Haber Üsküdar - Sefa Mert Kahraman, Emel Can Türkan
Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen 7. Uluslararası İletişim Günleri Dijital Çağda İletişim Eğitimi Sempozyumunun 14. oturumunda medya okuryazarlığı konuşuldu. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ruhdan Uzun’un başkanlığında gerçekleşen oturumda, Eda Hansu, Esin Muzbeg, Dr. Öğr. Üyesi Hikmet Tosyalı, Arş. Gör. Neslihan Bulur ve Doç. Dr. Feride Zeynep Güder bildiri sundu.
Eda Hansu: "Yeni Medya kavramı dönemin koşullarına göre ‘’Yeni’’ adı altında nitelendirilir.’’
Üsküdar Üniversitesi'nden yüksek lisans öğrencisi Eda Hansu, "Ortaöğretimde Medya Okuryazarlığı" konulu çalışmasını sundu. Ortaöğretim öğrencilerinin yeni medyayı kullanma biçimilerini anlamak için bu çalışmayı yaptığını ifade eden Eda Hansu, pandemi sürecinde dijitalleşmenin hızla yayıldığını ve hayatımızda yer edindiğini söyledi. Yeni medyanın geleneksel medyadan farklarını anlattı. Yeni medyanın dijital araçlarla üretilen, dağıtılan ve paylaşılan ortamlar olduğunu belirtti. Konuşmasında medya okuryazarlığı kavramını da açıklayan Eda Hansu, "Medya okuryazarlığı medya iletilerini anlamaktır, kişinin teknoloji kullanımı konusunda kendisini geliştirmesidir" dedi. Hansu sözlerini şöyle sürdürdü: "Medya okuryazarlığı insanları online risklere karşı korur ve uyarır. Teknolojinin faydaları yanında zararları da vardır, bu kullanma biçimimize bağlıdır. Yeni medya okuryazarlığı anlama ve yorumlamanın ötesinde içerikleri eleştirme ve etkili bir şekilde kullanmaya sahip olma durumudur. Yaşadığımız pandemi sürecinde yeni medyayı kullanma oranımız artmıştır, bu da bize yeni medya okuryazarlığı ihtiyacımızın arttığı bilgisini vermektedir."
Esin Muzbeg: "Kosova'da medya okuryazarlığı konusunda yeterli çalışma yok"
Priştine Üniversitesi’nde doktora eğitimine devam eden Esin Muzbeg, "Dijital Çağda Medya Okuryazarlığı Eğitimi ve Sorunları: Kosova Örneği" başlıklı sunumunda Kosova'da medya okuryazarlığı eğitimini değerlendirdi. Muzbeg, Kosova’da medyanın uzun bir süre devlet tekelinde olduğunu, ancak 1990’larda devlet tekelinden çıkıp serbest piyasa mantığı içinde sıçrama yaptığını söyledi. Bu sıçramayla serbest piyasa kuralları içerisinde hızlı bir şekilde birçok medya kuruluşunun kurulduğunu, ancak akademi ve meslek örgütlenmeleri, ahlak ve etik gibi ilkelerinin oturmasının aynı hızda gelişmediğini ifade etti. Kosova’nın küçük bir ülke olmasına karşın, medya kuruluşları sayısının çok fazla olduğunu ifade eden Muzbeg, "Burada şu anda 5 gazete yayın yapıyor. Karasal yayıncılık açısından 89 radyo ve 19 televizyon, kablo yayını üzerinden yayın yapan 97 televizyon var. 40 adet yayın dağıtım operatörü, 100’ün üzerinde internet yayıncılığı yapan portal var. Toplamda 300’ün üzerinde medya kuruluşu var. Meslek örgütü ve kurumlarına baktığımız zaman üç tane kurum ön plana çıkıyor. Bunlardan biri Kosova Gazeteciler Derneği. Kosova Gazeteciler Derneği 2002 yılında kuruldu ve şu anda 400 kadar üyesi var. Medya sayısına baktığımız zaman aslında çoğunluğu temsil edemiyor. Derneğin 400 üyesi var ama 300’e yakın medya kuruluşu var. Bunun haricinde 2005 yılında kurulan Basın Konseyi var, Basın Konseyi’ne üye toplam 33 medya kuruluşu var. Bir kamu kurumu olarak Türkiye’deki RTÜK muadili Bağımsız Medya Komisyonu var. Radyo ve televizyon lisanlarını veren ve bunu denetleyen bir otorite bu. Medya okuryazarlığı konusunda Bağımsız Medya Komisyonu’nun da geniş çaplı bir çalışması yok. AGİT, Priştine Üniversitesi gibi bazı paydaş kuruluşlarla seminerler düzenlemiş ama bunun haricinde bu meslek kurulları içerisinde medya okuryazarlığı konusunda yapılan çok fazla çalışma yok" dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Hikmet Tosyalı: "Temel bilgisayar teknolojileri dersinin öğrencilerin bilgisayar okuryazarlığı kazanımları katkısı hususunda,öğretim elemanlarının da görüşlerini yansıtan tamamlayıcı bir çalışmanın yararlı olacağı kanaatindeyim.’
Maltepe Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi Hikmet Tosyalı, "İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Bilgisayar Okuryazarlık Düzeylerinin Belirlenmesi" başlıklı sunumunda, bilişim teknolojilerindeki kapasite artışına dikkat çekerek, bu kapasite artışının iletişim alanına yönelik yeni bakış açılarını ortaya çıkardığını, aynı zamanda iletişimcilerin bilgisayar desteğine olan ihtiyaçlarını arttırdığını söyledi. Bilgisayar ve bilgisayara dayalı teknolojilerin eğitimde etkin kullanılmasının eğitim-öğretim etkinliklerinin daha verimli olması açısından önemli olduğunu vurgulayan Dr. Hikmet Tosyalı, bunu yapabilmek için öncelikle öğrencilerinin mevcut durumunun belirlenmesine ihtiyaç olduğunu ifade ederek, yaptığı araştırmanın bulgularını aktardı. Araştırmanın Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğrenim gören 304 öğrenci üzerinden yapıldığını ve dengeli bir örneklem oluşturmak açısından her bölümden öğrencilerin en az yüzde 10’una ulaşmaya çalıştıklarını söyledi. Çalışmada 2010 yılında geliştirilen Bilgisayar Okuryazarlık Düzeyi Ölçeği kullanıldığını anlatan Tosyalı, ölçeğin 5’li Likert ile ölçeklendirilmiş 40 maddeden oluştuğunu, maddelerin temel beceri, ileri beceri ve internet kullanma becerileri ile ilgili ifadeler olduğunu ve kendilerinin ölçeğe demografik nitelikte 5 değişken daha ekleyerek toplam 45 maddelik bir anket oluşturduklarını, bir öğrencinin bir ölçekten alabileceği puanın ise 40 ile 200 arasında olduğunu ifade etti. Öğrencilerin çok iyi olduğu becerilerin genel olarak internet kullanma becerileri ve temel bilgisayar becerilerine ilişkin olduğunu söyleyen Tosyalı, en yüksek düzeydeki üç becerinin internette gezinti yapabilme, web arama motorlarını kullanabilme ve bir e-posta hesabı oluşturabilme olduğunu vurguladı. Hikmet Tosyalı, birinci sınıf öğrencilerinin bilgisayar okuryazarlık düzeylerinin düşük olduğunu ve bu nedenle öğretim programlarının ilk yıllarından itibaren temel bilgisayar eğitimi verilerek öğrencilerin bilgisayar kullanma becerilerinin desteklenmesi gerektiğini ve özellikle öğrencilerin donanım ve kodlama becerilerini destekleyecek derslerin iletişim fakültelerinde öğretim programlarına eklenmesinin okuryazarlık düzeyinin yükselmesini sağlayacağını söyleyerek sözlerini noktaladı.
Arş. Gör. Neslihan Bulur:’ "Genç kuşak medya okuryazarlığı konusunda daha yetkin"
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Arş. Gör. Neslihan Bulur, "Dijital Medya Okuryazarlığı: Üniversite Öğrencilerinin Medya Kullanım Pratikleri Üzerine Bir İnceleme" başlıklı sunumunda üniversite öğrencilerinin medya kullanım pratikleri üzerine yaptığı çalışmayı aktardı. "Medya okuryazarlığı kavramı, bilgiye erişme, bu bilgiyi analiz etme ve üretme olarak tanımlanmıştır" diyen Neslihan Bulur konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dolayısıyla medya okuryazarlığı medya mesajları arasından fikirleri seçebilme ve konular arasında bağlantı kurabilme, cevaplara ulaşabilmek için doğru soruları sorabilme, daha kapsamlı olarak değerlendirebilme becerisidir. Özellikle dijital medyanın etkileşim özelliği çağa ayak uydurmamızı sağlar. Yeni medyayı kavrayabilmek için sadece okuryazarlık bilgisine sahip olmak değil aynı zamanda teknolojiyi kullanma becerisine de sahip olmak gerekir." Çalışmada üniversite öğrencileri ile derinlemesine görüşmeler yaptığını ifade eden Bulur, yeni kuşağın medya okuryazarlığı konusunda yetkin kuşak olduğunu, çünkü teknolojiyle birlikte daha denetimsiz bir ortamda büyüdüklerini belirtti.
Doç. Dr. Feride Zeynep Güder: "Eğer biz gördüğümüz şeyi doğru algılayabiliyorsak, eleştirel analizi de doğru yapabildiğimizi düşünebiliriz"
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, Dijital Okuryazarlıkta Görsel Yetkinliğin Önemi" başlıklı bir sunum yaptı. Güder, medyada görsel yoğunluk olduğu zaman bu yoğunlukta bilişsel anlamayı arttırıcı nasıl bir duruş geliştirebileceğimizi, bunun için hem bireysel boyutta hem de eğitim boyutunda metodolojik olarak neler yapabileceğimizi aktardı. Güder şunları söyledi: "Dijital medya eğitimcisi olarak eğer bizim amacımız eleştirel düşünce becerisini arttırmaksa, görsel yetkinliğin dijital okuryazarlıkla birlikte çok önemli bir alan olduğundan bahsetmek zorundayız. Görsel yetkinliğinin olmamasının veya bunlara karşı eleştirel bir tutumun olmamasının gerçeği algılamada sıkıntılı bir ortam yarattığını hep beraber tecrübe etmekteyiz. Bir müzeye gittiğimiz zaman,bir sanat eserine birkaç saniye bakıp sonra diğer sanat eserine geçiyoruz. Dijital medyada da böyledir diye bir argümanım var. Dijital medyada da bir görseli anlamadan diğer görsele geçiyoruz, yani zaman sıkışıyor. Zaman sıkıştığı içinde zamanın içinde bizim gerçeği algılamamızla ilgili kaotik bir durum ortada, bu kaotik durumda şu anki dijital okuryazarlık ve görsel yetkinlliğin ilişkisi içinde kaotik durumu da besleyen bir dönemi tecrübe ediyoruz. Eğer biz gördüğümüz şeyi doğru algılayabiliyorsak, eleştirel analiz ve yorumu da doğru yapabildiğimizi düşünebiliriz."