Melda Geneş: Kadın gazeteciye daha saygılı davranıyorlar
Haber Üsküdar – Nurdan NOHUT Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından verilen Yerel Gazetecil
Haber Üsküdar – Nurdan NOHUT
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından verilen Yerel Gazetecilik dersi kapsamında Sivas Memleket gazetesi imtiyaz sahibi Melda Geneş ile bir röportaj gerçekleşirdik.
Kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okuldan mezunsunuz, gazeteciliğe ne zaman, hangi medyada ve hangi görevle başladınız? Şu anki konumunuz nedir?
Tarih sıralamasına göre gitmem gerekirse, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler'i yarım bırakmak durumunda kaldım, birkaç ailevi sorun olduğu için. Bunu da bilerek anlatıyorum ki gençlere örnek olsun çünkü hayat bazen çok acımasızca davranabiliyor bize. Hayattan umudumu kesmişken tekrar hayata tutundum. Daha sonra Atılım Üniversitesi İç Mimarlık bölümünü kazandım, çok alakasız bir bölüm, tekrar başka bir ailevi sorun daha yaşadık ve bu sorunlar ciddi sorunlar bundan dolayı bu okulu da bırakmak zorunda kaldım. Bir daha okumayacağım dedim, hayata küstüm, artık hayatım benim için bitmişti diye düşünürken, bu esnada ailem gazetecilik mesleğini yapıyordu. Zaten annemden gelen bir şey bu. Sivas'ta zaten gazeteleri vardı. O kadar çok gazeteyle iç içeydim ki 2013 yılında muhabirliğe başladım. Hiç acımadılar, yani bizim kızımız demediler muhabirlik yaptırdılar bana. O zamanlar kızsam da şimdi iyi ki yaptırmışlar diyorum, hak veriyorum yani. Muhabirlik yaptım, ön muhasebe işleri yaptım, beş kuruş para almadan babamın hayrına derler ya, biraz öyle işler yaptım. Daha sonra dedim ki madem ben bu işi yapıyorum ve Basın İlan Kurumu'nun şöyle bir şeyi var ailenin olduğu gazetede sen kadroda gözükemezsin birinci dereceden yakını olduğun için. Tek bir şartla gözükebilirsin o da İletişim Fakültesinin 4 yıllık mezunu olman gerekiyor. Dedim ben neden bunu yapmayayım? Basın kartı da almam daha kolay olur. Nişantaşı Üniversitesi Gazetecilik bölümünü kazandım. Tam burslu 1 sene orada okudum. Bir senenin sonunda yüzde 100 bursu hak etmeme rağmen Nişantaşı Üniversitesi bunu bana vermedi ve ben de rest çektim. Okuldan kaydımı aldırdım memleketim olan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde okumaya devam ettim. 2. sınıftan itibaren ve buradan Gazeteclik bölümü yüksek onur öğrencisi olarak mezun oldum. Şimdi de yüksek lisans yapıyorum, tabii seneler sonra karar verdim birazcık geç olsa da. Yüksek lisansı İletişim Bilimleri’nde yapıyorum. 2013 yılında İstanbul'da Yeni Birlik gazetesinde ailem beni staj yapmaya gönderdi, orada staj yaparken editörlüktür vesaire o tarz işlere baktım. Onun haricinde yazı işleri müdürlüğü ve imtiyaz sahipliği yani bir gazetecide ne olabiliyorsa bütün ünvanlara sahibim. Şu anda gazetenin sahibi olarak karşınızdayım.
Yaşadığınız şehirde kadın gazeteci olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Şimdi şöyle ki; kadın olunca daha saygılı davranıyorlar. Öncelikle, kesinlikle bunun hakkını yedirmem kimseye; daha kibarlar, daha inceler. Yardımcı olan kuruluşlar daha fazla oluyor kadınsınız diye ama şöyle bir şey var. Biz dezavantajı dışarıdan değil de kendi sektörümüzden yaşıyoruz, yani dışarıdan herhangi bir kurum, kuruluş ya da vatandaşla herhangi bir sorun yaşamıyoruz veya kendi kurumumuzda da zaten kadın-erkek ayrımı olmasına da karşıyım ama bizim diğer medya kuruluşlarında erkek çalışanlar veya erkek patronlar, yöneticiler diyelim kadınları pek fazla benimsemiyorlar bir şey olduğu zaman. Dezavantaj olarak meselâ muhabirler için şunu söyleyebilirim, kadın muhabirlerin genelde bana gelip şikayet ettiği şey şu oluyor, biz programa veya bir olaya gittiğimizde diğer gazetenin veya diğer medya kuruluşların erkek muhabirleri şöyle söylüyorlarmış bizim kızlarımıza: “Senin burada ne işin var? Sen neden geldin? Ben sana gönderirdim” gibi gibi, hani bunu söylemeye hakları yok ama maalesef kendilerinde bu hakkı görüyorlar böyle sıkıntılarımız var. Diğer bir dezavantajımız da bence ülke genelinde kadın olmanın dezavantajlık bir durumu var o da şöyle bir şey, biraz coğrafyayla da alakalı olabilir. Sivas biraz küçük bir şehir şimdi gazetecilik mesleği de sürekli sosyal olmanızı gerektiren bir şey, insan ilişkilerimiz kuvvetli olmak zorunda. Herkesle görüşmek zorundayız. Şimdi herkesle erkek görüşünce sorun yok; iş yapıyor, görevini yapıyor; Kadın görüşünce acaba diye soru işaretleri başlıyor ve bu sözler gerçekten insanın canını sıkıyor. Toplumsal baskı oluşturuyorlar yani. Psikolojik olarak bizim üzerimize baskı kurmaları kendileri yapınca her şey çok güzel biz yaptığımız zaman mutlaka altında başka bir şey aramaları çok can sıkıcı bir şey. Az önce dezavantajlarını saydım ama avantajları da o kadar çok ki! Birçok kapı açılıyor. İşimiz prestijli bir iş, bazen zorlasa da sıkıntıya girsek de gerçekten bazen imdat çığlıkları atsak da. Genel itibariyle baktığımız zaman işimizi seviyoruz, hoşumuza gidiyor. İnsanlara haber vermek de hoş bir şey, gazeteci kimliği ile bir yere gittiğiniz zaman gerçekten o kapılar size açılıyor bunu inkâr edemeyeceğim.
Yerel haber kaynaklarıyla ilişkileriniz nasıl? İletişim kurmak kolay mı zor mu sizin için?
Çok kolay. Çok kolay gerçekten, çok nadir durumlar hariç. Bu nadir durumlardan biri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı sevgi evleri var, onlarla ilgili bir şey olursa, yayımlamayı doğru bulmuyoruz olumlu da olsa olumsuz da olsa sonuç doğru bulmuyoruz. Şimdi onlarla ilgili herhangi bir şey yazdığımız zaman yani sıkıntı teşkil edecek çok şey var ve maalesef ülkemizde birçok kötü örgüt var bu örgütler çocukların özellikle kız çocuklarının peşine çok düşüyorlar şimdi onlarla ilgili herhangi bir şey yazıp bunu lanse etmek onlara fırsat vermek oluyor, o yüzden o konuda ben de yazmayı doğru bulmuyorum. Özellikle sevgi evleri konusunda yani çok fazla bilgi verilmesini doğru bulmuyorum oranın biraz kapalı kutu olması gerekiyor. Tabii bu şu demek değil, denetim olmasın bizler bakmayalım demek değil, çok kötü bir şey olursa tabii ki yazarız o ayrı mesele ama bazı konularda devlet tam sınırını çekiyor ben bu bilgiyi vermem diyor. Şimdi ben böyle düşünüyorum ama benim aksime düşünen gazeteciler de var, onlar da en ufak bir şeyi yakaladıkları zaman birin yanına bin katıp yazdıkları zaman maalesef bu çok büyük zararla geri dönüyor çocuklara hani o yüzden bazı konularda bilgiyi vermemelerini anlayışla karşılıyorum bu da biraz tecrübeyle kaynaklı bazı şeyleri yaşayınca diyorsun ki bu bilgiyi vermiyorlar çünkü evet bunu çok kötüye kullananlar var diyoruz. Ama saçma bulduğum şeyler de var onu da söyleyeyim, meselâ hastanelere başvuruyoruz diyoruz ki hastanelere onların bağlı olduğu kurumlara, şu şu şu hastalık veya şu şu şu konuda kaç kişinin muayene olduğu cevabını verin diyoruz saçma bir şekilde bize bunun cevabını vermiyorlar veya oyalıyorlar. Yani anlamsız bir korku var, diyoruz ki kötü bir şey istemedik, rakam istedik kaç kişi geldi, kaç kişi gitti, kaç kişi tedavi oldu gibi şeyler istiyoruz bazen bu şeyleri aşamıyoruz bunu aşamamamızın nedeni aslında kurumlardan ziyade oradaki müdürden kaynaklı olabiliyor yani şahsi olarak kendisini mi korumak istiyor tam olarak vereceği şeyin ona zarar verip vermeyeceğini bilemediğinden ötürü olduğunu düşünüyorum ben çünkü bire bir konuştuğumuz zaman diyorlar ki evet bundan bana zarar gelecek bir şey yok ben sadece rakam açıklıyorum diyor ve veriyor. Ama bire bir konuşma imkânı bulamazsak o veriyi kesinlikle alamıyoruz bazen maalesef o imkânı yakalayamıyoruz onu söyleyebilirim. Ama genel olarak yüzde 98 hatta yüzde 99 her kaynağa ulaşabiliyoruz.
Şehrinizde sizin dışınızda kaç kadın gazeteci var? Oransal olarak gazetecilerin yüzde kaçı kadın gazetecidir?
Bizim firmamızda ben haricinde bir kadın muhabirim, bir sayfa sekreterim, bir de internet editörüm var. Toplamda üç kadın çalıştırıyorum. Ben de dâhil 4 kişiyiz. Diğer medya kuruluşlarını düşündüğümde üç ya da dört olması lazım toplamda. Ki, bizim arkamızda da bir sürü medya kuruluşu var, dünya kadar. Hesap edince sekiz kişi ediyor. Bunların hepsi çalışan, sigortalı maaşlı saydıklarım. Bu orana bakarsak yüzde 5 falan yani çok düşük. Sivas'ta şöyle bir şey var. Başka kadınlar da var ama onlar stajyer olarak çalışıyorlar. Maaşsız, işte ben buna karşıyım. Madem 7/24 çalıştırıyorsun stajyer konumundan alıp çalışan konumuna getirmesini tercih ederim. Erkekler maaşlıyken kadınların stajyer konumunda olmasını ben doğru bulmuyorum. İşte o yüzden asıl çalışan verilerine bakarsak sigortalı, maaşlı, dediğim gibi 7-8 tane kadınız toplamda yüzde 5 anca ediyoruz. Çok düşük bir oran.
Şehrinizdeki gazeteci meslek örgütlerine, örneğin gazeteciler cemiyetine üye misiniz? Bu meslek örgütlerinde kadın gazeteciler yeterince temsil ediliyor mu? Bu örgütler kadın gazetecilerin yaşadıkları sorunlarla ilgili çalışma yapılıyorlar mı? Bir sorun yaşadığınızda size destek oluyorlar mı?
Evet, öncelikle Sivas Gazeteciler Cemiyeti'ne üyeyim ve kadın üyeleri de var. İşte, ne kadar kadınsak yani bunun bir kısmı Sivas'ta birkaç dernek daha var ama işlevlerini sorarsanız Gazeteciler Cemiyeti harici diyorum pek işlevleri yok. Sadece isim olarak varlar ve maalesef bizim basın sektörü biraz reklam, ne bileyim kendini gösterme şeyi var ya biraz işte ben başkanım ben dernek başkanıyım demek için yapılan şeyler de var. Ben Sivas Gazeteciler Cemiyeti’ni tercih ettim ve doğru tercih olduğuna inanıyorum. En azından daha doğru işler yapıyorlar, öyle söyleyeyim. Bir sorunum olduğunda evet eğer onların yapabileceği bir şey ise tabii ki yardım istiyorum ve yardım etmeye çalışıyorlar ellerinden geldiğince. Sivas Gazeteciler Cemiyeti için söylüyorum. Kadınlara yönelik bir çalışma Sivas'ta olmadı hani bunu gerektirecek bir şey oldu mu dersen de o da olmadı ama Türkiye genelinde böyle bir çalışma yaptılar mı zamanında yaptılar. Bundan kaç sene önce ve hatta birkaç şehri Sivas'ta toplamışlardı. Sadece Gazeteciler Cemiyeti ve Basın İlan Kurumuna bağlı olarak hani birkaç kurum birleşerek bir çalışma yaptılar ama orada ne kadar başarılı oldu derseniz aldığım sonuçlar pek başarılı bir sonuç değildi. Şöyleydi meselâ, haber yazarken bir kaza ise, bir araç kaza yaptı 2 ölü var diyoruz. Eğer erkekse ama kadın varsa 1 kadın işte ne bileyim, Ya da “kadın sürücü kaza yaptı”, hiç gördünüz mü “erkek sürücü kaza yaptı” diyeni genelde bu ayrımı doğru bulamadığımızı kadın cinayetleri hakkında yazarken nasıl yazmamız gerektiğini hani bütün gazetecilere eğitim anlamındaydı bu. Birçok şehirden gelenler vardı, Kayseri, Nevşehir, Tokat çevre iller de buradaydı Sivas'ta buluştular ve bir ilden bir erkek basın mensubu şunu söyledi, "Kadın kim ki ben onu o şekilde yazacağım" şimdi 3 gün sürdü sempozyum sürdü ve bitecek, teşekkür belgeleri verilecek, adamın kurduğu cümle bu. Sempozyumu düzenleyen kadın şoklar içerisinde bir 10 -15 dakika tartışıldı tabii boşa tartışmaydı çünkü anlamayacak, 3 günde anlamayan hiç anlamazdı. Yani şunu görüyorum biz basındaki çalışanların zihniyetini de değiştirmemiz lazım özellikle bazı erkeklerin. Bunu hepsi için söylemiyorum özellikle bazı erkekler var tam tersine kadınları çok destekliyorlar şimdi onlarında hiç hakkını yemeyeyim ama biz onların fikirlerini değiştirmediğimiz sürece kadınlara yönelik istediğimiz kadar çalışma yapalım, sempozyum yapalım pek bir işe yaramayacak çünkü bu insanlar kalemleriyle yazı yazıyorlar ve insanlara bu haberleri sunuyorlar ve bu haberlerden insanlar öyle ya da böyle kimisi çok kimisi az bir şekilde etkileniyorlar.
Çalıştığınız medya kuruluşunda kadın gazetecilerle erkek gazeteciler arasında ücret farklılığı var mı? Yoksa eşit ise eşit ücret ilkesi geçerli mi?
Gerçekçi konuşalım. Gerçekten de öyle bir ücret farkı yok hatta öyle bir ücret farkı koymadığım için eskiden bizde tamamen erkekti. Ben tek başımaydım ve olmuyordu o kadar erkeğin arasında. Kahvehane gibiydi burası açıkçası, katlanılamayacak seviyedeydi gerçekten. Dedim ki ben burayı kadına çevireceğim, bu iş böyle olmayacak. Yavaş yavaş, yavaş yavaş çevirdim. Hâlâ erkekler var tabii ki var ama en azından 3 kadın personel aldım. Bir de kadının girdiği yere incelik giriyor ister istemez. Erkek de oturmasına kalkmasına dikkat ediyor, konuşmasına dikkat ediyor, daha saygılı davranıyor gibi gibi. Davranışlar değişmeye başladı, konuşmalar da değişmeye başladı, vizyon değişmeye başladı, fikir değişmeye başladı. Kadınlara eşit ücret veriyorum ama erkek çalışanlarımdan şöyle bir dönüş aldım ilk zamanlar, "Onlarla biz bir miyiz?" Bana bunu söylediler. “Nasıl yani?” dedim. “Onlar bilmezler şöyle yapmazlar böyle yapmazlar” dediler. Bu dediğiniz söylem çok terbiyesizce ve bunu bir kadına söylüyorsunuz, işin garibi de bu dedim. Bana demek ki o zaman sende şunu söylüyorsun içinden, o zaman öyle düşünürüm, “Aa, bu kadın patron, bu da anlamaz o zaman” mantığı yani. Bu konuda biraz uyardım ama maalesef uyarılarımı dinlemediler. Dinlemeyince de tabii ki sonuç belli onların iş çıkışını verdim. Çünkü bu hak yemektir sonuç olarak herkes aynı emeği veriyorsa aynı işi yapıyorsa erkek kadın demeden yaşına falan bakmadan aynı ücret verilmeli. Kimisi daha fazla iş yapar iş yükü fazladır o zaman tabii ki fazla maaş verirsin fazla ücret verirsin ama aynı işi yaptıktan sonra oturup da sırf cinsiyeti bu diye daha düşük ücret vermeyi ben doğru bulmuyorum. Bizde de böyle bir şey söz konusu değil.
Genel olarak bir değerlendirme yaparsanız, Türkiye’de kadın gazeteci olmak zor mu kolay mı?
Başka bir soruda coğrafyaya göre değişir demiştim ya, meselâ Sivas'ta o dediğim konu sıkıntı, fakat ben bunun İstanbul ve Ankara'da bu kadar sıkıntı olacağını sanmıyorum. Mutlaka yine belki vardır ama bu denli Sivas’taki kadar baskı yapılacağını sanmıyorum. Sırf insanlar iletişim kurduğu için bu kadar psikolojik baskı olacağını sanmıyorum. Fakat, meselâ sunuculuk konusunda Sivas da dahil olmak üzere kadınlara daha çok öncelik veriliyor. Spor programları hariç. Şimdi spor programlarında ulusal kanallarda evet kadınlar da ön plana çıkmaya başladı ama yerellerde hâlâ yok. Hâlâ yerellerde şu var; kadın anlamaz spordan. Hâlâ bu mantık var ama onun haricinde haber kanallarında sunucular kadın, röportajları yapanlar kadın, daha çok ekrana kadınları çıkartıyorlar. Sunuculuk kısmında sıkıntı yok. Muhabirlik konusunda zaten söylemiştim erkek ve kadın arasındaki o sıkıntıyı onların yaşadıkları sıkıntı, asıl diğer sıkıntı ise büyük şehirlerde nasıldır bilemiyorum belki oradaki kadın yönetici sayısı fazladır. Sadece patron olması için söylemiyorum yönetici kademesinde bulunması da yeterli belki oralarda daha alışkın olabilirler ama Sivas'ta bu pek öyle değil. Sivas'ta o kadar medya kuruluşu var ve tek kadın yönetici benim. Yani Yazı İşleri Müdürü bile kadın değil hiçbir yerde yok. En üst seviyedeki muhabir, muhabirin bir üstü yok yani sayfa sekreteri bile sadece bizde. Benim muhabirim, yani kızım var, kızım diyorum o kadar sahipleniyorum. İnternet editörüm var. Yani şöyle ben olmalarını istiyorum. Niye olmasın? Erkek yapıyorsa kadın da yapabilir. Maalesef bu küçük şehirlerde biraz kadınlara yönelik yönetim alanında pek fazla yer vermiyorlar ama genel olarak meslekte yer alamayacaklar diyemem bence gayet de önleri açık kadınların.
Son olarak, eklemek istediğiniz başka bir husus var mıdır?
Evet, her sektörde kesinlikle zorluk vardır. Kadınlara, erkeklere yönelik, bu değişebilir. Ama bence kadınlarımız pes etmemeli. Şimdi sadece kadın üzerinden gidiyoruz ama ben ülkenin son günlerine yönelik gençlerimize bir şey söyleyeyim; bizim Türk gençlerimiz bence çok akıllı, çok zekiler ama şöyle bir sıkıntı var: Kendilerine güvenmiyorlar. Bunu bir kısmı için söylüyorum. Tabii ki şimdi kendine güvenen çok iyi çalışan vardır. Onlar yanlış anlamasınlar. “Kendinize güvenin. Siz her şeyden önce bir Türk gencisiniz.” Gerçekten Atatürk boşuna emanet etmedi. İşiniz neyse sektörünüz neyse orada en iyisini yapmak için çalışın. Belki evet, çok zorlukla karşılaşacaksınız ki biz hâlâ karşılaşıyoruz, bu hayat böyle, bu değişmeyecek. Ülkeniz, vatanınız için çalışın. Bu vatan için, bu millet için çalışmalıyız. Tabii ki kendimiz için de çalışmalıyız. İstiyorum ki bizim gençlerimiz tabii ki daha iyi şartlarda olsun. Kim istemez? Şu anki şartları gençlerimiz için beğeniyor musunuz derseniz “Hayır, beğenmiyorum.” Doğruya doğru, ama daha iyi olabilir mi? Olabilir, zamanla olabilir. Bu da bizler sayemizde olabilir. Şu anki büyükler değil, gelecek yeni nesil değiştirebilir. Gelecek yeni nesil de tam olarak siz oluyorsunuz. Bu yüzden gerçekten çok istiyorum şu gençlerimizin şöyle bilinçli olup kendisine inanıp çok çalışmasını çok canı gönülden istiyorum. Kadınlarımızın da aynı şekilde pes etmemesini istiyorum. Hangi alanda olursa olsun. Mesela ben Uluslararası ilişkileri çok istedim. Olmadı, hayatım yıkıldı. İç mimarlığı istedim, olmadı, hayatım yıkıldı. Onlar olmadı diye hayatım yıkılmadı. Başka şeyler oldu da hayatım yıkıldı. Onlar olmadı diye ikinci kez yıkıldı öyle söyleyeyim. Hayat bu, gerçekten ne getireceğini bilemiyoruz, Planlar yapıyoruz ama her an her şey olabiliyor. Biz her koşulda bence dik durmalıyız bize yakışan bu.