Sokak hayvanlarına adanmış aşevi israfla da mücadele ediyor
Türkiye'nin sokak hayvanlarına adanmış tek aşevi israfla mücadele ediyor
Haber - Eda Nur Harmanda
Üsküdar Kısıklı’da bulunan Huysuz İhtiyar - Hayvan ve Çevre Aktivistleri Derneği'nde bir grup gönüllü, sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmek için çaba gösteriyor. 2008 yılında Ramazan Ölçer tarafından kurulan dernek, bugün Türkiye'nin hayvanlara adanmış tek aşevi olarak hem yardım faaliyetlerini yürütüyor hem de israfla mücadele ediyor.
Huysuz İhtiyar - Hayvan ve Çevre Aktivistleri Derneği, sahiplenilen ancak tekrar sokağa bırakılan hayvanların sayısının artmasıyla mücadele ederken aynı zamanda sahiplendirme, sağlık hizmetleri ve kısırlaştırma gibi önemli işlemleri gerçekleştiriyor, sokak hayvanlarının açlık ve üreme sorunlarını azaltmayı hedefliyor. Bu dernek diğerlerinden farklı olarak mama yerine çöpe giden gıda maddelerini kullanarak hayvanlar için yemek hazırlıyor. Kemikler, etler, tarihi geçmiş ancak hala kullanılabilir durumdaki makarna, bulgur, pirinç ve bayat ekmeklerle birlikte yemekler pişirerek, israfın önlenmesine ve sokak hayvanlarının beslenmesine katkı sağlanıyor. Dernek yetkilileri, hayvanlar için kulübe yapımında branda kaplamaları için branda satın almak yerine, belediyelerden sokaklara asılan eski afişleri temin edip değerlendirdiklerini belirtiyor. Bu yöntemle çöpe gidecek olan bir malzeme kullanılarak sokak hayvanları için konforlu yaşam alanları oluşturuluyor. Bu yaklaşım, çevreye duyarlı bir şekilde kaynakları değerlendirme ve sokak hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılama konusunda önemli bir örnek oluşturuyor. 2023 yılı Şubat ayında yaşanan depremin ardından Hatay bölgesindeki hayvanların yemek ve tedavi ihtiyaçlarını da karşılayan dernek aynı zamanda her hafta 2 bin 400 hayvana yardım ediyor.
"Mama giderleri yanlış değerlendiriliyor"
Dernek üyelerinden Ömer Görünmek, insanların derneklere karşı önyargılarına değiniyor. Kamuoyunda özellikle bağışların ve mama giderlerinin yanlış değerlendirilmesine tepki olduğunu belirten Görünmek şu ifadeleri kullanıyor: "Burada herkes gönüllü olarak çalışıyor. Kimse herhangi bir finansal kazanç sağlamıyor. Ancak derneklerle ilgili bir algı var, insanlar farklı bakıyor. Muhasebeci olarak çok fazla derneğin içine girdikten sonra diyebilirim ki bilançolarına baktığınızda tuhaflıklar olduğunu görebiliyorsunuz. Faturalar yanlış kesilebiliyor ya da başka usulsüzlükler oluyor. Sosyal medya bir yandan iyi, ama bir yandan da risk oluşturuyor. Bizim için de insanlar kötü bakıyordu. Buraya ziyarete geldiklerinde yaptıklarımızı görüp, 'Evet, hayvanlara yemek yapıp götürdüğünüzü gördük, gerçekten bu işi yapıyorsunuz' diyorlar ve içlerine sinmeye başlıyor."
"Kuru mamadan daha sağlıklı besliyoruz’’
On yıldır dernekte görev alan üyelerden Berna Kardaşlar, aşevinin çalışmalarını anlatırken ihtiyaçlara da vurgu yapıyor. Sadece yemek yapmadıklarını, hayvanlara sağlık hizmeti de verdiklerini dile getiren Kardaşlar desteğe ihtiyaç duyduklarını belirtiyor: ‘’Tek yemek ve aşevi olan dernek biziz. Bir günde iki ton kadar yemek çıkarabiliyoruz ve kuru mamadan çok daha sağlıklı besliyoruz. İnsanların bize destek olmasına ihtiyacımız var, hem iş gücü hem de bağış olarak. Tedavi ve kısırlaştırma kısmında bazen özel kliniklere gitmek zorunda kalıyoruz. Belediyede tedavi edilemeyecek kadar kötü durumda kedi ve köpek bulduğumuzda özel klinikte tedavilerini yaptırıyoruz. Bu alanlarda destek bekliyoruz."
"Hayvan hakları yasası yetersiz"
Hukukçu kimliğiyle hayvan hakları yasasına değinen dernek gönüllülerinden Serhat Çerik, hayvan hakları yasasının yetersiz olduğunu ifade ediyor. Serhat Çerik, "Bir hukukçu olarak, hayvan hakları yasasının basit düzeyde kaldığını düşünüyorum ve değişmesi gerektiğine inanıyorum. Barolar Birliği de bu konuda çalışmalar yapıyor, ancak hız ve kapsamı tatmin edici değil. İnsanların hayvan sevgisi konusunda son yıllarda büyük şüphelerim oluştu ve kendimizi hayvan severler olarak azınlık bir grup olarak görmeye başladım" diyor.
"Sosyal medya paylaşımları ile ilham olmaya çalışıyoruz"
Dernek çalışanlarından Serkan Sönmez, gönüllülük işini duyurmak adına sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanmaya çalıştıklarını dile getiriyor. Sönmez, “Sosyal medya televizyon kanallarından çok daha popüler bir hale geldi. Biz sosyal medya hesaplarımızda kedi ve köpek sahiplendirme ile ilgili paylaşımlar yapıyoruz, yardım videoları yayımlıyoruz. Bu paylaşımları gören bazı arkadaşlarım ilham alıp benzer şekilde davranmaya başladılar. Artık yemek artıklarını atmamak, bir köşeye koymak gibi küçük davranışları teşvik ediyoruz. Bunu yapmaya başladıktan sonra ara sıra bana yazanlar oluyor, 'Ben de senin gibi yapıyorum artık' diyorlar ya da hayvan sahiplenmek isteyen arkadaşlar gelip nasıl yapıldığı hakkında destek istiyorlar. Bu sayede insanların daha duyarlı hale geldiğini ve sosyal medyanın önemini gördüm" diyor.