Koronavirüs sonrası dönemde dünya büyük dönüşümler yaşayacak
23.04.2020 16:51

Koronavirüs sonrası dönemde dünya büyük dönüşümler yaşayacak


Haber Üsküdar - İrem Rubaşa Ergin

Dünya 2020 yılına yeni tip Koronavirüsün (Kovid-19) sebep olduğu salgınla girdi. Uzun araştırmalar sonucunda virüsün Çin’deki vahşi hayvan pazarlarından yayıldığı ortaya çıktı. Temas ve hava yoluyla bulaşan virüs kısa sürede birçok ülkeyi etkisi altına almış durumda. 

Verilen uzun uğraşlara rağmen bir türlü kontrol altına alınamayan salgın hakkında her geçen gün yeni gelişmeler rapor ediliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarına göre, virüs tespit edildikten 90 gün sonra Türkiye’de ilk vaka tespit edildi. 23 Nisan 2020 tarihli verilere göre Kovid-19 virüsü dünya üzerinde 2 milyon 661 bin kişiye bulaştı, bu tarihe kadar 185 bin 504 kişinin öldüğü, 730 bin 725 kişinin ise hastalığa yakalandıktan sonra iyileştiği rapor edildi. 

Koronavirüs sosyal hayatı da etkiledi ve insanları yanlızlaştırdığı yönünde iddialar gündeme geldi. Biz de bu konuları gazeteci Turan Kışlakçı ile konuştuk. 

Turan Kışlakçı kimdir, bize kendiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Gazeteciliği ve yazarlığı kendisine meslek edinmiş biriyim. Uzun yıllar birçok medya kuruluşunun dış haberler servislerinde editör olarak çalıştım. Dünya Bülteni ve Timeturk gibi Türkiye’nin uluslararası nitelikteki ilk iki haber sitesini kurdum. Anadolu Ajansı’nın Türkçe dışındaki servislerinin kuruluşunda yer aldım. Ortadoğu ve Afrika Masası'nın genel yayın yönetmenliğini yaptım. TRT Arapça kanalında koordinatörlük yaptım. Son yıllarda daha çok kültür ve sanat ile ilgilenmekteyim. Katar Kültür Bakanı’nın müsteşarlığını yapmaktayım. Ayrıca Türk-Arap Medya Derneği ile Göç Sanatçıları Derneği’nin başkanlığını yürütmekteyim.

Koronavirüsün toplum üzerindeki etkileri neler?

Bugün “hastalık” olarak adlandırdığımız şeyleri geçmişte insanlar, “rahatsızlık", "maraz" veya "illet” gibi kavramlarla anlatıyordu. “Rahat” olan şeyin aksi “rahat/sızlık” olarak adlandırılıyor. Bugün ruhsal ya da bedensel bir hastalığı da huzur/suzluk, uygun/suzluk, hal/sizlik ve keyif/sizlik gibi kavramlarla anlatıyoruz. Bu rahat/sızlığı kişi değil de toplumun geneline teşmil ettiğinizde elbette uzun sürmesi halinde ciddi etkileri olacaktır. Toplumun bir kısmında meydana gelen panik nedeniyle bir takım psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir, bu da uzun süren bir vakaya dönüşür. Öte yandan, bu durum birtakım kalıcı hastalıklara da yol açabilir. Tarihe baktığımızda genelde veba gibi tüm toplumları ilgilendiren rahat/sızlıklar sonrası psikolojik sorunlar artmış ve hatta akli yetilerini kaybeden insanların oranlarında bile gözle görülür artışlar olmuştur. Korku dolu haberlerin ve felaket tellallığının bunlarda rolü çok büyüktür. 

Dini referanslarla yaşamayı tercih etmeyen toplumların da bu süreçte dine sarılmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Bu gayet tabii bir durumdur. Tarihe baktığımızda toplumsal tüm felaketler sonrası toplumların dine meylettiklerini müşahede ederiz. Kur’an-ı Kerim dahil tüm kutsal kitaplara baktığımızda şu anlatılır: İnsanlar darda, zorda ya da ölüm-kalım arasında kaldıklarında genelde Yüce Yaratıcı'ya yönelmiştir. Çünkü geçmişten bugüne baktığımızda dünyada "Tanrı"ya inananların sayısı hep fazla olmuştur. İnsanların asıl sorunu dini yaşayıp yaşamamaktadır, ki bundan dolayı insanlar genelde bu tür afetleri dini yaşantıyı yeterince yaşamadıklarına bağlarlar. Ancak felaketlerle birlikte bazen çok fazla hurafe ve din dışı inancın da yaygınlaştığını tarih kitapları bize aktarmaktadır. Özetle, yaygın salgın hastalıkların uzun sürmesi, salgının dünya ölçeğinde olması, her mahalleden, her köyden, her bölgeden, her kitleden insanın birer ikişer Koronaya yakalanması ya da ölümle sonuçlanması halinde toplumun çoğunda manevî duygunun oluşması normaldir. Ancak virüs salgını bitip de güvenli sahile ulaşıldığında insanların bir kısmı eski haline hemen döner bir kısmı zaman içerisinde döner diğer bir kısmı da manevî duyguyu devam ettirir. Eskiden beri manevi duygusu olan insanların taşıdığı duygular da güçlü halde kalır. Çünkü her veba gibi toplumsal hastalıklar sonrası insanlar “Din nedir?", "Hayat Nedir?" ve "İnsan Kimdir?” sorularını kendilerine sorar. Bu varoluşsal sorular sonrası da genelde insanlar doğru cevaba ulaştıklarında kendilerini dine yakınlaşmış bulurlar. 

Virüs ortadan kalktıktan sonra bizi bireyselleşmiş bir toplum bekliyor olabilir mi, bu durum insan ilişkilerini ne düzeyde etkiler?

Koronavirüs sonrası dönemde dünyanın büyük dönüşümler yaşayacağı bir hakikat. Toplumsal ilişkilerden tutun jeopolitik alanlara kadar her alanda büyük dönüşümler yaşanacaktır. Tarihe baktığımızda her veba sonrası yaşananları gözlemleyebiliriz. Mesela Antonine Vebası sonrasında Büyük Roma İmparatorluğu çökmüştür, Justinian Vebası sonrası Bizans İmparatorluğu çökmüştür, Büyük Kara Vebası sonrası Ortaçağ bitmiş Avrupa aydınlanması başlamıştır. Kısacası, her veba sonrası hem siyasi hem de toplumsal alanda büyük değişiklikler yaşanmıştır. Bu küresel Koronavirüs sonrası da aynı şeylerin yaşanacağı çok aşikar. Kimi sosyologlar, virüs sonrası gireceğimiz çağı “Robotlar Asrı” olarak adlandırıyor ve hayatımıza sosyal medya ile teknoloji hükmedeceğinden dolayı bireyselleşmenin tavan yapacağını vurguluyor. Kimileri de, “tarihi olaylardan hareketle virüs salgını bittiği zaman bireyselleşme zayıflar, toplumsallaşma güçlenir, bağlar önemli ve değerli hale gelir” şeklinde açıklamalarda bulunuyor.