Dr. Öğr. Üyesi Feryade Tokan Şenol: Basın popüler kültürün lokomotiflerinden biridir
Dr. Öğr. Üyesi Feryade Tokan Şenol ile popüler kültür üzerine konuştuk.
Röportaj: Gülsemin Filiz
Popüler kültür, bir toplumda yaygın biçimde paylaşılan inançları, pratikleri anlatmak için kullanılan bir deyim, gündelik yaşamın kültürü olarak biliniyor. Medya ve popüler kültür arasındaki ilişki de oldukça önemli. Ben de bu konuda daha ayrıntılı bilgi almak için Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Feryade Tokan Şenol ile bir röportaj gerçekleştirdim.
Gazeteciliğin bilgilendirici rolü ekseninde toplumu yönlendirme potansiyeli ile ilgili görüşleriniz nelerdir?
Gazeteciliğin bilgilendirme rolü ile yönlendirme gücü neredeyse aynı ağırlığa sahip. Özellikle medya içeriklerinin doğruluğunun kontrolünün oldukça zorlaştığı dijital platformlar ve sosyal medyada haberin (belki bilgi demek daha doğru) hızlı yayılması ile yönlendirme gücü daha da öne geçti. Bu nedenle haberi hazırlayanların niteliği daha da önem kazanıyor.
Popüler kültürün tarihsel gelişiminde gazeteciliğin önemine değinir misiniz?
Popüler kültürün gelişiminde medyanın rolü tartışılmayacak kadar önemlidir. Bir taşıyıcı rolü oynuyor, kitlelerin popüler kültür unsurları ile bir araya gelmesini sağlıyor. Ancak gazeteciliği diğer medya çıktılarından ayıran önemli bir özellik var. O da gazeteciliğin kamu yararı gözetmesi, toplumsal değerleri öncelikli tutması. Bu noktada kamuoyunda güvenilirliği ve toplumsal sorumluluğu tartışılmayan gazetecilik bir meslek olmaktan öte popüler kültür için referans bir değer oluyor. Gazetecilik hem popüler kültür unsurlarının gelişimine katkı sağlıyor hem de yayılmasında ve yerleşmesinde taşıyıcı bir rol üstleniyor.
Popüler kültür bir kitle kültürüdür. Bu niteliği dikkate alındığında bu kültürün oluşumunda ve yayılımında gazeteciliğin nasıl bir rolü vardır?
Türkiye’de özellikle medyadaki çeşitlenme ile gazeteciliğin popüler kültüre sağladığı katkı ve bilinirliğine verdiği desteği görebiliriz. Kültürün anavatanı dildir. Kitle kültürü dediğimiz popüler kültür çıktılarının kamusal alanda meşruluğu medya tarafından sağlanıyor. Bir haberde, bir anonsta, bir başlıkta kullanılan kelime kitlelere daha etkili ve kısa zamanda ulaşıyor. Güvenilen, okunan, takip edilen gazeteler ve gazeteciler bu noktada büyük öneme sahipler. Mesela politik ‘konjonktüre’ göre değişen dil haznemiz var. Bugünlerde çok sık kullanılan ‘algı yaratmak’ ya da ‘trol’ kavramları belli bir dönemin ürünleri. Ya da ‘fenomen’, ‘influencer’ gibi son birkaç yılın ürünleri var. Bu tür dönemsel olarak yükselen ve kitleler tarafından benimsenen kelimelerin toplum katmanlarında bilinirliğinin önemli paydaşlarından biri de gazeteciliktir.
Popüler kültürde gazetecinin imajı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Ben genel olarak gazetecinin popüler kültürde olumlu bir imaja sahip olduğunu düşünüyorum. Ancak tüm toplum katmanlarına, farklı dönemlere, ideolojik etkiye vs. ayrıca bakmak, incelemek lazım. Yine de gazeteci hâlâ saygı gösterilen, ilk elden haberi bir yol bulup ileten, yaşam konforundan ciddi oranda fedakârlıkta bulunan bir imaja sahip.
Son dönem medyasında magazinleşme olgusu ve modern gazetecilik hakkında görüşleriniz nelerdir?
Basında magazinleşme, keskin ve zor siyasi iklimde basının etkisi altına girdiği bir rüzgâr. Daha önce 1980 sonrasında basında da benzer bir hızda magazinleşme görülüyor. Ancak şu var ki, magazinleşme gazeteciden çok gazete sahiplerinin beslendiği bir yol. Bugün magazinleşmeye girmeden gazetecilik yapmaya çalışan platformlar var. Daha kısıtlı bir kesime, belki beklentilerinin altında bir geri dönüş alarak yapıyorlar. Ancak yine de gerçek anlamda gazetecilik yapıyorlar. Magazinleşmeden kaçamıyoruz, mesleki yeterliliği olmayanların basında yer alması, patron gazeteci modeli buna izin vermeyecektir. Ancak her şeye rağmen gazetecilik yapmaya çalışan pek çok gazeteci var.
Popüler kültür bağlamında Türkiye’deki gazeteciliğin yeri hakkında neler söylemek istersiniz?
Basın popüler kültürün lokomotiflerinden biri. Ancak sosyal medya ve dijitalleşme bu noktada safları karıştırdı kanımca. Deneyimli ve alışılagelen gazetecilere ek olarak herhangi bir platformda kendine yer edinen, bir uygulamada hesabı olan sıradan insan kontrol edilmemiş olsa dahi bilgiyi ya da ‘duyumu’ aktardığında gazeteci olarak anılabiliyor. Popüler kültür kendi meslek erbaplarını yarattı. Toplum dönemin magazin damarlarını doyuran yeni figürleri gazeteci, yaptıklarını da gazetecilik diye etiketledi.
Gerçekçilik ve popüler kültür arasındaki ilişkinin gazeteciliğe yansımaları hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Popüler kültürün ticari kaygıları gazetecilerin ifade özgürlüğünü kısıtlar mı?
Gazetecilik, dönemin şartlarına en hızlı uyum sağlamaya çalışan meslek gruplarından. Alternatif kanallara sahip olmadan önce kesinlikle bağımlı, kolektif çalışmak zorunda kalan bir uygulama alanıydı. O noktadaki bağımlılıkları iş güvencesi ve sosyal haklar olarak sorgulanabilirdi. Bugün ise alternatif alanlarda çalışması daha kolay, bireysel bir uygulama alanı gibi görünse de yeni bağımlılıkları var. Sansür gibi. Bu nedenle oto sansürü en çok kullanılan mekanizmalardan biri olma tehlikesi bulunuyor. Üretilen içeriklerin okura ulaşması halinde bile manipülasyona uğraması. Bir gazetecinin en son isteyeceği durumlardan biri de üretimlerine müdahale edilmesi, çarpıtılması vs. Bir de, en önemli tehlike de, devamlılığın ve mecranın yaşaması için finansal özgürlük. Burada devreye rekabet unsuru giriyor. İzlenmek, okunmak, takip edilmek, tık almak gibi kaygılar gazetecinin mesleki etik ilkelerden fedakârlık yapmasına, ticari kaygı nedeniyle az önce bahsettiğimiz magazin unsuru ile tanışmasına neden olabilir. Ben yine de tüm zorluklara rağmen kitlelere gerçek haberi ulaştırmak için emek veren gazetecilerin varlığının mesleki onuru koruduğuna inanıyorum. Bir de tabii akademilerde gösterilen çaba ve inanç bu onurun kaynaklarından biri.