Eda Azap: Yeni medya iletişimini omurgasız bir varlığa benzetiyorum
Yeni medya ve iletişim etkinliklerinin 4.'sünde Doktora Öğrencisi Eda Azap, ‘Yeni Dünya Tasarımlarında Distopik ve Ütopik Yaklaşımlar’ sunumunu yaptı
Haber Üsküdar – Hazal Göksun
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü, ‘Yeni Dünya Tasarımlarında Distopik ve Ütopik Yaklaşımlar’ konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Doç. Dr. Feride Zeynep Güder'in üstlendiği etkinliğe konuk olan Yeni Medya ve İletişim Doktora Öğrencisi Eda Azap, yeni dünya düzenini yeni medya teknolojileri bağlamında değerlendirdiği bir sunum yaptı.
Yeni medyayı distopik ve ütopik bir yaklaşımla ele aldığını belirten Eda Azap, ‘‘Ben çalışmama ‘Yeni dünya düzeninden ne anlıyoruz?’ diye sorarak başladım. Yeni dünya düzenini yeni medya teknolojileriyle bağdaştırarak ilerlemek istedim. Yeni medya iletişimimizi omurgasız bir varlığa benzetiyorum. Bunun nedeni, Ori Brafman ve Rod Beckstorm isimli iki kuramcının ‘deniz yıldızı ve örümcekler’ metoforudur. Onlar bu iki hayvanı geleneksel ve yeni medya bağlamında ele alıyorlar. Baktığımızda örümcek birçok ayağı olan ve kafa merkezli hareket eden bir sisteme sahip. Bunu geleneksel medya olarak şöyle düşünebiliriz, tek merkezli bir iktidara sahip ve kafasını kopardığımız zaman sekteye uğruyor. Ama deniz yıldızına baktığımızda iki parçaya ayırsak bile iki ayrı deniz yıldızı elde etmiş oluyoruz. Yeni medya teknolojilerinde sosyal ağlar da bu şekilde ilerliyor. Bazı araştırmacılar tarihi üç evreye ayırmışlar; metafizik, modern ve küresel evre. Burada bizim üzerimizde durmamız gereken modern evre ve küresel evredir’’ ifadelerini kullandı.
"Ütopya ve distopya ‘iyi dünya’ tanımında farklılaşıyorlar"
"Makineleşmiş insan konumuna geldik"
Yeni dünya düzenindeki güçlerin kitle iletişim araçlarıyla sağlandığını belirten Azap, "Bu konunun içerisinde transmedyayı da ele aldım. Henry Jenkins’in ‘Cesur Yeni Medya’ isimli bir kitabı bulunuyor. Transmedya, bir kavramın, mesajın farklı medyalar aracılığıyla birbirini tamamlayacak şekilde kullanıcıyla buluşmasıdır. Aslında biraz pazarlama ve reklam odaklı bir strateji. Yine de hayatımızın her alanında var oluyor. Biz farkında olmasak bile birçok gözetime ve rızanın imalatına maruz kalıyoruz. Çok sevdiğim bir kitap var, 1984. Fazlasıyla distopik bir ortam yaratıyor. ‘Big Brother’ dediğimiz patron, iktidar güçleri tarafından gözetleniyoruz aslında. Buradan hareketle ‘Gözetlenen İnsan’ başlığı açtım. Makineleşmiş insan konumuna geldik. ‘Modern Zamanlar’ filmine baktığımızda Charlie Chaplin, filmde vida sıkıcı olarak çalışıyor. Artık mesleğiyle o kadar bir oluyor ki ‘Makine İnsan’a dönüşüyor. İş yerindeki patronu onun distopik hakimi. Charlie, lavabonun üzerinde otururken bile patronu onu gözetliyor. Rıza imalatı da çeşitli ürünlerle, subliminal mesajlarla sağlanıyor ve bir distopya ortamı oluşturuyor. Ama biz bunun farkında olmuyoruz. Çalış, satın al, tüket ve öl. Hepimiz bir çarkın içerisindeyiz ve sesimizi çıkarmadan sistem içerisinde hareket ediyoruz. ‘Küresel Köylerdeki Dijital Yerliler’ başlığına baktığımızda, ‘küresel köy’ kavramını bize McLuhan kazandırdı. McLuhan, elektronik ve iletişimin yaygınlaşmasıyla birlikte dünyanın küçük bir toplum olacağına inanıyordu. Bu inancı da bir bakıma gerçekleşmiş oldu. Artık temsil, gerçekliğin yerini aldı. Bir simülasyon evreninde yaşıyoruz’’ ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Feride Zeynep Güder: "Yeni dünya kavramıyla ‘insandan öte, insansız bir evren’ tasarımı yapılıyor"