Dış politika muhabirliğinin çınarı Sami Kohen törenle anıldı
Dış politika muhabirliğinin çınarı Sami Kohen anıldı.
Haber Üsküdar - Eda Nur Harmanda
Milliyet gazetesinde uzun yıllar dış politika haberciliği yaparak mesleğini sürdüren ve ismini altın harflerle basın tarihine yazdıran gazeteci Sami Kohen, vefatının ikinci yıldönümünde TGC Basın Müzesi’nde bir programla anıldı. Anma programı TGC Başkanı Turgay Olcayto’nun konuşmasıyla başladı. Ardından kızı Jale Kohen Aldiş, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ve Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir’in konuşmalarıyla devam etti. Anma programına çok sayıda gazeteci de katıldı.
Sibel Güneş: “Dünyadaki gelişmeleri müthiş bir realizm ile takip ediyordu”
Sami Kohen ile vefatından önce görüşme şansı yaşadığını söyleyen TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, ziyareti sırasında bir röportaj yaptığına değindi. Bilgisayarının başında dünyadaki gelişmeleri müthiş bir realizm ile takip ettiğini ve tüm olaylarla ilgili arasındaki mesafeyi meslek yaşamı boyunca korumuş bir gazeteci olduğunu söyleyen Güneş, sözlerine şöyle devam etti.
“Gazetecilik duruşundan hiç ödün vermemiş, meslektaşları tarafından her zaman sağduyunun, güvenin sesi olarak tanımlanan bir isim. Gerçeği bulma konusunda çok ısrarcı. Şu an için çok gündemde değil ama Cumhuriyet zamanında dış habercilik konusunda gazeteciliğin en iyi örneklerini vermiş, bilgisini paylaşmayı başarmış. Çok önemli başka bir özelliği ise dış politika konusundaki yapıcı eleştirileriyle Türkiye için de katkı sunmayı sürdürmüş, Dışişleri Bakanlığından da üstün hizmet ödülü almış. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden de aldığı çok sayıda ödül var.”
Sibel Güneş konuşmasında güncel gelişmelere de değindi: “Maalesef dünyada farklılıkların bizi ayırdığı, savaşların yapıldığı bir süreçteyiz. Farklılıkların bizi ayıran değil aslında çoğaltan, genel kültür zenginliği olduğunu hatırlamaya ve barıştan yana durmaya çok ihtiyacımız var. Gazetecinin en önemli sorunu da barıştan yana durabilmeyi başarmış olmaktır.”
Jale Kohen Aldiş: “Gazetecilik onun için bir meslek değil bir yaşam biçimiydi”
Babasının gazetecilik mesleğine verdiği önemden bahseden Jale Kohen Aldiş, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Şu an da dünyada gelişen olaylar ışığında o kadar tuhaf günler yaşıyoruz ki. İsrail, Filistin olayları mı desek, Ukrayna mı desek, Türkiye’nin Amerika, Rusya ilişkileri mi desek. Biz de bu aralar aile içinde annem de, kardeşim de, eşim de hep aynı şeyleri söylüyoruz. Ah şimdi babam olacaktı da onunla ne güzel bunları tartışacaktık, o da bize her şeyi ne güzel anlatacaktı. Atom karınca hızıyla yazılarını yetiştirmek için bir o televizyondan bir o radyo ya koşacak, tüm bilgileri herkesin anlayacağı şekilde, üstelik o en eski daktilosuyla tak tak vurarak yazacaktı. Hep onun bayılacağı cinsten olaylar yaşıyoruz. Maalesef tabii ki. O, bindiği uçak için bile keşke kaçırılsa da şahane bir haber patlatsam diyen bir insandı. Öyle bir meslek aşkı vardı. Gazetecilik onun için bir meslek değil bir yaşam biçimiydi. O, gazeteciliğin sadece haber yazmak olmadığını, aynı zamanda toplumu bilgilendirmek, aydınlatmak ve eğitmek olduğunu söylerdi. Kariyeri boyunca gazetecilik etiği ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olması bizim için gurur kaynağıydı.”
Mete Belovacıklı: "İşine tutku derecesinde bağlı ama işinin esiri olmayan bir adam"
Anma programında, Milliyet gazetesinde Sami Kohen ile uzun yıllar birlikte görev yapan Mete Belovacıklı ile bir röportaj yapma fırsatı yakaladık. Kendisi tüm nezaketiyle sorularımızı cevapladı.
Sami Kohen dış politika konusunda uzman bir gazeteciydi. Siz de onunla uzun yıllar Milliyet gazetesinde birlikte çalıştınız. Birkaç cümle ile bize Sami Kohen’i anlatabilir misiniz?
İşine tutku derecesinde bağlı ama işinin esiri olmayan bir adam. Her şekilde ilgilendiği konuyu sonuna kadar araştıran ve vardığı sonucu önyargılarından ya da düşüncelerinden bağımsız kaleme alabilen ve okuyucuya ulaştırabilen bir adam. Hem işe hem hayat pozisyonunda görebileceğiniz en ciddi adamlardan. İnsan ilişkisi olarak da bulabileceğiniz en rahat, en demokrat, en keyifli insanlardan biri.
Bu kadar uzun yıllar görev yapmasını neye bağlıyorsunuz?
İstikrar ve macera arayışına. Bulunduğu yerden mutlu oluşuna. Yaptığı iş ile ilgilenmesine. Bulunduğu yerden çok yaptığı işin kendisiyle ilgilenmesine ve hercai olmamakla ilgili bir şey.
Sami Kohen gibi başarılı bir gazeteci olabilmek için ne gerekiyor?
Dünyaya açık olmak gerekiyor. Aklı, zihni olabilecek her şeye açık hale getirmek gerekiyor. Kendi önyargılarınızla, kabullerinizle habere, habere konu olan olaya, insana yaklaşmamanız gerekiyor. Çünkü zaman size gösteriyor ki önyargılarla baktığınız bir olayda veyahut olgu da ya da insan da aslında var olan haberi göremediğiniz gibi, var olanı insanlara, okuyucuya, tüketiciye aktarmak konusunda da hem yanlış hem eksik davranmış oluyorsunuz.
Peki habercilikte bakış açımız nasıl olmalıdır?
Eğitiminiz, kültürünüz, hayattan beklentiniz, siyasal düşünceniz her ne olursa olsun bir insana, bir olguya, bir olaya, bir ülkeye olduğu gibi bakabilmek durumundasınız. Bakışınızın nötr olması gerekiyor ve bunu sonrasında okuyucularınıza, sizi takip edenlere aktarmanız gerekiyor. Bu sizin yansızlığınız değil sadece, aynı zaman da sizi okuyanlara karşı sorumluluğunuz. Bu yüzden tüm dünyaya açık olmak gerekiyor. Biz içeride ne düşünürsek düşünelim zihnimizi, bakış açımızı olabildiğince açık hale getirebilmek, görebilmek gerekiyor.