Korona sürecini seralarda geçiren mimarlık öğrencisinin hikayesi
Antalya’da tarımla uğraşan ailesine yardım eden Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Kazım Cabbar ile online eğitim sürecini konuştuk
Haber Üsküdar - Saliha Meşe
Koronavirüs salgını sürecinde online eğitimle derslerine devam ederken aynı zamanda Antalya’da tarımla uğraşan ailesine yardım eden Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Kazım Cabbar ile online eğitim sürecini konuştuk.
Merhaba, ben Kazım. Antalya, Finikeliyim, çiftçi bir aileden geliyorum. Şu anda İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisiyim.
Bölümünüzü ve okulunuzu tercih etme sebebiniz neydi?
Küçüklüğümde hayalim evler inşa etmekti. O kocaman evleri yapan kişilerin önemli insanlar olduğunu düşünürdüm. Lisedeyken de mühendislik bölümlerini hep baş sıralara koyardım. Çünkü fizik ve geometri üzerine bir bölüm okumak istiyordum. Sonunda tercihim mimarlık oldu. Mimarlık okulları arasında da Mimar Sinan Üniversitesi’nin köklü geçmişi ve başarısı beni çok etkiledi. Her zaman İstanbul’da okumak istediğim için Mimar Sinan bana sanki kaderimin yaşanması gereken bir parçası gibi hissettirdi. Bu yüzden ilk tercihimdi ve kazandım.
Koronavirüs sürecinde neler yaşadınız?
Başta çok önemsemediğim bir olaydı. Bize üç haftalık ilk tatil verildiğinde hiçbir korku olmadan çok heyecanlı bir şekilde bilet bulup memleketime geldim. Üç haftalık bir tatil olduğunu sanmıştım ve arkama bakmadan tatilimin keyfini çıkarmak için Antalya’ya gelmiştim. Fakat olaylar bir anda gelişti ve yasaklar uygulanmaya başlandı. Haberler her gün kötüye gittiğimizi söylüyordu. Daha sonra bunun ciddi bir olay olduğunu anladık. Küçük ve şehirleşmenin az olduğu bir bölgede olduğumuz için bu ciddiyeti her zaman hissedemiyoruz. Aslında buna aile mesleğimiz olan çiftçilik de etki ediyor, çünkü sektörün üretim kısmında olduğumuz için karantina günlerini çok da yaşamadık. Sebze üretimi durdurulmaması gerektiği için nerdeyse her gün seralarımızda çalışıyoruz. Açıkçası kaybettiğim şeyler olsa da buraya gelmiş olmaktan memnunum.
Üniversitelerin online sisteme geçmesi eğitiminizi nasıl etkiledi?
Dersler sanal ortama aktarıldı. Fakat mimarlık öğrencisi olduğum için proje derslerimizi vermediler, çünkü sanal ortam bunun için yeterli değil. Diğer derslerimize online ve ödev teslimi şeklinde devam ediyoruz. Ödev teslimi olması benim için avantaj çünkü aynı zamanda aileme yardım ettiğim için online katılamıyordum. İstediğim zaman açıp kendi başıma çalışmak dersi dinlemekten çok daha kolay. Öğrencinin evindeyken kendisini online derslere vermesi cidden zor. Maalesef proje dersimizi alamadığımız için bir dönem uzatmış oluyoruz. Ama ben böyle bir durumda bu kadarının bile yeterli olduğunu düşünüyorum. Fakat Mayıs ayında yeni bir akademik takvim yayımlandı. Eğer gerçekleşirse verimli olup olmayacağı tartışılır ama dönem kaybetmememiz için bizlere bir alternatif sunuluyor. Dünyayı etkileyen bir olayda böyle bir eğitim almak tabii her öğrenciyi etkiledi. Ama ben genel olarak şu an eğitimden memnunum.
Online eğitim hakkında ne düşünüyorsunuz? Şu an dersleriniz kesintisiz şekilde devam ediyor mu?
Açıkçası yapılması kesinlikle gerekli olan ama eksileri de bulunan bir eğitim türü. Çoğu öğrenci bu imkânlara sahip değil. Derslerim tabii kesintiye uğradı ama dediğim gibi bu kesintinin oluşması gayet doğal. Bize yeni seçeneklerin sunulması, derslerin tek bir sınavla veya ödevle sonuçlandırılmaması bana geride kalmışım hissi vermedi, bu seçeneklerin verilmesi beni tatmin etti.
Peki bu süreçte ailenize yardımcı olmak nasıl?
Beni yoruyor olsa da çok memnunum. Çünkü onlar yardımın kendilerini çok mutlu ettiğini, böyle bir zamanda onlara uzanan bir el gibi yetiştiğimi söylüyorlar. Ayrıca çok uzun zamandır üniversiteden dolayı ayrı yaşıyorduk ve birlikte olamıyorduk. Koronavirüs sürecinde de çok iyi oldu çünkü kardeşimin yaşı küçük olduğu için dışarı çıkamıyor, yani ailemin dışarı ile olan bütün bağlantılarını ben sağlıyorum. Ailemle uzun süre birlikte olmak uzun zamandır yapamadığım ama hep yapmak istediğim bir şeydi. Kötü bir olay sayesinde de olsa da bunu gerçekleştirdiğim için mutluyum aslında.
Ailenizden dolayı bu işin içinde olduğunuz ve koronavirüs sürecini de bire bir yaşadığınız için size çiftçilikle ilgili de sorular sormak istiyorum. Öncelikle bu bölgedeki faaliyetler nasıl yapılıyor?
Çiftçilik genel olarak söylenen bir kalıp, biz serada sebze yetiştiriciliği yapıyoruz. Aslında daha net ifadesiyle turfanda sebze yetiştiriciliği yapıyoruz. Kumluca ve Finike ilçeleri bunun için Türkiye’de neredeyse en uygun bölgeler diyebiliriz. Bildiğiniz üzere bütün sebzelerin yetiştiği bir mevsim vardır. Örneğin domates, salatalık, kabak, biber gibi sebzeler yaz mevsiminin ürünleridir. Fakat bizler bu gibi sebzelerin üretiminin sürekli olması için sera sistemi ile o sebzelere uygun hava koşulları sağlayarak yetiştiriciliğini yapıyoruz. Turfanda sebzecilik genelde sahil kesimlerinde yapılıyor. Diğer üretimlere göre daha zor çünkü bitkinin ait olmadığı hava koşullarında ona sera sistemi ile uygun ortamı sağlamaya çalışıyorsunuz ve onu korumak için fazladan çaba sarf ediyorsunuz.
Koronavirüs bu sektörü nasıl etkiledi, bu süreçte neler yaşadınız?
Gıda ihtiyacı sürekli olan bir durum ve durdurulmayacağını biliyoruz. Fakat sokağa çıkma yasakları sebze hallerini özellikle İstanbul Bayrampaşa halini de etkileyince sebzeler bekletilerek gönderildi. Satış olmadığı için alım da olmadı. Bu sokağa çıkma yasakları uzun süreli olmadığı için (en uzunu 4 gün sürdü) çok sorun yaşamadık. Ama sürekli olma ihtimali ile o psikolojiye girmek sektörü derinden etkilemese de bizleri etkiledi diyebilirim. Çünkü alım olmaması kilolarca sebzenin elinizde kalması ve çürümesi demek.
İleride siz meslek hayatınızla ilgili neler yapmak istiyorsunuz? Aile mesleğinize destek olmaya devam edecek misiniz?
Ben mezun olunca inşaat sektörünün bir parçası olacağım. Mesleğini çok seven ve alanında başarılı olmak isteyen biriyim. Kendi mesleğimi en iyi şekilde yapmak en büyük hayallerimden. Fakat kendi kariyerimin yanında ailemle birlikte ticaretin de bir ucundan tutmak isterim çünkü memleketimin en önemli gelir kaynağı geçmişten bugüne tarım olmuştur ve memleketimde de iş yapmak isterim.