Tarih kokan topraklar: Göbeklitepe
Nöyfel Tak - Haber Üsküdar
Tarihi milattan önce (MÖ) 10.000’lere dayanan, dünyanın ilk ve en büyük tapınağı olma özelliğine sahip Göbeklitepe’ye her zaman gitmek istememe rağmen bir türlü fırsat bulamamıştım. 2019 yılı Temmuz ayının son günlerine yaklaşırken iki günlük Mardin gezimin dönüş yolculuğumdaydım ve Göbeklitepe’ye gitmeye karar vermiştim. Göbeklitepe’ye özel araç ile Mardin-Şanlıurfa karayolunun 12 kilometre kuzeyinde bulunan Örencik Köyü sınırları içerisindeki kazı alanından geçerek gittim. Dönüş yolculuğunda ise Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’ne ait otobüsleri kullandım. Otobüsler şehir merkezinde konumlanan Abide otobüs durağına kadar gidiyor. Siz de böyle bir ziyaret gerçekleştirmek isterseniz, bu durakta inebilir ve eski Urfa merkezine yaya olarak 10-15 dakikada varabilirsiniz.
Göbeklitepe’ye adım adım
Göbeklitepe Ören Yeri’ne ulaştığınızda önce ziyaretçi karşılama merkezine gidip bilet alıyorsunuz. Müzekart sahipleri biletsiz giriş yapabiliyor. Ziyaretçi karşılama merkezinde hediyelik eşya satış bölümü, belgesel video gösterim odaları, interaktif uygulama bölümleri ve ritüel videoların gösterildiği odalar bulunuyor. Ziyaretçiler karşılama merkezinden kazı alanına ücretsiz servisler ile birkaç dakikalık yolculuk sonunda ulaşıyorlar. Kazı alanı, misafirlerin gezebilmesini sağlamak için stadyuma benzer bir şekilde dizayn edilmiş. Ziyaretçiler üstü kapalı ve yanları açık şekilde tasarlanan bir platformu kullanarak alanı gezebiliyorlar. T şeklindeki sütunların üzerinde yaban domuzu, yaban ördeği, boğa, yılan, tilki gibi bölgede yaşayan hayvanların figürleri bulunuyor.
Tarihi değiştiren iki taş parçası
Kazı alanında gezerken alanda gönüllü bekçilik yapan Mahmut amcayla karşılaştım. Mahmut amca tarlanın sahibinin yeğeni oluyor. Kendisinden izin isteyip birkaç soru sordum. Çok yorgun olmasına rağmen beni kırmayıp yaşanan süreçle ilgili kısa bilgiler verdi. Mahmut amca Kürtçe konuştuğu için elimden geldiğinde çevirileri ben yaptım.
Uzun yıllardır bu bölgede yaşadıklarını söyleyen Mahmut amca şunları anlattı: “Adım Mahmut Yıldız. Bu köyde on atadan beri yaşarız. Eskiden tarlalarımızı boğalar ile sürerdik. Daha sonra traktör aldık ve tarlaları traktörler ile sürmeye başladık. Biz bu tarlayı sürerken Urfa halkı da burada bulunan Göbeklitepe isimli türbeye gelir ve türbeyi ziyaret ederdi. Kurbanlar keser, düğünler yapardı. Bu alanda çok farklı bir atmosfer vardı. Alanın ismi bu türbeden geliyor.”
80’li yıllara gelindiğinde bir gelişme yaşanıyor ve bu alan keşfediliyor. Mahmut Yıldız bu gelişmeleri şu şekilde özetledi: “1986 yılında bulunan iki taş halk tarafından Urfa Müzesi’ne verildi. Taşlar 7-8 sene boyunca müzede bulunan bir depo köşesinde atıl bir şekilde durdu. Bu süreçte Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt taşların varlığından haberdar oldu ve buralara gelip incelemelerde bulundu. Klaus Schmidt 1993 yılında bu tarlaya kazı için geldi ve bizden kazı yapmak için izin aldı. Bu gelişmelerin ardından kazılara başlandı ve Göbeklitepe keşfedilmiş oldu.”
2019 “Göbeklitepe Yılı” olarak tarihe geçti
Göbeklitepe’nin henüz çok az bir bölümü gün yüzüne çıktı. Alana yönelik keşif çalışmaları sürdürülüyor. Göbeklitepe ile ilgili olarak şu bilgileri vererek yazımı sonlandırmak istiyorum. Göbeklitepe sahip olduğu özellikler ile 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeyi başardı. Türkiye’de de 2019 yılı “Göbeklitepe Yılı” olarak ilan edildi.