Haber Üsküdar – Merve Şişman

Üsküdar Üniversitesi İnsan Odaklı İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLİMER ile Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünün ortaklaşa düzenlediği ‘Dijital Medya ve Çocuk Sempozyumu’ gazetecilerin ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirildi. İLİMER Müdürü Doç. Dr. Gül Esra Atalay’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen sempozyumun ilk oturumuna, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü Koruyucu ve Önleyici Hizmetler Daire Başkanı Berrin Sevil Kazancı, sosyal medyada ‘Dijital Baba’ adıyla tanınan Orhan Toker ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden dijital medya ve çocuk konulu araştırmalar yürüten Doç. Dr. Derya Gül Ünlü katıldı.

Üsküdar Üniversitesi İnsan Odaklı İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLİMER ile Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünün ortaklaşa düzenlediği ‘Dijital Medya ve Çocuk Sempozyumu’, İLİMER Müdürü Doç. Dr. Gül Esra Atalay’ın moderatörlüğünde online ortamda gazeteci, akademisyen ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Doç. Dr. Gül Esra Atalay, dijital medya ile çocuk ilişkisini merkeze alan açılış konuşmasında İLİMER’in çalışmaları üzerinde durdu: “Üsküdar Üniversitesi İnsan Odaklı İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLİMER ve Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünün birlikte düzenlediği dijital medya ve çocuk sempozyumuna hoş geldiniz. Üsküdar Üniversitesi İLİMER 2014 yılında Dekanımız Prof. Dr. Nazife Güngör tarafından kurulduğundan beri iletişimi odağına alan farklı etkinlikler gerçekleştiriyor. Dijitalleşme süreci, toplumsal etkileri nedeniyle her yıl İLİMER’in desteği ile gerçekleşen Üsküdar Üniversitesi Uluslararası İletişim Günleri'nin de ana temasını oluşturuyor. Bu çerçevede çocukların dijital medya ile ilişkisini bir sempozyumda ele almak istedik. Dijital teknolojiler toplumun her kesimini etkiliyor. Bu teknolojiler hepimiz için hem çeşitli faydalar sağlayarak hayatımızı kolaylaştırıyor, güzelleştiriyor hem de kafa karışıklığı yaratabiliyor. Konu çocuklar olduğunda bu etkileri daha fazla önemsememiz gerektiği konusunda hepimiz hemfikiriz sanırım. Bu teknolojiler çocuklar için de hem fırsatlar sunuyor, hem de büyük sorunlara neden olabiliyor. Çünkü gelişimini tamamlamamış dolayısıyla da doğruyu yanlışı ayırt etme konusunda yetişkinler kadar yetkin olmayan çocuklar dışardan etkilere daha açık ve kırılgan bir sosyal grup olduklarından korunmaya muhtaçlar. Bugün Dijital Medya ve Çocuk Sempozyumu’nda dijital medya ve çocuk ilişkisini hem olumlu ve olumsuz yanları ile ele almak istiyoruz. Soruna yönelik çözüm önerileri getirmek istiyoruz.”

İrvan: “Günümüzde sosyal medya okuryazarlığı çok önemli hale geldi”

Sempozyumun ikinci açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, sosyal medya okuryazarlığı kavramı üzerine yeniden düşünmemiz gerektirdiğini belirtti. Prof. Dr. İrvan, “Sosyal medya ve çocuk konusuna biz eğitim sürecinde değinmeye çalışıyoruz. Öğrencilerimizi bu konularda bilgilendirmeye ve sosyal medya ve çocuk ilişkilerine dikkat çekmeye çalışıyoruz. Sosyal medya okuryazarlığı gibi günümüzde çok önemli hale gelen bir konu var. Çocuklar ile ebeveynler arasındaki ilişkiler zaman zaman sorunlu hale gelebiliyor. Konuşmacılarımızın katkılarıyla sempozyumun bu konuya faydalı çıktılar üreteceğini umuyorum” dedi.

Berrin Sevil Kazancı: “Kaçılmaz şekilde dünya bu sistemin içerisinde”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü Koruyucu ve Önleyici Hizmetler Daire Başkanı Berrin Sevil Kazancı, konuşmasına Koruyucu ve Önleyici Hizmetler Dairesi’nin çalışma alanı ve görevlerini tanımlayarak başladı. Kazancı, “Çocuk hakları sözleşmesi ve Türk toplumsal değerlerine uygun olacak şekilde koruyucu ve önleyici hizmetler sağlıyoruz” ifadesini kullandı.

Doç. Dr. Gül Esra Atalay’ın, “Siz dijital medya ve çocuk ilişkisine nasıl bakıyorsunuz, çocuklar için riskler ve fırsatları nasıl görüyorsunuz?” sorusuna Kazancı şu yanıtı verdi: “Biz müdahil olurken devletin kendine yakışan ve çağ ile uyumlu olan yüzünü de yansıtmak istiyoruz. Dijital ortama da aynı perspektiften bakıyoruz Çünkü dijital alan sadece risklerin bulunduğu bir alan değil, mutlaka entegre olmamız gereken ve içinde çocuklarımız ve toplumumuz için fırsatlar da sunulan bir alan. O yüzden bu fırsatları bertaraf etmek, olaylara tamamen müdahaleci bakış acısıyla bakmak gibi bir perspektifimiz söz konusu değil. Sadece bu alanın daha güvenli, çocuklarımızın sağlıklı gelişimini önceleyen yaklaşımlarla beraber doğru bir şekilde yönetilmesini düşünüyoruz. Çocuklarımızı teknolojik gelişmelerden uzak tutamayız, dünya bu sistemin içerisinde. Gerçekten dijital dünyanın içinde çok fazla kolaylıklar var, faydalar var. Arka planda tanık olduğumuz çok ciddi risklere de seri müdahale mekanizmaları işletmekteyiz.”

Orhan Toker: “TikTok'un yasaklanması gerektiğini düşünüyorum”

Sosyal medyada dijital baba olarak bilinen Orhan Toker konuşmasına mimarlık mesleğini bırakıp blog yazarlığına geçiş sürecini anlatarak başladı: “2019 yılından beri bilişim danışmanlığı ve sosyal medya yöneticiliği yapıyor, aynı zamanda da çocukların teknolojiyle olan ilişkilerini inceleyen araştırmalar yapıyorum. Araştırmaların sonuçlarını da dijital ortamda sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.” Maddi bir beklenti ile araştırmalarına başlamadığını belirten Toker, blogların okunma oranları düşerken sosyal medyanın yükselişiyle birlikte İnstagram’a yöneldiğini belirtiyor. Toker, “Instagram’da mini yazılar yazmaya başladım. Orada da kızımın önerisiyle ismim dijital baba oldu. Şimdi ulaştığım çok büyük bir kitle var. Ben kitleden hiçbir zaman para talebinde bulunmadım, ücretli bir eğitim vermiyorum. Tabii bazı sponsorluk anlaşmalarım oldu kitle büyüyünce. Sponsorluk anlaşmalarının aldatıcı olmamasına önem veriyorum. Araştırmalarım dijital medyanın çocuklar üzerindeki etkisini göstermeyi olduğu kadar ebeveynlere yardım etmeyi de amaçlıyor” ifadelerini kullandı. Orhan Toker, sosyal medya platformu TikTok'u Çin'in bir dejenerasyon silahı olatak gördüğünü ve mutlaka yasaklanması gerektiğini ifade etti.   

Doç. Dr. Derya Gül Ünlü: "Sosyal medya ebeveynliği de dönüştürdü”

Konuşmasına dijital ebeveynlik kavramını açıklayarak başlayan Doç. Dr. Derya Gül Ünlü, günümüzde ebeveynliğin de dijitalleşme sürecinin parçası olduğunu belirtti. Doç. Dr. Gül Ünlü, “Kişilerarası ilişkilerden öğrendiğimiz ebeveynlik meselesi dijital ortamın hayatımıza girmesiyle birlikte dijital ortamdan öğrenilmeye başlandı. Dolayısıyla anne ve babalar anne ve babalık pratikleri hakkında en doğru anneliği ve babalığı nasıl yapacaklarına ilişkin dijital ortama başvuruyorlar. Artık ebeveynlik zamansızlaştı yani çocuk uyuduğunda ebeveynliği bitmeyen, çocuk okula gittiğinde bitmeyen, sürekli ebeveynlere dönüştük” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Derya Gül Ünlü, sosyal medyada farklı ve yeni ebeveynlik türlerinin görünür olmasıyla ebeveynlerin kendi yeterliliklerini sorgulamaya başladıklarını belirtti. Doç. Dr. Gül Ünlü, ebeveynlerin çocuklarının mahremiyetini de farkında olmadan sıklıkla dijital medya yoluyla ihlal ettiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Şimdi yoğun annelik dediğimiz bir anneliği tartışıyoruz. Güzel kadın, bakımlı kadın hem ebeveynlik yapar hem işine gider... Bu şekilde annelik yapabilen bir kadın. Aslında bu bir izlenim yönetimidir. Ebeveynler sosyal medyada ebeveynlik rollerini ideal bir izlenim yaratmak için kullanabiliyorlar. Dijital ortamda çocuğun mahremiyetinin paylaşılıp paylaşılmadığı meselesine de değinmek istiyorum. Biz sosyal medya kullanıcısı ebeveynlerin ne kadar çocuklarının mahremini paylaşıp paylaşmadıklarına ilişkin bir araştırma yaptık ve bir takım sorular sorduk. Sonuca göre kullanıcılar evet bir takım mahremiyet önlemleri alıyor ama aldığı önlemler konusunda bilgi sahibi değil. Mesela çocuğunun fotoğrafını paylaşıyor ve kimlik bilgilerini paylaşmadığını söylüyor ama kimliğinin parçası olan yüzünü paylaşıyor.”