TRT yönetmeni Alev Çağlayan İletişim Fakültesi öğrencilerine belgeselciliği anlattı
Haber Üsküdar
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nün düzenlediği Belgesel Günleri kapsamında “Birkaç Küçük Yürek İçin” belgeselinin gösterimi gerçekleşti.
Erişimi zor bölgelerdeki köy okullarında okuyan çocuklara ulaşmaya çalışan bir sosyal yardımlaşma projesi olan "Birkaç Küçük Yürek İçin" ve bu projenin öncüsü İlker Kül'un sıra dışı yaşamını konu alan belgeselin gösterimi, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda yapıldı. Belgeselin ardından Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör. Zafer Sevener’in moderatörlüğünde, filmin yönetmeni Alev Çağlayan ile söyleşi gerçekleştirildi. Sevener’in görüntü yönetmenliğini yaptığı belgesele, öğrenciler yoğun ilgisi gösterdi.
“Belgeselcilik coşku ve aşk ile yapılan bir şey”
Yönetmen Alev Çağlayan, gerçekleştirdikleri proje sırasındaki deneyimlerini ve belgeselcilik hakkındaki düşüncelerini öğrencilere aktardı. Çağlayan, “Mesleğiniz prodüktörlük olduğu zaman, fikir avcısı olmak zorundasınız. Bir şey yapmak isterken internette geziyorsunuz, bir şeyler sizi heyecanlandırıyor. Bazıları daha fazla heyecanlandırıyor. Ben İlker’e rastladım. Sosyal medyayı çok iyi kullanan bir karakter İlker. Pandemi dönemiydi. Esasında burada kısmen görünen ama hiç görünmeyen şey bu filmin pandemiye girmeden hemen önce kabul edildiği, pandemi dönemine denk geldiğidir. Zafer ile belgeseli yapma kararını aldık. Çünkü görüntü yönetmenliği çok önemli. Siz kafanızda tasarlıyorsunuz ama sazı eline görüntü yönetmeni ve ekibi alıyor, tüm ekibi de o organize ediyor. Biz pandemiye rağmen bunu yapmayı göze aldık çünkü İlker’in hikayesinden çok etkilendik. Kafaya takmıştı açıkçası, ne olursa olsun o çocuklara o hediyeler verilecek. Bu tür şeylerde hikâye önünüzde uzanır ama kontrol sizde olmaz. Çünkü hayatın ne getireceğini bilmiyorsunuz? Sonra çatışma unsuru da zorlayıcı bir unsur bu film için. Çok net bir dram yok, çocuklarla ilgili ajitasyona kaçmamamız lazım, çocukları ne kadar göstereceğimiz sorun. Bir yol hikayesi var ama yolun öncesi de İlker adına çok önemli. Aslında iki farklı hikâyenin eklemlenmesi gibi. Aslında biz otuz dakika bir bölüm, otuz dakika da ikinci bölüm olabilir diye düşünmüştük. Filmin sürecinde belgesel kanalı önce bütçeyi verdi sonra başka proje istedi. Daha sonra projeye inanan bir sürü insan sayesinde gerçekleşti. Güneydoğu’da bir ekiple sekiz gün bilfiil yoldaydık. Diğer bir sıkıntı ise yolu çekmekti. Bazı yerlerde risk yüksekti minibüs açısından. Nitekim dönüş yolunda Van’da önümüzde bir kaza oldu. Diğer bir sorun ise drone çekimi yapmakta karşımıza çıktı. İzinler alınmalı çünkü her yerde çekim yapılamıyor. Günün sonunda, belgeselciliğin güzel tarafı şu; pandeminin olduğu, maskeleri indiremediğimiz dönemde, yirmi kişi bir köyde yer sofrasında yemek yiyorduk. Bize bu saatten sonra ne olursa olsun noktasına geliyorsunuz. Bu iş böyle, bir coşkusu var, aşk gibi bir şey. Âşık olunca hiçbir şeyi gözünüz görmez. Projelerde bunu yaşıyorsunuz” şeklinde konuştu.
“Yönetmen projenin her şeyidir”
Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü'nde kısmi zamanlı ders veren Öğr. Gör. Zafer Sevener, belgeselin çok özel bir proje olduğunu ve yönetmenin bir projenin her şeyi olduğunu söyledi. Sevener, “TRT 1 ve TRT Belgesel’de yayımlandı belgesel. Belgesel diye bakmayın aslında çok özel bir proje bu. Böyle bir projede yer almayı herkes ister ama eyleme döküldüğü zaman çok zorlaşan bir projedir bu. İçinde olmak, Urfa’ya gitmek, beş gününüzü ayırmak, kış ayı, kalacak yer problemi… Sosyal yaşantınızdan beş günü vermeniz gerekiyor. Bu sadece tabii dağıtma anlamında. Öncesi var sonrası var. Oldukça uzun. Dolayısıyla projenin içinde olmak çok güzel bir şey. Biz de çekimler açısından kendimizi çok özel hissettik bu projeyi çekerken. Tabi Alev Çağlayan’ın nezdinde. Her zaman dediğim gibi yönetmen projenin her şeyidir. Biz de ekibi olarak beraber yola çıktık ve bitirdik” dedi. Etkinlik Alev Çağlayan'ın öğrencilerin sorularını yanıtlamasının ardından sona erdi.