Türkiye'de dergi yayıncılığı konusu irdelendi.
Haber Üsküdar - Abdullah Şaşkın
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından düzenlenen etkinlikte “Türkiye’de Dergi Yayıncılığı” konusu ele alındı. Moderatörlüğünü Dr. Öğr. Üyesi Eren Ekin Ercan’ın üstlendiği etkinliğe Maltepe Üniversitesi'nden Çağdaş Turan konuk oldu.
Söyleşiye Çağdaş Turan’ı tanıtarak başlayan Dr. Öğr. Üyesi Eren Ekin Ercan, “Çağdaş Turan, Akdeniz Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği mezunudur. Maltepe Üniversitesi'nde 2002 yılından beri öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Kendisi 1976 doğumludur. Çağdaş hoca marifetleri fazla olan biridir. Profesyonel diyebileceğimiz şekilde müzikle ilgileniyor. Grup ile beraber 3 albüm çıkarmıştır. Kendisi grupta hem solist hem gitaristtir. Onun dışında Velespit diye bir yayınevi var. Gamlıbaykuş, Alacakaranlık gibi korku öykülerinin yer aldığı dergilere sahip. Mikrop dergisini de çıkardı. Geçtiğimiz yılda Hayalciler diye bir kitap yayımladı” dedi.
"Dergi çıkarmanın ticari boyutu riskli görünüyor"
Velespit isminin nereden geldiğini ve dergiye başlama sürecine değinen Çağdaş Turan, “O da ilginç bir şey. Ben memur çocuğuyum. Dolayısıyla ne zaman ticarete atılmak istesem hep böyle ailem tarafından galeyanla karşılaşmışımdır. Benim ortaokulda bir bisikletim varmış. Ben o bisikletimi bizimkilerden habersiz bir arkadaşıma satmışım ve parasını da alamamışım. Ondan sonraki yıllarda ne zaman ticari bir şey yapsam hep böyle bir örnek verilirdi bana. Bana 30’lu yaşlarda bile sorulan argüman buydu. En sonunda ben de buna bir tepki olarak bu yayınevinin adını Velespit koydum. Benim söylediğim gibi birden fazla alana ilgim var. Fakat çocukluğumdan beri en çok ilgi duyduğum alanlardan biri edebiyattı biri de müzikti. Müzikte üniversite yıllarımda daha çok vakit harcayabildim. Edebiyatta da o dönemde sürekli olarak yazıyordum, dergilerde yayınlanıyordu. O biraz sonradan oldu. Edebiyat kısmı ile daha çok haşır neşir olmam sonraki yaşlarıma denk geldi” ifadelerine yer verdi.
"Türkiye’ye dergiler mezarlığı derler"
Türkiye’de dergilerin çıkış sürecini ve devamlılığını değerlendiren Turan, “Bu aslında her şairin ve her yazarın içinde olan bir şeydir. Şimdi Türkiye’ye baktığımız zaman, Türkiye’ye “Dergiler Mezarlığı” falan derler. O kadar çok dergi çıkmıştı ki bunların yüzde sekseni ikinci sayısını görememiştir. Herkeste dergi çıkarma hevesi vardı. Fikirlerimizi açık açık söyleyemediğimiz bir yerde yaşıyoruz. Hepimizde bir istek var ve karşı tarafa bir şekilde aktarmak istiyoruz. Fakat bunu yapabileceğimiz çok da fazla mecra yok. Belki o yüzdendir. Plansız dergi çıkarmayın derim. Bunları yaşadım ve tecrübelerimi size aktarmak istiyorum. Beni dinleyen arkadaşlara da bunları söylemek istiyorum. Bir yandan müzikle ve bir yandan da edebiyatla uğraşınca kafamda dergi çıkarma fikri oluştu. Bu dergi çıkarma fikrini de arkadaşlarımla paylaştım. Onlar da edebiyatı seven, yazmayı ve çizmeyi seven arkadaşlarımdı. Bir yayınevi de açarak bu süreci başlatmış oldum. Yayınevi de kurulunca derginin yanında kitaplar da belirdi. Fakat ben normal kitaptan çok dergi basmayı seviyorum. Çok kadar stresli bir iş. Ekip çalışması, hiçbir zaman sağlıklı bir şekilde ilerlemez. İlerlemeler, aksaklıklar, durgunluklar, bozukluklar meydana gelir ama bana göre dünyanın en güzel şeylerinden biri. İnanın ki o çıkardığımız dergileri raflarda gördüğüm zaman çok mutlu oluyorum. Sonrasında Gamlıbaykuş dergisini çıkarmaya karar verdik.”
"Dergi çıkarıp milyoner olan kimseyi görmedim"
Dr. Öğr. Üyesi Eren Ekin Ercan’ın “Bir basılı dergi çıkarmak için kaç kişilik ekip ile çalışmak lazım?” sorusunu cevaplayan Çağdaş Turan, “Teorik olarak aslında ihtiyaç sahibinin ve yazı işleri müdürünün belirli olması yeterlidir. Eğer isterse kişi ikisini de kendisi belirlerse tek kişi olarak da yürütebilir. Fakat arkasında o kadar derin çalışmalar var ki bu çok mümkün olmuyor. Dergi çıkarmak istiyorsanız birtakım izin almanız gereken yerler var. Bunlar bağlı bulunduğunuz yerin savcılığından izin alırsınız. Sizden birtakım belgeler isterler. İkametgah, sabıka kaydı gibi bilgileri sizden isterler. Eğer yazı işlerinde olmak istiyorsan minimum ortaokul mezunu olman gerekiyor. Belgeler isterler ve bu belgelerden sonra süreli yayınların çıkarılması hakkında başvuruda bulunulması gerekir. ÜSSM kısmını da dergilerde belirtmek zorundasınızdır. Başta derginin sahibi ve yazı işleri müdürü gelir. Bir hukuki sorun çıktığı zaman bunda sorumlu yazı işleri müdürü olur. Bir de genel yayın yönetmeni olur. Dergi kuracak arkadaşlara bazı önerilerim var. İlk olarak derginin ismini belirlemeniz gerekiyor. İkincisi boyutlarını, renk- renksiz ayarı, yazı tipi gibi ayarları iyi belirlemeleri lazım. Takip ettikleri dergilerin ebatlarına da bakabilirler. Bu hiç problem değil. Derginin bir çıkarılma sebebi olacak. Okurda merak uyandıracak bir nitelikte olması lazım. Sonrasında dergimizin tarzı da önemlidir. Bizim tuttuğumuz taraf ya da hangi edebi türlere yer verebileceğimizi önceden belirlememiz gerekiyor. Aslında işin aslını şöyle söylemek istiyorum. Dergi çıkarıp da milyoner olan hiç kimse görmedim. Arkadaşlarım onlarca dergi çıkarıyor ve sürekli sohbetimiz belki de bunun üzerinedir. Ne kadar kazandığımızdan değil de ne kadar borca girdiğimizin konusunu konuşuyoruz” sözlerine yer verdi.
"Telif konusu dergiler için sıkıntılı"
Dergi yayıncılığından gönüllülük ve keyif ile verim alabileceğini ifade eden Çağdaş Turan, "Türkiye’de dergilerin telif vermediğinden şikayet ederler. Gönül ister bol bol telif dağıtalım. Fakat o kadar çok masraf var, kazanılan bir şey yok ortada. O yüzden gönüllülük esasına dayanılan bir şey olmalıdır. Bu işler keyif alacak verim alacak bir şey olması lazım. Tasarım yapmaktan anlayan birileri muhakkak olacak. Diğer dergilere para kaptırmayacak şekilde dergilerinizi çıkarmanız lazım. Dergi çıkarmadan önce dergi çıkaran birçok kişi ile sohbette bulunmuştum. 3 sayı birden hazır olduktan sonra derginizi basmaya başlayın dediler. O zaman öyle bir girdabın içine giriyorsunuz ki başka şeylerle uğraşmaya zamanınız olmuyor" dedi.