Haber Üsküdar – İrem Gül

Çocuk gelişimi uzmanı Ayşegül Bahar Ateş ile sosyal medya ve çocuk üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. 

Sosyal medya mecralarında hesap açmak için belirli yaş sınırlamaları mevcut. Ülkeden ülkeye değişen bu yaş sınırı Türkiye’de 13 fakat bu platformlar çok çabuk kandırılabildiği için çocuklar bu sınırlamaları yaşlarını olduğundan büyük işaretleyerek çok kolay aşıyor ve kullanıma başlayabiliyorlar. Sizce bu platformlarda hesap açmak için minimum yaş sınırı kaç olmalı? Neden?

Günümüzde internet kullanım yaşı neredeyse anaokulu çağına indi. Mevcut düzeni düşünürsek 13 yaş sınırı birçok platform için uygun yaş sınırı olarak kabul edilebilir. Fakat bazı uygulamaların içerikleri ne yazık ki 18 yaş ve üzeri olduğundan bu limit yetersiz kalmaktadır. Bu açıdan bakacak olursak; sosyal medya kullanımında en önemli etkenin aile kontrolü olduğu gerçeğidir.

Biliyorsunuz ki çocuklarının fotoğraflarını ve videolarını sosyal medya mecralarında sıklıkla paylaşan aileler var, hatta bunun üzerine üretilmiş bir terim dahi var “sharenting” diye tabir ediliyor. Bu konu hakkında olumlu ve olumsuz bakış açıları mevcut. Örneğin bazı insanlar komik ve tatlı geldiği için hoş karşılarken bir diğer kesim ise bu içeriklerin kötü düşünceli insanlar tarafından farklı şekillerde kullanılabileceği düşüncesinde. Peki bir çocuk gelişim uzmanı olarak siz ne düşünüyorsunuz?

Son zamanlarda kullanılmaya başlanan “Sharenting” kavramı; İngilizcede paylaşmak anlamına gelen ‘share’ kelimesi ile ebeveyn anlamına gelen ‘parent’ kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Günümüz ebeveynleri bebeklikten itibaren çocuklarının neredeyse her anını sosyal medyada aktif olarak paylaşırken yapılan araştırmalar bu sayede anne babaların ebeveynlikle ilgili endişelerinin azaldığını göstermektedir. Ancak bu durum ileride çocuk açısından risk teşkil edebileceğinden bir uzman olarak paylaşımların herkese açık olmasını doğru bulmamakla birlikte yapılan paylaşımların gizlilik ve güvenlik ihlallerine yol açabileceğinin unutulmaması gerektiğini düşünüyorum.

Youtube denilen video paylaşım sitesinde videolar üretip belirli izlenme sayısı ile popülerlik kazanarak “Youtuber” haline gelmiş çocuklar var. Bu çocuklar videolarının altına gelen yorumlar ile siber zorbalığa maruz kalıyor. Tabii Youtube çocuk videolarına yorum yapmayı kısıtlıyor fakat videoyu paylaşırken “çocuklara özel” seçeneği işaretlenmez ise bu yorumlar gelebiliyor. Youtuber çocuklar bu durumdan nasıl etkileniyor? Bu süreç ileriki yaşantılarında tehlike arz eder mi?

Youtube çocuk kanallarının aileler tarafından teşvik edilmesine ve hatta çocuk istemediği halde ailesi tarafından buna mecbur bırakılmasına son derece karşıyım. Umarım daha fazla çocuk youtuber vakasıyla karşılaşmayız. Aksi halde özellikle ergenlik dönemindeki çocukların ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalmaları kaçınılmaz olacaktır.

Çocuklar artık fiziki oyunlar oynamak yerine sosyal medyadaki sanal oyunları tercih etmeye başladı. Sanal oyunlar çocukların motor becerilerinin gelişiminde olumsuz etki yaratır mı?

Hiçbir sanal oyun çocuğun motor gelişimini desteklemez. Dolayısıyla sanal oyun oynayan ya da masa başında hareketsiz kalan çocukların mutlaka fiziksel aktivitelere yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda ebeveynlere büyük rol düşüyor.

Kişiliğin şekillendiği ergenlik döneminde sosyal medya kullanımı kişilik özelliklerinde ne gibi etkiler bırakır?

Ergenlik dönemi uzun soluklu bir süreç olduğu için sosyal medya kullanımının denetim halinde olması en büyük arzum. Fakat birçok genç için bu ne yazık ki mümkün değil. Haliyle gençlerin bilgi kirliliğiyle karşılaşması kaçınılmaz olacağından kişilik özelliklerinin bu durumdan olumsuz şekilde etkilenmesi oldukça yüksek görünmektedir.

Yaşlara göre çocukların sosyal medya kullanım süreleri nasıl olmalı? Bu süreleri nasıl düzenleyebiliriz?

6-15 yaş aralığındaki çocukların internet kullanımı araştırıldığında 2013’te yüzde 50,8 olan bu oranın 2021’e gelindiğinde yüzde 82,7’ye yükseldiği görüldü. Cinsiyetler bazında incelendiğinde ise erkek çocuklarının internet kullanım oranı 2013’te yüzde 53,7 iken 2021’de yüzde 83,9'a yükseldi; kız çocuklarının da 2013’te yüzde 47,8 iken 2021’e gelindiğinde yüzde 81,5'e yükseldiği açıklandı. Bu veriler ışığında sosyal medya kullanım sürelerinin çocuğun ekran kullanım süresiyle planlanması gerektiğini savunuyorum. 13 yaşından önce sosyal medya kullanımı olmamalıdır.

Hem bir anne hem de bir çocuk gelişim uzmanı olarak çocuğunuzda sosyal medya kullanımı açısından nasıl önlemler alıyorsunuz? Tavsiyeleriniz neler?

Çocuğumun yaşı itibariyle kullandığı sosyal medya hesabı yok. Kısmet olur kullanacağı günleri görebilirsem yaşına uygun uygulamaları seçmesi konusunda desteklemeyi düşünüyorum. Hem uzman hem de bir anne olarak çocuğumun fotoğraf ve videolarını kısıtlı kullanma taraftarıyım. Her ebeveynin bu konuda kendi denetimi var, bize de buna saygı duymak düşer.

Sosyal medya ve çocuk ilişkisi bağlamında eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Sosyal medya ve çocuk ilişkisinde en temel rol biz anne babalara düşüyor. Çocuğumuzun güvenliğinden, ruh sağlığından, gelişiminden kısacası her durumdan bizler sorumluyuz. Yetkililerden kısıtlamalar beklemek yerine kendi düzenimizi oluşturmakla yükümlü olduğumuzu düşünüyorum.

Ayşegül Bahar Ateş kimdir?

Çocuk Gelişim Uzmanı Ayşegül Bahar Ateş 2012 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde Çocuk Gelişim bölümünden mezun oldu. Üniversite döneminde çeşitli kurumlarda staj gören Ateş, bu kurumlarda ana dili İngilizce olan ve özel gereksinimi olan çocuklarla çalıştı. Çalışırken aynı zamanda Psikoloji İstanbul Danışmanlık Eğitim ve Araştırma Merkezi'nde Family Psychological Services (FPS) onaylı Deneyimsel Oyun Terapisi eğitimi aldı. Dokuz yıldır bebeklerin, çocukların ve ergenlerin gelişim süreçleriyle ilgili ebeveyn danışmanlığı yapan Bahar Ateş çocuklarla ebeveynlere oyun grupları ve atölyeler düzenliyor.