Nimet Kıraç: Serbest gazeteci, cesareti ve adanmışlığı ölçüsünde özgür olabilir diye düşünüyorum
röportaj

Röportaj: Sena Akmermer
Basın özgürlüğünün sınandığı günümüzde, serbest gazetecilik her zamankinden daha fazla cesaret, kararlılık ve özveri gerektiriyor; bu bağlamda gazeteci Nimet Kıraç ile gerçekleştirdiğim röportajda, bu mesleğin perde arkasındaki zorlukları daha yakından tanıma fırsatı buldum. İşte Nimet Kıraç ile yaptığım röportaj.
Serbest gazeteciliği nasıl tanımlıyorsunuz? Kimlere serbest gazeteci denilmektedir?
Ben, bağımsız gazetecilik olarak tanımlıyorum. Yani bir kurumun kadrolu elemanı olmadan gazetecilik mesleğini icra eden; kurumların editoryal duruşundan bağımsız bir duruşu olabilen; bunu işleriyle ortaya koymaktan, önem verdiği konulara eğilmekten çekince duymasına gerek olmayan kişilerdir.
Ne zamandan beri serbest gazeteci olarak çalışıyorsunuz? Serbest gazeteci olmaya nasıl karar verdiniz, sizi serbest gazeteci olmaya yönlendiren şeyler neydi?
Çalıştığım Hürriyet Daily News gazetesinin sahibi olan Doğan Medya Demirören’e devredildiğinden bu yana, yani sekiz senedir serbest gazeteci olarak çalışıyorum. Beni bu yola iten, artan otoriterlik oldu. O zamanlar bana, çok değer verdiğim yayın yönetmenim dahil, çok sayıda kişi bağımsız çalışılmaz, öyle iş olmaz dedi. Ancak ben gazeteden ayrıldıktan sonraki süreçte, çok sayıda kişi istifa edip bağımsız çalışmaya başladı. Medyayı tekeline alan baskıcı iktidar, bizlere bu yolda yürümek için çok bir seçenek bırakmadı diyebilirim.
Serbest gazeteci olarak nasıl çalıştığınızı anlatabilir misiniz? Haber konularını siz mi öneriyorsunuz yoksa sizden belirli haberleri yapmanız mı isteniyor?
Haber konuları düşünerek yaşıyorum. A konusu şu mecraya güzel olabilir, B konusu ötekine gibi kategorize ederek düşünmeyi öğrendim. Bu, genelde dosya konuları, gündemin bariz konularının ötesindeki durumlar veya toplumun alt akımları için geçerli. Bir de gündemin bariz meseleleri var. Meselâ deprem gibi, meselâ seçim gibi; Ukrayna’da ve İsrail-Filistin’de savaş başlaması, Afganistan’ı Taliban’ın teslim alması gibi, son günlerde yaşadığımız direniş hareketi gibi. Bu gibi büyük haberlerde, daha önce çalıştığım gazeteler veya dergiler veya televizyonlar bana ulaşabiliyorlar veya bazen de ben onlara “Evet, ne yapıyoruz şimdi?” diye soruyorum. Kimi durum oluyor, bir mecra bana gelip, “Bir şey yazmak ister misin?” de diyebiliyor. Aslında zaman içinde yayınlanan işlerinizin, kurduğunuz iletişimin önemi bu gibi durumlarda epey fazla.
Düzenli olarak belirli mecralara mı haber yapıyorsunuz yoksa haberinizi kim isterse o mecraya mı satıyorsunuz? En çok haber yayımlattığınız mecralar hangileridir?
Kuruluşundan itibaren dört yıl boyunca Gazete Oksijen için çok sayıda şehir ve ülkeden bağımsız muhabir olarak bildirdim. Onun dışında 2019’dan bu yana New York Times gazetesinin Türkiye bürosunda yine bağımsız muhabir olarak çalışmaya devam ediyorum. Bir yandan Conversationalist, New Lines gibi uzun okumalar sunan dergilere katkıda bulunuyorum. En son Suriye’den Al Jazeera+, Euronews ve Halk TV için bildirdim. Son zamanlarda da Aposto’ya toplumsal konularda görüş yazıları yazıyorum.
Serbest gazetecilikten elde ettiğiniz geliri yeterli buluyor musunuz? Yoksa serbest gazetecilik dışında başka işler de yapmak zorunda kalıyor musunuz? Eğer başka işler de yapıyorsanız bunlar ne tür işlerdir?
Bağımsız gazeteciliğin hem güzel yanı hem de olumsuz yanı bu konu. Türkiye’de maaşlı bir basın emekçisi olduğunuzda geçim derdiniz hayli yüksek oluyor. Bağımsız bir gazeteci olarak da dönemsel olarak para kazanabiliyorsunuz ancak dönemsel olarak kazanamayabiliyorsunuz da. Kendisi bağımsız foto muhabiri ve videographer olan eşim Can Erok ile sıkça beraber haberler hazırlıyoruz. Haberden geçimimizi sağlamak çok kolay olmadığı için bazen küçük işletmelere bazı prodüksiyon işleri de yapmamız gerekebiliyor. Malûm, yüzde 80 enflasyon altında yaşamak çoğumuz için zorlayıcı bir durum.
Sizin için gazetecilik etiği ne anlama geliyor? İlkelere uygun davranmak önemli mi?
Gazetecilik, benim için, bireyin ve toplumun, içinde var oldukları doğa ve hayvanlarla beraber barış, refah ve adalet duygusu içerisinde yaşamalarını sağlamak amacıyla karar mercilerini denetleyen; devlet-kamu ilişkisine mercek tutan ve halkın taleplerini anlayıp, devletin bu taleplere yaklaşımına eleştirel bir bakış getiren bir araç.
İnsan tamamen politik bir canlı değil, ama insanın fiziki yaşam koşullarını etkileyen neredeyse her şey politik. Bu koşulların tüm canlılar için müreffeh olması mücadelesi için seçtiğim yol, bu meslek oldu.
Gazetecilik etiği çok açıdan ele alınabilir. Gazeteci öncelikle dürüsttür, aynı zamanda kelimeleri bilinenin ötesine bir ayna tutar. Gazeteci, toplumun taleplerini duyurmakla, bu taleplerin altındaki dinamikleri araştırmakla; durumun taraflarına doğru soruları, doğru zamanda cesaretle sorabilmek ve bunu anlamlı bir bağlamda sunmakla mükelleftir.
Serbest gazeteci olarak kendinizi ne ölçüde özgür hissediyorsunuz? Serbest gazeteciler medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerden daha mı özgür? Serbest gazeteciliğin avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Serbest gazeteci, kendine özgürlük alanları yaratabilir diye düşünüyorum. Meselâ depremden sonra NYT gazetesine Lütfü Savaş’ın yolsuzluklarını ortaya koyan, aylar süren bir haber hazırladık. Bu haber, seçim öncesi olduğu için yerel muhalif medyada yankı bulmadı. Gelinen noktada, Hatay kaybedildi ve Lütfü Savaş, CHP’ye zarar vermek için kapı kapı gezen trajikomik bir figür haline geldi.
Eğer ben muhalif medyada kadrolu çalışıyor olsaydım, Savaş’ın insan ve hayvan ölümüne ve yaralanmalarına sebep olan yolsuzlukları hakkında tek kelime edemeyecektim. Ancak Hataylılar bu durumun zaten farkında. Bir ikilem yaşamadım çünkü yazılarımda bu konunun altını sıkça çizdim. Bu, editoryal bağımsızlık konusu için bir örnek. Filistin meselesinde de yazabildiğim kurumlar var, yazamadıklarım var.
Bir de maddi bağımsızlık meselesi var. Yani cebinde masraflarını karşılayacak para olmadan haber için yola çıkmak, gerçekten çok stresli bir durum. Kurumlarda veya anlaşmalı şekilde çalışmanın artısı bu olabilir. Sizi bir yere gönderiyorlarsa, hesabınıza masraf parasını atarlar. Ancak bağımsız gazeteci olarak, bu lüksünüz olmayabiliyor.
En son Esad devrildiğinde Suriye’ye gittik, eşim ve foto muhabiri bir dostumuz ile. Bir dayanışma örneğiydi; üç bağımsız gazeteci, haberin peşinde gittik. Ama giderken masraf meselesi sürekli aklımızdaydı çünkü hele ki yurtdışında haber, pahalı bir operasyon.
Serbest gazeteci olarak turkuaz basın kartından yararlanabiliyor musunuz? Yararlanamıyorsanız bu durum sahada haber yaparken sıkıntı yaratıyor mu? Bu sorunun çözülmesi için ne önerirdiniz?
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) kartımla savaş bölgelerinde hiç sorun yaşamadan çalıştım. Burada sahada çalışırken, eğer kameranız yoksa, turkuaz kart eksikliği çok sorun olmuyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı takibi gibi akreditasyon gerektiren işler, kart yokken çok zor.
Serbest gazeteci olmak isteyen gençlere ne önerirdiniz? İyi bir serbest gazeteci olarak neleri bilmeliler? Ne tür bilgi ve becerilere sahip olmalılar?
Bağımsız gazeteci olmak isteyen gençler, öncelikle market raflarındaki gıdaların fiyatlarının haftadan haftaya değiştiği bir ülkede bu zorlu yola çıktıklarını bilmeliler diye düşünüyorum. Yerel medyanın telifleri gerçekten çok ama çok düşük. Yani şuraya bir yazı yazayım, buraya iki haber yapayım hesabı çok zor tutabilir yalnızca ulusal medya ile çalışılırsa. Aynı zamanda yalnızca yazı yazıyorum ya da yalnızca fotoğraf çekerim gibi katı kalıplarınız olmaması hem yaşam hem mesleki koşullarınızı yukarıya taşıyabilir.
Toplumun nabzını iyi tutmanın bir yaşam tarzına dönüşmesine izin vermek önemli. Bunu habercilik ruhu taşımayan yorumcuların duygularına kapılarak değil, direkt konunun muhatabı olandan ve onun yaşam koşullarını gözlemlemekten edinmek bence önemli bir beceri. Kemal Kılıçdaroğlu örneği… Metropoller dışında yaptığım röportajlarda, bu adayı desteklemenin zor geldiğini çok defa duymuştum. Ancak rüzgar onun lehine esti.
Tekrar seçim yapma şansınız olsaydı yine gazeteciliği mi seçerdiniz yoksa başka bir meslek mi seçerdiniz?
Geçim derdi bu kadar zorlamasaydı, bu sorunuza tereddütsüz yine gazeteci olurdum derdim. Geçim meselesi, aile kurmak gibi konularda çok önemli bir faktör olduğu için bir süredir düşünceliyim. Gazeteciliği bırakacağımı sanmıyorum ama farklı formüller arayışındayım. Tabii ki ben mesleğe başladığımda ekonomimiz böyle bir yıkım değildi. Bunların olacağı ihtimali henüz uzaktaydı, tercih etmediğimiz tahminlerdi. Ama eğer ben bir birey olarak çok sevdiğim ve tutkuyla, beceriyle, inançla yaptığım mesleğimi sürdürmekte bu kadar zorlanıyorsam, burada bir şeyler ters gidiyor. Bu ters giden şey, tamamen politik. Bu yüzden mesleğimiz hala çok elzem. Yıldırma politikalarının bir parçası olan ekonomik zorluklara rağmen şimdilik devam ediyorum, umarım çok daha aydınlık günlerde, kafam daha rahat olarak da yapabilirim.