Bu pazar başka pazar
Foça yeryüzü pazarında röportaj yaptık.
Haber Üsküdar - Melike Çakır
Foça Yeryüzü Pazarı, dünya çapında 8 ülkede 28 üyesi bulunan yeryüzü pazarı ağının Türkiye'deki tek üyesi. Bu pazarda herkes kendi ürettiği ürünü satıyor. Her biri sattığı ürünün profesörü olmuş. Tezgahlarında özenle dizdikleri ürünlerin özelliklerini, pişirme yöntemlerini meraklılarına bıkmadan usanmadan tek tek anlatıyorlar. Diyelim zeytinyağı alacaksınız, hangi cins zeytinden, toplandıktan kaç saat sonra sıkıldığına kadar her şeyi anlatıyorlar. Her ürünü böyle detaylı detaylı açıklamaktan geri kalmıyorlar. Anlattıklarına güven konusunda içiniz rahat olsun, çünkü bu pazar İtalya'da bulunan 'Slow Food' onaylı. Foça’nın yerel pazarından bahsediyoruz; nam-ı diğer Foça Yeryüzü Pazarı’ndan.
Sağlıklı ve hakkaniyetli beslenme kurallarını hayata geçirmek için kurulan bu pazarlar, iyi, adil ve temiz üretim yapan yerli üreticilerin tüketicilerle buluşmasını sağlamasının yanı sıra yerel gıda kültürlerinin ve biyoçeşitliliğin korunması açısından da önemli bir görev üstleniyor diyebiliriz.
Bu pazarı biraz daha yakından tanımak için, bu pazarda bir senedir tezgâhı olan Yuano Joe Sultan Hancıoğlu hanımefendi ile kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Hem kendisini tanıdık hem de tezgahında satmış olduğu çiçekler hakkında biraz bilgi edindik. Kendisinden bahsederken ilk olarak şunları söyledi; Annesi Türk, babası Yunan olan bir aileden geliyor. 64 yaşında olan Sultan Hanım aslında uluslararası cam sanatçısıdır. Ayrıca kendisi yine uluslararası yelken hakemi olan ilk Türk kadındır.
Çiçeklerle ilgisi çok eskiye dayanıyor
Çiçeklerle uğraşmaya çok eskiden başladığını dile getiriyor. Aslında ailesi eskiden beri hep çiçeklerle uğraşmış, çiçeklere çok meraklı olduklarını söylüyor. Eskiden çok büyük limonlukları varmış, dolayısıyla yurt dışında yarışmalara gittiği zaman orada bulduğu çiçekleri getirip kendisi yetiştirmeye başlamış. Daha sonra pandemi yüzünden yarışlar bitince kendisi çiçek yetiştirmeye başlamış. Bir arkadaşı ona büyük bahçesinden bir yer verince orayı seraya çevirip çiçek yetiştirmeye başlamış. Bu çiçekleri birçok arkadaşına, dostuna, komşusuna, misafir ettiği kişilere verdiğini söylüyor. Onun bu şekilde çalıştığını gören teyze kızı, "Madem bu kadar güzel çiçekler üretiyorsun, neden bunları satmıyorsun. Senin iki torunun var, oğlun zaten pandemi döneminden dolayı çalışmıyor. Sen ürettiğin çiçekleri satarak ek gelir sağlayabilirsin" diyerek teşvik etmiş. "Daha doğrusu illa yapacaksın diye zorladı beni. Aslında bu iş benim keyif alarak yaptığım bir işti. Zaten insanları da seviyorum neden olmasın dedim. Zaten burada da benden alışveriş yapanlarla konuşuyoruz. Benim gibi burada çalışanlarla konuşuyorum güzel geçiyor her şey yani. Ayrıca tohum üretiyorum, yurt dışından tohum getiriyorum ve çiçek yetiştiriyorum. Bence çiçekler ruhsal terapi bence insanlar için. İnsanların mutlu olduğunu düşündükçe bende mutlu oluyorum ve keyif alıyorum" diyor.
"Her yaştan insan çiçek alıyor"
Maliyetleri karşılayacak kadar satış yapabiliyor musun diye soruyorum. Hayır yanıtını alıyorum. Bazen karşılasa bile bu durum her zaman böyle değilmiş. Mesela geçen bir fırtınada 20 tane bitkisinin uçup gittiğini, bazılarının da arabaların altında ezildiğini söyledi. "Bunları toplayıp eksem bile yine de zor" dedi.
"Ne tepkiler ama ne tepkiler"
Bu pazarda çalışmaya başladığınızda ne gibi tepkiler aldınız diye sorduğumda ise, "ilk başta eşim pek bu durumdan hoşnut olmadı. Fakat daha sonralarında hem eşim hem de çevrem tarafından çok iyi tepkiler aldım. Ama pazardaki üreticiler benden pek hoşnut değiller" diye cevapladı.
Son olarak, bu işi yapacaklara bir tavsiyesi var mıdır diye sorduğumda şu cevabı aldım. "İlk önce yapacakları işi sevsinler sonra o işe başlasınlar. O işi severlerse daha iyi bereketi olur. Azmetmek lazım, iyi bakmak lazım" diyerek sözlerine son verdi.