Sokaklar müzikle güzel
Mutlu Sevinç: Ben özgürlük için sokaktayım
Haber Üsküdar - Ayşe Güven & Hicran Gümüş
Günlük koşuşturmacalarımızda sokağın rengini müzikle hatırlatan sanatçılar bizleri her yerde güzel melodileriyle karşılıyorlar. Onların özgür ruhu ve kendilerine has tarzları sayesinde sanatın belki de en güzel ve doğal haliyle tanışıyoruz. Mutlu Sevinç de sanatını sokağa taşıyan bir sanatçı. Her sabah Mecidiyeköy’de saksafonuyla güzel ezgilerini bizlerle paylaşıyor. Kendisine sorular soruyoruz.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
15 yıldır müzikle ilgileniyorum. Bankacılık ve sigortacılık mezunuyum. 10 yıl gitar çaldıktan sonra saksafona geçiş yaptım. Üniversitenin ilk yıllarından beri sokak sanatçılığı yapıyorum.
Peki neden sokak sanatçılığı?
Aslında bu soruyla sürekli karşılaşıyorum. Bence merak edilen, neden herhangi bir mekânda değil de sokakta çaldığım. Ben özgürlük için sokaktayım. Başında bir patron olması, senin sahneye ne zaman çıkıp iniceğini söylemesi, dinleyenlerin isteklerini çalmak zorunda kalmak, bunlar insanın özgürlüğünü kısıtlayan şeyler. Tüm bunların yanında eğer çok bilindik bir sanatçı da değilsen ve mekâna kendi izleyici kitleni getiremiyorsan paranı da alamama olasılığı çok yüksek. Sonuçta biz sigortalı çalışan olmuyoruz sahnede. Ama bunların hepsini bir yana bırakırsak, sokaktayken çok huzurlusun. Eğer yaptığın işte çok para kazanma amacın yoksa ve yaptığın işi özgür, mutlu bir şekilde yapmak istiyorsan çok huzurlusun. İstediğin parçayı istediğin şekilde özgürce çalabiliyor olmak gerçekten çok güzel bir şey. Bu yüzden de sanatımı sokakta yapıyorum.
Sokak sanatçısı olmak size ne kazandırdı?
Her gün sokakta olduğumuz için binlerce insanla karşılaşıyoruz. Hepsine nasıl davranman gerektiğini, nasıl yaklaşman gerektiğini öğrenmeye başlıyorsun ister istemez ve bunun sonucunda da bayağı böyle insan sarrafı olmaya doğru gidiyorsun. Yurt dışında sokak sanatçılığı ciddi anlamda bir meslek olarak görülüyor. Meselâ ben Londra’ya gitmiştim. Üç ay kaldım ve bu üç ay içinde tabii cebimden de harcama yaptım ama yeri geldiğinde sokak sanatçılığı yaptım ve kendi giderlerimi karşılayabilecek kadar para kazanmıştım, dilimi de oldukça geliştirmeme yardımcı oldu. Galiba olumsuz değil de olumlu yanlarını daha çok yaşıyorum.
İnsanların size geri dönüşleri ne yönde oluyor?
Bir parçayı söylerken kötüyse de iyiyse de insanlar yanıma gelip çok doğal, çok saf bir şekilde bana iyi mi kötü mü olduğumu söyleyebiliyorlar. Hatta bir seferinde bir şarkıyı söylerken yaşlı bir teyze gelip yanağımı öpmüştü. Bu bence inanılmaz bir şey.
Unutamadığınız bir anınız var mı?
O kadar fazla anı biriktirdim ki en unutulmazı bile unutur oldum. Ama bende en çok yer eden anımı geçen yaz Bodrum’a sokak sanatçılığı turnesi için gittiğimizde yaşadım. Önce bütün ekipmanlarımız teker teker bozuldu, ardından 6.2’lik depremi yaşadık. En sonunda da zabıtalar ekipmanlarımızı almaya kalkıştı ve İzmir’e kaçtık. Bodrum’da çile üstüne çile yaşayıp perişan olsak da acayip zevkli geçen günlerimizdi.
Perulu sanatçı İstiklal’de çalıyor
İstiklal caddesinde günün her saatinde müzik yapan sokak sanatçılarını görmek mümkün. O sanatçılardan biri de Peru’dan ülkemize gelmiş bir öğrenci. Geleneksel kostümüyle dinleyicilerine Latin müziğinden örnekler sunuyor. Neden sokakta müzik yapıyorsun diye soruyoruz. “Çünkü insanların bir arada bulunduğu rengarenk yer sokaklardır. Sokaklar hem onlarla etkileşime geçmek hem de pratik için eşsiz fırsat yaratan alanlardır. Bir öğrenci olarak kocaman enstrümanlarla grupça bir araya gelecek ortam bulabilmek oldukça zor ve pahalı. Fakat sokaklar her an bizi bekliyor. Sokakların gerçek sahibi aslında onlardan faydalanıp oraları renklendirenlerdir. Biz cüzi bir miktarda da olsa harçlığımızı çıkartıyoruz. Daha iyi çalabilmek için pratik yapıyoruz ve bize ilham veren insanlarla tanışıyoruz. Sanat işte bu yüzden sokakta ve hep öyle olmaya devam edecek” diye cevaplıyor.
Dinleyiciler memnun
Ayak üstü sohbet ettiğimiz bir dinleyici, sokak sanatçılarını oldukça eğlenceli ve yaratıcı bulduğunu söylüyor. “Ne zaman ne çalacakları hiçbir zaman kestirilmiyor. Bundan dolayı da bu spontane olaylardan çok hoşlanıyorum. Örneğin Ankara’dayken Manga grubunun solisti Ferman Akgül’ü sokakta gören bir sokak sanatçısı hemen onun şarkısını çalmaya başladı. Ferman Akgül de ona eşlik etti. Bu olaya tanık olmak benim için eşi benzeri olmayan unutulmaz anlardan bir tanesiydi” diyor.
Bir başka dinleyici, “Büyük bir şehirde korna seslerinden değil de sokakta kendini rahatça ifade edebilen sanatçılardan rahatsız olmak bana gerçekten çok anlamsız geliyor. Tramvayda ya da herhangi bir araçta bir sanatçının aslında hiç o an aklında olmayan bir şarkıyı sana gülümseyerek seslendirilmesi, seni günün yoğunluğundan alıp başka dünyalara götürmesi harika” diye ifade ediyor.