Haber Üsküdar – Betül Kalkuloğlu, Elif Aleyna Kılıç ve Ebrar Gündoğan
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından 21-23 Ekim tarihlerinde düzenlenen 7. Uluslararası İletişim Günleri / Dijital Çağda İletişim Eğitimi sempozyumunun 21. oturumunda reklam, marka ve tüketim konulu bildiriler sunuldu. Başkanlığını Nişantaşı Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hüseyin Çelik'in yaptığı oturumda Öğr. Gör. Nihat Dursun, Arş. Gör. Burak Çeber, Nida Demirbaş Kalkan, Osman Toker ve Simge Kırteke sunum yaptı.
Öğr. Gör. Nihat Dursun: "Marka insan, bireyin içerik üreterek yeni medyada kendisini var etmesini ifade etmektedir"
İstanbul Arel Üniversitesi'nden Öğr. Gör. Nihat Dursun, "Yeni Yaşam Biçimlerinin Kurguladığı Marka İnsan" başlıklı sunumunda şunları söyledi: "Dijital üretim yöntemlerinin varlığı ve toplumsal devinim yeni teknolojilerin bir sonucudur. Yeni toplumsal mühendislikler, bireyin kendini yeniden konumlandırması ve iletişim yöntemlerinin bolluğu, kitle iletişimi değiştirdiği gibi marka insan kavramına da olanak tanımaktadır. Marka insan, bireyin içerik üreterek yeni medyada kendisini var etmesini ifade etmektedir. Yeni teknolojilerle birlikte içerik üretmek kolaylaşmıştır. Kitle iletişim kavramını çok daha anlamlı kılan bu iletişim biçimi, geleceğin iletişim biçimlerine ışık tutmakla birlikte bireyin markalaşması kavramının oluşmasını da sağlayan bir döneme işaret etmektedir. Sosyal medya insanlara yeni yetenekler ve aygıtlar sağlayarak, yeni iktidar alanlarına olanak tanıyarak, insanların birbirini gözetlediği, görünmeden görme yöntemlerini geliştirip, etkili olmayı sağlayan bireyin yeni bir halini tasarladığı görülmektedir. Markalaşmış insan kavramı, bu yeni iktidar biçimi için olağan görünmektedir. Sınırsız kimlik yaratmanın mümkün olduğu, yeni gerçekliklerin var edildiği hiper-gerçek alanlarda insan, tüm değerlerini yeniden kurgulayarak ve kendisini yeniden konumlandırarak yaşamaktadır. Sosyal ağlarda dünyanın her yerinden insanlarla iletişim kurulabildiği, bir anlamda parallel bir evren içinde, yaşamın tüm biçimlerinin suretlerinin eksiksiz halleri ile var olmanın heyecanını yaşamaktadır."
Arş. Gör. Burak Çeber: "Diyalojik iletişim, iletişimin en etik biçimidir"
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Araş. Gör. Burak Çeber, "Dijital Çağda Diyalojik İletişim: Markaların Diyalojik İletişim Becerileri Üzerine Bir Araştırma" başlıklı sunumunda diyalog kelimesinin anlamını hep birlikte bir şeyler çıkarmak, karşılıklı iletişim kurmak olarak açıkladı. Ardından konuşmasına diyalojik iletişim kavramını açıklayarak devam etti. Diyalojik iletişim, Kent ve Taylor’un literatüre kazandırdığı bir kavramdır ve şöyle tanımlamışlardır: 'İletişimin en etik biçimidir, öz saygıya karşılık gelmektedir ve güç ilişkilerini hafifletir.' Diyalojik iletişim kavramında diğer bir önemli isim olan Martin Buber, diyalog kavramını tamamen monolog üzerinden anlatıyor ve iki varoluş biçimi olarak ben, sen = diyalog iken ben, o = monologa karşılık geliyor. Yani monolojik iletişimden yola çıkarak diyalojik iletişim üzerine tespitler yapıyor. Çeber, kavramları açıkladıktan sonra halkla ilişkiler perspektifinden diyalojik iletişimi ele aldı: “Halkla ilişkiler perspektifinden diyalojik iletişim kavramını da yine Kent ve Taylor üzerinden yapabiliriz. Onlara göre diyalojik halkla ilişkilerde kamular örgütle bağlantı kuran aktif katılımcılar olarak biliniyor ve burada istikrarlı ilişkiler sürdürülmesi ön planda. Kent ve Taylor’un üzerinde durduğu diğer bir önemli konu da kurumların diyaloğu araç değil amaç olarak kullanmalarıdır, bunu da etik çerçevesi içinden değerlendirebiliriz. Kurumlar ve hedef kitleleri arasındaki diyalojik iletişimi Kent ve Taylor üç şekilde değerlendiriyor: Kişiler arası ilişkiler inşa etme; Örgütsel prosedürleri belirleme; Aracılanmış diyalojik ilişkiler inşa etme. Aracılanmış diyalojik ilişkiler derken web teknolojilerinin gelişimine de değinmek gerekir."
Nida Demirbaş Kalkan: "Markaların sosyal medyada var olmaları için özgün içerikler üretmeleri gerekir"
Süleyman Demirel Üniversitesi'nden Nida Demirbaş Kalkan, Dr. Öğr. Üyesi Şefika Özdemir'le birlikte hazırladıkları "Dijital Marka İletişiminde İçerik Yönetiminin Önemi: Netflix Örneği" başlıklı sunumda şunları söyledi: "Sosyal medya ağlarını etkin kullanan markalar diğer markalara göre daha hızlı bir şekilde büyümektedir. Bazı markaların sosyal medyada var olmasına sebep, özgün içerikler üretimine bağlanmaktadır. Eğer marka samimiyet içeriyor ve sunumlarında akıllarda kalıcı özellikleri öne çıkarıyorsa mesajlar olumlu iletiliyor ve kitleyi odaklıyor demektir." Örnek marka olarak Netflix'i gösteren Nida Demirbaş Kalkan, "Netflix adını bulmak için ne kadar profesyonel çalışılmıştır değil mi? Ne kadar kafa yorulmuştur bu isim için?" dedi. Dijital dünyaya uyum sağlayarak ilerleyen Netflix işletmesinin, insanlara rahat ulaşılabilecekleri dizi ve filmleri geleneksel medya formatında değil, teknoloji ortamında sunması büyümesinin en önemli sebeplerinden biri olmuştur" diyerek sözü Dr. Öğr. Üyesi Şefika Özdemir'e verdi. Özdemir, "Yaptığımız araştırma sonucunda Netflix’in sosyal medya kanallarında kitlelere düzenli içerikler ürettiği, içerik üretiminde bölgesel olarak farklı yaklaşımlar sergilediği ve takipçileri ile samimi ilişkiler kurarak bir aile oluşturma çabası güttüğü, aboneleri ile karşılıklı etkileşime girmeye çalıştığı ve buradan aldığı geri dönüşler ile yayın politikasını oluşturduğu belirlenmiştir" dedi.
Osman Toker: "Sosyal medya platformları reklam firmaları için iyi bir fırsat olmuştur"
Havelsan'dan Osman Toker, "Soysal Medya Reklam İçeriğinin Yeni Bir Markanın Tanıtımına Etkisi" başlıklı sunumunda şunları söyledi: "Sosyal medya birçok kişi tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Artık insanların ilgi odağı olmuş, iletişim kurmalarını kolaylaştırmıştır. Bu platformun mobil olarak cebimize girdikten sonra kullanımı çok artmıştır. Bu artış ile beraber sosyal medyayı her kesimden insan kullanmaya başlamıştır. Geniş kitlelere uzanan sosyal medya platformları reklam firmaları için iyi bir fırsat olmuştur." Osman Toker sözlerini şöyle sürdürdü: "Hedef kitleye rahat ulaşım ne kadar kolaysa, geri bildirim de o kadar kolay alınabiliyor. Sosyal medya uygulamaları müşterileriyle güzel bir etkileşim sağlamak istiyorsa üç kritere önem vermelidir: Sosyal medya kanalını seçmek; Reklamın hedefe ulaşmasını sağlamak; İçerik stratejisi oluşturmak. Bu kurallara uygun davranıldığında reklam içerikleri hedef kitle üzerinde etkisini arttırmıştır."
Simge Kırteke: "Star stratejisi uygulayan markalar hedef kitleleriyle uyumlu kişileri seçmeli"
İnönü Üniversitesi'nden Simge Kırteke, Doç. Dr. Mevlüt Akyol ile birlikte hazırladıkları "Marka-Ünlü İş Birliğinde Sosyal Medyanın Konumu ve Tüketicinin Satın Alma Davranışı Üzerindeki Etkisi" başlıklı sunumunda şunları söyledi: "Marka kavramı bir kişi veya bir grup üretici veya satıcının ürün ve hizmetlerini tanıtmaya ve rakiplerinden ayırıp farklılaştırmaya yarayan isim, terim, sembol, şekil, renk veya bunların bütünüdür. Star kavramı ve star stratejisi ise özellikle sinema, tiyatro, müzikal gibi sanat dallarında kitle iletişim araçlarında sıkça yer alan tanınan sanatçı ve bu ünlü sanatçıların/kişilerin markalarla yapmış olduğu işbirlikleri sonucunda kitle iletişim araçlarında ve marka tanıtmalarında bulunmalarıdır. Star stratejisinin bu denli önemli olmasının sebebi ise tüketici üzerinde bir güven algısı yaratması ve satın alma davranışında olumlu etki sunmasıdır. Ancak star stratejisi uygulayan markaların dikkat etmesi gereken en öncelikli konu, bu kişilerin toplum içerisinde güven veren kişiler olması ve markanın ünlü seçimi yaparken kendi hedef kitlesi ile o ünlünün kendi kitlesinin uyumlu olması gerekir.”