Büşra Kireçkaya, diş hekimliği eğitiminin zorluklarını anlattı
Büşra Kireçkaya ile diş hekimliği bölümü ve bölümün bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunları üzerine konuştuk.
Haber Üsküdar - Şüheda Arvas
Pamukkale Üniversitesi diş hekimliği son sınıf öğrencisi Büşra Kireçkaya ile diş hekimliği bölümü ve bölümün bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunları üzerine konuştuk. Yüksek maliyetli malzeme masrafları, staj uygulamaları sırasında kullanılan malzemelerin öğrenciler tarafından karşılanması ve stajda ücret ödenmemesi en büyük sorunlardan.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Büşra Kireçkaya, 22 yaşındayım. Pamukkale Üniversitesi'nde diş hekimliği son sınıf öğrencisiyim. Memleketim Denizli ve orada doğup büyüdüm.
Bölümünüzü ve okulunuzu tercih etme sebebiniz neydi?
Bu bölüm tercih döneminde aklıma gelmişti. Daha öncesinde tıp istiyordum fakat puanım tutmadığı için diş hekimliğini tercih ettim. Tercih döneminde de araştırınca bana gayet uygun olduğunu ve güzel bir fakülte olduğunu gördüm. Pamukkale Üniversitesi'ni tercih etme sebebim de burada yaşadığım için ailemden ayrılmak istemedim.
Diş hekimliğini temposuyla beraber değerlendirecek olursak, nasıl bir fakültedir?
Diş hekimliği gerçekten de çok zor bir fakülte. Pratiği çok fazla ve bunun yanında teorik dersler de gerçekten çok zorluyor. Bu durum birinci sınıftan başlayarak her dönem artarak devam ediyor. İlk 3-4 yıl boyunca kendi branş derslerimizin yanında bazı tıp derslerini de alıyoruz. Ders programlarımız çok yoğun oluyor. Derslerimiz genelde sabah 08.30-09.00 gibi başlayıp akşam 17.00’de bitebiliyor. Haftanın beş günü hep okuldayız. Hafta sonları da genelde ödevlerimizi yapmakla geçiyor.
Çok yoğun pratik dersleriniz var. Bu teorik ve pratik derslerin işlenişi nasıl oluyor?
Program genelde haftalık pratik derslerimiz ve onların teorik dersleri şeklinde ilerliyor. Birinci sınıfta diş anatomisi ve fizyolojisi ile başlıyorsunuz. Or ada da zaten sabun, mum, alçı gibi işlemlerle bütün dişleri tek tek, bütün hatları ve uzunluklarıyla öğreniyorsunuz. Bunun yanında bu derslerin teorik kısmını da görüyorsunuz. İkinci ve üçüncü sınıfta preklinik ve fantom adı altında laboratuvar derslerimiz oluyor. Burada da restoratif diş tedavisi, endodonti ve protetik diş tedavisi adı altında üç branşımızın pratik dersleri oluyor. Her hafta bir işlem öğreniyorsunuz. Hangi dişe nasıl bir dolgu yapılmalı, bu dolgu nasıl açılır diye. Yaptığımız işlemler için ödevlerimiz oluyor. Bu da her hafta dediğim gibi üç dersten en az üç ödevinizin olması demek. Dördüncü ve beşinci sınıfa gelince yoğun bir staj döneminiz oluyor. Bu dönem hem staj hem vize-final hem de ödevlerle çok yoğun geçiyor. Yani stajınız olsa bile staj çıkışı sınava girebiliyorsunuz veya ödev yapmaya gitmeniz gerekebilir. Yani hep bir çalışma ve yoğunluk hali içindesiniz.
Pandemi döneminde neler yaşadınız? Online eğitime geçiş süreci eğitim hayatınızı nasıl etkiledi?
Tam da pratik derslerimizi bitirip daha çok klinik gözleme geçtiğimiz yani üçüncü sınıfın ikinci döneminde pandemi bize denk gelmişti. Tabii klinik gözlem yapamadık. Hocalarımızı, asistanlarımızı izleyemedik ve dördüncü sınıfın ikinci döneminde hasta almaya başlayabildik. Bu bizim için gerçekten çok korkutucuydu. Ortada bir Kovid riski var ve bulaşın çok kolay yayılacağı bir ortamda çalışıyoruz. Online eğitim yüzünden gözlem yapamadan direkt hastanın bize verilmesi, 'Hadi bu işlemi sen yap' denmesi bizim için çok stresliydi. Normalde üçüncü sınıfın gözlem kısmında anestezi nasıl yapılır, ölçü nasıl alınır gibi bazı küçük işlemlerin teoriğini bilsek bile pratik olmayınca bazı şeyler olmuyor maalesef. Meselâ dördüncü sınıfa geçerken çok korkuyordum. “Anestezi yapmayı bilmeden nasıl hastayı alacağım? Nasıl tedavi yapacağım?” diye endişelerim vardı. Normalde dördüncü sınıfın tamamında hasta bakmamız gerekiyordu ama bize sadece bir dönem verildi. Stajlarımız sadece iki haftaydı. Bu sürede çok az hasta bakabildik. Pratiğe dayalı bir bölüm olduğu için ileride daha az tecrübeli olacağız diye endişelerimiz de oldu. Bunun dışında yine alt dönemlerimiz de çok sıkıntı çekti. Bire bir pratik eğitim süreçleri çok aksadı. Yine aynı zamanda pratik sınavlarda da çok büyük sıkıntılar yaşandı. Bazı üniversiteler kameralı sınavlar yapmak zorunda kaldı. İnsanlar kendi evlerinde laboratuvar ortamındaymış gibi sınavlara girmeye çalıştı. Tabii herkesin aynı ekipmana, aynı internet hızına veya bilgisayara sahip olmayışı bu süreci daha da zorlaştırdı. Sistemlerde yaşanan bazı sıkıntılar yüzünden de derslerimizden yine pek verim alamadık.
Yaşanan sorunlara gelecek olursak, malzeme fiyatları öğrencilerin en çok şikâyetçi oldukları konulardan birisi ve bu birinci sınıftan son sınıfa kadar artarak devam eden bir durum. Yine aynı şekilde stajlarda uygulama masraflarını öğrencilerin karşılaması ve stajda ücret ödenmemesi. Bu konularda neler söylemek istersin?
Malzemelerimiz genelde yurt dışı bazlı oluyor. Dolar ve Avro üzerinden alıyoruz. Bundan dolayı Dolar ve Avro'da bir artışın olması direkt bizim malzemelerimizde fiyat artışına neden oluyor. Genel olarak zaten biz diş hekimliği öğrencilerinin korkulu rüyası vardır. Dönem başında bize bir malzeme listesi atılır. Bu çok uzun bir listedir ve her dersin ayrı bir malzeme listesi olur. Bunlar genelde fiyatları 1000-2000 TL’ye dayanan malzeme listeleridir. O listelerin malzemelerini temin edince bunlar bizi bir yıl boyunca götürür diye bir şey de yok. Meselâ fantom laboratuvarında kullandığımız dişlerin tanesini 10 TL'ye alabiliyoruz. Sadece bir ödev diye 10 TL harcanıyor gibi durabilir ama o ödev bazen istenildiği gibi olmuyor. Mecbur başa dönüp tekrardan o malzemeyi almak gerekebiliyor. Yani sadece bir dönemde bile çok büyük rakamları malzemelere ödemek zorunda kalıyoruz. Yine aynı şekilde, dördüncü ve beşinci sınıfa gelindiğinde staj malzemelerini öğrencinin karşılaması gerekiyor. Hastalarda en basit olarak kullandığımız bir peçete, hasta önlüğü, pet bardak veya sakşın dediğimiz bir aletimiz var. Bunların bile öğrenciden istenmesi gerçekten çok üzücü bir durum. Yani en ufak bir şey olan peçeteyi bile biz hastaneden veya klinikten kullanamıyoruz. Kendimiz getirmek zorundayız. Bunlar öyle ucuz şeyler de değil. Hastalarda kullandığımız için en kaliteli olanlardan almak zorundayız. Öbür türlüsünü zaten hocalarımız da kabul etmiyor. Staj ücretleri konusunda da bizler dördüncü ve beşinci sınıfta aktif olarak hasta bakmamıza rağmen ne yazık ki staj ücreti almıyoruz. Kanal tedavisini, dolgusunu, diş taşı temizliğini vesaire hepsini biz yapıyoruz ama buna rağmen yine de emeğimizin bir karşılığı olmuyor. Daha fazla staj dönemi almamıza rağmen sağlık bölümleri içinde staj ücreti almayan tek bölüm biz olabiliriz.
Staj döneminde en çok zorlandığınız ve en çok canınızı sıkan konu ne oldu?
Benim şahit olduğum, arkadaş çevremden ve sosyal medyadan da duyduğum üzere yaşadığımız bazı şeyler var. Meselâ biz öğrenciyiz ve hocalarımız, asistanlarımız bizden kendi tecrübelerine yakın bir tecrübede olmamızı ve o şekilde hasta bakmamızı istiyorlar. Çok uzunca bir süre hastanın başında vakit geçirince bile 'Neden bu kadar uzun sürdü?', 'Neden hızlı yapamıyorsunuz?' tarzında bazı söylemleri oluyor. Ya da hiç bilmediğimiz bir işlemi yapmamızı istiyorlar. Yardım almak için soru sorduğumuzda da, 'Bunu da bilmiyorsanız bu zamana kadar nasıl geldiniz?' diyorlar. Aynı zamanda staj sözlülerimiz oluyor. Onlar da çok stresli. Eğer geçemezsek hasta almamıza izin verilmiyor. Bir diğer sorun ise hastaya yaptığımız işlemlerin her aşamasında hocalarımızdan veya asistanlarımızdan onay alınması gerekiyor ki bir diğer aşamaya geçebilelim. Bazı durumlarda asistan eksikliğinden dolayı hasta başında diğer aşamaya geçmek için asistanı beklemek zorunda kalıyoruz. Bazı hastalar uzunca bir süre öyle durunca sizin o işlemi beceremediğinizi düşünebiliyorlar. Bazı hastalarımız da üniversite hastanelerine gelirken üniversite öğrencilerinin onlara bakabileceğini ve bizim öğrenci olduğumuzu duyduklarında şaşırıp tepki verebiliyorlar. 'Sen bakma' diyenler oluyor. Ya da asistanlarımız orada olunca, 'Onlar bu işlemi bilmez. Siz yapın. Siz daha tecrübelisiniz. Onlar yapamazlar' tarzında söylenebiliyorlar. Bunun dışında yine bazı hastalarımız bulaşıcı hastalığa sahip olmasına rağmen bunu gizlemeye çalışıyorlar. Bu da bizi çok korkutuyor. Kovid temaslı veya hepatit olan hastaların böyle sorumsuz davranışları yüzünden bazı arkadaşlarımıza bulaştığı da olmuştu.
Yani mobbinge maruz kaldığınızı söyleyebiliriz değil mi?
Evet maalesef mobbing var. Yok diyemeyiz. Diş hekimliği usta-çırak ilişkisi üzerine şekillenen bir eğitim. Bu durum duyduğum kadarıyla köklü üniversitelerde daha fazla oluyor. Bize mobing yapanlar, 'Biz bunların daha kötüsünü yaşadık' diyerek normalleştirmeye çalışıyorlar.
Son yıllarda plansız bir şekilde artan diş hekimliği kontenjanları ve bununla beraber azalan atamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şu anda çok fazla fakülte artışı meydana geldi zaten. Özellikle diş hekimliği fakültelerinde ve sadece yeni fakültelerde değil mevcut fakültelerde de kontenjan artışına gidildi. Bundan dolayı hem eğitim kalitesi olumsuz etkileniyor hem de ileride hatta şu anda bile yeni mezunlar iş bulma konusunda sıkıntı çekiyorlar. Devlet atamaları yeterli değil. Yapılan başvuru sayıları ile atamalar arasında büyük bir uçurum var. DUS (Diş Hekimliği Uzmanlık Sınavı) kontenjanları da çok az. Bu sınav yılda bir kez ve tek bir şehirde yapılıyor. Aynı zamanda açılan fakülteler çok yeni oldukları için teknik açıdan veya kadro açısından yetersiz olabiliyorlar. Diş hekimliği pratiğe dayalı bir meslek, ne kadar pratik yapılırsa ve ne kadar hasta bakılırsa o kadar büyük bir avantaj sağlar.
Çalışma hayatına geçersek siz özelde mi yoksa devlet kurumunda mı çalışmayı tercih edersiniz? İkisinin farkları var mı?
Yani şu anda devlette şöyle bir sıkıntı var. Randevu süreleri çok kısıtlı ve çok fazla hasta var. Aslında ihtiyaç olmasına rağmen yine de yeterli atamalar yapılmıyor. Hastalar çok kısa süre içerisinde tedavi edilmeye çalışılıyor ve bunun için de hastalara ne yazık ki alternatif sunulamıyor. Yine aynı şekilde sistem randevuları çok geç tarihlere verebiliyor. Bu yüzden hasta çürük bir diş yüzünden randevu almak istiyorsa geç tarihe randevu bulabildiği için dolgu ile kurtarabilecek bir dişe bu sefer kanal tedavisi işlemi yapmak zorunda kalabiliyoruz. Yani hem devlete hem doktora hem de hastaya ekstra yük çıkıyor. Doktorlar için de yorucu bir durum var. Yoğun tempoda çok fazla sayıda hasta bakmaya çalışıyorlar. Özel hastaneler gibi hasta ile ilgilenemiyor maalesef. Tabii oralarda daha fazla vakit olduğu için hastayı daha iyi muayene ediyor. Bir başka tarafı ise malzemeler daha çok ithal olduğu için özeldeki o tedavi ücretleri de daha fazla olabiliyor. Aynı zamanda özel bir klinik açmak isteseniz bile bu şartlarda bu biraz zor gözüküyor. Ya da yeni mezun biri olarak kliniklerde çalışmak istediğimizde bizden bir veya iki yıllık tecrübe istiyorlar ancak yeni mezun olduğunuz için böyle bir şansımız yok. Bunun dışında çok sık rastladığımız diş teknikerleri tarafından açılan klinikler var. Hastaları onlar tedavi ediyorlar. Bunlar açtıkları bu kliniklerde yeni mezun olmuş iş arayan diş hekimlerine, 'Sen gel ama diplomanı bize ver. Arada gelirsin bir iki tane kanal tedavisi yaparsın. Sadece kanal tedavisi yapacak bir diş hekimine ihtiyacımız var zaten' diyerek yeni mezun ve iş arayan hekimleri de bu şekilde kullanmaya çalışanlar oluyor. Kısacası her iki tarafın da kendi içinde artıları ve eksikleri var.
Alanın yurt dışı imkânları nasıl peki?
Genelde çoğu ülkede bizim diplomalarımız geçerli sayılmıyor maalesef. Denklik sorunu yüzünden de çok fazla sınava tabi tutuluyorsunuz. Bunun dışında bazı ülkelerin pratik sınavları da oluyor. Bu sınavlarda da gerçekten hasta bakıyorsunuz, en başından en sonuna kadar hastayı tedavi ediyorsunuz ve bu sınavlar çok zor oluyor tabii ki. Yani yurt dışı imkânları hem kısıtlı hem de zor gözüküyor.
Geçtiğimiz dönemlerde diş hekimliği öğrencilerinin yaşadığı bu sorunlarla ilgili düzenlemeler ara ara meclise taşınmıştı ama net bir karar çıkmadı. Nasıl bir karar siz diş hekimliği öğrencilerini mutlu eder?
Tabii bizim bir sürü problem var. Meclise taşınması bizi sevindiriyor ama bir kararın çıkmasını da çok isterdik. Öncelikle bu kontenjan artışına bir dur denilmesi gerekiyor. Bu durum ileride gerçekten çok olumsuz şeyler getirecek. Devlet atamaları çok kısıtlı ve mezun sayısı da bir o kadar fazla. Bu yüzden atama kontenjanlarının arttırılmasını istiyoruz. Hastaların tedaviye daha kolay ulaşabilmesi için diş sağlığı merkezlerinin açılması gerek. Normal şartlarda 6 ayda bir diş kontrolünü yapılmasını tavsiye ediyoruz. İnsanlar bunu çok ihmal edebiliyorlar. Daha kolay tedavilerle hastanın dişini kurtarılabilecek durumdayken bu ihmaller yüzünden iş daha da zorlaşıyor. Yine dediğim gibi DUS kontenjanlarının arttırılması gerekiyor çünkü yeni fakülte açılmasına rağmen asistan sayısı çok az oluyor. Bu sınavın en azından yılda iki kez yapılması gerektiğini düşünüyorum. Sadece Ankara'da değil de alternatif olarak başka şehirlerde de yapılmasını istiyoruz çünkü sadece bir gün için başka illerden ulaşabilmek insanlar için sıkıntılı olabiliyor. Bir başka mevzu ise özel kliniklerde denetimlerin artırılması gerekiyor. Diş teknikerleri tarafından açılan usulsüz kliniklerin de kapatılması gerek. Çoğu yanlış tedaviler uygulayabiliyor. En büyük sorunlarımızdan biri de malzeme fiyatları, staj ücretimiz ve staj için bizim kendi karşıladığımız malzemeler. Biz ancak bunlara getirilen çözümler ile mutlu olabiliriz.
Her meslekte olduğu gibi diş hekimlerinin de oluşturduğu Genç Diş Hekimleri Derneği, Türk Diş Hekimleri Birliği vb. topluluklar ve dernekler var. Sizin yaşadığınız bu sorunlar için kamuoyu oluşturması adına onların yaptığı çalışmaları yeterli buluyor musunuz?
Şu anda sosyal medyada zaten her ay çalışmalar yapılıyor ve bu şekilde sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Anlattığım bu sorunları sürekli dile getiriyoruz ama somut bir çalışma veya bunun somut bir sonucunu göremiyoruz maalesef. Onun için şu anda yeterli olduğunu düşünmüyorum. Daha somut bir çalışma yapılması gerekiyor ki bu sorunları çözebilelim. Bugün çözülemeyen her sorun gittikçe daha da büyüyor. Yani biz sosyal medyadan sesimizi ne kadar duyurmaya çalışsak bile bununla ilgili daha ileri boyutta ve daha somut bir halde çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyorum. En azından şimdiye kadar benim duyduğum böyle bir çalışma yok.
Peki son olarak, 5 yıl önceye gitsek her şeye rağmen yine bu bölümü seçer miydiniz? Hep olumsuz şeylerden bahsettik gibi ama siz bu fakülteye gelmek isteyenlere veya okuyan öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Tabii bu dönem dönem değişebiliyor. Bazen gerçekten de çok yorulduğum zamanlarda 'Keşke pratik bölümü olmayan sözel bir bölüme gitseydim, en azından sadece teorik derslere çalışıp geçerdim. Ya da alttan ve üstten ders alma durumum olurdu, en azından sınıfta kalma korkusu olmazdı' diye düşündüğüm olmuştu. Sonra staj dönemine gelip hastalarla ilgilenince bu durum bize motivasyon kaynağı sağladı. Sizi hekim olarak görmeleri, doktor bey/doktor hanım demeleri ya da tedavilerini uyguladığınız zaman size teşekkür ederek hediyeler getirmeleri sizi gerçekten de mutlu edebiliyor. Mesela pedodonti bölümünde çocuklarla ilgilendiğinizde ne kadar yorulsanız bile en sonunda yanınızdan ayrıldıklarında size teşekkür etmeleri, gülümseyerek el sallamaları bile sevindirebiliyor. Bu bölümü okuyanlara da, düşünenlere de şunu söylemek istiyorum, evet zor, stresli, sıkıntılı ama işin sonunda onlarla ilgilenmek, onlara yardımcı olup tedavi edebilmek bütün o zorlukları unutturabiliyor.
Verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim.