazıp çizdiklerimizi, konuştuklarımızı organize ederken çok dikkatli olmalıyız. Ama burada tabii ki hassasiyetlerimiz var. Süleyman İrvan hocamızın söylediği etik konusu çok büyük bir hassasiyet bizler için. Nerede duracağımızı, neyi nasıl söyleyeceğimizi çok iyi organize etmemiz lazım. Diğer taraftan özgürlük kavramı da çok önemli ve çok hassas bir kavram. Nereye kadar özgür olacağız? Özgürlükler de sınırlandırılmıştır yasalarla. Aslında kişilerin özgürlük alanı başkalarının özgürlük alanını sınırlandırmayacak yere kadar uzanmalı. Rahatça konuşabilmeli ve düşünebilmeliyiz. Söylediğimiz şeylerden dolayı başımıza bir şeyler gelmemesi konusunda rahat olmamız, özgürlük alanımızdır” dedi.

Etkinlik, plaket ve çiçek takdimlerinin ardından, toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.