Gaziantep Basın Cemiyeti Başkanı Arif Kurt: Hayattan resmen ertelendik
Haber Üsküdar - Gamze Nur Tuncer
Üsküdar İletişim’de verilen ‘Yerel Gazetecilik’ dersi kapsamında Gaziantep Basın Cemiyeti Başkanı Arif Kurt ile bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine Gaziantep medyası ve depremin yerel medya üzerindeki etkileri hakkında sorular sorduk.
Kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okul mezunusunuz, gazeteciliğe ne zaman ve hangi görevle başladınız?
1970 yılında Gaziantep’te doğdum. İmkânsızlıklar yüzünden üniversite eğitimimi yarıda bırakmak zorunda kaldım. Lise mezunuyum yani. Gazeteciliğe 1993 yılında ulusal yayın yapan Türkiye’nin ilk ekonomi gazetesi, merhum Nezih Demirkent’in sahibi olduğu Dünya gazetesinde muhabir olarak başladım. 1997 yılında gazetenin Güneydoğu Bölge Müdürü olarak çalıştım. 2002 yılında Doğan Medya Grubu’nun Finansal Forum gazetesinin Bölge Müdürlüğü’nü yaptım.2002 senesinde Gaziantep merkezli Beyaz Sayfa isimli haftalık ekonomi gazetesini çıkardık. Sonrasında özel bir TV kanalında genel müdürlük yaptım. Bu görevi 19 yıl boyunca sürdürdüm. Daha sonra Kent Medya Grubu’nu kurdum ve halen Arapça ve Türkçe yayınlar yapan sitelerin sahibiyim.
Halen başkanlığını yaptığınız Gaziantep Basın Cemiyeti’nin tarihçesi hakkında bilgi verebilir misiniz? Ne zaman kuruldu, kaç üyeniz var, Cemiyet olarak neler yapıyorsunuz?
Gaziantep Basın Cemiyeti, ek işi değil tek işi gazetecilik olan 57 gerçek gazetecinin bir araya gelerek 2015 yılında kurduğu bir dernektir. Mesleki anlamda projeler yapan, üyelerin mesleki gelişimleri için çalışan, sendikal faaliyetleri yürüten, yasa yapıcı tarafından verilmiş haklarının korunmasını sağlayan, yurt içi ve yurt dışı geziler organize eden derneğimizin şu anda 100’e yakın üyesi bulunmaktadır. Ayrıca 50’nin üzerinde Suriye’den gelen gazetecilerin fahri üyelikleri bulunan derneğimiz, onların entegrasyon sürecini hızlandıran çalışmalar yapmaktadır.
Cemiyet başkanlığını yaptığınız şehrinizde basın ve gazete faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Kaç gazete var, kaç haber sitesi var? Şehrinizdeki gazeteciliği ve basını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gaziantep’te resmi ilan alan 14 gazetenin birleşmesi ile 4 resmi ilan alan gazete, 21 tane günlük çıkan gazete, 13 radyo, 1 ulusal yayın yapan yabancı, 1 de Türkçe yayın yapan TV ile biri Arapça 50’ye yakın internet sitesi bulunmaktadır. Gaziantep’teki sayısal çoğunluğun yanında niteliksel anlamda zenginlik var denemez. Yeni çıkan internet yasası ve dezenformasyon yasası ile şartlar zorlaşsa da ilerleyen dönemde nitelikli medya kuruluşlarının artmasını bekliyorum. Genel olarak alaylı kişilerin çalıştığı ve medya sahibi olduğu Gaziantep basını son zamanlarda yaşanan ekonomik krizden en fazla etkilenen sektör konumundadır. Bu yapısıyla ekonomik bağımsızlığı olmayan sektörde kamu yararına yapılan yayınlar bazen sekteye uğrayabilmektedir.
Yerel medyanın temel sorunları nelerdir? Bu sorunları çözmek için neler yapılmalıdır? Cemiyet olarak bu sorunları çözmek için neler öneriyorsunuz?
Yerel medyanın en büyük problemi ekonomiktir. Yerelde uydu yayını yapan bir TV ile Türkiye’nin en güçlü medya kuruluşları (Kanal D, Show, Fox, TV8) Türksat’ta aynı frekans bedelini ödemektedir. Gelir kalemlerinde ayrı, gider kalemlerinde aynı durumdayız. Ayrıca kağıt, kalıp, baskı, işçilik, dağıtım ve telif gibi geçmişten gelen ödeme güçlüğü çekilen harcamalar, internet medyasında ise erişim ve etkileşim ile trafik problemi, asgari kadro şartı, sektörü ekonomik olarak güçlü patronların at koşturduğu mecralar haline getirmiştir. Gazetecilik kamu adına yapılan bir meslek olmaktan çıkıp, kamu ihalesi alan patronların var olduğu ve nüfuz tüccarlığı yaptığı mecralar haline gelmiştir. Fikir özgürlüğü, ekonomik bağımsızlığı olanların istediklerini yapma özgürlüğüne dönüştü medyada. Gazeteciler güçlü patronların çalışanları olarak yaşamaktadırlar.
Yerel medya neden önemli?
Kalbe giden ana damarın yanındaki kılcal damar gibidir yerel medya. 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında yerel medya bulunduğu yerde halkı doğru bilgilendirme adına önemli görevler üstlenmiş, Türkiye’nin hainlere teslim edilmesini engellemiştir. Yerel medya ulusal medyanın mutfağıdır. İnternet yayıncılığı ile birlikte bu tanım da tarihe gömülmüştür. Kent Medya Grubu olarak bizler merkezi Gaziantep’te olan ve Gaziantep ağırlıklı haberlerin yapıldığı bir medya kuruluşuyuz meselâ. Yerel medya kavramı internet medyası ile tarihe gömülmüştür.
Haberci olmak isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?
Gençlere tavsiyem, işlerini ciddiye alarak, bir haberin dünyayı değiştireceğini düşünerek önemsemeleridir. Biz aracıyız. Doğruyu bilmesi gerekenlere aktaranlarız. Kamu adına denetleyen ve takip edeniz. Milletin sesiyiz.
Son olarak da geçtiğimiz süre zarfında yaşanan, hepimizi derinden sarsan ve ne kadar uğraş versek de asla yaraları saramayacağımız bir deprem yaşandı. Birçok kayıpla beraber hepimize ders olan, aynı zamanda her şeyi daha net görmemizi sağlayan bu afeti en yakından takip eden kişilerden birisiniz. Deprem şehrinizdeki medyayı nasıl etkiledi? Gazeteciler ve medya işlerine devam edebiliyor mu?
Yüzyılın afeti depremi yaşadık. Yaşayanlardandık. Çok kötü günler geçirdik. Hayattan resmen ertelendik. Pandemi sonrası deprem hem fiziki olarak hem de psikolojik olarak bizleri çok etkiledi. Gaziantep olarak biz Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya’ya göre şanslıydık. İlçelerimiz İslahiye ve Nurdağı yerle bir oldu. İşler durdu. Bırakın işleri, hayat durdu. Hatay, Maraş, Malatya ve Adıyaman’da hayat halen geriden geliyor. Alışmaya çalışıyoruz.
Depremin yerel medya üzerinde yarattığı sorunları çözmek için neler yapılmalı? Önerileriniz var mı?
Yerel medya sübvanse edilen kalemlerle ayakta durmaya çalıştı. Kayıplarımız var. Maddi manevi. İnancımız var. Yaşama dair inancımız. Sosyal medyada herkes vatandaş haberciliği olayını devreye soktu. Kurumsal kimlikli siteler ve mecralar değerlendi. Haberi bir kişi verse bile millet kurumsal kimliğe bakarak haberlere itibar etti. Sosyal medya kullanımı arttı. İnandırıcılık mekanizması devreye girince kurumsal mecraların değeri arttı. Bana bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
Başta deprem olmak üzere diğer afetlerde de basının ve gazetecilerin yeterince özgür olduğunu düşünüyor musunuz? Sosyal mecraların bu anlamda gazete ve televizyonların önüne geçtiğini söyleyebilir miyiz?
Özgürlüğümüzü değil hayatımızı daha çok önemsiyoruz. Basın özgür müydü? Veya neye göre değildi! Baktığınız yere bağlı. Belki çok özgür olmayabiliriz ama özgürce cümleler kurabiliyor ve hayattayız.