Dr. Çiğdem Yavuz Güler: Ebeveynin çocukla gönüllü bağ kurması gerekir
Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem YAVUZ GÜLER’ ile Çocuk Gelişimi üzerinde aile ve aktivitelerin etkisi ile ilgili röportaj 27 Mart’ta gerçekleşti
Haber Üsküdar - Tuğba UÇAR
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi dekan yardımcısı ve Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Yavuz GÜLER'le çocuk gelişimi ve ailenin çocuk gelişimi üzerindeki rolünü konuştuk.
Çocukların yaş dönemine göre sağlıklı gelişim dönemi çokça farklılaşır
"0-6 yaş arası ile sınırlandırırsak biz çocukların sağlıklı gelişip gelişmediğini, normal gelişim seyrinde yapması gereken özellikleri yerine getirmesiyle referans alıyoruz" şeklinde konuşan Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Yavuz Güler, bir takım testlerin bunları ölçüğünü ama normal seyirde gelişen çocukların sürekli değerlendirmeye ihtiyacı olmadığını söyledi.
Ebeveynin çocukla iletişim kurması gerekiyor
Ebeveynin çocuğun gelişimini desteklemekten ziyade çocuk ile iletişim kurması gerektiğini vurgulayan Güler, “Çocukla iletişim kurduğunda gelişim kendi kendine desteklenen bir şey aslında. Yani her çocuk kendi seyrinde normal bir sağlıklı gelişim süreci içindeyse kendi kendine yaşam içinde evrilir. Tabi ki bir takım eğitim süreçleri oyun materyalleri, bilişsel gelişimi, küçük büyük kasların gelişimini destekleyici bir takım aktiviteler yapmaları önemli, biz buna zenginleştirilmiş çevre diyoruz” dedi. Çocuğun bu materyallerle karşılaşma oranı ne kadar yüksekse gelişim seyrinin o kadar rahat ve kolay ilerlediğini ifade eden Güler, ebeveyn tarafından aktivitelerin desteklenmesi konusunda birebir çocuğa bunların yaptırılmasından ziyade çocukla ilişki kurmak için bu materyallerin bir araç olarak kullanılmasının daha önemli olduğunu belirtti.
Ebeveynin gönüllü olması gerekir
"Burada aslında en önemli mesele ebeveynin buna gönüllü olmasıdır. Çünkü zorunlu olarak ben çocuğun gelişimini destekleyeyim bunları da yapayım, noktasından baktığınız zaman çocuk ilişki kurmak istemediğinizi ve sadece annesinin veya babasının gelişimine odaklı olduğunu çok kolay algılıyor ve isteksiz olabiliyor" diyen Güler, ebeveynin bu noktada çocukla gönüllü olarak bağ kurduğunu göstermesi gerektiğini ifade etti.
Kutu oyunları ebeveyn çocuk etkileşimini destekleyen materyaller
Güler, “Bebeklik dönemi ve ilk çocukluk dönemi birbirinden farklılaşıyor aslında bu seyirde. Bebeklik döneminde bir takım kartlarla, oyun araçlarıyla ebeveyn ona bir şey göstermeye çalışıyor. Çocuk büyüdükçe de daha ilişkisel oyunları tercih ediyoruz. Çünkü beraber bir şey yapıyor oluyorlar, çocuk bir şey yaparken ebeveyn de bir şey yapıyor oluyor aynı zamanda. Beraber bir şey yapma duygusu çocukta ‘Evet ben annemle babamla ilişki kurabiliyorum, o benimle ilgileniyor ve seviyor’ duygusu yaratıyor” dedi.
Sorumluluğun tek bir ebeveynde toplanması diğerinin uzaklaşmasına sebep oluyor
Yük ve sorumluluğun tek bir ebeveynde toplanmasının, çocuğun ebeveynlerden sadece biriyle daha yakın bir ilişki kurmasının diğerinin uzaklaşmasına sebep olduğuna değinen Güler, “Bu sorumluluğu daha fazla yüklenen partner çoğunlukla anneyse eğer bir biçimde bir yorgunluk hissi ‘Sadece ben ilgileniyorum, ben yapıyorum, sen dışında kalıyorsun, uzak kalıyorsun’ gibi durumları oluşturabiliyor. Tabii bazen ebeveynlerden sadece biri bunu bilerek de yapabiliyor. Örneğin anneler babaları biraz daha fazla uzaklaştırabiliyor. Sen yapamazsın, zaten beceremezsin, özellikle bakım söz konusu olduğunda yediremezsin, ne yedireceğini bilemezsin gibi durumlar söz konusu olabiliyor” dedi. Çiğdem Yavuz Güler, çocukla ilişki kurmak söz konusu olduğunda her iki tarafın da beraber bir şeyler yapmasının önemli olduğunu, fakat her zaman hep birlikte bir şeyler yapmaya gerek olmadığını, çocuğunun babayla ve anneyle yapacağı aktivitelerin ayrı olabileceğini, kadınların daha çok resim yapmak, hamur oynamak gibi masa oyunlarını, babaların ise daha aktif oyunları tercih ettiklerini söyledi. Güler, “Babanın paylaşımında hoplama, zıplama, parka götürme gibi bir farkı var ve bunun da hiçbir mahsuru yok. Babalar tehlikeli hareket içeren oyunları tercih ediyorlar. Aslında çok güzel mesaj veriyor. Mesela baba havaya atıyor çocuğunu, anne düşünüyor ki kaygıyla ‘yapma tehlikeli!’ Baba aslında dış dünya tehlikeli ama ben seni tutuyorum, bana güvenebilirsin mesajını veriyor. Anne babanın orada verdiği mesajlar farklılaşıyor, dolayısıyla çocuğun her iki mesajı da alabiliyor olması gerekiyor” dedi.
Hep beraber bir şey oynamak önemli bu inanın okey oynamak bile olabilir
Ailecek birlikte yapılacak etkinliklerin çok önemli olduğunu vurgulayan Güler, önemli olanın ilişki olduğunu ve bunun tabu oynamak hatta okey oynamak bile olabileceğini ifade etti: “Ben bu noktada şunu tavsiye ediyorum, ebeveynin mutlu olacağı bir aktiviteyi yapması gerekiyor. Ebeveynlerden biri çizgi film izlemeyi mi seviyor çocukla, onu yapsın. Çizgi film izlemekten nefret ediyorsa bunu yapmak zorunda değil. Ya da resim yapmaktan nefret ediyorsa resim yapmak zorunda değil ve ebeveyn şunu söyleyebilir olmalı. ‘Ben bunu yapmaktan çok sıkılıyorum ama istersen şunu ya da şunu oynayabiliriz, ya da senin bana başka tavsiyen var mı, düşün bakalım benle başka ne yapmak isteyebilirsin?’ Orada niyet çok önemli.”
Anne babanın sosyokültürel özellikleri, eğitim seviyesi çocuğun gelişimini etkiliyor ama belirlemiyor
Anne babanın sosyokültürel ve eğitim seviyesinin gelişimi etkilediğini ama belirlemediğini söyleyen Güler, “Ne anneler var ilkokul mezunu ama yemeğini yaptıktan sonra çocuklarıyla saatlerce vakit geçiriyor, parka götürüyor, oynuyor. Ama ne anneler var, yüksek düzey işler yapıyor, eğitim seviyesi yüksek ama eve geliyor, çocuk oyun oynamak istiyor, şimdi yorgunum diyor. Etkiliyor ama dediğim gibi belirlemiyor. Bir de bilmemek çok şeyi farklılaştırıyor. Eğer ki öğretirseniz ebeveynlere, burada ebeveyn eğitimleri hakikaten çok önemli. Eğitim burada şunu yapın bunu yapmayın değildir” dedi. Güler, ebeveyn eğitimlerinin çocuğun duygu dünyası hakkında, çocuğun gelişim seyri hakkında, annelik ve babalık rolleriyle ilgili bilgi sahibi olmalarına katkıda bulunduğunu, bunun da gelişim algısını farklılaştırdığını söyledi.
Çocukla kaliteli zaman geçirin demek bir mittir
Çalışan anne ve baba olmanın da çocuğa çok fazla getirisi olduğunu ifade eden Güler, iş yaşamında olan anne babanın kendilerini gerçekleştiren, paralarını kazanan, hayatta dik duran bir anne-baba demek olduğunu ve bu durumun çocuk için çok güzel bir rol model olduğunu söyledi. Güler, bunun çocuk için bir sakıncası olmadığını, çocukların hayat koşullarına ebeveynlerden daha kolay uyum sağladığını ifade etti. "Çocuk ve ebeveyn birbirini özleyebilir, fakat bu noktada eve dönüldüğünde ne yapıldığı meselesi önemli" diyen Güler, “Çocukla 5 saat geçirirsiniz ama bu zamanının büyük çoğunluğunu onunla temas halinde olmadan geçirirsiniz. Evde olabilirsiniz, çocuk televizyon izliyor veya tabletle oynuyor, siz yemek yapıyor veya kitap okuyor olabilirsiniz. Çocuk onunla ne kadar ilgilendiğinize ve yakındığı sevgiyi ne kadar aldığına bakıyor. Evde bir takım rutinler var, yemek yapmak gibi, buna rağmen çocukla zaman geçirmek gerekiyor. Burada kaliteli zaman diye bir mit karşımıza çıkıyor. Kaliteli zamanın içine çocukla sohbet etmek de giriyor, yemek yaparken mutfakta çocuk annesinin yanında oyun oynarken de. Kaliteli zaman, haydi bakalım bunu koyduk, şu an verimli bir şey yapmalıyız, araba sürmeliyiz, bunu her akşam yapmalıyız demek değildir. Bazı akşamlar ebeveyn diyebilir ki, bugün çok yoğun bir gün geçirdik sakince bir film izleyelim mi sadece? Örneğin çocuk saklambaç oynamak istiyorsa da bu denilebilir. O zaman anlar ki anne ve babam benimle vakit geçirmek istiyor ve ben de onlara zaman zaman uyum sağlayabilirim” dedi.
Çocuğunuzla her akşam 15 dakika zaman geçirin düşüncesi çok saçma
Çocuklarla geçirilecek rutin saatlerin olması gerektiği düşüncesini doğru bulmayan Dr. Çiğdsem Yavuz Güler, bunun ebeveynin içinden gelen bir ,şey olması gerektiğini söyledi. Güler, “Ama şunu da söylemeye çalışmıyorum. Ebeveyn her zaman yorgun oluyor, özellikle çalışan ebeveynler. Her akşam yorgunum derse aslında o çocukla ilgilenmiyor, duygusal ihtiyaçlarını karşılamıyor demektir. Çocuğa bakabilir, yemeğini yedirebilir, okula götürebilir, ödevlerine yardımcı olabilir, ama bunların hiçbiri çocuk için önemli değildir. Önemli olan 5 dakika bile olsa onunla istediği ve gönüllü olduğu bir oyunu, aktiviteyi paylaşabiliyor mu bu önemlidir” diye konuştu.
Anne baba bir öğretici değildir, sadece eşlik etmelidir
Çocuğun kendi doğasında geliştiğini vurgulayan Güler, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kitap okumak istediğimiz için okuyoruz ve gelişiyoruz. O küçük insan da öyle hopladıkça zıpladıkça büyüyor, kasları gelişiyor. Anne baba ona sadece eşlik etmeli. Bakın meselâ çok yanlış birtakım şeyler gördüğümüz oldu. Okul öncesi öğretmeni ya da çocuk gelişim mezunu anne çalışmıyor ve düşünüyor ki, ‘Ben zaten çocuk gelişimi mezunuyum, elimde bir sürü materyaller var, ben çocuğumu geliştiriyorum.’ Burada öğretici rolüyle annelik yapmaya çalışıyor ama sosyalleşmeyi atlıyor. Çocuğu bir grubun içine soksanız o zaten kendi kendine gelişecek. Oyuncaklarıyla karşılaştığında zaten o kendisi oynamak isteyecek ama ebeveyn kendisi şimdi bununla oynayacağız diye koyduğunda orada annelik meselesinden biraz uzaklaşmaya başlıyor.”