Kenan Yeşilyurt: Gazeteci, gidemediği her savaş bölgesinin acısını kendi içinde yaşar
Kenan Yeşilyurt'la savaş gazeteciliği
Haber Üsküdar - H. Şuhedanur Damkacı
Haber kameramanı Kenan Yeşilyurt, dünyanın farklı yerlerine giderek kamerasıyla kayıt altına aldıklarını 11 yıldır dünyaya aktarıyor. Suriye, Gazze, Mısır, Somali, Libya, Filipinler, Japonya ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi birçok bölgede görev yaparak sıcak gelişmelere tanıklık etti. Yeşilyurt, 2016 yılında PKK terör örgütü tarafından kaçırılmış ve ardından serbest bırakılmıştı.
37 yaşındaki Kenan Yeşilyurt dünyada gelişen olaylara karşı duyarsız kalmayarak olayları yerinde takip etmek için yola çıkmış bir gazeteci. Suriye, Gazze, Mısır, Somali, Libya, Filipinler, Japonya ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi birçok bölgede yaşanan olaylara kamerasıyla şahitlik ederek olayları dünya kamuoyuna duyurmayı başaran idealist bir kameraman.
“Yaşadığım her güne şükrediyorum”
Farklı ülkelerdeki çatışma bölgelerine gittiğinde çevresindeki insanlar tarafından yadırgandığını dile getiren Yeşilyurt, “Bu zamana kadar gittiğim pek çok ülkede neredeyse herkes tarafından yadırgandım. O kadar çok savaş bölgesine gittim ki, çevremdeki herkes acaba başına ne zaman bir şey gelecek diye bekler hale gelmişti. Fakat ben yaptığım her haberle mesleğimin üstüne bir tuğla koymuş gibi hissediyorum. Ölümle burun buruna gelmek savaşın kaçınılmaz bir gerçeği. Bu kaçınılmaz sonla ister istemez siz de karşılaşıyorsunuz. Bizim medyaya yansıttığımızın dışında çekemediğimiz, kayıt altına alamadığımız olaylar emin olun ki daha korkunç ve dramatik. Bölgede yaşadığım her güne şükrediyorum” diyor.
“Dünyası yerle bir olmuş insanların arasında bizim yaşadıklarımızın bir önemi yok”
Mesleğine olan hayranlığını ve bağlılığını her fırsatta dile getiren Yeşilyurt, “Dokuz yıl boyunca dünyanın çeşitli bölgelerine gittim ve dünyanın gerçekleriyle yüzleştim. Bana ilk kez 'sınıra gidiyorsun' dediklerinde gerçek dünya ile yüzleşmemin zamanımın geldiğini zaten düşünmüştüm. Bu süreç kolay olmadı, aradan dokuz yıl geçti. Şartlar çok zor, fakat dünyası yerle bir olmuş insanların arasında bizim yaşadıklarımızın aslında bir önemi yok. Gazeteci, gidemediği her savaş bölgesinin acısını kendi içinde yaşar. Gelişmeleri televizyondan takip etmek ise en zoru” ifadelerini kullanıyor.
"En önemlisi, acıyı yaşamış insanlarla empati kurabilmek"
Kenan Yeşilyurt, savaş bölgesindeki insanlarla empati kurabilmenin önemine değinerek, “Bizim görevimiz o bölgelerde savaşı yaşamış, acıya şahit olmuş insanları görüntüleyerek, bunları tüm dünyaya duyurabilmektir. Ancak, bu tür olayları görüntülerken o olayları yaşayan insanların acılarına da şahit olduğumuz için onlarla empati kurmalıyız. Gittiğimiz bölgelerde, ister istemez ölüm korkusu yaşıyoruz fakat tüm korkulara rağmen bir kameraman olarak, o bölgelerde yaşananlara şahit olmak ve yaşananları tüm dünyaya göstermek beni çok heyecanlandırıyor” diyor.
"Bu mesleğin bana öğrettiği çok şey var”
Savaş bölgesine gittiğinde ilk bir haftanın çok zor geçtiğini vurgulayan Yeşilyurt, “Sonrasında alışıyorum ya da alışmak zorunda kalıyorum. Hayat devam ediyor. Bu mesleğin bana öğrettiği çok şey var. Fakat her şeyden önemlisi insani duygularım nasırlaştı. Yani kolay üzülemiyor, ağlayamıyor, heyecanlanamıyorum” diye konuşuyor ve meslek hayatı boyunca unutamadığı pek çok olaya tanıklık ettiğini belirtiyor: “Unutamadığım pek çok olay var. Filipinler’de 15 gün boyunca yüzlerce cesetle aynı yerde bulundum. Gazze’de her gün vurulma düşüncesiyle asansör boşluğunda uyudum, terör örgütü tarafından kaçırıldım, esir düştüm, arkadaşım yanımda vuruldu ve ben hem onu sakinleştirmeye çalıştım, hem yaşananları kayıt altına aldım. Keskin nişancının mermisi yüzümü yalayarak geçti ve ben yine bunu da kayıt altına aldım.”
“Muhabirlikte fiziki gücün sağlam olması çok önemli”
Kenan Yeşilyurt, savaş bölgelerinde görev yapan muhabirlerin fiziki yeterliliklerinin meslekte öncelikli sırada olduğunu kaydederek şunları söylüyor: "Savaş muhabiri veya kameramanı, savaş bölgesinde tehlikenin nereden gelebileceğini bilmeli. Tehlike anında ne yapması gerektiği ya da hangi yöne kaçması gerektiği konusunda bilgi sahibi olmalı. Ayrıca meslekte fiziki yeterlilik ve güç çok önemli. Savaş bölgelerindeki koşullara uyum sağlayacak bir yapıda olmanız gerekir. Savaş alanına giden bir kameraman veya muhabir, çoğu zaman kişisel ihtiyaçlarını bile karşılayamayabilir. Çoğu zaman gittiğiniz bölgede yiyecek bulamıyorsunuz ya da günlerce banyo yapma imkânınız olmuyor. Bazen de gittiğiniz bölgedeki duruma göre sizin de çelik yelek giymeniz gerekebiliyor. Bir yandan olayı görüntüleyecek kamera, fotoğraf makinesi veya tripot gibi ekipmanları kontrol etmek durumda kalıyorsunuz, bir yandan da yaklaşık 12 kilo olan çelik yelekle hareket etmeye çalışıyorsunuz. Dolayısıyla tüm bunları yapabiliyor olabilmem için fiziki gücümün sağlam olması gerekir.”
“Operasyonlara gitmek için gönüllü oluyorum”
Kenan Yeşilyurt, seçtiği meslek için hiç pişman olmadığını dile getirerek; “Ben hâlâ harekâtlar ve operasyonlar başlarken gönüllü oluyorum. Gitmezsem kahrolurum. Bu mesleği seçtiğim için asla pişman değilim. Mesleğim sayesinde inanılmaz bir kariyer edindim" ifadelerini kullanıyor.