Üsküdar Üniversitesi fi-jital törenle açıldı
Üsküdar Üniversitesi 2020-2021 Akademik Yılı Fi-jital Açılış Töreni, pandemi önlemleri çerçevesinde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.
Haber Üsküdar – Melisa Duygun
Üsküdar Üniversitesi 2020-2021 Akademik Yılı Açılış Töreni, pandemi önlemleri çerçevesinde fi-jital ortamda gerçekleştirildi. Senato üyeleri ile akademik yükseltme alanların Nermin Tarhan Konferans Salonu'nda fiziki olarak katıldığı töreni bölüm başkanları, öğetim elemanları ve öğrenciler de çevrimiçi ortamda izledi.
YouTube ve ÜÜTV’den canlı olarak yayımlanan açılış töreni saygı duruşu, İstiklal Marşı ve kurumsal film gösterisi ile başladı. Törenin açılış konuşmasını Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan yaptı. Akademik yükseltme ve cübbe giyme merasiminin ardından Sağlık Bakanlığı COVID-19 Bilim Kurulu Üyesi, Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Aşı Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Levent Akın, “COVID-19 Pandemisine Bakış” başlıklı açılış dersini verdi. Pandemi nedeniyle sadece senato üyeleri, üst yönetim ve yükseltme yapılan öğretim üyelerinin fiziki olarak katıldığı törene, Üsküdar Üniversitesi öğretim elemanları ve öğrencileri Zoom uygulaması aracılığıyla katılım sağladı.
Kurucu Rektör Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Üniversitelerin dört ayağı vardır”
Törenin açılış konuşmasını yapan Kurucu Rektör Prof. Dr. Nevzat Tarhan açılış konuşmasında şunları söyledi: “2020-2021 açılış törenini bu şekilde yapmak zorunda kaldık. Pandeminin bizi ciddi bir şekilde etkilediğini görüyoruz ve onun ciddi gölgesindeyiz. Bugün yükselme için hocalarımız cübbe giyecek. Profesör ve doçent olan akademisyenlerimiz var. Üsküdar Üniversitesi olarak yirmi iki bin öğrencimiz var. Dokuz senede ciddi bir büyüme gerçekleştirdik. Üniversite’de dört ayak var. Birincisi, üniversite deyince anlaşılan eğitim vermesi; bu sadece birinci ayak. İkinci ayak AR-GE AR-GE yapması, araştırma, geliştirme yapması. Üçüncü ayak da üniversitenin bilgiyi ürüne dönüştürmesi, bilgiyi ticarileştirmesi, sanayi ile iş birliği yapabilmesi. Bunu yapamazsa üniversite sadece bilgi üreten ama topluma faydalı olmayan bir üniversite olur. Üniversitenin dördüncü ayağı da toplumu bilgilendirme görevidir. Bununla ilgili sosyal projeler yapıyoruz. Aileler Üniversite tarzında projeler yapıyoruz.”
Açıklanan TÜBİTAK verileri paylaşıldı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan konuşmasında TÜBİTAK’ın üniversitelerin yetkinlik alanlarıyla ilgili yaptığı araştırmaya da değindi: “TÜBİTAK’ın yeni açıkladığı üniversitelerin yetkinlik hacimleri ve kaliteleri ile ilgili grafikte nörobilim, psikiyatri ve psikoloji alanlarında ilk sıralarda yer aldık. Buna devam etmek gerekiyor. Sürdürebilirlik önemli. AR-GE ve yenilikçi politikalar ile ilgili bir birim kurduk. ‘Aileler Üniversitede’, ‘Gençler Üniversitede’ gibi çalışmalarımız var. ‘Aileler Üniversitede’ projesini İstanbul Valiliği ile imzaladık. 24 Kasım itibarı ile başlayacak. Bu proje ile birçok aileye dokunacağız.”
"Yüz yüze ile dijital eğitimi birleştirdik”
Yeni eğitim öğretim yılı hakkında bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dönem başında fi-jital eğitim kararı aldık. Yüz yüze ile dijital eğitimi birleştirdik. Sağlık alanında uygulama dersleri olduğu için uygulamadan kopmamamız gerekiyordu. Akademik takvimi bozmadan gelebilecek öğrenciler ile yüz yüze, gelemeyecek öğrencilerle ise uzaktan canlı eğitimlere başladık. Bu haftaya kadar bunu götürdük. Ama bu hafta pandemi uçuşa geçti. Şimdi yeniden değerlendirme yapıyoruz. Dijitale daha fazla ağırlık vermek gibi bir planımız var. Pandeminin ikinci alevlenmesini Levent Akın hocamızdan dinleyeceğiz ama ben psikolojik boyutunun da önemli olduğunu düşünüyorum. Çin’in raporunu okumuştum. O raporda şöyle söylüyor: ‘Biz pandemiyi sosyal izolasyon ile değil, sosyal işbirliği ile çözdük.’ İnsanlar neden kurala uymuyorlar? Bir güven sorunu mu var? İnsanın bir kurala uymaması için ya aşırı istekli olması lazım ya da kurala yüklediği anlama inanmaması gerekiyor” dedi.
"Tarihte erdemli olanlar kazanmıştır”
Yaptığı konuşmada gençlere tavsiyelerde de bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan şu ifadeleri kullandı: “İnsan doğarken bazı şeyleri seçemiyor. Anne ve babasını, kendi cinsiyetini, etnik coğrafyasını ve etnik kökenini. Koronayı da seçemiyor. Kovid pandemisini biz hiçbirimiz seçemiyoruz. Bazı şeyleri seçebiliriz. Bir genç için neler var seçebileceği? Varlıklı olmayı seçemiyorsun ama çok çalışmayı seçebilirsin. Hayatta bazı şeyler vardır. Ahlâklı, adaletli, iyi, dürüst, çalışkan olmak gibi bütün bu insani özellikleri seçebiliriz. Bunları seçmemizin bize faydası ne olacak diye düşünürsek, orta ve uzun vadede hep faydası olduğunu söyleyebilirim. Her zaman vurgulamaya çalıştığım bir kural var: Erdemli olmak mı kârlıdır, çıkarcı olmak mı kârlıdır? Kapitalist mantıkla ve o ahlâkla düşünen kişiler hep çıkarcı olmanın kârlı olduğunu söyler. Kısa vadede öyle görünür ama orta ve uzun vadede tarihte erdemli olanlar kazanmıştır. Gençlik dönemi hep kısa vadeli düşünendir. Akıldan, mantıktan çok hislerin olduğu bir dönemdir. Hisler ile hareket eden bir geleceğe, hisleri arttıran yönelimlere girerseniz yanlış yapmaya devam edersiniz. Bizler onların düşünen beyinlerini devreye sokacağız. Hisleri ile hareket eden bir gencin düşünen beynini devreye sokmak bizim sorumluluğumuz.”
Akademik yükseltme alan akademisyenler cübbe giydi
Açılış töreni, akademik yükseltme alan akademisyenlerin cübbe giyme merasimi ile devam etti. Profesörlük unvanına yükselen akademisyenlerin cübbelerini Prof. Dr. Nevzat Tarhan giydirdi. Törende Prof. Dr. Ali Kocailik, Prof. Dr. Aslı Umut Dinç, Prof. Dr. Barış Metin, Prof. Dr. Burhan Pektaş, Prof. Dr. Ebru Öztürk, Prof. Dr. Ece Harman, Prof. Dr. Feride Gökben Hızlı Sayar, Prof. Dr. İbrahim Fırat Helvacıoğlu, Prof. Dr. Remzi Abalı, Prof. Dr. Sabri Cavkaytar, Prof. Dr. Sevgi Kızılcı Öz, Prof. Dr. Sevim Işık ve Prof. Dr. Zehra Burçak Tümerdem Uluğ, profesörlük cübbesi giydi.
Doçentlik unvanına yükselen akademisyenlerin cübbelerini Üsküdar Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka giydirdi. Doç. Dr. Asil Özdoğru, Doç. Dr. Aylin Yalçın Sarıbey, Doç. Dr. Emel Kaşıkçı, Doç. Dr. Gül Esra Atalay, Doç. Dr. İbrahim Arslan, Doç. Dr. İsmail Oral Hastaoğlu, Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, Doç. Dr. Oğuz Tan, Doç. Dr. Özge Kılıçoğlu Mehmetcik doçentlik cübbesi giydi.
Doktor Öğretim Üyeliği unvanına yükselen akademisyenlerin cübbelerini Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Konuk giydirdi. Dr. Öğr. Üyesi Nebiye Yaşar, Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, Dr. Öğr. Üyesi Öznur Karaoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Yeşim Ünveren, Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Gümüş, Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Özçetin Şenöz doktor öğretim üyeliğine yükseltildiler.
Prof. Dr. Levent Akın: “Üsküdar Üniversitesi’nin güçlü bir eğitim kadrosu var”
Prof. Dr. Levent Akın “COVID-19 Pandemisine Bakış” başlıklı konuşmasını gerçekleştirmek için törene Ankara’dan çevrimiçi olarak katıldı. Akın, konuşmasına şöyle başladı: “Üsküdar Üniversitesi ile ilgili önemli gözlemlerim var. Çok büyük bir öğrenci sayısı var. Bu üniversitenin gücünü gösterir. Güçlü bir eğitim kadrosu olduğunu gözlüyorum ve izliyorum. Böyle de gideceğini düşünüyorum. Hizmetinizi ve üretiminizi sağlayabilmeniz için birinci nokta güven sağlamaktır. Güvenilir bir kişi olmadığınız takdirde yaptığınız işler yerini bulmaz. Tüm konularda yönetici olarak algı yönetimini başarılı hale getirmek lazım. Söylediklerimiz ile yaptıklarımızın tutarlı olması lazım. Bu konuda güven olmazsa olmaz. Dünyaya yıkım getiren her türlü olay dünyada yeni fırsat penceresi doğurmuştur. Bu fırsat penceresinden bazı şeyler öğreniriz. İkinci Dünya Savaşı yıkıcı bir olaydı ama sonrasında çok büyük bir teknoloji değişimi oldu. II. Dünya Savaşı’ndan sonra müthiş bir şekilde aşılar ile ilgili gelişme olmuştur. Biz griple ilgili dağılımını, genetik özelliklerini, kullandığımız ilaçlara karşı direncini takip ediyoruz. Bu salgına sebep olan mikrop nedir? Özellikleri nelerdir? Kaynağı nedir? Kaynağı insan ama hâlâ net değil.”
Prof. Akın, Koronavirüsün Türkiye’deki seyrini özetledi
Koronavisürün Türkiye’deki yayılım süreci hakkında bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Akın: “Türkiye’deki durumda biz bir pik yaşadık. En yüksek vakamızı 11 Nisan’da gördük. İlk vakayı gördükten 33 gün sonra, salgının ilk pikini gördük. En fazla ölümü de ilk vaka görüldükten 41 gün sonra yaşadık. En düşük vakayı 2 Haziran’da gördük, yani Nisan ayında alınan önlemlerin etkisi ancak 85 gün sonra ortaya çıktı. O zamanki vaka sayısını 784’e düşürmüştük ama yeterli bir sayı değildi. En az ölümü de 96 gün sonra yaşadık. Toplumda her şey bitti havası yaşandı. Rahat bir yaz geçirmedik. Bilim Kurulu toplantısı 10 Ocak’ta yapılmıştı. Türkiye’de henüz vaka yoktu ama Güneydoğu Asya’ya yayılmaya başlamıştı. Virüsün ülkeye gelmesi engellenmeye çalışıldı. Tehdit Nisan ayında belirli bölgelerdeydi. 11 ayrı konuda rehber geliştirildi. Tedavi rehberleri, toplumdaki yoğun bakım rehberi, ilaç takip rehberleri var. Temmuz ayı itibarıyla Türkiye’de her şey yaşanmaya başlandı. Virüsün yayılmasını kolaylaştıracak her şey” ifadelerini kullandı.
“Hem Anadolu hem de Avrupa yakası çok riskli bir yaşam sürüyor”
Prof. Akın, Hayat Eve Sığar uygulamasında İstanbul’da tehlikeli gözüken yerleşim yerlerine değindikten sonra konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Boğaz ve Marmara Denizi’ne kıyısı olan hem Anadolu hem Avrupa yakasında çok riskli bir yaşam sürüyor. Enfeksiyöz etken kaynak COVID-19 çıkış kapısı solunum sekresyonları, hangi yollar ile bulaşıyor: damlacık, temas, nadiren hava yolu ile bulaşabiliyor. Vücuda nereden giriyor: ağız, burun ve göz mukozası. Çok basit, temas yolu ile yayılıyor. Konuşan bir insan bir metre mesafesinin ötesine damlacıkları yayabiliyor."
Prof. Dr. Levent Akın, aşı çalışmalarına da değindi
Koronavirüse yönelik yapılan aşı çalışmaları hakkında bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Levent Akın, "Aşı çalışmalarına ümit bağlanması doğru. Bulaşıcı hastalıkların ve pandemilerin yegâne yolu aşılama. Dünya’da çok çeşitli aşı var. Öne çıkan birkaç aşı var. Dünyada 180’den fazla aşı çalışması var; Türkiye’de de 12 tane. En fazla yaygın olarak kullandığımız aşı çeşitli inaktive virüs aşısı. Çin kaynaklı bir aşı. Öne çıkan bir diğer aşı RNA aşısı” dedi.