Prof. Dr. Süleyman İrvan: "İnternet medyasının sevinci yasakların gölgesinde kalmamalı"
Fakülte seminerlerinde Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan basın yasası üzerine bir sunum gerçekleştirdi.
Haber Üsküdar
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenli olarak gerçekleştirdiği fakülte seminerlerinde Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan basın kanunu ile bazı kanunlarda değişiklikler yapan kanunu teklifi hakkında bir sunum gerçekleştirdi.
2022- 2023 Eğitim-Öğretim Yılı’nda Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda düzenlenen Fakülte Seminerleri’nin ilkinde, Prof. Dr. Süleyman İrvan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Üzerine Değerlendirmeler” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.
“İnternet gazeteciliğinin 27 yıllık bir mazisi var ama yasal çerçevesi yoktu”
Bu torba yasa ile toplamda 24 yasada değişiklik yapıldığını belirten Prof. Dr. Süleyman İrvan, “Bu değişiklikler bizi de çok ilgilendiriyor. Değişiklikler iki kısımdan oluşuyor. Birinci kısım internet gazeteciliğiyle ilgili. Türkiye'de internet gazeteciliğinin 1995 yılında başladığını biliyoruz. 1995'ten 2022 yılına kadar tam 27 yıllık bir mazisi var internet gazeteciliğinin, ama internet medyası yasal olarak bugüne kadar tanımlanmamıştı ve inernet medyasında çalışan, haber yapan kişiler gazeteci olarak kabul edilmiyordu, bu gazeteciler basın karı alamıyordu. Bu nedenle, fakülte ve gazetecilik bölümü olarak bizim de bu sorunun çözümüyle ilgili çabalarımız vardı. Uluslararası İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği (UİGAD) ile birlikte çalışarak bir yasa önerisi de hazırlamıştık. Bu çabaları deseklemek için paneller düzenlemiş, açıklamalar yapmıştık” diyerek fakülte kapsamında yapılan çalışmalara aktardı.
Kanun teklifinde yer alan maddeler teker teker irdelendi
Sunumunda kanun teklifinde yer alan maddeleri detaylı şekilde anlatan Prof. İrvan, “İlk 28 madde internet gazeteciliğini ilgilendiriyor. Bu kısımda benim eleştirdiğim bazı noktalar da var elbette. Örneğin İletişim Başkanlığı basın kartı verme konusunda tüm yetkileri kendinde topluyor. Mevcut durumdaki olumsuz uygulamaları zaten biliyoruz. Bunları tekrar etmeye gerek yok. Hepinizin de bildiği gibi, İletişim Başkanlığı kurulduğunda ilk aşamada sarı basın kartı turkuaz basın kartı olarak değiştirildi ve tüm kartlar iptal edilerek yeniden başvuru yapılması istendi. Bu süreçte 20-30 yıldır gazetecilik yapan birçok gazeteciye bu kart verilmedi. Yasa bu haliyle çıkarsa değişen bir şey olmayacak, İletişim Başkanlığı uygun görmediği gazetecilere basın kartı vermeyecek.
İkinci olarak, otomatik cevap ve düzeltme hakkına ilişkin de ilerde sorun teşkil edebilecek bazı noktalar var. İlerleyen süreçlerde bazı haber sitelerinin ana sayfaları bu cevap ve düzeltme metinleriyle dolu olabilir ama olumlu yanı, bu metinlerin sitede sadece 24 saat kalacak olmasıdır. Eksik yanı ise, cevap ve düzeltme metinlerine itiraz yolunun kapalı olmasıdır. Yasa teklifinin 10. maddesi verilecek basın kartlarını tanımlıyor. Ancak ne yazık ki serbest çalışan gazeteciler ile sokak röportajcıları bu tanımda yok. Komisyon görüşmeleri sırasında sadece yurt dışında çalışan Türk vatandaşı serbest gazetecilere basın kartı verilebileceği hükmü eklenmiş. Bu sınırlamayı kabul etmek mümkün değildir. Mutlaka Türkiye'de çalışan serbest gazeteciler de, güncel konularda halka mikrofon uzatan sokak röportajcıları da bu haktan yararlanabilmelidir.
Düzenlemenin 14. maddesi Basın Kartı Komisyonu’nun yapısı ile ilgili. 9 üyeli Basın Kartı Komisyonu’nun 5 üyesini İletişim Başkanlığı belirliyor. Bu da, İletişim Başkanlığının öznel kararlar ile basın kartı vermeye devam edeceğinin habercisidir. Kanun teklifinin 15. maddesine göre, Basın Ahlak Esasları’na aykırı davranış, basın kartının iptaliyle sonuçlanabiliyor. Bu maddede komisyonda bir yumuşama yapılmış ama en doğrusu tümden iptal edilmesidir. 16. maddeye göre, basın kartı iptal edilen gazeteci 5 yıl süreyle basın kartı alamayacak. Bu durumda gazeteci 5 yıl boyunca ne yapacak? Bu gazeteciler ister istemez farklı alanlara yönelmek zorunda kalacaklardır. Bu da bizim itiraz noktalarımızdan birisi.
22. maddeye göre internet medyası da resmi ilân ve reklam alabilecek. Bu maddenin olumlu ve olumsuz yanları var. Sorun şu: Resmi ilân pastası Türkiye’de bellidir ve bu pasta giderek de küçülmektedir. Mevcut ilan pastası yaklaşık 1000 basılı gazeteye dağıtılırken internet medyasının da eklenmesiyle bu sayı belki 5000 mecraya ulaşacaktır. Eğer pasta aynı kalırsa her bir mecraya düşecek pay doğal olarak azalacaktır. Bu da en önemli gelir kaynağı resmi ilanlar olan yerel gazetelerin birer birer kapanmasına yol açacaktır. Bu madde yerel gazetelerin ekonomik açıdan daha çok kazanmalarını sağlayan bir madde gibi gözükse de aslında tam tersi olacaktır, çünkü ilan pastası büyümeyecektir.
"29. madde ise çok kritik"
Konuşmasında en kritik maddenin 29. madde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Süleyman İrvan şunları söyledi: "Bu yasa teklifi ile yanıltıcı bilgiyi yayma olarak tanımlanan yeni bir suç geliyor. Bu maddeye göre, 'Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle; ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.' Bu madde özellikle eleştirel gazetecilik faaliyetlerine hapis cezası öngörerek daha önce benzeri görülmemiş sonuçlara yol açacaktır. 29. maddenin ikinci fıkrasına göre bir muhabirin haberinde gizli kaynak kullanmasının yaracağı sorunlarla ilgili. Her ne kadar komisyonda bu ikinci düzeltilmeye çalışılmışsa da örneğin terör örgütlerinin yaptığı bir açıklamayı haber yapmayı suç olarak tanımlıyor. Oysa gazeteciler haber değeri gördükleri her konuyu, her açıklamayı etik ilkeler çerçevesinde haber yapabilmelidir. Gerektiğinde gizli kaynaklara başvurabilmelidir. Yasa teklifinin 34. maddesine göre katalog suçlarda, sosyal medya kuruluşları paylaşım yapanların bilgilerini vermek zorunda. Vermemeleri halinde ise reklam kesme gibi bazı yaptırımlar öngörülüyor.”
Gazetecilik meslek örgütlerinin teklife ilişkin açıklamaları aktarıldı
Sunumunda bazı gazetecilik meslek örgütlerinin yasa teklifine bakış açılarını da aktaran ve yaptıkları açıklamaları paylaşan Prof. Dr. Süleyman İrvan şunları söyledi: “Teklif metni açıklandıktan sonra bazı gazetecilik meslek örgütleri teklife ilişkin değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaştı. Yapılan ortak açıklamada bu yasa teklifinin sansüre ve oto-sansüre neden olacağını ifade ettiler. TBMM’de görüşmeler yaparak yasa teklifinin mevcut haliyle çıkmasını önlemeye çalıştılar. Hatta bu çabalar sonucunda görüşmeler Ekim ayına bırakılmış, birkaç ay da olsa tartışmalar dinmişti. Ortak beklenti, kaygıları giderecek düzeltmelerin yapılmasıydı ama öyle olmadı. Yasa teklifi olduğu gibi geldi.
“İnternet medyasının ve internet medyası için çalışan gazetecilerin sevinci yasakların gölgesinde kaldı”
Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 12 Eylül’de Bursa’da, 13 Eylül’de İzmir’de, 14 Eylül’de Konya’da, 15 Eylül’de Ankara’da, 19 Eylül’de Samsun’da ve Van’da, 20 Eylül Diyarbakır’da, 21 Eylül Trabzon’da, 24 Eylül Malatya’da, 26 Eylül Adana’da ve 29 Eylül İstanbul’da yerel gazete sahipleri ve yöneticileriyle yaptığı toplantılarda yapılan açıklamaları da paylaşan Prof. Dr. Süleyman İrvan, “Sonuç olarak, internet medyasının ve bu medyada çalışan gazetecilerin sevinci eleştirel haberciliğe getirilmesi planlanan yasakların gölgesinde kaldı. TBMM’deki vekillerimiz umarım gazetecilerin, meslek örgütlerinin, konunun uzmanlarının kaygılarını giderecek şekilde yasaklar yerine özgürlüklere ağırlık verecek şekilde yasa teklifinde düzeltmeler yaparlar. Yasa teklifi bu haliyle zaten sıkıntılı olan basın özgürlüğünün daha da boğulmasına hizmet edecektir” dedi.