Prof.Dr. Süleyman İrvan: “Yalan haberle mücadelede medya okuryazarlığı şart”
Korona virüs haberciliği üzerine
Haber Üsküdar
Bugün (2 Mart 2020) TRT Radyo 1'de yayımlanan “Ailece” programına telefonla katılan Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, korona virüs salgını çerçevesinde medyanın tutumuyla ilgili soruları cevaplandırdı.
Medyanın korona virüs haberlerine gösterdiği aşırı ilginin nasıl değerlendirilmesi gerektiği şeklindeki soruya İrvan şu cevabı verdi: “Medyanın yeni ortaya çıkan ve hızla yayılan bir virüse ya da aniden ortaya çıkan herhangi bir krize ilgi göstermesi elbette beklenen bir şey. Bunun çok yadırganmaması lazım. Ancak, son korona virüs salgını başladığında medyada birçok komplo teorisi yayıldı. Medya da sever komplo teorilerini. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim. Bugün itibarıyla 90 bine yakın kişiye bulaşmış korona virüsü. Bunların yaklaşık 80 bini Çin’de. Öte yandan 68 ülkede de korona virüse yakalanmış hasta tespit edildi.”
Sağlık konusunda uzmanlaşmış muhabirlere ihtiyaç var
Türkiye’de henüz bir vaka tespit edilmediğinin altını çizen Prof. Dr. İrvan, “Bu salgının Türkiye’ye ulaşmayacağı anlamına gelmiyor. Burada elbette medyaya çok büyük görev düşüyor. Medyanın doğru, sağlık haberciliğine uygun bir habercilik yapması gerekiyor. Maalesef hem geleneksel medyada hem de sosyal medyada bu salgın çok abartılı biçimde aktarılıyor” dedi. Bu tür bir haberciliğin toplumu paniğe sevk edebileceğini ifade eden İrvan, “Medya sağlıkla ilgili bir haberi verirken nelere dikkat etmeli?” şeklindeki soruya şu cevabı verdi: “Aslında sıkıntı şu. Türkiye’de sağlık konusunda uzmanlaşmış fazla gazeteci yok. Sağlık haberlerini de diğer haberleri yapan muhabirler yapıyor. Aslında sağlık konusu çok önemli ve bu konuda uzmanlaşmış muhabirlere ihtiyaç var. Aynı zamanda, Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere sağlık konusunda yetkili kurumların gazetecileri bilgilendirmeleri gerekiyor.”
“Bu haberler verilirken neye dikkat edilmeli?” şeklindeki soruyu da cevaplandıran İrvan, “Öncelikle bu haberlerin kaynağı kim, bilgiler kime dayandırılıyor o önemli. En başta bu haberler doğru kaynaklara, bu konuda uzman kaynaklara dayandırılmalı ve doğru bilgiler aktarılmalı” dedi.
“İnsanlar Google’dan hastalıklarla ilgili araştırmalar yapıyorlar, bu konuda ne dersiniz?” sorusuna İrvan, bu durumun internetle birlikte yaygınlaştığını, kendisinin de zaman zaman internette hastalıklarla ilgili bilgi aradığını ifade etti. İrvan, internette doğru bilgiyi bulabilmenin çok önemli olduğunu, bunun için de medya okuryazarlığına önem vermek gerektiğini söyledi.
Sosyal medyayı bir veri olarak kabul etmeliyiz
“Sosyal medyada çok sayıda yanlış bilgi var, bununla nasıl mücadele edilmeli, kendimizi sosyal medyadan nasıl korumalıyız?” şeklindeki soruyu cevaplandıran Süleyman İrvan, özellikle genç kuşağın sosyal medyadan beslendiğini, sosyal medyayı yok saymanın mümkün olmadığını, sosyal medyanın bir veri olarak kabul edilmesi gerektiğini ifade etti. İrvan, “Peki bu konuda ne yapacağız? Nasıl bir politika üreteceğiz? Benim bu konuda yapabileceğim tek öneri, sosyal medyayı da içine alacak şekilde medya okuryazarlığıdır, çocuklarımızı medya okuryazarı haline getirmektir.” Sosyal medyada yanlış bilgiyle mücadele etmek için birçok yol olduğunun altını çizen İrvan, Sağlık Bakanlığı’nın oluşturacağı bir sosyal medya ekibiyle tıpkı teyit.org’un yaptığı gibi, sosyal medyada sağlıkla ilgili yanlış haberleri, bilgileri anında tespit edip toplumu doğru bilgilendiren bir çalışma yürütebilir.”
“İnsanlar, açıklama yapılmazsa bilginin gizlendiğini düşünüyorlar” diyen İrvan, yeterli ve ikna edici bilgi verilmediğinde söylenti ve dedikodunun yayıldığını söyledi. “Bu tür konularda proaktif olmak, yani ön alıcı olmak lazım, ikincisi de önleyici çalışmalara çok ağırlık vermek lazım” dedi.