Reklamcı İbrahim Yoğurtçu, reklamların oluşum sürecini ve etkilerini anlattı
Üsküdar Üniversitesi Reklamcılık Bölümü tarafından düzenlenen “Reklam Fotoğrafları Bilinçaltımıza Nasıl İşleniyor?” konulu seminer gerçekleştirildi.
Haber Üsküdar - Sefa Mert Kahraman
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü tarafından düzenlenen “Reklam Fotoğrafları Bilinçaltımıza Nasıl İşleniyor?” konulu seminer gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Reklamcılık Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Cihan Becan’ın yaptığı etkinliğe Argos Reklam ve Tanıtım kurucusu İbrahim Yoğurtçu konuk oldu.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Cihan Becan'ın düzenlediği “Reklam Fotoğrafları Bilinçaltımıza Nasıl İşleniyor?” konulu etkinlik, Argos Reklam ve Tanıtım kurucusu İbrahim Yoğurtçu'nun katılımıyla gerçekleştirildi. Etkinlikte, reklamların insanları nasıl etkilediği ve bilinçaltına nasıl işlediği konuşuldu.
Konuşmasına yaratıcı fikrin nasıl oluştuğunu anlatarak başlayan İbrahim Yoğurtçu, “Bir yaratıcı fikir nasıl oluşur? diye işe başladığımızda tepede çok acayip bir amaç var. O amaç ne? Satış yapmak, para kazanmak. Bunu özellikle vurgulamak lazım. Çünkü yaratıcılık deyince özellikle sektöre yeni girecek öğrenci arkadaşların aklına yaratıcılık dediğiniz anda biraz uçuk kaçık fikirler gelebiliyor. Aslında bu tepedeki satışı arttırmak yani firmanın marka değerini yükseltmek bizim yaratıcılık konusundaki fikirlerimizi de çok törpülüyor. Daha açık bir dille yaratıcılık deyince istediğimiz şeyi çizip, istediğimiz prodüksiyonu, hikâyeyi yapamıyoruz. Kritik nokta ne? ‘Acaba benim potansiyel alıcım hangi fikre daha yatkın?’ O da ne demek: eğer 15-25 yaş arası gençliğe yönelik bir firman varsa, onunla ilgili bir fotoğraf veya bir film projesi yapacaksan o kitlenin ne yediğini, ne içtiğini çok çok iyi bilmen gerekiyor. Sektördeki bazı duayenler şunu diyor: ‘sosyoloji, felsefe biliyorsan, çok okuyup yazıyorsan, sinemaya gidiyorsan, genel bir entelektüel seviye var. Böyle biriysen reklamcı olur, iyi metin yazarsın.’ O zaman bu yaratıcı fikri nasıl oluşturmak lazım? Orada ilk olarak popüler olanı takip etmek zorundayız. Çünkü tepede bir işin iyi ya da kötü olduğunu tartacağımız şey satış. Bir anlamda patrona para kazandırmak. Böyle olunca o yaratıcılık halimiz yavaş yavaş daralıyor. Aklımıza ilk geleni yapamıyoruz. Bu yuvarlak şöyle bir kere daha daralıyor, ‘acaba dünyada yapılmadık iş kaldı mı?’ Firmanız gömlek ya da çikolata üretiyorsa dünyada binlerce, belki on binlerce çikolata firması var. Yapılmamış bir iş olacak. Sonra iç dinamikler var. İç dinamiklerde karşımızda rakipler var. Ustalar ne diyor: ‘bir şeyi yapacaksan rakiplerin ne yapmış takip et.’ Onların yaptığı bir şeyi de yapamıyorsun. Ben, çok küçük bir alanın içinde bir yaratıcı fikir bulmak zorundayım. Dar alanda ilerleyelim, yaptığımız iş yani bulacağımız fikir dikkat çekici olacak, insanları harekete geçirecek ve diğerlerinden farklı olacak” şeklinde konuştu.
“Artık reklamcılık endüstrisi beyne, nörolojiye, psikolojiye hitap ediyor”
“Reklamların etkisinden kaçmak çok zor”
"Yeterince reklam bilginiz olduğu halde reklamlardan etkileniyor musunuz?" sorusuna İbrahim Yoğurtçu, “Bir kere onun kodlarını bildiğin için bu filmde de böyle oluyor onun teknik tarafını bilmen seni daha duyarlı olmaya itiyor ama diğer taraftan etkilenmiyorum desem olmaz çünkü hepimiz insanız. Hele bir ihtiyaç varsa tabii ki daha çok etkileniyoruz. Bu konunun uzmanı olmayan bir insan kadar etkilenmesem de bende etkileniyorum, ondan kaçmak çok zor” cevabını verdi.