Haber Atölyesi’nde spor gazeteciliği konuşuldu
20.11.2020 01:54

Haber Atölyesi’nde spor gazeteciliği konuşuldu


Haber Üsküdar - Abdullah Şaşkın, Merve Şişman

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından düzenlenen Haber Atölyesi eğitimlerinin üçüncüsü gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Dr. Öğr. Üyesi Esennur Sirer’in yaptığı “Spor Gazeteciliği” konulu etkinliğe, Akşam Gazetesi Spor Muhabiri Şafak Gözmen ile Karar Gazetesi Spor Müdürü Oğulcan Çoksayar konuk oldu.

Dr. Öğr. Üyesi Esennur Sirer: “İçerik üretmek çok zordu”

Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Esennur Sirer, konuşmasına mesleğe nasıl başladığına dair tecrübelerini dile getirerek başladı. Sirer, “Ben TRT’de çalışıyordum. Fakat bizim için spor yayınlarına ve maçlara da gitmek çok önemliydi. 2004 yılına geldiğimizde TRT, uzun maç özetlerini aldı. Tabii bizim yönetmen arkadaşlar maçlara da gitmek istiyordu ve kimse o programı yapmak istemiyordu. Dolayısıyla kadın olmamın da verdiği dezavantaj ile bana ‘Bu özetlerle ilgili programları sen yapacaksın’ denildi. Bir taraftan ‘Niye ben yapıyorum?’ diye üzülüyordum. O sırada bir içerik üretme mevzusu söz konusu oldu. Diğer gazeteci arkadaşlarımızın da bildiği gibi içerik üretmek çok zor bir şeydi. Sonrası ise Faik Çetiner ile anlaşıldı. Harbiye’deki binada toplantı yapılacaktı. Ben de tesadüfen gelen ekiple karşılaştım. Bana ‘Toplantı yapılacakmış, nerede yapılacak?’ diye sordu. Ben de ikinci kattaki toplantı odasına kadar onlara eşlik ettim. Toplantı odasında Faik Çetiner, ‘Yönetmen kim?’ diye sorunca, spor müdürü de benim ismimi söyledi. Şaşırarak, ‘Öyle mi?’ dedi. Sonra böyle bir macera ile biz başladık. Stadyum programı böylelikle doğmuş oldu. Bizim sektörde abi-abla ilişkileri çok olur. Faik abimizle bir sene çalıştık. Nisan ayında ayrılmaya karar verdiğinde birbirimizden zor ayrılmıştık.”

Şafak Gözmen: “Futbolcu olamayınca gazeteci oldum”

Dr. Öğ. Üyesi Esennur Sirer’in “Sektöre nasıl başladınız?” sorusuna Akşam Gazetesi Spor Muhabiri Şafak Gözmen, “Ben gazeteci olmaya lise yıllarımda karar vermiştim. Futbolcu olamayınca futbola en yakın meslek olarak gördüğüm gazeteciliği seçtim. Üniversite sınavında gazetecilik bölümünü seçmiştim. Mezun oldum ve bir yerel gazetede başladım. Teori ve pratik arasında o kadar çok fark var ki, bize okulda öğretilenle şu anda benim yaptığım iş arasında dağlar kadar fark var. En basit örneği ise üniversitedeyken haber yazma dersimiz vardı. Hoca, ‘Spotu 16 kelimeyi geçmeyecek şekilde yazacaksınız’ derdi. Ama gazetede çalıştıktan sonra böyle bir kuralın geçerli olmadığını gördüm. Gazetede sana bir alan ayırıyorlar. En güzel ve en düzgün yazıyı kullanmak zorundasın. Bu yeri gelir otuz kelime, yeri gelir on kelime olur. Yerelden sonra dedim ki, ‘Burası bana dar geliyor, ulusala geçmem gerekiyor’ ve 6 yıldır Akşam gazetesinde devam ediyorum” ifadeleriyle meslek hayatına girişinden bahsetti.

Şafak Gözmen: “Bu mesleğin yapılabilmesi için sporla içli dışlı olmak gerekiyor”

Dr. Sirer’in, “Mesleği isteyerek ve severek seçtiniz değil mi?” sorusuna Şafak Gözmen, “Tabii ki. Sporla alakalı olan arkadaşların, sporu seçmesi kadar doğal bir şey yok. Bu mesleği yapabilmesi için sporla içli dışlı olması gerekiyor. Çünkü bizim çalışma saatlerimiz, stresimiz çok fazla ve zamanla yarışıyoruz. Örneğin bir ekonomi ya da magazin servisinde böyle bir problem yoktur. Ya da politika yazarında böyle bir sıkıntı yok. Ancak spor servislerinde zamanla yarışma var. Bunun televizyonla arasında zaten dağlar kadar fark var. Çünkü biz yazılı basında çalıştığımız için haberi yazarak belli bir sürede hazır hale getirmek gerekiyor. Bir baskı saatimiz var. Baskı kaçtığı anda büyük sıkıntılar yaşanabiliyor. Bu yönden stres yönetimi çok önemli. Çünkü muhakkak bir olay olur ve yazdığımız haberin yerine daha önemli bir haber gelebilir. Bu yüzden diğer alanlara göre stresli meslek. Bu mesleği seçmek isteyen arkadaşların özel hayatını ikinci plana atması lazım, memur değiliz ve mesai saatimiz yok. O an bir haber gelir ve gece yarısına kadar çalışmamız gerekir. Bunu arkadaşların göz önüne alması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Şafak Gözmen: “Bir gazetecinin statü ayrımı yapmaması gerekiyor”

“Haber kaynaklarınızı nasıl şekillendiriyorsunuz?” sorusuna Şafak Gözmen, “Haber kaynakları genellikle ikili ilişkilere bakıyor. Birincisi gazeteci veya gazeteci adayı iseniz yazılı ve sözlü iletişiminizin kuvvetli olması gerekiyor. Bu da gittiğimiz toplantılarda, katıldığımız organizasyonlarda kişilerle kurduğumuz ikili ilişkilerdir. Genelde gazeteci, haber kaynağını bu seçenek ile elde eder. Bu kişi kulübün yöneticisi ya da kulübün üst düzey yetkilisi olabilir. Hatta kulüpteki çalışan bile olabilir. Yani bir gazetecinin statü ayrımı yapmaması gerekiyor. Yöneticiden alamadığımız haberi oradaki güvenlikten ya da saha çalışanından bile alabiliriz. İkinci bir yol ise analiz üzerinden de haberlerimizi yapıyoruz. Bir spor gazetecisiyseniz, kimsenin görmediğini görmeniz gerekiyor. Araştırma içgüdünüzün olması gerekiyor. Bir kaynak konusunda ya da bulduğunuz kaynağı teyit ettirmede olsun belli başlı sıkıntılar yaşıyorsunuz. Mutlaka teyit ettirmeniz gerekiyor. Teyit ettirmek için ise mutlaka birden fazla kaynağın olması gerekir” yanıtını verdi.

Oğulcan Çoksayar: “Stajda getir-götür tabiri olduğu için pek bir şey öğrenilmiyor”

Karar Gazetesi Spor Müdürü Oğulcan Çoksayar, mesleğe başlangıç dönemini anlatırken şöyle diyor: “Benim başlangıcım biraz daha farklı oldu. Lisedeyken ben çoğu zaman branşları salondan takip etmeye çalışıyordum. Bunu meslek haline getirmeyi düşündüm. Zaten son sınıfa kadar lisede parlak bir öğrenci değildim. Benim ailemde de matbaacı, gazeteci vardı. İstanbul Üniversitesi’ne geçtikten sonra belki üniversitenin ajansı falan vardır diye düşündüm. İstanbul Üniversitesi’nin Kadın Basketbol Takımı, Süper Lig’de yer alıyordu. Ben onları takip ederken, “Diğer takımlarda iş nasıl oluyor, diğer muhabirler ne yapıyor?” diye ufaktan takip etmeye başladım. Sonrasında staj dönemim geldiği zaman gazetelerin birçoğuna mail gönderdim. Sabah gazetesinde küçük bir başlangıcım oldu. Stajda getir-götür tabiri olduğu zaman çok bir şey öğrenilmiyor. Biraz daha ufaktan başlamam gerekiyordu ve o zaman Karar gazetesi daha yeni kurulmuştu. Oraya mail attım ve geri dönüş yaptılar. Stajımı orada yaptım ve altı, yedi ay gibi sürdü. Sonra bir dergiye giriş yapmıştım, orada biraz işler değişmişti. Gazetede bazı ekonomik sorunlar oldu. Yine bana orada fırsat doğdu ve müdürlüğe kadar ilerledim.” ifadelerini kullanarak meslek serüveninden bahsetti.

Oğulcan Çoksayar: “Stres yönetimini çok iyi yapmak gerekiyor”

“Spor Servisi’nin müdürlüğünü yapmak nasıl bir şey?” diye soran Dr. Sirer’e Oğulcan Çoksayar, “Aslında yaşım için biraz erken diye düşünüyordum, bu kadar fazla sorumlulukla boğuşmak çok korkutucu ve zor geliyordu. Bazı şeyler kaçıyor ve sorumluluk bizde oluyor. Herhangi bir haber oluyor ve kulüpler bizden hesap soruyor. Kaynak da açıklayamıyoruz. Şafak Gözmen’in dediği gibi stres yönetimini çok iyi yapmak gerekiyor ve diğer türlü işin altından kalkılamıyor. En ufak bir hatada bütün sorumluluk size yüklenebiliyor. Ben yavaş yavaş alıştığımı düşünüyorum. Stres yönetimini öğrendiğinizde başarılı oluyorsunuz” şeklinde yanıt verdi.