Röportaj: Beyza Nur Yılmaz

Yeni medyanın hayatımıza dahil olmasıyla birlikte hayatımızda birçok değişiklik meydana geldi. Çevrimiçi olma, katılımcılık, etkileşim, hipermetinsellik gibi özellikleriyle birlikte tüm alanlarda etkisini gösteriyor. Bu değişimi en sık gördüğümüz alan ise habercilik. Yeni medya ile birlikte veri gazeteciliği, robot gazetecilik, SEO haberciliği gibi kavramlar kullanmaya başladık. Gazeteciliğin etik ilkelerine aykırı düşen habercilik pratiklerinden biri de tık haberciliği.

Nedir bu tık haberciliği? Bu konuda daha fazla bilgi almak için Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yıldız Derya Birincioğlu Vural ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Clickbait (tık) haberciliğini nasıl tanımlıyorsunuz? Online haber siteleri ya da Instagram, YouTube gibi sosyal medya platformlarında uygulanan bu manipülatif süreçle karşı karşıya kalmamak ve tuzağa düşmemek için yeni nesil medya okuryazarları nasıl bir yol izlemeli?

Clickbait, yeni medya kullanıcılarının ilgisini çekmek amaçlı biraz daha abartılı oluşturulan görsel, metin ya da video içeriklerinden oluşuyor. Clikbait’te kullanıcıları bu içeriklerin yer aldığı linke tıklamaya yönelik cesaretlendiriyor. Bu içeriklerin içinde bir miktar yalancılık faktörü diyebileceğim aşırıya kaçma, agresif nitelik taşıma gibi yapıların da bulunduğu yanıltıcı bir yönlendirme olarak tanımlayabilirim. Tık tuzağının oluşmasında algoritmalarında etkili olduğunu unutmamak gereklidir. Özellikle sosyal medya algoritmaları bir sürü içerik sunuyor ve bu içerikler de ne kadar çok tıklanırsa o algoritma tarafından olumlu olarak değerlendirilmeye başlanıyor. Buna da ‘click through rate’ yani CTR adı veriliyor. Bu CTR’lar üzerinden içerikler ne kadar çok tıklanırsa o kadar çok kişiye gösteriliyor ve öne çıkanlar kısmını oluşturuyor. Tık tuzağına kapılmanın altında merak duygusunu yer alıyor. Örneğin Instagram ve benzeri mecralarda blurlu fotoğrafın üzerinde “kim bu ünlü?” başlığı ile hazırlanan postlar, firmaların hediye vaatleri ya da çekiliş duyuruları bu duyguyu harekete geçirerek tıklanma edimini güçlendiriyor.

Özellikle sosyal medya içeriklerinde yer alan ilgi çekici başlıklar ya da görseller aslında bir clickbait alanı oluşuyor. Tık tuzağına düşmemek için kullanıcılar öncelikle o mecranın özelliğini bilmelidir. Metin ve  görsel birbiriyle ilişkili mi yoksa sadece sansasyonel bir niteliğine mi sahip? İçerik içinde yer alan hyperlinkler ana kaynağa referans için mi kullanılıyor? Hyperlinkler gibi yöntemlerle aslında tıklamadan kaynaklı siteler arası dolaşıma imkân tanındığını bilinmelidir. Hyperlink kullanımı olumsuz bir şey değildir. İçeriğin metinlerarasılığı sağlaması noktasında oldukça faydalıdır ancak pop up’ların da açılıp sizi farklı farklı noktalara yönlendirmesi tekniğinde olduğu gibi içerikten uzaklaşmanızı da sağlayabilir. Bütün bunlara ekstra dikkat etmek gerekiyor. Medya okuryazarlığı becerilerinizi geliştirmek ve tık tuzağından uzaklaşmak için, mecranın özelliği bilinmelidir.

Yeni medya platformlarında, online haber sitelerinde ya da sosyal medya mecralarında okuyucuları tık tuzağına çekme ihtiyacının ardında yatan esas düşünce nasıl şekilleniyor?

Geleneksel habercilikteki temel argümanlar şudur; en basit, en sade, en doğru içerik kamuoyuna ya da izler kitleye ulaştırılmalıdır. Tık odaklı habercilikte ise en hızlı, en fazla tık alan, görsel ifadesi yoğun içerik kullanıcıya aktarılmalıdır. Tık odaklı haber içeriğinden ziyade tıklanma eğilimi içermeli, sayfa hareketliliği ve trafik yaratmalıdır. Haber her dakika, her an, her saniye güncellenebilmeli, okuyucu ya da kullanıcı paylaşımları ile sayfa haraketliliği artırılmalı, içerikler okuyucunun tutum ve reflekslerini hareketlendirmeli, değiştirmeli ve yönlendirmelidir. Tık tuzağının arka planında reklama dayalı bir finans modeli yer alıyor. Dijitalleşmeyle beraber habercilik sistemi reklam gelirini artırmak istiyor.  Bu sebeple de başta editörler muhabirlerini tık alacak haber hazırlamaya teşvik ediyor. Reklam pastasından daha fazla pay almak isteyen haberciler ya da yayıncılar da bu tarz içeriklerin üretilmesinde ister istemez iştahlanıyor. Bu tarz içerikler oluşturan habercilerin temel bakış açısını şöyle özetleyebilirim; sansasyonel bir içerik yaratırsam, bu içerik bir o kadar çok tıklanır, içerik ne kadar çok kişiye ulaşırsa, sitenin/içeriğin trafiği artar, trafik arttıkça reklam geliri artar. Bunun altındaki en temel mevzunun ekonomi politik olduğunu söyleyebilirim.

Clickbait haberciliğini gazeteciliğin etik değerleri açısından değerlendirir misiniz?

Dijital habercilik anlayışının yaygınlaşması geleneksel habercilik anlayışının terk edilmesini ve etik değerler tartışmasının güncellik kazanmasını sağlıyor. Bugün hakikat sonrasını konuşuyor, gerçeklik sorgulanıyor, kullanıcılar gerçeğe ulaşmak değil de tam tersine kendi söylemlerini destekleyen gerçeğin peşine düşüyor. Bu sebeple dijital dünyadaki habercilik başlı başına etik değerlerden sıyrılmış ve arındırılmış bir yapıda diyebilirim. Tık odaklı haberin etik değerler ile ilişkisine bakıldığında geleneksel anlamda haber değeri olmayan bir niteliğe sahip olduğu görülüyor.  ‘Tık kapanı’ ya da ‘kapan manşet’ olarak teorisyenler tarafından tanımlanan bu haber yapısının en temel özellikleri haber değeri olmayan bir şeyi, haber değeri varmış gibi aktarmak ya da kitle üzerinde, kullanıcılar üzerinde başlıkla, içerikle, görselle, belirli bir yakınlık, belirli bir korku, endişe, merak ya da  heyecan gibi bir duyguyu harekete geçirmek, cazibe uyandırmak, kimi zaman kullanıcıların sinir uçlarına dokunmak, onları tahrik etmek gibi farklı stratejiler kullanılarak oluşturuluyor.

Bu nedenle etik değerler noktasında tık haberin ortaya koyulması ve kamuoyunun oluşturulması, kamunun bilgilendirilmesi gibi amaçlar taşımadığı aksine daha çok kişiye ulaşılması, daha çok kişiyi çekebilmesi, içeriğin sansasyonel olması ve içeriğin paraya dönüştürülmesi amaçlarını taşıdığı görülüyor. Bu yüzden tık haberin doğrudan, o var olan geleneksel medyanın etik değerlerinin 180 derece karşısında duran bir haber anlayışı ile oluşturulduğunu söyleyebilirim.

Belli bir platformun yayınlarını takip eden okuyucu ya da izleyici kitlesi açısından tık haberciliği ile güven unsurunun ihlâl edilmesi, hedef kitlenin platformla olan bağını, o platforma yönelik sadakatini kısa, orta ve uzun vadede nasıl etkiliyor?

Biz 2021'de bir araştırma yapmıştık, onun verilerinden de elde ettiğimiz sonuçlar benzer şeyi gösteriyordu. Kullanıcıda kısa vadede bir güven sorunu yaşıyor, güven sorunu yaşadığını dile de getiriyor. Kullanıcılar bunu dile getiriyor ama bu pratikten hemen vazgeçmiyor. Kısa vadede kullanıcı, içeriklerin ilgi çekici olmasını, tabloit unsurlar taşımasını, sansasyonel olmasını, abartılı bir içerik taşımasını önemsiyor. İçerikler kullanıcının merak duygusuna hitap ettiği sürece güvensizlik tam olarak sorun teşkil etmiyor. Kısa vadede öncelikle bunun tık odaklı olduğunu fark etseler bile o ilgi çekicilikten kaynaklı olarak o mecrayı tüketmeye devam ediyorlar, daha sonrasında orta vadede bir şüphe yaratıyor. Orta vadede cesaretlendirici, dikkat çekici bir şey taşıyorsa habere yöneliyor ya da o içeriğe yöneliyor ama sonrasında bununla ilgili başlık, görsel, içerik uyumsuzluğunu fark etmeye başladığında okuma ya da izleme pratiğini yarıda bırakıyor. Kullanıcılar özellikle içeriği okuduktan sonra bu içeriğin kendilerine bir katkı sunmadığını fark ediyorlarsa tık tuzağına düştüğünün farkına varıyor bir süre sonra da o mecradan, o alandan, o yayından, o içerikten uzaklaşıyor. Bu içerikleri paylaşan kişi, hesap, profil, marka ya da kurum kullanıcılarda bir şüphe yaratıyor.

Uzun vadede gelişen bu güven kaybı artık o mecranın kullanmamasına ve farklı bir mecrayı kullanmasına neden oluyor. Uzun vadede sürekli tık odaklı içerik paylaşan yayıncılar ya da haberciler de saygınlık ve ziyaretçi kaybı ile karşı karşıya kalıyor. Güven kaybı uzun vadede kullanıcıların online platformlardan uzaklaşmasına neden oluyor.

Yeni medya platformlarındaki içeriklerin güvenilirliğinin tık haberciliği nedeniyle sürekli sorgulanmaya başlanması habercilik açısından nasıl bir yapısal dönüşümü de beraberinde getirecek?

Kullanıcılar tık tuzağı ile haberciliğin uzun, gereksiz ve sürekli tekrarlara giden, başlıkla görsel arasında uyumsuzluğun olduğu, görselle içeriğin arasında bir ilişkinin bulunmadığı, sorunun cevabına kısa bir şekilde ulaşılmayan bir formata dönüştürüldüğünü düşünüyor. Özellikle haberlerin galeri fotoğraf ya da vagon habercilikte olduğu gibi tıkladıkça bir cümle, bir cümle şeklinde ilerlemesi ve içerikte cevaba ulaşılamaması güven çemberinin oluşmamasına neden oluyor.

Haberciliğin yapısal dönüşümünde ilk olarak güven çemberinin artık bir önem taşımadığı görülüyor.  Güven çemberinin kullanıcılar tarafından oluşturulamıyor olması, içeriğin doğru olmaması, sahte içeriğin üretilmesi, yalan içeriğin yaygınlaşması teyitleme mekanizmasını zorunlu hale getiriyor.

Kullanıcıların bir kısmı enformasyonunun doğru olup olmadığını teyitlemenin dışında hangi hesapların gerçek, hangi hesapların bot, hangi içeriklerin montaj olduğu verilerini kontrol etmek zorunda kalıyor. Diğer kısmı ise bu mecralarda yer alan yanlış enformasyonları doğru olarak kabul ederek hakikat kaybına katkı sunuyor. Bu sebeple tıklanma ve reklam amaçlı, reklam odaklı düşünceyi ortaya koyan ya da insanların duygularını harekete geçirmeyi amaçlayan içeriklerin dışına çıkılması gerekiyor. En temel yapısal dönüşüm bunun üzerinden gerçekleşti. Özellikle uzun, gereksiz, boşa vakit harcamaya neden olan tık yemi içeriği haber metni olarak doyurucu bir nitelik taşımalı, güven kaybının ortadan kaldırılması için içeriklerin yeniden organize edilmelidir.  Güven çemberinin mutlaka oluşturulmalı, kalitesiz ve haber değeri olmayan, habercilikle bağdaşmayan sansasyonel haber formatlarından da uzaklaşılmalıdır.

Clickbait haberciliğe yönelik hem Türkiye’den hem de dünyadan en çok dikkatinizi çeken manipülatif içerikler hakkında örnekler verebilir misiniz?

Aklıma ilk gelen derslerimde de çok kullandığım bir örnekti: ‘Kelly Rowland’ın yatakta tercihi bir Türk! Sırada Beyonce var’ başlıklı haber içeriğidir. Haberde Kelly Rowland’ın bir fotoğrafı kullanılıyor. Kelly Rowland’ın evinde bir Türk yatak firmasını tercih ettiğini anlatan haberde kullanılan başlık farklı bir anlamı ima ediyor. Bunu ben derslerimde öğrencilerle konuştuğumuzda hiç kimsenin aklına ilk başta yatak firması anlamı gelmiyor. Bu örnekte tık tuzağı türlerinden biri olan başlıkta ayrıntıya tam olarak yer vermeyerek merak uyandırmaya çalışılıyor ya da tahrik etme amaçlanıyor.  Başka dikkatimi çeken örnek ise hangi ünlü daha zeki gibi ya da IQ sonuçlarını açıklıyoruz şeklinde yapılan haberler. Bu haberler genellikle yazıyı biçimlendirme ya da büyük harf kullanımı, noktalama işaretlerinde aşırıya kaçma şeklinde hazırlanıyor. Haber içeriğinde yer alamayan bir ünlünün görseli blurlanarak (buzlanarak) kullanılıyor ve kullanıcıların tıklanması sağlanıyor. Haber içeriğini tıklayan kullanıcı görsel ve içerik arasındaki uyumsuzluğu fark ediyor. Bir diğer örnek ise canlandırma ve sağ gösterip sol vurma tekniği özellikle siyasiler ile ilgili haberlerde sıklıkla kullanılıyor. ABD’de bir sokak eylemi haberinde “Trump'ı yumrukladılar” başlığı ile haber sunuluyor. Merak yaratılarak kullanıcıların tıklaması sağlanıyor. Kullanıcı haber gövdesine baktığında eyleme getirilen bir Trump kuklasının yumruklandığı bilgisine ulaşıyor. Kullanıcı başlık ve görsel üzerinden habere yöneltilirken Trump’ın kendisine yapılan bir şiddet eylemi olduğunu düşünüyor ancak gerçek bu bilgiden tamamen farklı bir nitelik taşıyor.  Haberdeki kişileri belirsiz bırakma, haberdeki kişilere yönelik imada Türkiye’deki haber örneklerinde de sıklıkla kullanılıyor.

Yeni medya platformları aracılığıyla gittikçe daha fazla karşımıza çıkan clickbait haberciliğinin önüne geçilmesi için medya platformlarına, gazetecilere ve yeni nesil medya okuryazarlarına ne gibi görevler düşüyor?

Öncelikle reklam odaklı gelir anlayışının dışında bir sürecin organize edilmesi gerekiyor. Dijital mecrada yer alan haberciliğin ekonomi politik yapısı değişmediği sürece tık tuzağını hukuksal boyutu ile aşmak mümkün gözükmüyor. O yüzden platformların para kazanma tekniği biraz farklılaştırmalı, gazetecilerin de birinci editöryal görevinin tıklanma olacağı bilincinin dışında bir bilince sahip olması, kullanıcılarında medya okuryazarlığı becerilerini geliştirmeleri gerekiyor.

İlk iki görev daha sistem odaklı olduğu için hızlı olarak değişim gösteremeyebilir ancak son görev bireysel bir niteliğe sahip bu sebeple kullanıcılar tüketim alışkanlıklarını değiştirerek tık odaklı haberciliğin yaygınlaşmasına dair kendi çözümlerini üretebilir.

Burada kullanıcılar öncelikle, sansasyonel içerik ve duyguları harekete geçirecek içeriklerin tüketimini azaltmaya yönelik bir reaksiyon geliştirebilir. Görselden ve zaten haberin başlığından aslında onun tık odaklı olduğu çok belli oluyor. Kullanıcı içerik ile karşılaştığında “her önüme gelen içeriği tıklamak zorunda mıyım diye düşünmeli? Bu içeriğin bana katkısı ne olacak, bu enformasyon benim hayatım için gerekli mi?” gibi soruları sormalıdır.  Kullanıcılar bu sorulara verdikleri cevaplar çerçevesinde alışkanlıklarını değiştirdiklerinde daha az tık içerikleri ile karşılaşır.

Bir diğer şey, az önce de söylediğim gibi çünkü aslında tık odaklı habercilik SEO haberciliği diye de belki kısaltarak söyleyeyim yani o Google arama motorları optimizasyonu üzerinden hareket eden de bir mekanizma o yüzden de işte bu hyperlink oradan oraya geçiş mekanizması da önemli bir yapı oluşturur.

O yüzden etiketleme gibi şeyler de aslında burada devreye giriyor. İçeriklerde yer alan hyperlinklerin tıklanma için verilmemesi içerikte kullanılan bilginin ana kaynağına referans vermek için kullanılması gereklidir. Tam tersine farklı farklı mecralara giderek reklam pastasını büyütmesi amacını taşımamalıdır. Kullanıcı medya okuryazarlığı becerileri çerçevesinde içeriklerinde seçici olmayı alışkanlık haline getirirse daha az tık içerikleri ile karşılaşabilir ve faydalı olacak içeriği bulup seçebilir.

Clickbait haberciliğe ağırlık veren bir yeni medya platformu orta ve uzun vadede ne gibi kayıplarla karşılaşacaktır?

Bu durum güven kaybıyla ilişkili olan bir konudur. Kullanıcılar kısa vadede güven kaybı, orta vadede ise şüphe duymaya başlıyor, o şüphe yavaş yavaş o kullanımı azaltmaya o mecradan, o kullanıcıdan, o profilden, o siteden uzaklaşmasına neden oluyor. Uzaklaşma ister istemez oradaki frekans sıklığını yani kullanım sıklığını azaltmaya başlıyor. İçeriklerin ya da kişilerin saygınlığı azalınca, güven kaybetmeye başlayınca ziyaretçi kaybetmeye başlıyor. Bu durum paylaşımların azalmasına ya da etkileşimin yavaşlamasına neden oluyor. Kullanıcılar uzun vadede online platformlardan uzaklaşıyor. Ancak 2013 yılında Amerika'da yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, her ne kadar kullanıcı pratiğinde azalma yaratsa da yeni kullanıcılar için merak duygusu yine bir tıklanma süreci yaratıyor. Bir taraftan o kullanıcı, o güven kaybı yaşadığı mecrayı, alanı, kullanıcıyı ya da içeriği tüketmeyi bırakıyor ancak o içeriği ilk defa tüketecek kullanıcı için bu enformasyon ilgi çekici oluyor. Sürekli bu döngünün devam ettiğini söyleyebilirim. Mutlaka herkesin en az bir kere tık tuzağına düşmesi ve buna karşı bir güven kaybı yaşaması gerekiyor ki bir sonraki deneyimin de bundan bir ders alarak yoluna devam edebilsin ve bu mecraya karşı biraz daha farkında olarak bir tüketim gerçekleştirsin.