Öğleden sonra gerçekleşen keynote oturumunda Postmodernizmde gelişen iletişim teknolojileri ve dijital kapitalizm konuşuldu
Haber: Hazal Göksun; Fotoğraf: Ayça Aracıçam, Sefa Mert Kahraman
Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen Uluslararası İletişim Günleri: Dijital Kapitalizm Dijital İletişim Sempozyumu’nun öğleden sonra gerçekleşen keynote oturumunda gelişen iletişim teknolojileri ve dijital kapitalizm konuşuldu. Üsküdar Üniversitesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Illinois Universitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Dan Schiller, Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir ve Annenberg İletişim Okulu öğretim üyesi Prof. Dr. Victor Pickard birer konuşma yaptı.
Oturum moderatörü Doç. Dr. Gül Esra Atalay, Prof. Dan Schiller hakkında bilgi vererek oturumun açılışı yaptı: “Profesör Dan Schiller; bilgi ve iletişim tarihçisidir. Birçok kitabı ve araştırma makalesi olan yazar, dijital kapitalizmin gelişimi ve mevcut yapısı hakkında kapsamlı yazılar yazmıştır. Dan Schiller'in güncel araştırmaları, günümüzün finansal krizinde bilgi ve iletişimin rolüne ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) telekomünikasyon altyapılarının tarihine odaklanmaktadır” dedi.
Prof. Dr. Dan Schiller: "Dijital kapitalizmin günümüzde genişleme alanı mevcut"
Sempozyuma Zoom üzerinden çevrim içi olarak katılan Prof. Dr. Dan Schiller, dijital kapitalizm üzerine değerlendirmelerde bulundu. Schiller, ABD'nin küresel gücünü dijital kapitalizm sayesinde koruduğunu söyledi. Schiller şunları söyledi: "Bilgisayar ağının gelişmesiyle devlet özelleştirme projelerine izin verdi. Üretim süreçlerinin şekli ve konumu, sermaye yapılarının oluşumu ve istihdam kategorileri ve değerli ekonomik kategorileri bütün bunların hepsi kendi başına önemliydi. Kar maksimizasyonu, maliyet verimliliği ve iş gücü kontrolü hala devam etmekteydi. Şu anda da devam ediyor. Yeni sanayileşme türleri keşfedilmeye başlandı. Küresel üretimin yüzde otuz ve dünya ticaretinin yüzde seksenini kapsayan kapitalizm kendini yeniden inşa ediyor. Dijital kapitalizmin günümüzde genişleme alanı mevcut. Dijital büyüme genel olarak tetiklenmiş durumda. Kapitalizmin çok yönlü kriz eğilimlerinin devam etmesi söz konusu. 2007 çöküşünden 15 yıl sonra krizin devam edip etmeyeceği tartışılabilir. ABD ve Avrupa’da yeni bir banka paniği başladı. Borç krizleri ve enflasyon çeşitli ülkelerde iflas ettirici düzeye ulaştı. Türkiye de bu enflasyondan payını aldı. Günümüzün dijital kapitalizmi çok güvenli değil. Sadece birkaç yıl önce Çin yoksul bir ülkeydi. Liderleri devlet kontrollerindeki yabancı yatırımı ve büyük yerli alt yapılarını destekledikten sonra durum değişti ve hızla yükselişe geçti. ABD yetkilileri göz ardı etse de Çin küresel bir internet endüstrisi haline geldi. Çin dünyanın araştırma ve geliştirme konusunda ikinci ülkesi şu anda” diye konuştu.
Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir: "Günümüzde dijital teknolojiler bize yeni bir zaman ve uzamsal imkân sunuyor"
Dijital teknolojiler hakkında konuşan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, “Televizyon, hayaller ve gerçekler. Hepimiz iş hayatımızda, iş koşullarında ciddi değişimlerle karşı karşıyayız. Bu noktada çok soru oluyor. Bazen bunları cevaplamaya çalıştığımızda farklı teorik perspektiften bakarak anlam vermeye çalışıyoruz. Sosyal bilimlerde bu eklektik bakış açılarının yansımalarını görebiliyoruz. Bir paragrafa baktığımızda 100 sosyal bilimciye atıf olduğunu görüyoruz. Bunların birbiriyle alakası pek yok. Bir anlam karmaşası oluyor. Ben bu farklı yaklaşımları kategorize etmeye çalışacağım. Hepimiz farklı iş ve zamanda yaşıyoruz. Otomasyona, yapay zekaya doğru bir akış var. İşlerin çoğunluğunu yapay zekâ ele alacak gibi. Birçok endişe söz konusu. Diğer husus da zamansal ve uzamsal değişiklik var. Artık evlerden işler yapıyoruz. Her yer bizim için bir iş alanı. Birbirinden ayrı duran mecraların birleştiği bir çağ bizi bekliyor. Büyük şirketler hizmet satıyorlar ve farklı bir sözleşme biçimine olanak sağlıyorlar. Yeni teknolojiler yeni becerileri gerekli kılıyor. Dünya Çalışma Örgütü yeni bir iş dağılımını ortaya çıkarıyor. Platform işçiliği arttı. Ofiste değilsiniz, evinizde ya da bir kafede çalışabiliyorsunuz. Pek çok soru akıllara geliyor. Mesela robotlar işlerimizi çalacak mı? Bu dijital şirketler bizi izliyor mu? İstismar ediliyor muyuz? Özgür çalışma olanağı sağlayabilir miyiz? Gelecek hepimiz için çok mu riskli? Ana akım liberalizmin cevapları; esneklik, hayat boyu öğrenme, yeni beceriler kazanma ve girişimcilik. Bunlar iş hayatımızda önemli olacak. Post-modernist yaklaşıma geldiğimizde aşırı çalışmanın tahakkümünden bahsettiğini ama emeği göz ardı etmediğini bilmemiz gerekiyor. Eleştirel ekonomi politik yaklaşım dediğim zaman iş gücünün istismarı ve çalışmaların kolektif hareket etmesi gibi durumlara bakmamız lazım. İş dediğimiz şey buna gömülü olarak gelmekte. Siyasi mücadelelere de bakılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Victor Pickard: "Kamu hizmeti yayıncılığı yapan medya kuruluşları bağımsız olmalı"
Kapitalist medya sisteminin demokratik ihtiyaçlar konusunda yetersiz kaldığını söyleyen Annenberg İletişim Okulu’ndan Prof. Dr. Victor Pickard, “Hiper kapitalist bir medya sistemi demokratik ihtiyaçlar için yetersiz. Önce birtakım yapısal unsurları aktaracağım. Gazetecilik krizi bence en önemli tezahürlerden birisi. Kapitalizm bizim medya sistemimizi nasıl etkiliyor? Durum maalesef kötü. Yeni bir rapor yayımlandı; ABD’de gazete çalışanlarının yaklaşık yüzde 7'si işten çıkarıldı. Bu hiper ticari medya sistemi neler yapıyor. Sürekli olarak haber çölleri oluşturuluyor. Yerel medyaya ulaşım zor. Basının ticarileşmesinin etkilerini konuşmamız gerekiyor. İnsanlar haberleri tüketmiyor diyorlar. Fakat insanlar bu haber çöllerinde çok fazla haber içeriğine maruz kalıyorlar. Gazetecilik krizinin anatomisine bakmak istiyorum. Reklamlar gazetelerde yer alırdı. Reklamcılar internete geçince dijital reklamcılık başladı. Yerel gazetecilik artık kârlı değil. Kârın az olması gazetelerin kapatılmasına sebep oluyor. Birçok gazetecilik türü için ticari gelecek yok. Demokratik bir toplumda özgürlükçü bir medya sistemi olmalı. Kamu medyasını savunuyorum gibi gelebilir ama hepimizin bildiği üzere kamu hizmeti yayıncılığı yapan medya kuruluşları bağımsız olmalı. Kamu hizmeti medyasının demokratik avantajları var” diyerek sözlerini noktaladı.