11. oturumda 'dijital dönüşüm ve sinema' bildirileri sunuldu
Haber Üsküdar - Ayşe İnan, Hazal Göksun, Zehra Savcı
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından 21-23 Ekim tarihleri arasında düzenlenen 7. Uluslararası İletişim Günleri / Dijital Çağda İletişim Eğitimi sempozyumunun 11. oturumunda dijital dönüşüm ve sinema üzerine bildiriler sunuldu. Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Senem Duruel Erkılıç tarafından yönetilen oturumda Doç. Dr. Hakan Erkılıç, Dr. Öğr. Üyesi Özlem Arda ve Oğuz Şentürk, Dr. Öğr. Üyesi Emre Ahmet Seçmen, Araş. Gör. Dr. Zuhal Akmeşe ve Mustafa Merdin birer sunum yaptı.
Doç. Dr. Hakan Erkılıç: "Dijital çağda doğan kuşağın eğitimine yönelik çerçevenin yeniden çizilmesi ihtiyacı var"
Mersin Üniversitesi'nden Doç. Dr. Hakan Erkılıç, Prof. Dr. Senem Duruel Erkılıç'la birlikte hazırladıkları "Dijital Sinema Eğitimi" başlıklı bildiriyi sundu. Hakan Erkılıç şunları söyledi: "Dijital çağda doğan kuşağın eğitimine yönelik çerçevenin yeniden çizilmesi ihtiyacı var, çünkü dijitalleşmeyle beraber sinemadaki üretim pratikleri tamamen değişti." Sinema eğitimi ile ilgili ülkemizde ve dünyada ciddi tartışmaların olduğunu ifade eden Erkılıç, Türkiye'de sinema eğitimi veren 81 program olduğunu, istihdam olanağına bakıldığında bunun fazla olup, tartışılması gerektiğini söyledi. Sinema eğitiminde kuram ve uygulamanın birlikte verilmesi gerektiğini vurgulayan Hakar Erkılıç, iletişim fakülteleri bünyesinde yer alan radyo, televizyon ve sinema bölümlerininmüfredatında sinema eğitiminin olmadığını, yalnızca genel kültür ve entelektüel beceri eğitimi verildiğini, dersleri yürüten öğretim kadrosunun sektörel deneyiminin olmadığını belirtti.
Dr. Öğr. Üyesi Özlem Arda: "Belgesel sinema da dijital dönüşüme ayak uydurmakta"
İstanbul Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi Özlem Arda, Oğuz Şentürk'le birlikte hazırladıkları "Dijital Çağda Belgesel Film" başlıklı bildiriyi sundu. Özlem Arda, geleneksel dönemin sona erdiği bu dönemde çekim, kurgu, üretim pratikleri, dağıtım ve gösterimin dijital ortamda gerçekleştirildiğini, belgesel sinemanın da bu dönüşüme ayak uydurmakta olduğunu söyledi. Özlem Arda konuşmasını şöyle sürdürdü: "Özel bir dönemden geçiyoruz, tam da bu değişimin dönüşümün neresindeyiz sorusunu biz zihnimizde taşırken, bu çalışmaya başlarken tam pandeminin başlangıcıydı ve bizzat bu çalışma da bundan payını aldı, çünkü tüm görüşmeleri dijital ortamda gerçekleştirmek durumunda kaldık. Çalışmada belgesel film üretim süreçlerindeki dönüşümün ülkemiz sinemacıları tarafından nasıl algılandığını ve eğitim kısmının nasıl olması geerktiği sorusundan hareketle, belgesel sinemacı yetiştirirken hangi dinamiklerden beslenmeleri gerektiğinin cevabını aradıklarını dile getirdi. Ardından sözü alan doktora öğrencisi Oğuz Şentürk şunları ifade etti: "Dijital çağda sinema sınırları genişleyen bir yapıda ve 21. yüzyılda gösterim alanlarında öncesine kıyaslamayla artış göstermekte. Dijital yayın platformlarının da bu genişlemede etkisi var." Oğuz Şentürk, yeni medya ile belgesel sinemaya çizgisel olmayan anlatıların da eklenmiş olduğunu, bu çizgisel olmayan anlatılarla birlikte son dönemlerde hepimizin aşina olduğu interaktif anlatımın ortaya çıktığını belirtti. Şentürk, yeni nesil sinema öğrencileri üzerinde yaptıkları araştırmadan da bahsetti ve "Yeni nesil sinema öğrencileri tüketirken de üretirken de dijital ortamı neredeyse yüzde yüz olarak tercih ediyorlar. Artık geleneksel sinema üretim tüketim biçimlerini bir nostalji olarak görüyorlar" dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Emre Ahmet Seçmen: "Star Wars, dijital olmayan dönemde başlayan ve dijital dönemde üretimi devam eden bir seri"
Beykoz Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Emre Ahmet Seçmen, "Pelikülden Dijital Üretim Dönemine Sinemada Seri Filmlerde Üretim ve Tasarımın Dönüşümü: Star Wars Filmleri Örneği’’ başlıklı bildirisinde Star Wars filmlerini "dijital olmayan çağda başlayan ve sonrasında dijital dönemde üretimi devam eden bir seri" olarak tanımladı. Emre Ahmet Seçmen şunları söyledi: "Birinci Üçleme dijital teknolojinin film üretiminde henüz kullanılmadığı bir dönemde üretilmiş, sadece üçlemenin son filmi olan Episode VI: Return Of The Jedi'de birtakım dijital denemeleri barındırmıştır. Bu bağlamda birinci üçleme yüzde 95 oranında dijital olmayan, ikinci üçleme yüzde 95 oranında dijital, son üçlemenin tasarımında ise yüzde 50 oranında dijital ve yüzde 50 oranında da dijital olmayan yöntemler kullanılmıştır. Star Wars üzerine çekilen üç farklı üçlemenin yapım pratikleri açısından farklılık göstermesinin nedenleri, sinemanın kronolojik olarak geçirdiği teknolojik gelişmelerde yatmaktadır. Araştırmadaki birçok detay, dijital olmayan bir üretimle gerçekleştirilen birinci üçleme, sinema tarihinde birçok yeniliği getiren ve görsel tasarımı ile öne çıkan bu sistematik evrenin temelini oluşturmaktadır" dedi.
Arş. Gör. Dr. Zuhal Akmeşe: "Dijitalleşmeyle birlikte film üretim süreci kolaylaştı"
Dicle Üniversitesi'nden Araş Gör. Dr. Zuhal Akmeşe, "Dijitalleşmenin Film Üretim Sürecine Etkisi ve Yaşanan Değişimler Üzerine Bir Değerlendirme’" başlıklı bildirisinde dijital teknolojilerin sinemada yarattığı değişim ve dönüşümlerin yeni bir platform mu ortaya çıkardığı, yoksa bir gelişim mi olduğu hakkında değerlendirmelerini paylaştı. Dijitalleşme süreci ve sinema ilişkisini teknik açıdan ele aldığını belirten Akmeşe, "Çalışmayı yaparken yapım süreci, postprodüksiyon süreci ve dağıtım süreçlerine baktım, özellikle yapım sürecine odaklandım’’ dedi. Akmeşe konuşmasını şöyle sürdürdü: "Eski tekniklerle, dijital teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan teknikleri karşılaştırdığımızda yapım açısından birçok değişim olduğunu gözledik, maliyetin düştüğünü, içerik anlamında da farklı bakış açıları getirdiğini ve zenginleştiğini gördüm. Çünkü bu yeni teknikler birçok film üretimine olanak sağlıyor ve bizim farklı temaları ön plana çıkararak alanda varolmamıza bir yol açıyor. Belgesel sinema bağlamında düşündüğümüzde kurgu tekniklerinin dijitale geçmesiyle ve kameraların küçülmesiyle birlikte minimal ekipmanla mobil bir şekilde sahada çekim kurgu aşamasını tamamlayabiliyoruz." Akmeşe, laboratuar süreci, filmin renklendirilmesi, ses ayarlarının yapılması sürecine de değinerek, bunların günümüzde çok kolaylaştığını ve film üretim sürecinin eskiye oranla kolay bir hale geldiğini, sinemasal anlamda bir gelişim olduğunu vurguladı.
Mustafa Merdin: "İlk etkileşimli film, 1967 yılında gösterime giren Kinoautomat isimli Çek filmidir"
KTO Karatay Üniversitesi'nden Mustafa Merdin, "Sinemanın Oyunlaştırılması Hakkında Bir İnceleme" başlıklı bildirisinde, Bandersnatch filmi üzerinden sinemada oyunlaştırmayı anlattı. Merdin ilk olarak etkileşimli sinema kavramından söz etti ve "Etkileşimli sinema öncü bir çağda filmin gidişatını izleyicilerin ellerine bırakmasıyla etkileşimini sağlıyor" dedi. Merdin konuşmasını şöyle sürdürdü: "1967 senesinde sinema salonunda gösterilen ilk interaktif film olan ''Clovek a jeho dum / Kinoautomat'' adlı Çek yapımı film yaklaşık 40 dakika sürmüştür, filmde izleyicilere 2 renk karton verilip farklı seçenekler sunulmuştur, örneğin oyuncu hangi ruju seçsin ve buna benzer bazı seçenekler, bu o zamanın teknolojisiyle analog şekilde yapılmış ve tarihin ilk interaktif filmi kabul edilmiştir. İlerleyen zamanlarda joystick aracılığıyla seçim yapılabilen ve uygulama olarak telefonlara indirilebilen birbirinden farklı interaktif filmler de denenmiştir. İnteraktif film denince çoğumuzun aklına 2018 yapımı Black Mirror- Bandersnatch filmi geliyor. Netflix platformunun orijinal yapımı olan bu film, son yıllarda en çok izlenen interaktif film örneğidir. Filmde, babasıyla beraber yaşayan bir gencin oyun tasarlamak için uğraşmasıyla başlayan film, izleyecilere neredeyse her sahnede bir seçenek sunuyor, oyuncunun kahvaltıda ne yiyeceği gibi basit eylemler dahil birçok hareketi izleyiciyle beraber, onun istediği hikayeye göre tasarlanıyor. Hikayenin başrol oyuncusu Stephan bilinçli olarak silik bir karakterde tasarlanmış, izleyicinin buyruğunda her davranışı yapıyor oluşu absürt karşılanmıyor. Filmin ortalarına doğru oyuncu, yaptığı eylemleri kendi isteği ile yapmadığını dile getiriyor, bu da temelde bir ironidir. Filme determinizm hakim, her yol sizi başka bir olaya çıkarıyor. Filmin birden çok sonu var, her seçim sizi farklı bir sona götürüyor. İnteraktif sinemanın geldiği nokta açısından bakıldığında 'Bandersnatch' izleyicisine tek bir dokunuşla,çabasız bir sona götürülme sunuyor, ayrıca interaktif sinemayı telefon ve televizyon ile entegre edişi ile etkileşimli sinema tarihinde önemli bir yere sahip."