Röportaj: Ahmet Can ARAS

Depremin vurduğu illerde hayat normale dönmeye başlasa da acısı ve etkileri uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek. Aynı şekilde, arama kurtarma ekiplerinin cansiperane çalışmaları, sağlık görevlilerinin fedakârlığı, bölgeye akın akın gelen yardımseverlerin özverisi de hafızalarımızdan silinmeyecekler arasında yerlerini alacaktır. Bir de görünmez kahramanları var bu felaketin; yaşanan yıkımı dünyaya duyuran gazeteciler. Onlar da tıpkı diğer görevliler gibi gönüllülük esasına dayalı olarak bölgede yaşanan felaketin boyutlarını dünyaya aktarıyorlar. Haber Global muhabiri Sevda Bozboğa, yüzlerce fedakâr gazeteciden sadece birisi. İşte muhabir Sevda Bozboğa'nın deprem bölgesi tanıklığını aktardığı röportajımız.

Kendinizden bahseder misiniz?

1996 İstanbul doğumluyum. Beykent Üniversitesi İletişim Fakültesi Televizyon Haberciliği ve Programcılığı bölümünden 2019 yılında dereceyle mezun oldum.

Mesleğe hangi kurumda başladınız?

Üniversite staj döneminde başladığım TVNET kanalında yaklaşık 6 ay yayın asistanlığı yaptım. Ardından muhabirliğe geçiş sürecim oldu. 3 buçuk yıl TVNET’de muhabir olarak çalıştım. Şu an ise Haber Global’de muhabir olarak görev alıyorum.

Neden bu mesleği seçtiniz?

Bu mesleği seçmemin en büyük nedeni haberciliğe duyduğum ilgi. Haber için bir yerlere koşturmak, birilerinin hayatına biraz dahi olsa dokunabilmek bana mutluluk veriyor.

Yüzyılın Felaketi olarak tanımlanan depremde görev aldınız, kaç il dolaştınız?

15 gün boyunca deprem bölgesinde görev yaptım. Hatay ve depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta çalıştım.

Çadır kentlere gittiniz mi, depremzedeler bir geceyi nasıl geçiriyor?

Evet gittim. Ne yazık ki çok zor bir dönemden geçiyoruz. Benim gittiğim hafta bölge çok soğuktu. Ve depremzedelerin en büyük eksiği çadır ve ısınmaydı. Hatay Antakya’da zaten ayakta kalan sağlam bir yapı nerdeyse yoktu. Birçok kişi çadırlarda kalıyordu. Afet bölgesine değil de savaş bölgesine gitmiş gibi hissettim. Ben arabada uyumak için kafamı koltuğa koyarken bile utanıyordum. Çünkü insanların oradaki çaresizliği yaşadıkları o büyük acı sürekli kafamın içinde dönüyordu.

Deprem bölgesinde sizi en çok etkileyen, unutamadığınız an hangisiydi?

Duvara yazılan yazılar beni çok etkiledi. ‘İçeride cenazelerim var yıkmadan önce arayın’ diyerek telefon numarası bırakan insanlar vardı. Antakya sokaklarında dolaşırken aldığımız o ceset kokularını unutamıyorum. O kadar çok enkaz vardı ki binaları ayırt etmek bile imkânsızdı. 6,4 büyüklüğündeki depremde Hatay’da bulunuyordum, gündüz yürüdüğüm yolların deprem sonrası paramparça olması, metrelerce yukarı kalkması da unutamadığım bir başka olay. Gece o zifiri karanlıkta binaların arasında ilerlemek de çok zordu. Çünkü artçı sarsıntılar sürekli devam ediyordu ve binalardan çatırdama sesleri geliyordu.

Deprem bölgesinde görev yaptığınız süre içerisinde en çok nerelerde eksik gördünüz? En çok neye ihtiyaç duyuluyor?

Benim bölgede olduğum dönem en çok çadır ve ısınma için kullanılacak malzemelere ihtiyaç duyuluyordu. Çünkü yıkım çok büyüktü. İnsanların evleri enkaza dönüşmüştü. Bu nedenle çadır ihtiyacı vardı. İlk zamanlarda mobil tuvalet eksiği de bulunuyordu. Bölgedeki hava şartları da zor olduğundan özellikle akşamları sıcaklık eksi derecelere kadar düşüyordu. Bu nedenle ısınma için gerekli teçhizatların da sağlanması gerekiyordu.

Arama kurtarma çalışmalarına tanıklık ettiniz, arama kurtarma çalışmalarına katıldınız mı?

Bu çalışmaların bilinçli ve eğitim almış kişiler tarafından yapılması gerekiyor. Ben arama kurtarma konusunda herhangi bir eğitime sahip olmadığım için katılmadım. Çünkü o enkazda yapılacak en küçük bir hata insanların enkazdan çıkamamasına sebep olabilir.

Size göre çalıştığınız medya grubu bu depremde gerekli ilgiyi gösterebildi mi, bu konuda eksiklikler yaşadılar mı?

Deprem zamanı TVNET'de çalışıyordum. Bence gerekli ilgi gösterildi. Kurumun birçok muhabiri bölgedeydi. Herkes farklı bir ildeydi. Bölgedeki eksikler, ihtiyaçlar yayınlarda sürekli olarak dile getirildi.

  

NOT: Fotoğraflar gazeteci Sevda Bozboğa'dan temin edilmiştir.