Solunum sıkıntısıyla hastaneye gelen sayısı azaldı
Solunum sıkıntısıyla hastaneye gelen sayısı azaldı
Haber Üsküdar – Cihan Balaman
Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart tarihinden beri devam eden ve tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19, halk tarafından bilinen adıyla korona salgını bitmek bilmiyor. Bugün itibarıyla (19 Mayıs) tüm dünyada 4 milyon 900 bin kişinin hastalandığı ve 320 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği salgınla alakalı olarak, bir devlet hastanesinde tomografi uzmanı olan Bahar Yılmazer ile bir röportaj gerçekleştirdim.
Hoş buldum.
Öncelikle bize nereden bağlanıyorsun?
Şu an bir otelde kalıyorum. İstanbul Belediyesi bize evlerimizde kalmak yerine otel tahsis ederek orada kalmamızı sağladı.
Otelinden memnun musun? Tabii ki, bir sorun yok. Kaldığım otel gayet iyi.
Tam olarak mesleğini bize söyleyebilir misin?
Radyoloji teknikeriyim. Bulunduğum hastane ve çevre hastaneler pandemi hastanesi oldu. Bu sebeple çalıştığım bölümde tomografi çekerken bir anda sadece Covid-19 tomografisi çekmeye başladım.
İlk Covid-19 tanısını aldığın anı biraz anlatabilir misin?
Ağlamıştım, nöbetten çıkacaktım. Covid-19 tanısını almadım aslında, o zamanlar Covid-19 bilinmiyordu. Nöbet çıkışı tomografiye bakıp, bu ne dedim. Gerilmiştim ve tanıyı bilmediğim için ağlamıştım. Üzülmüştüm bayağı, garip bir duyguydu.
Covid-19 salgınındaki ilk hasta ile şu anki vakalar arasında hastalığın etkisi açısından bir fark var mı?
Şunu söyleyebilirim, ilk zamanlar solunum rahatsızlığı ile gelen çok hasta vardı. Aynı zamanda solunum cihazına bağlı da çok hasta vardı. Gençlerde ise durum çok farklı, hiçbir semptom göstermeden Covid-19 olduğunu gördüğüm ya da sadece bir baş ağrısıyla gelip Covid-19 tanısı konan hastalar var. Bu hafta olanı söyleyeyim, meselâ bugün solunum sıkıntısıyla gelen hasta sayısı 1. Bundan önceki iki gün hiç gelen olmadı. Covid-19 tanısıyla gelen oluyor fakat solunum sıkıntısıyla gelen olmuyor. Ben bu arada bir şey söylemek istiyorum. Dün izinliydim ve araçla Caddebostan sahilinden geçiyordum. İnanılmaz doluydu, yani bu gidişle bu virüs azalacağına daha da artacaktır.
Bu konuyla alakalı, yani ciddiye almayanlarla ilgili ne söylemek istersin?
İnsan kendi başına gelmeden anlamayacaktır bunu. Rahat rahat takılıyorlar ama ebeveynlerine bu hastalığı bulaştırıp ölmelerine sebep olduklarında durumun ciddiyetini anlayacaklardır. Ben istediğim kadar burada telkinde bulunayım, işe yaramayacaktır fakat ömür boyu vicdan azabı çekecekleri bir durum bu.
Bu aşamada kurum olarak alınan tedbirler neler oldu?
Öncelikle senelik tatillerimiz iptal edildi. 3 ay süreyle istifa hakkı iptal edildi. Yurtdışı ve şehir dışı çıkışlarımız herkes gibi yasaklandı.
Covid-19’un akciğerlere zararı ne derecede?
Akciğerler su topluyor, kısacası virüs akciğerleri yiyor diyebilirim. Yaşlılarda özellikle akciğerlerde kalıcı hasar bıraktığını söyleyebilirim.
Bitmez, öncelikle virüsün yaşaması için bir konağa ihtiyacı vardır. Fakat Covid-19 virüsü bizim vücudumuzda yaşamayı bilmediği için bizi öldürüyor. Gerçi şu an mutasyona uğradı daha farklı da seyredecektir. Virüs gitmeyecektir ki zaten insan vücudunda çok virüs var, zaman zaman artıyor ya da azalıyor. Toplum olarak da sürü bağışıklığı dedikleri şey olacak yani virüs bizimle yaşamaya alışacak. Bu virüs de diğer büyük virüsler gibi bizimle yaşamaya alışacak. Aşı bulunmazsa tabii ki yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar risk altında olmaya devam edecektir diye düşünüyorum ben. Bunun bir yaş aralığı yok, özellikle gençlerde bizim süper taşıyıcı dediğimiz, semptomsuz vakalar gördük yani.
İkinci dalgayla alakalı neler söyleyebilirsin?
İkinci dalga mutlaka gelecek, bunun tam tarihini kestiremiyorum ama ben mevsim geçişlerinin bu virüsü tetiklediğini düşünüyorum, Mart’ta bize geldiğini varsayarsak. Ekim ya da Kasım aylarında tekrar gelir diye düşünüyorum. Yaz boyunca sosyal mesafeyi korumamız gerekiyor aslında.
Sağlık Bakanlığı’nın salgın boyunca beğendiğin üç hareketi nedir?
Bakanımızın Fahrettin Koca olması bir avantaj, babacan bir adam zaten. İyi telkinlerde bulundu ve iyi yönlendirdi diye düşünüyorum. Otele yerleştirilmemiz, ulaşımın bizlere ücretsiz olması. Meselâ kahraman ilan edildik ama biz hep kahramandık zaten. Biz çok çalışmaya hep alışkındık sağlık sisteminde, hasta başım ağrıyor diyerek hastaneye gelirdi. Günde zaten 400-500 hasta bakıyorduk biz. Covid-19 ile yoğunluk olarak bir şey değişmedi hayatımızda. Sadece biraz daha temkinli oluyoruz.
Virüsün sıcakların artmasıyla azalacağı yönünde iddialar var, ne dersin?
Evet böyle bir durum var, virüs 60 derecede yaşayamıyor. Ama 60 dereceden bahsediyorum, yani sıcakların artmasıyla pek bir ilgisi yok. Tabii ki düşüş gösterecektir ama 60 derece ve yukarısında yaşayamadığı kanıtlandı. Yemeklerde yaşayamıyor, bu çok garip. Çok iyi pişmiş bir yemekte yok. Yiyeceklerden ve içeceklerden bulaştığı kanıtlanmadı. Hava yoluna istinaden daha çok damlacık yani tükürük yoluyla bulaşıyor. Ama biz yine de hava yoluyla geçebilirmiş gibi önlemlerimizi alıyoruz.
Virüs sence insan yapımı mı?
Sadece yaşlıların öldüğü ve çocukların korunduğu bir virüsten bahsediyoruz. Bir söz vardır, doğada güçlü kalan kazanır diye. Yani virüs de öyle bir şey. Güçlü kalan ölmüyor. Virüs elle mi yapıldı bilmiyorum, ama hiçbir millet kendi vatandaşını bile isteye öldürmez bence.
Son olarak evde kalan ve kalmayanlara ne söylemek istersin?
Biz millet olarak dışarı çıkıp gezip tozmayı seviyoruz, buna rağmen iki aydır evinde kalan herkese çok teşekkür ederim. Dışarı çıkıp gezenlere de hastanede görüşürüz demek istiyorum.
Çok teşekkürler. Ben teşekkür ederim.