Üsküdar’ın Tabi Tasarım’a ihtiyacı var!
07.05.2019 13:44

Üsküdar’ın Tabi Tasarım’a ihtiyacı var!


Haber Üsküdar - Esma SELİM

80 ayrı markaya ev sahipliği yapmasıyla genç girişimcilerin ve butik marka sahiplerinin kolaylıkla tüketiciye ulaşabilmesi imkânını sağlayan Tabi Tasarım dükkânının kurucu isimlerinden olan Billur Tirgil ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Tabi Tasarım dükkânını açma fikri nasıl ortaya çıktı ve bu süreç nasıl ilerledi?

Tabi Tasarım dükkânını açma fikri düzenlediğimiz organizasyonlardan sonra sabit bir mekân haline dönüşme ihtiyacından ortaya çıktı. Kendi ürünlerimizi de satışa sunmak istiyorduk. Zaten sürekli kolektif çalışan bir firmayız. Diğer arkadaşlarla da bir araya gelerek dükkân açma sürecimiz başladı. Buradan önce Başakşehir’de Bohoya Art Studio açılmıştı. Bohoya’nın kurucuları çok yakın arkadaşlarımız olur ve dükkânlarının açılmasına destek vermiştik. Oranın çok güzel olması bizim yaptığımız işe ivme kattı. Ardından Tabi Tasarım dükkânının temelleri atılmaya başlandı. 1 Ocak’ta Bohoya Art Studio açıldı. Biz de ayın sekizinde burayı açmaya karar verdik. 17 Şubat’ta ise burayı açtık.

Tabi Tasarım dükkânının butik sahiplerine ve tüketiciye sağladığı avantajlar nelerdir?

Sosyal bir çağda yaşıyoruz. Bu çağın en büyük handikapı kişilerin almak istedikleri şeye dokunamamalarıdır. Biz burada sosyal medyayı dokunulabilir, yaşanabilir hale getiriyoruz. Ürünleri müşterilerimize kolay yoldan ulaşılabilir hale getiriyoruz.

Bu dükkânı açtıktan sonra yaşadığınız ilginç bir durum ya da aldığınız garip bir tepki oldu mu?

Buraya birçok kesimden insan geliyor. Yapılan el emeğinin değerini anlayan insanların yanı sıra bu ürünleri pahalı bulan insanlar da oluyor. Bu süreçte çeşit çeşit insanla karşılaştık. Ama ‘’Üsküdar’ın buna çok ihtiyacı vardı, iyi ki açtınız’’ diyen insanların sayısı diğerlerinden fazlaydı diyebiliriz.

Bu dükkânı açtıktan sonra beklediğiniz ilgi ve kazancı elde ettiniz mi?

Beklediğimizin çok üstünde bir ilgi gördük. Yalnızca sosyal medya üzerinden gelecek müşterileri hedeflemiştik. Fakat kapı müşterisi dediğimiz sokaktan geçerken gelen insanların ilgisi bizi gerçekten çok şaşırttı. Dediğim gibi Üsküdar’ın ciddi anlamda buna ihtiyacı varmış. Maddi olarak da ilgiyle doğru orantılı olarak bir karşılık aldık.

Burada kişilerle kira sistemiyle çalışıyoruz. Onlar bizden stant kiralıyorlar, daha sonra ise ürünlerini burada satıyorlar. Biz de satışlarından komisyon alıyoruz. Aslında kurulmuş sistem de kolektif bir mantıkla ilerliyor. Ne bizim ne de onların ayakta durmalarını zorlaştıracak bir sistem. Hem onlar kendilerine bir mecra buluyorlar hem de biz dükkânın ayakta durmasını sağlıyoruz. Normal şartlarda bu kadar büyük ve kapsamlı bir dükkânı seramik satmak için tutamazdık. Aynı şekilde herhangi bir giyim markası da… 80 marka bir arada olduğumuz için bu dükkânı tutabildik ve bu sistemi işletebiliyoruz. Bu dükkânda seramik, ahşap, giyim, gıda, oyuncak gibi 10-12 farklı kategoride ürün var.

Sosyal medya kullanıcılarının buraya çok büyük bir ilgisi var. 80 markanın her birinin takipçileri burayı biliyor. Markalar sanki Üsküdar’da bir dükkân açmışlar gibi yakınlarına haber söylüyorlar. Biz de bunu istiyoruz zaten. Markalar sürekli buraya gelsinler, bu sisteme sahip çıksınlar ve ürünlerinin yanında olsunlar. Soğuk zincir market mantığıyla çalışmıyoruz.

Aynı zamanda üst katımızda bir atölye bölümümüz var. Orada 30 kişiye kadar workshoplar ve kurslar yapıyoruz. Buraya dışarıdan gelen bir kişi burada nakış bir kolye gördüğünde bu kolyenin nasıl yapılacağını da öğrenebiliyor. Bunu sadece biz yapabiliriz gibi bir iddiamız yok. Herkes her şeyi yapabilir. Biz her şeyin yapılabilmesi için elimizden gelen bütün imkânı sağlamaya çalışıyoruz.

İlerleyen zamanlarda burasıyla ilgili gerçekleştirmek istediğiniz farklı bir hayaliniz var mı?

Şu an en çok sorulan soru şubeleşmemiz. Bu konuyla alakalı farklı şehirlerden çok fazla talep var. Ama biz kendi işimizin başında durmayı seven insanlarız. Bu sebeple başka bir şehirde dükkân açma fikrine karar versek mutlaka orada da olmak isteriz. Ama neden olmasın da diyebilirim. Bunun en doğru cevabını bizlere yaşayacağımız süreç gösterecek.