Haber Üsküdar - Merve Şişman

Türkiye’nin muz ihtiyacının büyük bir bölümü Mersin’in Anamur ilçesinden temin edilerek tüketiciye sunuluyor. Anamur’da küçük yaştan itibaren çiftçilik yapan Yücel Kutlay’la seralarında yetiştirdikleri Anamur muzu hakkında konuştuk.

Yücel Kutlay 1985 yılında Mersin’in Anamur İlçesinde dünyaya geldi. On bir çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu olan Kutlay annesi ve babası gibi çiftçilikle uğraşıyor. Köyde olduğu için eğitim hayatını sürdüremeyen Kutlay, hayatını serada muz yetiştiriciliği, çilek yetiştiriciliği, sera yapımı ve onarımı gibi işlerde uğraşarak kazanıyor.

“Küçük yaştan itibaren çiftçilikle ilgileniyorum”

Anne baba mesleği olan çiftçiliği küçük yaştan itibaren benimsediğini belirten Yücel Kutlay, “Çiftçilik zor bir meslek. İnsanların bir kısmı küçük yaştan itibaren bu tarz işlere yönelmek durumunda kalabilir ya da ilgilendikleri alan olduğunda bu sebeple çiftçilikle de uğraşabilir. Ben doğduğum yer dolayısıyla işimi annem ve babamdan görerek öğrendim. Kalabalık bir aileden geldiğim için maddi sorunlar nedeniyle eğitim-öğretimimi tamamlayamadım. Hayatımın büyük bir bölümünü serada muz yetiştiriciliği, çilek yetiştiriciliği, sera yapımı ve onarımı gibi işlerde uğraşarak geçiriyorum. Anamur’da doğup büyümenin doğal getirileri, eksileri, artıları oluyor. Burada sıcaklığın yoğun olması nedeniyle genelde her evin geçim kaynağı muz yetiştirmekle oluyor. Küçük yaştan itibaren benimsedim bu durumu” ifadelerini kullanıyor.

“Dalındaki muzlara ilgi göstermek zorundayız”

Sahip oldukları sera üzerinden muzlara hangi işlemler uyguladıklarını sorduğumuzda Yücel Kutlay, "Öncelikle seranın büyüklüğüne ve konumuna bakmamız gerekecek. Kendi seramız üzerinden konuşmak gerekirse, 5 bin metrekare bir seraya sahibiz. Büyük bir seranın gideri de fazla olacağı için dalındaki muzlara da ayrı ayrı bakılması gerekiyor. Muzlara ilgi göstermek zorundayız. Aksi takdirde yetişmez veya toprağına tutunamadan yere yıkılır. Yaklaşık 980 muz ağacı var seranın içinde. Seranın sıcaklığının 35 derece ve üstü olması gerekiyor. Anamur sıcak bir bölge, bu yönde yetiştirmede bir sorun oluşmuyor. Her bir ağacın yapraklarında küçük bakteriler oluyor zaman zaman. Bunun için muzlara zarar vermeyen, Anamur’un iskelesinde satılan kimyasallar var. Bakteriler muzların içerisine girmeden, yaprakları soldurmadan, muzun kendi tadının bozulmaması için bu ilaçlamayı muz yetiştirenlerin yapması gerekiyor. Bu ilaçlama için çiftçinin muzunu kontrol etmesi gerekiyor. Her gün seranın üstündeki camların açılması ve içerisinin hava değişikliğinin yapılması gerekiyor. Fark edemediğimiz, ağaçların düştüğü durumda verim alamıyorsunuz. Zarara uğramamak için ağaçların altını çapalama işlemi yapmalı. Daha sonra köklerini de besleyecek ilaçlar, kimyasallar vermeliyiz. Köklerinin güçlenmesi için yapılan bu işlev muz ağacının dik durmasını sağlayacak” ifadelerini kullanıyor.

    

"Ucuza çiftçiden alıyorlar, tüketiciye pahalı satılıyor”

Muzun tüketiciye ulaşma evresine kadar hangi işlemler yapılıyor sorumuza Yücel Kutlay, “Tüketiciye dalından koparıp vermiyoruz elbette. Muzların büyümesi için su, güneş, tohum vesaire bu işlemler öncelikli olması gerekiyor. Burada çoğu sera işleriyle uğraşan çiftçiler suyunu elektrik vasıtasıyla dereden, kuyudan evine kadar borular çekerek kendi muzlarını büyütüyorlar. Her eve seralar için ayrı olarak su bağlatma gibi durumlar olmuyor. Zaten çoğu sera konumu gereği yetkililerin suyu her sera için ulaştırma durumu olmuyor. Tüketiciye ulaştırmadan önce insanlar kendi imkanlarıyla seralarına 10-12 saat arayla su vermek durumunda. Muzların arasına ince borularla suyu ulaştırdık. Ağaç güneşi sevebilir ama susuzluk muzun büyümesini engeller. Su, büyütme, ilaçlama, çapalama, yaprak bakımı vesaire tüm aşamalar bittikten sonra alıcılar toptan alıyor. Anamur’da çok fazla sera olmasına rağmen yine de muz ihtiyacı bitmiyor. Muzlarına iyi bakanlar kilosu en yüksek ücretten satmak ister. Burada, muzumu kilosu 15 liradan satarım, zaten 20-25 lira arası tüketiciye gidiyor, çok kazanırım’gibi bir düşünceyle gelip üretim yapmaya kalkarsanız hüsrana uğrarsınız. Anamur’da muzu en iyi bilenlerden biri olarak, o fiyatlardan satmayı düşünenleri görünce gülüyoruz. Bu sene muzu kilosu 3.80 liradan toptancılara sattık. 4 Liradan bile satamazken tüketicinin 20-25 Lira arasında ürünü alması ve sonra çiftçiye kızması çok anlamsız bence. Çiftçiden ucuza alıyorlar, tüketiciye pahalı satıyorlar. Kâr yapanlar ise çoğunlukla aracı olan kişiler” diyor.

"Alıcının mutlu olması için vergilerin indirilmesi gerekiyor"

Muza sarartma işlemi vesaire herhangi bir işlem yapıyor musunuz sorumuza Yücel Kutlay, “Muzun değerine göre kilosu kaçtan satılıyorsa çiftçi toptancıya ulaşıyor. Toptancı, muzları satacağı günü hesaplayıp sarartma işlemi yaptırıyor. Kaç kilo sarartıp satacak ise belli işlemler yapılıyor. Görevli kişiler muzun üzerinde gerekli kontrolleri yaptıktan sonra hangi şehire gidecekse vergiler, kdv vesaire tüm vergiler üzerine binerek muz satışa sunuluyor. Tanıdıklarımızın dediğine göre, ulaştırma ücretleri ve taşıma gibi, yol ücretleri vesaire muzun tüketiciye ulaşana kadar üzerine fiyat ekleniyor da ekleniyor. Satış için gerekli belgelerde onaylatma yapıldıktan sonra örneğin İstanbul Hali gibi yerlere giderek, oradan tüketiciye ulaşıyor. Tüketici muzu ucuz fiyattan almak istiyor. Ancak vergiler, taşıma gibi giderler olunca tüketici de mutlu olmuyor haliyle. Tüketicinin mutlu olması için vergilerin indirilmesi gerekiyor. Çiftçi hiç kâr yapmıyor mu diyecek olursanız, evet yapıyor. Ama tüm zamanını, hayatını, işlerini her şeyini bu yönde organize etmek zorunda kalıyor. Bence hak ettiğinden azını kazanıyor çiftçi. Özellikle kalabalık ailelerde sera onarımı, çilek tarlası yapımı, toplama, naylon çekme gibi işlemleri herkes öğrenmek zorunda kalıyor. Geçim kaynağı yapmak, parasını fazlalaştırmak için birden fazla işte çalışmak mecburiyetinde. Küçük yaştan itibaren de çocuklar çocukluklarını yaşayamadan, eğlenemeden veya oyuncaklarıyla oynayamadan kendilerini naylon çekerken buluyor” ifadelerini kullanıyor.