Hande Vatandost reklam dünyasının gidişatını değerlendirdi.
Haber Üsküdar - Abdullah Şaşkın
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü yeni dönemin ilk etkinliğini gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi Reklamcılık Bölümü Başkanı Doç. Dr. Özgül Dağlı’nın üstlendiği, “İletişim trendlerinde reklam teknolojileri ve özgün içeriğin önemi” konulu etkinliğe Reklamcılık Vakfı Koordinatör Yardımcısı Hande Vatandost konuk oldu.
Söyleşiye Hande Vatandost’u tanıtarak başlayan Reklamcılık Bölümü Başkanı Doç. Dr. Özgül Dağlı, “Hande Vatandost, Reklamcılık Vakfı gibi sektörün kilit noktalarında yer alan, gerek dergilerde gerekse de reklamcılık sektörü ile alakalı faaliyetleri gerçekleştirebileceği çeşitli alanlarda deneyim sahibi olmuş ve çalışmış bir sektör profesyoneli. Hande Vatandost, Johns Hopkins Üniversitesi'nde Sosyoloji'de okurken 2003 yılında Yeditepe Üniversitesi Sosyal Antropoloji Bölümüne geçiş yaptı. 2004 yılından itibaren yedi sene The Guide dergilerinde çalıştı. 2011’de MediaCat’e geçtiğinde Bilgi Üniversitesi Pazarlama İletişimi yüksek lisansını tamamlamıştı. MediaCat’te etkinlik yöneticiliği yaptı. Yurt dışı işbirliği, konuşmacı anlaşmaları, içerik pazarlaması ve satışı konusunda uzmanlık kazandıktan sonra kurumsal etkinlik düzenleyen ve farklı firmalarda proje bazlı görev alan Hande Natandost, 2018 yılında Reklamcılık Vakfı’nda koordinatör yardımcısı olarak görev aldı. Şimdi ise Pazarlamasyon.com'da iş geliştirme yöneticisi olarak çalışıyor” ifadelerini kullandı.
“Özgün ve kreatif içerik yaratamayanlar ilerleyemiyor”
Sektöre dergicilikle girdiğini belirterek konuşmasına başlayan ve dönemin zorluklarından bahseden Hande Vatandost, o zamanları şu cümlelerle anlattı: “Senelerdir iletişim ve medya sektöründeyim. Birçok reklam ajansı ve sosyal medyayla ilgilenen ajansla, dijital pazarlamayı kendine görev edinmiş birçok profesyonelle çalıştım. Buradaki arkadaşlarımız belki bu sektörden ilerleyecekler ya da ilerlemeyecekler. İlk olarak ben sektörün geleceğinden ve ne gibi zorluklarla mücadele edeceğimizden bahsetmek istiyorum. Ben dergicilikle başladığım zaman, 2004’te dijitalin hiçbir şekilde oluşmadığı, daha web sitelerinin bile yeni yeni kurulduğu, hatta web sitelerinde içerik oluşturulmadığı bir dönemden bahsediyorum. Fakat benim kafamda her zaman var olan tek değer, içeriğin çok önemli olduğu yönündeydi. Biz ajans ya da marka olalım veya sosyal medya ile ilgilenelim, mutlaka sosyal medyada içerik yaratmaya çalışmalıyız. Çünkü reklam teknolojisi çok gelişti. Markalar müşterilerini her yerde yakalamaya çalışıyorlar. Fakat ne yazık ki özgün ve kreatif içerik yaratamayan kimse ileri gidemiyor. Markalar da bu yönden belli bir amaç edinmek zorunda kalıyorlar. Amacı olmayan markalar da artık sınıfta kalıyor. Bunu en iyi şekilde Covid ile gördük. Covid döneminde bugüne kadar üzerine düşeni yapmamış markalar toplumsal algıda sınıfta kalmış oldu ve toplumsal olarak da kendilerini göstermemiş oldular. Bazıları son anlarda bir şeyleri göstermeye çalışsa da bunun organik ve doğal olmadığı çok belli oluyor. Biz eskiden medyada içerik oluştururken yazılı medyada ilanlarla bile müşterimize bir şekilde ulaşıyorduk. Biz marka olarak kendimizi vitrinde satıyorduk. Şu anda satamaz haldeler. Bunun nedeni tamamen bir amacın olmaması ve topluma bir fayda sağlayamamalarıdır. Bunu yapan markalar ön plana geçiyor. Ben başladığım zaman dergi ile başladım. Biz dergide içerik oluşturuyorduk. İçeriği derliyorduk ve en doğru şekilde okuyucumuza sunuyorduk ve bunun yanı sıra reklam alıyorduk. Buna da ilancılık deniyordu. Şimdi ilancılık dediğimiz kavram dijital alana taşınmış oldu ve artık önümüzde çok bilinçli bir tüketici var. Kimse eskisi gibi reklam numaralarına kanmıyor. Markaların artık reklam platformunu doğru bir şekilde ve eğitimli üreticilerle ele alması gerekiyor.”
"Basılı dergilerin yerini tümüyle dijital dergiler alacak"
Geleneksel derginin son anlarını yaşadığını düşünen ve dijital dergileri değerlendiren Hande Vatandost, dijitalleşme sürecini ise şu sözlerle değerlendirdi: “Ben basılı derginin bittiğini düşünüyorum. Gazete bitmeyebilir ama dergi biter gibi hissediyorum. Derginin şöyle bir farklılaşması olacak; ücretsiz dergiye dönmeye çalışabilirler. Hatta bazı dergiler ücretsize geçti. Artık yoğun olarak dijital dergiler var. Dergi formatı ve tasarımında bir şekilde kendisinin anlaştığı firmalarla abonelik usulü ile ilerleyebilirler. Bu benim görüşüm tabii. Reklam alanında dergi çok arka planda kaldı. Geleneksel mecralar tek tek kayboluyor. Dijital medyaya hem çabuk ulaşıyoruz hem de yer kaplamıyor. Gazeteyi ellemek ve koklamak çok başka bir şey. Yeni nesil bunu yaşayamayacak.”
"Veriyi en iyi kullanan ajanslar öne geçiyor"
Reklam dünyasının gidişatını da değerlendiren Hande Vatandost, “MediaCat şirketindeki reklamcılarla çok çalıştım. Orada şöyle bir eksen vardı; MadiaCat’in markalarla anlaşması söz konusuydu. Vodafone gibi markalar kampanyalarını anlatmak üzere bize konuk olurlardı. Her zaman marka ve ajans arasında ilginç bir ilişki vardı. Bazı noktalarda marka daha ön planda olabiliyor çünkü araştırmalarını çok iyi yaptırtabiliyor. Fakat ajans da mutfağı çok iyi olan bir yer. Atölye çalışmaları ve alternatif yaratıcılık opsiyonları çok fazla. Bu ikisinin bir araya gelmesiyle bir ilişki yaratılıyor. Bu ilişkinin iyi olması ya da kötü olması tamamen kendi aralarında geçen diyalogla ilgilidir. MadiaCat’teki durum etkinlik bazındaydı ve yazılı basın olarak dergimiz vardı. Bir yandan çevrimiçi platformda birçok ödül alan firmalara ve içeriklerine yer veriyorduk. Reklam dünyasında şu an veriyi en iyi kullanabilen ve bunu arka planda destekleyen reklam teknolojilerinin altyapısını güçlendirebilen ajanslar yükseliştedir. Sosyal medyadan ilerlemeye çalışanlar biraz arka planda kaldı. Şu an sadece o veriyi inceleyip müşterisine reklam kampanyası yaratan, kullanıcıların internet gezintisinden elde edilen verilerle yaratıcı fikirlere ulaşan ajanslar oluşmaya başladı” dedi.