Davetli konuşmacılar oturumunda dijital kapitalizm ve ekonomi konuşuldu
Haber: Ayça Aracıçam Fotoğraf: Sefa Mert Kahraman Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen Uluslararası İletişim Gü
Haber: Ayça Aracıçam; Fotoğraf: Sefa Mert Kahraman
Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen Uluslararası İletişim Günleri: Dijital Kapitalizm ve İletişim Sempozyumu'nun davetli konuşmacılar oturumunda dijital kapitalizm ve ekonomi konuşuldu. Moderatörlüğünü İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu’nun yaptığı oturumda Glasgow Üniversitesi Medya Ekonomisi Profesörü Prof. Dr. Gillian Doyle, Zagreb Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Kültür ve İletişim Departmanı kıdemli araştırmacısı Dr. Pasko Bilic ve Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu birer konuşma yaptı.
Prof. Dr. Gillian Doyle: “Medya ve iletişim sistemlerinin ortaya çıktığı bağlamları dikkate almalıyız”
Konuşimasında televizyon yapımlarının gelişim süreçlerinden bahseden Glasgow Üniversitesi Kültür Politikaları Araştırma Merkezi'nden (CCPR) Prof. Dr. Gillian Doyle,“Dijital dağıtımın sektörü dönüştürdüğü bir zamanda medyanın ekonomik boyutu da çok önemli. Medya ve iletişim sistemlerinin nasıl değiştiğini anlamak için bunların ortaya çıktığı ekonomik, psikolojik, sosyolojik bağlamları da anlamamız gerekir. Bu nedenle dijital kapitalizm bu sempozyumda çok yerinde ve uygun bir tema. Benim konuşmam dijital ekonominin bir bölümüne odaklanıyor ki bu da televizyon yapımları. Aslında televizyon yapımı dijital medya ekonomisinin çok önemli ve uluslararası bir bileşenidir. Televizyon yapımcılığı son yıllarda sahiplik açısından değişimlere uğrayan bir sektör. Bu bağlamda dijital ekonominin canlanmasını, güçlenmesini istiyorsak iç politika ortamı da çok büyük bir fark yaratabiliyor. Televizyon yapımcılığı bir yandan çok uluslu bir endüstri olmasına rağmen ulusal düzeydeki iç politika ortamının sektörün işleyişinde nasıl büyük bir fark yaratabileceğini görüyoruz. Yerel ekonominin canlanmasını ve güçlenmesini istiyorsak iç politika da tabii ki büyük fark yaratabiliyor" dedi.
Dr. Pasko Bilic: “Meta insanları sermaye dünyasına entegre ederek fetiş yaratmaktadır”
Platformlar ve platformların eleştirel ekonomi politik çerçeveden ilişkilerine değinen Zagreb Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Kültür ve İletişim Departmanı kıdemli araştırmacısı Dr. Pasko Bilic, “Burada bulunmak, akademisyenlerle bir arada olmak çok güzel. Kapitalizmi üretim dolaşım birliği olarak görüyorum. Frankfurt Okulu ve eleştirel Marksist yaklaşımların platform tanımlarına değinirsek, platform, birden fazla pazar arasında etkileşim kurmak için geliştirilen terim olarak görülüyor. Son yıllarda platformun değişik tanımları yapıldı, platformlaştırma, platform topluluğu, platform ekonomisi gibi kavramlar geliştirildi. Yeni bir Marxist yoruma bakmamız lazım. Eleştirinin açık olması gerekir. Bu noktada meta savaşı insanları sermaye döngüsüne entegre ederek fetiş yaratmaktadır. Teknolojinin ve yaşam dünyasının kapitalizmle ilişkisini anlamamız lazım. Fenomenolojik anlayışa ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Marksizmin farklı okumalarına bakmamız gerekecektir" diye vurguladı.
Konuşmasında dijital teknoloji ve kapitalizmin günümüzde yarattığı sonuçlara da değinen Bilic, “Dijital teknoloji yalnızca üretim değil teknik nesneler mesela algoritmalar gibi yerler haline gelmektedir. İnsanlar problemlere pragmatik çözümler üretmiştir. Kapitalizmdeki temel biçem, yaşam dünyasının değişmesine odaklanır" dedi.
Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu: "Yaşamdan keyif almaktan bahsedebiliyorsak bunu aslında olumsallaştırmaya borçluyuz”
Çağdaş kapitalizm ve dijital kapitalizme değinen İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu, “Çağdaş kapitalizm, dijital kapitalizm, tekno feodalizm ismine ne derseniz deyin bu bir şekilde kapitalizmi sorgulamak ihtiyacından kaynaklanıyor. Mesela pandemi dönemlerinde pandemi kapitalizmi olumsuz etkiler diye düşünenler vardı ve kapitalizmin sonunu getirir diye düşünüyorlardı. Pandemi de kapitalizmin yükselme ve yükseltme trendlerini değiştirmedi. Sadece yeni şartlar ve esaslar gelişti. Öte yandan konseptler açısından baktığımızda hesaplanabilirlik aslında matematiksel mantığa ilişkin bir terimdi. Hesaplanabilirlik kavramsal bir çerçeve sunuyordu. Yaşamı optimize eden deneyimleri algoritma adımları olarak tanımlayan ve olayları kestirilebilirlik perspektifinden okuyan bir terimdi. Öte yandan olumsallık dediğimiz kestirilemezlik, tesadüfilik ve şans faktörünü beraberinde getiriyor. Benim mütevazı iddiam şu: Günümüzde Marksist mekanizma altyapı kurumları demir kafes dediğimizde bilimsel yönetim sistemine ya da boğucu mekanizmalara baktığımızda hala yaşamdan keyif almaktan bahsedebiliyorsak bunu aslında olumsallaştırmaya borçluyuz” diye konuştu.