Çizgi Film ve Animasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasip Pektaş, Emrullah Turanlı İlkokul öğrencilerine “Ekslibris” konusunda seminer verdi.
Haber Üsküdar - Abdullah Şaşkın ve Merve Şişman
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Çizgi Film ve Animasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasip Pektaş, Emrullah Turanlı İlkokulu öğrencilerine ekslibris konusunda seminer vererek okulun öğretmenleri ve öğrencileri ile kolaj tekniğiyle ekslibris tasarımı yaptı.
Üsküdar Üniversitesi ve Emrullah Turanlı İlkokulu arasında yapılan Tasarım Beceri Atölyeleri Akademik İşbirliği çerçevesinde, Çizgi Film ve Animasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasip Pektaş, ekslibris konusunda çevrimiçi bir seminer vererek katılımcılarla bir çalıştay gerçekleştirdi. Konuşmasına kendisini tanıtarak başlayan Pektaş, “Ben Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Çizgi Film ve Animasyon Bölümü başkanıyım. Fakat benim asıl branşım görsel iletişim ve tasarımdır. Ben Görsel İletişim ve Tasarım bölümünde ders veriyorum ama Çizgi Film ve Animasyon Bölümü'nde de idarecilik yapıyorum. Ekslibrisi 37 yaşında tesadüfen öğrendim ama 80’li yıllardan beri ekslibrisin tanıtılması için yoğun bir çaba sarf ediyorum. Çok sayıda okula seminer verdim ve en çok da sizin yaşınızdakilere seminer vermekten ve konuşmalar düzenlekten keyif aldım. Siz; içten, samimi ve önyargıdan uzak çalışmalar yapıyorsunuz. Güzel de işler çıkıyor. Bugün inşallah sizinle bir workshop yani atölye çalışması yapacağız” ifadelerini kullandı.
“Kitabın tapusu diyebiliriz”
Prof. Dr. Hasip Pektaş, seminere katılan ilkokul öğrencilerine ekslibrisin anlamını şu sözlerle anlattı: “Ekslibris, kitap sahibini tanıtan ve onu yücelten bir sanat dalıdır. Kitapseverlerin kitaplarının iç kapağına yapıştırdığı, üzerinde adlarının ve değişik formlarda resimlerinin olduğu küçük boyutlu basit resimlerdir. Yani kütüphanenizdeki kitabın iç kapağına, birine ödünç verdiğinizde geri getirsin diye benim adıma yapılmış bir ekslibrisi yapıştırıyorum. Bu; ‘Hasip Pektaş yazan bu ekslibristik kitabı birine ödünç verirsem o kişi de aldıktan sonra geri verme içgüdüsü doğurur’ anlamını taşır. Yani kitabı ödünç alanı uyarmak için bir tür etiket diyebiliriz. Ekslibrisin Türkçe karşılığı, ‘-nın kitaplığından, -nın kütüphanesinden’dir. Zinan Aydın kendine bir ekslibris yapıp kitabına yapıştırdığında, ekslibris 'Zilan Aydın' diyorsa 'bu kitap Zilan Aydın’ın kitabıdır' anlamına gelir.”
“Ekslibris ölen bireylere yapılmaz”
Ekslibris’in somut olduğu, tamamen estetik ve sanatsal kaygılarla yapıldığını öğrencilerine anlatan Pektaş, “Ekslibris’e dokunabiliyoruz, elimize alabiliyoruz. Küçük olmasının getirdiği bir sempatikliği var. Tamamen sanatsal ve estetik kaygılarla ve mutlaka yaşayan bireylere ve kurumlara yapılır. Ölmüş birine ekslibris yapılmaz. Yaşayan birine de ilgisi doğrultusunda yapılır. Rus bir sanatçı benim adıma İstanbul silüeti yapmış. İstanbul’u bilen biri, benim İstanbul’da yaşadığımı düşünerek benim adıma bir İstanbul silüeti çizmiş. Emin Karaca, Nazım Hikmet hakkında tasarladığım ekslibrisi hediye etmiştim. Dediğim gibi mutlaka yaşayan birine ekslibris tasarlanır. Çünkü ölmüş birisi ekslibris kullanamaz” dedi.
“Ekslibrisin mutlaka çoğaltılması gerekir”
Ekslibrisin tarihçesine de değinen Prof. Pektaş, ekslibrisin 1400’lerde Orta Avrupa’da çıkmış bir gelenek olduğunu vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: "Alman papaz İgler yani 'Kirpici' lakabıyla bilinen Johannes Knabensberg için yapılan ekslibris, ilk yapılan ekslibrislerden bir tanesidir. Ekslibris sadece kitaplara yapıştırmakla kalmıyor, değiş tokuş objesi olarak da kullanılıyor. Pul koleksyoncusu var ise ekslibris koleksyoncuları da var. Ekslibrisleri kutularda saklayabilir ve ilgili insanlara gösterebilirler. Ekslibrisin mutlaka çoğaltılması gerekir ve çoğaltılma tekniği çeşitlidir. Gravür, tipografi, fotoğraf, hatta bilgisayar ile de tasarlanabiliyor."
“Artık öğretmenlerimiz ekslibris öğretir hale geldi”
Türkiye’nin ekslibrisi nasıl öğrendiğini de anlatan Pektaş, dışarıda alınan 'Ekslibristik' kitaplar ile ekslibrisin Türkiye’ye gelişini şöyle özetledi: “Türkiye’ye ekslibris, yurt dışından ekslibristik kitaplar alınarak gelmiş. Türkiye’de yaşayan yabancı uyruklu kişilerin kültürlerinde var olduğu için de onlar kendi adlarına ekslibris yaptırarak ülkemize o yönden de girmiştir. Mühür de bir ekslibris benzeridir. Örneğin kitaba mühür vurulur ve o mührün sahibi, kitabın sahibi olduğu açıkça belli olur. Ekslibrisin Türkiye’deki gelişimi ilkokullardan başlamıştır. Artık öğretmenlerimiz ekslibris öğretir hale geldi. Bunun yanında yarışmalara katılan ve ödül alan çok sayıda arkadaşımız var. Size sürpriz gibi gelecek ama Türkiye’de 6 üniversite ekslibrisi ders olarak okutuyor. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde de seçmeli ders olarak 'Ekslibris Tasarımı' dersi var. 1997’de Ankara’da kurulan Ekslibris derneği,15 büyük kentimizde ve 8 farklı ilde sergi açtı. 4 uluslararası yarışma organize etti. 2010’da da tüm Türkiye’nin katıldığı bir kongreyi organize etti. Türkiye’den ekslibrisin tanıtılması için çok ciddi çaba sarf ediyoruz."