Haber: Nurbanu Erdönmez

Esin Handal…

Türkiye’nin ilk kadın 'Kar Leoparı'…

Pek çoğumuz ‘Kar Leoparı’nı belki hayvan olarak duymuşuzdur ama ‘Kar Leoparı’ aynı zamanda dağcılıkta çok önemli bir unvan.

Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından verilen bu unvana sahip olmak için ise zorlu 5 dağın zirvesine çıkmak gerekiyor. Bu dağlar eski Sovyetler Birliği’nin sınırları içerisindeki 5 dağ: Lenin Dağı (7134 m), Korjenevskaya Dağı (7105 m), Somoni Dağı (Komünizm Dağı- 7495 m), Khan Tengri Dağı (7010 m) ve Pobeda Dağı (7439 m). Bu dağların arasında Pobeda Dağı belki de en zoru. Çünkü bu dağ dünyanın en kuzeyinde yer alan ve 7000 metreyi aşan bir yüksekliğe sahip. Ekvatordan oldukça uzak. Kuzeyde yer almasından dolayı çok sert bir havası var ve fırtınası en zorlu dağlardan biri. ‘Ölüm Dağı’ olarak da bilinen bu dağ, Asya’da bulunan en tehlikeli dağlar arasında yer alıyor.

Pobeda Dağı, Esin Handal’ın çıktığı son dağ ve bu çıkış ona ‘Kar Leoparı’ unvanını kazandırıyor. Böylece ilk Türk ve Müslüman kadın Kar Leoparı olarak adını dağcılık tarihine kazıyor. Dağcımız geçtiğimiz hafta Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Polis-Adliye Muhabirliği dersine konuk oldu ve deneyimlerini genç iletişimcilere aktardı. Ders sonrası katıldığı programda ise soruları cevaplandırdı.

‘İlk kazmamı annem aldı’

Dağcılık serüvenine ilk başladığında annesinin inanılmaz telaşlandığını belirten Esin Handal bu telaşına rağmen kendisine ilk kazmasını annesinin aldığını şu sözlerle ifade ediyor: “Annem mutfak harçlığı biriktiren tipik ev hanımıydı. Bu harçlıklardan biriktirdiği para ile ilk kaskımı ve kazmamı annem gidip aldı ki kendisi dağcılıktan hiç anlamıyordu. Bu nedenle arkadaşlarıma ‘Hangisi daha iyi?’ diye sorarak aldı. Bu konuda annemin desteğini çok gördüm. Ne kadar endişelenseler de çocuklarını engellemediler.”

“Sporun olmazsa olmazı hırstır”

Esin Handal bir sporun olmazsa olmazının ‘hırs’ olduğunu söylüyor ancak dağda karşılaşılan herhangi bir sorunun hırsla üzerine gidilmesinin tehlikeli olduğunu da sözlerine ekliyor ve bu konuya ilişkin şunları söylüyor: “Hayatın başka dalında ne kadar işimize yarar bilmiyorum ama dağda ben hırsa inanılmaz karşıyım çünkü dağ orada duruyor ve siz doğayla, doğa size izin vermediği sürece ne kadar iyi olursanız olun baş edemiyorsunuz. Bu kafa tutulacak bir unsur değil. Mesela eğer arkadaşlarınızla aranızda sorun varsa, zirveye gitmekte geç kaldıysanız ya da hava bozduysa ve siz bununla baş edemiyorsanız geri dönün.”

“Moralimiz bozulmasın diye ölen dört dağcıdan bahsetmediler”

Pobeda Dağı’na ‘Ölüm Dağı’ da denildiğinden bahsetmiştik. Pobeda’ya çıkmaya çalışan başka dağcılar da vardı ama dört dağcı bu yolda hayatını kaybetti. Dağ çok yüksek ve zor bir dağ olduğu için arama kurtarma ekipleri ve helikopterler oraya ulaşamadılar. Esin Handal ve ekibi, ölen 4 dağcının haberini ise ancak aşağıya indiklerinde aldılar. Handal, dağa tırmanırken ana kampla telsizle irtibatta bulundukları halde mental gücü ve motivasyonu kaybettirmemek adına bu haberi kendilerine söylemediklerini ifade ediyor.

Bu arada iletelim; dağa iniş ve çıkış gerçekten meşakkatli bir süreç. Pobeda’nın zirvesine yedinci günde ulaşan ekip, iki gün fırtınada mahsur kalmış ve 10-11. günde ana kampa ulaşmışlar.  Kısacası Pobeda’ya gidiş ve ana kampa dönüş toplamda on iki gün sürmüş. Hatta Handal ‘Kar Leoparı’ unvanını kazandıklarında sadece ekip arkadaşlarıyla tebrikleştiğini, asıl sevinci on ikinci günün sonunda yaşadığını da belirtiyor.

“Havalimanında ailem hariç kimse karşılamadı”

Dağcılığın diğer spor dallarına kıyasla daha az bilinmesinden dolayı bu büyük başarısından medya organlarında hiç bahsedilmediğine değinen Handal, diğer ülkelerdeki dağcıların, Popeda’ya tam çıkamamış olsalar da havalimanında çiçeklerle ve basın mensuplarınca karşılandıklarını, dağa çıkmayı denemelerinin bile ülkelerinde büyük ses getirdiğini ifade ediyor. Hatta yabancı dağcı arkadaşlarının ‘Havalimanında nasıl karşılandın?’ sorusuna; “Kimse gelmedi, sadece ailem geldi. Hala hiçbir yer benimle ilgilenmedi” diye cevap verdiğini söylüyor.

“Biz kadınlar inatçıyız ve bunu yapacağız”

Ülkemizde ve dünyada yaşanan cinsiyet ayrımına da değinen Handal, bir kadının bir ekibe girmesi için çok ciddi tırmanışlar yapmış olmasının bir ön koşul olduğunu, erkeklerde ise böyle bir koşul olmadığını belirtiyor. Ama Handal kadınların yaşadığı bu ayrımcılığı yeneceklerine inancının tam olduğunu vurguluyor ve şunları söylüyor: “Çok iyi kadın dağcılarımız var. Ancak bir şekilde cinsiyet ya da finansal engellerden dolayı dağcılığa devam edemeyebiliyorlar. Ya da dağcılığı bırakmasının farklı nedenleri de olabiliyor. Ama biz inatçıyız ve bunu yapacağız. Ve biz yapmadığımız sürece kimse bize altın tepsi içerisinde bunu vermeyecek.”