Doç. Dr. Dinçer Atlı’nın moderatörlüğünde ‘Tasarım Sohbetleri: Yapay Zeka ve Reklam’ konulu webinar gerçekleştirildi.
Haber Üsküdar - Merve Şişman ve Hazal Göksun
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü ile Görsel İletişim Tasarımı Bölümü tarafından Doç. Dr. Dinçer Atlı’nın moderatörlüğünde düzenlenen 'Tasarım Sohbetleri: Yapay Zeka ve Reklam' konulu webinarda yapay zeka ve reklam ilişkisi ele alındı. Webinarda Prof. Dr. Hatice Öz Pektaş, Prof. Dr. Peyami Çelikcan, Doç. Dr. Ruken Özgül Kılanç ve 4D Sight kurucularından Arda Kaya görüşlerini paylaştı.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü ve Görsel İletişim Tasarımı Bölümü'nün çevrimiçi olarak gerçekleştirdiği ‘Tasarım Sohbetleri: Yapay Zeka ve Reklam’ konulu webinarın konukları 4D Sight kurucularından Arda Kaya, Üsküdar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hatice Öz Pektaş, İstinye Üniversitesi’nden Prof. Dr. Peyami Çelikcan ve Doç. Dr. Ruken Özgül Kılanç oldu. Üsküdar Üniversitesi ve İstinye Üniversitesi’nin ortak yaptığı çevrimiçi toplantının moderatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Dinçer Atlı üstlendi. Toplantıda nörobilim, derin öğrenme, paradigma değişimi ve yapay zeka konuları ele alındı.
Doç. Dr. Dinçer Atlı: "İnsanı anlamada bir paradigma değişiminin içerisindeyiz"
Nörobilim üzerine çalışmalar yapan Doç. Dr. Dinçer Atlı, nörobilim ve yapay zeka arasında bağlantı kurarak, "Yapay zeka ve nörobilimin ortak noktası enformasyon işleyen sistemleri incelemeleridir. Dünyada özellikle 2000’li yılların başıyla birlikte önemli gelişmeler oldu. Amerika’da başlayan ‘Connection’ projesi ve aynı yıllarda Avrupa’da başlayan ‘Human Brain Project’ isimli projeler geliştirildi. Bu projeler nörobilim merkezli bir bakış açısı oluşmasına neden oldu. Bu bakış açısı ilerleyen süreçlerde yapay zeka konusunda da bir takım bağlantılara neden oldu. Özellikle de ‘Nöral Sinir Ağları’ denen yapı beynin çalışma prensibi üzerinden yapay zekaya olanaklar tanıdı. Bugün geldiğimiz noktada Thomas Kuhn’un ‘paradigma değişimi’ kavramına da atıfta bulunmak isterim: İnsanı anlamada yeni bir paradigma değişiminin içerisindeyiz. Özellikle de insan beynini anlama konusunda ‘Beyin Bağlantısallığı’ yani ‘Connection’ denilen bir konu üzerinde bilim insanları çalışıyorlar. Connection; nöronların birbirleriyle olan iletişimlerinin yarattığı toplam zeka ve bu noktada bilim insanları çalışmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Arda Kaya: "Bir insana anlatır gibi yazılıma bütün detayları vermem gerekiyor"
‘Ne üzerine çalışıyoruz, yapay zekayı nasıl kullanıyoruz?’ soruları üzerinden ‘derin öğrenme’ kavramını kullanarak çalışmalarını anlatacağını belirten Arda Kaya, ‘‘4D Sight’ta neler yaptığımızdan bahsedeyim; canlı yayında ve videonun içinde yayın direkt bizim serverlarımıza geliyor. Yapay zeka modülü aslında birçok katmandan oluşuyor. Bu videonun framelerini inceliyor. Video içerisinden direkt sahnenin nasıl olduğuna dair bir metadata oluşturuyor ve daha önceden tanımladığımız metadata ile eşleşirse nerede olduğunu tam olarak çözebiliyor. Çözdükten sonra canlı yayına istediğimiz üç boyutlu objeyi yerleştiriyoruz. Bunların hepsi canlı yayını bozmayacak süre içerisinde gerçekleşiyor. Derin öğrenme kısmına geldiğimizde, ‘Derin öğrenme tipik bir yazılımdan neden farklı’ diyoruz. Şöyle bir şey düşünelim, bir tasarım programında objeleri otomatik olarak kroplayacak bir araç geliştirdik. Bu araç kuşları otomatikman maskeleyebilecek. Bunu yazılım olarak çözümlemek isteseydik, bir insana anlatır gibi yazılıma bütün detayları vermem gerekiyor. Meselâ gagadaki turuncu rengin oranını ayrı olarak vermem gerekiyor. Burada kuşu güzel bir şekilde yazılımla teker teker kroplayabilsem de sisteme girilmesi gereken daha birçok kuş var. Problemi derin öğrenmeyle çözecek olsaydık ne yapacağımıza bakalım. Burada yapmam gereken daha çok boşlukları tanımlamak. Katmanları bir hafıza kutucukları gibi tanımlayabiliriz, içlerinde hiç veri yok. Bu hafıza kutularının içerisinden direkt resmi geçiriyorum. Bir resmi geçirdiğim zaman bu hafıza kutuları çeşitli seviyelerde, farklı detayları otomatikman öğreniyor. Asıl fark ve avantaj ise binlerce resmi bu kutucukların içerisinden geçirebiliyorum ve her resim burada bir bilgi bırakıyor. Kalan bilgiler sayesinde belirli bir noktadan sonra bu kutucuklardan herhangi bir resmi geçirdiğim zaman bu resmin içerisinde bir kuş olup olmadığını bana söylemeye başlıyor. Avantajlardan biri de başka resimleri de verebiliyoruz, öğretebiliyoruz" açıklamalarında bulundu.
Prof. Dr. Peyami Çelikcan: "Profesyonel işlemler dakikalar içerisinde yapılıyor"
Yeni bir dijital evrede aslında iletişim ve medya alanında tartışılması gereken, bu sektörde çalışanları da zaman zaman endişelendiren birtakım gelişmeler yaşadıklarını belirten Prof. Dr. Peyami Çelikcan, "İçerik üreticilerinin yerlerine yapay zeka uygulamalarının geçebildiği bir derin öğrenme dünyası söz konusu. Dolayısıyla bu dünyanın ayrıntılarına girdiğimiz zaman daha önceki dönemlerde bizler için temel sorunlar oluşturan birtakım alanların yeniden tanımlandığını söyleyebiliriz. Meselâ derin öğrenme bizler için neler ifade ediyor? Artık öyle bir devire geldik ki, benim zihnimde örnek olarak yakın zamanda çıkan ‘My Heritage’ uygulaması canlandı. Bu uygulama kullanıcılardan fotoğraflar temin ederek big datasını oluşturdu. Gittikçe de insan yüzlerinden oluşan olağanüstü bir data birikmiş oldu. Bu data üzerinden kuş örneğindeki gibi eski bir fotoğrafı uygulamaya yükleyip yüksek çözünürlüklü hale gelmesini ve hatta buna bir hareket kazandırmasını sağladı. Bu o kadar profesyonelce yapılması gereken bir işlemken şu anda dakikalar içerisinde çok eski bir fotoğrafı renkli hale getirmek ve canlandırmak mümkün. Buradaki big data içerisinden insanın bakışını, gülüşünü, hareketini alarak yapıyor" ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Ruken Özgül Kılanç: "Halkla ilişkilerin ilk basamağı araştırmadır"
Yapay zekanın iletişim alanındaki kullanım imkânlarına dair endişeler bulunduğunu belirten Doç. Dr. Ruken Özgül Kılanç, "Verdiğiniz katkılar çok değerli. Ben biraz irkildim. Yapay zeka ile ilgili önümüze bir sürü şey geliyor. Okuyor ve araştırıyoruz derken iletişimle alakalı olarak verilen örnekler biraz ürküttü. Bir yandan da şunu düşündüm, tabii ki ikna geldi aklıma. ‘İkna’ ve ‘Aristotales’ derken neler yapılabilir, uygulanabilir. Halkla ilişkilerin ilk basamağı araştırmadır. Biz hep araştırmanın ne kadar önemli olduğundan bahsederiz. Bu araştırmanın aslında buluşturulup bir şekilde bir araya getirilerek başka bir süzgeçten geçirilip elenmesine, orada her bir kategorinin ya da katmanın kendi içinde özellikler almasına ve birçok anlamda farklı dinamikleri de barındırdırmasına yol açtığını söylemem gerekir" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Hatice Öz Pektaş: "Derin öğrenme ve yapay zeka, tasarımcıların hayatını kolaylaştırıyor"
Taasarım alanıyla ilgili yapay zekadan beklentilerinin yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Hatice Öz Pektaş konuşmasında, "Meselâ insanların yaptığı birçok şeyi biz yapay zekanın derin öğrenmeyle yapmasını bekliyoruz. Bu nedenle kimi zaman insanlarda hayal kırıklığı oluşuyor. Meselâ biz, ‘Bir logo veya afiş tasarımını doğrudan program yapabilir mi’ veya ‘Düşündüğümüz şeyi direkt görselleştirebilir mi' diye düşünüyoruz. Ama bir yandan da demin bahsedildiği gibi, biz meselenin neresinde ve hangi kısmındayız? Şu aşamada bunu merak ediyoruz. Tasarımcılar olarak bizlerin hayatını kolaylaştıran bir şey. Adobe’un programlarına yapay zekayı dahil etme konusundaki araştırmaları da çok güzel. Meselâ dekupe yapmak. Tasarım dilinde ‘bir görüntüyü zeminden ayırmak ve farklı zeminlere taşımak’ özellikle reklamda, ürün yerleştirmede ve marka yerleştirmede en çok ihtiyaç duyulan şeylerden biri. Hareketli görüntüde ve animasyonda bir ürünü ya da markayı ürün yerleştirmede kullanmak en çok ihtiyaç duyulan şeylerden biridir. Ortamın ışığı ve dokusuyla uyumlu hale getiren derin öğrenmenin katkısıyla ve başarılı uygulamalarla işlerimiz kolaylaşabilir" ifadelerine yer verdi.