Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ‘Her Çocuk Özeldir Özel Öğrenme Güçlüğü Söyleşisi ve Kısa Film Gösterimi’ yapıldı.
Haber: Emre Sertdemir
Fotoğraf: Ömer Karaoğlu
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ‘Her Çocuk Özeldir" temasıyla bir söyleşi ve kısa film gösterimi yapıldı. Söyleşi, Türkiye Disleksi Vakfı Eğitim Koordinatörü ve özel eğitim öğretmeni Gözde Durmuşlar, Anadolu Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü Öğr. Gör. Mehmet Erdem Gösterişli ve Türkiye Disleksi Vakfı Kurucu Başkanı Elif Yavuz’un katılımıyla gerçekleşti.
Disleksi hakkında farkındalık yaratma amacıyla Üsküdar Üniversitesi Güney C Blok Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte birçok açıdan disleksi ele alındı.
Proje takdir topladı
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör bu tür projelerin takdire şayan çalışmalar olduğunu vurgulayarak, “Fakültemizde okuyan öğrencilerin toplumun kanayan yaralarına dokunmaları ve bu konularda proje üretmeleri çok gurur verici. ‘Her Çocuk Özeldir’ projesi de gerçekten çok özel bir proje oldu. Öğrencilerimizin böyle bir soruna parmak basmaları gerçekten takdiri hak ediyor. Fakültemizde buna benzer başka projeler de üretiliyor. Mezuniyet Projesi dersi kapsamında başka bir grup öğrencimiz Siirt’e kadar giderek orada okuyan yoksul çocuklara giyim desteği verdiler. İletişim Fakültesi öğrencileri her geçen yıl daha bir farkındalık oluşturuyorlar ve toplum sorunlarını gözler önüne seriyorlar” dedi.
Öğr. Gör. Mehmet Erdem Gösterişli: “Filmin hikayesi bir afişle başladı”
Etkinlikte, 2016 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle düzenlenen "Farkında mısınız?" isimli tematik kısa film yarışmasında 1. olan ‘Anlamadılar’ isimli kısa film gösterimi yapıldı. Gösterim öncesinde kısa filmi ile disleksiye dikkat çeken ve ödül alan Anadolu Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü Öğr. Gör. Mehmet Erdem Gösterişli, filmin hikayesini anlattı. Filmin hikayesinin bir afiş ile başladığını belirten Gösterişli, “2016 yılının Ocak ayında konusu disleksi olan bir afiş gördüm. Disleksi diye bir şeyler duyduğumuzu ama ne olduğunu tam olarak bilmediğimizi fark ettim. Disleksi benim filmimin teması oldu. Tema, filmde sunulan bir düşüncedir ve insanın genellikle yaşamla ya da durumuyla ilgili anlatıyı ifade eder. Bir film temasız olmaz. Filmimdeki disleksi temasının üzerine giderken çeşitli tanımlara ulaştım ve zaman içerisinde kafamda bir şeyler oluştu. Hepimizin hikayeleri birbirimizinkine çok benziyor. Bunlara derin bir bakış açısı yaratabilmek, farklı anlatılara ulaşabilmek benim tercihimdir. Film yaparken kendimize yakın bulduğumuz bir tür belirliyoruz. Bu türü belirlerken temayı öğrenmek için de araştırma gerekiyor. Benim araştırma konum ‘Disleksi nedir?’ oldu. Disleksiyi olumlu ve olumsuz yönleriyle masaya dökerek bir yapboz gibi sonuca ulaşmaya çalıştım. Filmler de bu süreçlerden geçerek ortaya çıkıyor” dedi.
Gözde Durmuşlar: "Disleksi hastalığında erken tanı çok önemli"
Disleksi hastalığında erken tanının çok önemli olduğunu vurgulayan Türkiye Disleksi Vakfı Eğitim Koordinatörü ve özel eğitim öğretmeni Gözde Durmuşlar, “Kısaca disleksi hastalığından bahsedecek olursak, öğrenilen bir bilgi sırasıyla beyne ulaşmalı, organize edilmeli, anlaşılmalı, depolanmalı ve gerektiğinde dışarı verilmeli, yani kullanılmalıdır. İşte bu aşamalardan herhangi birinde bir performans yetersizliği oluştuğunda öğrenme güçlüğü denilen durum ortaya çıkıyor. Örneğin, öğrenilen bilginin uzun bellekte kalıcı olarak kalamaması ya da bazı bireylerin duydukları veya öğrendikleri bilgiyi çok temiz şekilde kodlayamamasından kaynaklı performans yetersizliği oluyor. Disleksi olan bireylerin bilginin nerede, hangi aşamada ortaya çıkacağına dair bir fikri de olmuyor. Disleksi hastalığında erken tanı çok önemli çünkü bireyler ikinci ve üçüncü sınıfa geldiğinde okul başarısızlığına bağlı olarak bazı sıkıntılar yaşıyor ve bu sıkıntılar onların tüm hayatını etkiliyor” şeklinde konuştu.
Elif Yavuz: “Disleksi olduğumu 38 yaşında öğrendim”
Hayatına ilişkin bilgileri dinleyicilerle paylaşan Türkiye Disleksi Vakfı Kurucu Başkanı Elif Yavuz, özel eğitimin disleksi hastalığı olan bireylerde çok önemli olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Küçük kızıma disleksi tanısı koyulması ile birlikte bu problemle tanıştım. Kendimin de disleksi olduğunu 38 yaşımda öğrendim. Kızımda olan her şey bende de vardı. Herkes birinci sınıfta okuma yazma öğrenirken ben beşinci sınıfta öğrendim. Hala çarpım tablosunu, sağı, solu bilmiyorum. Nakit para kullanmakta da zorluklar yaşıyorum. Kızımın özel eğitim alması amacıyla öğrenme güçlüğü raporu aldık. Kızım büyüyor ve diğer yaşıtlarına kıyasla aradaki fark açılıyor. Özel eğitim bu çocuklar için çok önemli. Çünkü özel eğitim ile okulda verilen eğitim tamamen farklı. Özel eğitim verilen kurumlarda yazılı sınavlar öğrencinin seviyesine göre yapılıyor. Devlet de ayda 8 saat rehabilitasyon desteği veriyor.”