Pınar Dağ: Veriyi haberleştirebilen bir gazetecilik adayı fark yaratır
İletişim fakültelerinde veri gazeteciliği dersi günümüz medyanın çalışanlarından beklentilerini karşılamaya yaradığı için çok önemli.
Haber Üsküdar - Sema Kahriman
İletişim fakültelerinin müfredatı birçok öğrenci tarafından yetersiz bulunuyor. Öğrenciler iletişim fakültelerinden mezun olduklarında yeterli bilgi ve donanıma sahip olamadıklarını ve bu nedenle iş bulmada zorlandıklarını ileri sürüyorlar. Müfredatın değişmesi için çalışmalar yapılıyor. Veri gazetecisi ve eğitmeni Pınar Dağ, günümüz dünyası dijital içerikleri etkin şekilde yöneten ve yönettiğinden değer yaratabilen insana yatırım yaptığı için veri analizinin de müfredatta yer alması gerektiğini söylüyor.
İletişim fakültelerinin müfredatını düzeltme konusunda bazı üniversiteler ve dernekler çalışmalar yapıyor. Pınar Dağ tarafından Türkiye ayağı kurulan “Veri Okuryazarlığı Derneği (VOYD)” Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin “Kalite Kurulu Dış Paydaş Kurumu” olarak seçildi. Bu işbirliği ile iki kurum arasında zaman zaman gerçekleştirilecek toplantılarla uygulanmakta olan müfredatın sektörde karşılık bulacak biçimde geliştirilmesi için görüş alışverişinde bulunulması amaçlanıyor. Veri okuryazarlığı konusunda çalışan VOYD, aynı zamanda Üsküdar Üniversitesi'nde verilmekte olan gazetecilik eğitiminin, veri gazeteciliği bünyesindeki meslek insanlarının desteğiyle sektörün gereksinimleriyle uyumlu hale getirilmesi için birlikte çalışacak. Bu gelişmelere bağlı olarak üniversitemizde 'Veri Gazeteciliği' ve 'Dijital İçerik Üretimi' derslerini veren Pınar Dağ ile veri gazeteciliği üzerine konuştuk.
Klasik, araştırmacı, vatandaş, online gibi birçok gazetecilik türü mevcut. Veri gazeteciliği ise Türkiye ve bildiğim kadarıyla tüm dünyada uzun yıllardır tanınan bir alan değil. Özellikle “sızıntı” belgeler ile daha çok gündeme girmeye başlayan bir gazetecilik türü. Siz bu çalışmalar yapıp dersler veriyor, atölyeler düzenliyorsunuz. Yakın zamanda Veri Okuryazarlığı Derneği'ni (VOYD) kurdunuz. Buradan elde ettiğiniz tecrübelerden yola çıkarak sizce Türkiye’de veri gazeteciliğinin durumu nedir?
2012 yılında bu alana yoğunlaşmaya başladım ve bu süreci soruda belirtildiği gibi hep aktif bir şekilde yürüttüm ve öyle de devam ediyor. Alanı biliyor, üzerine yazıyor ve konuşuyoruz. Ayrıca akademik çalışmalar da yapıyoruz. Her yıl gazetelerde bu alana eğilen ilgili daha çok muhabir görebildiğimi söyleyebilirim. Ancak kısıtlı matematik, kısıtlı veri okuryazarlığı, kısıtlı istatistik bilgisi bu alanın daha etkin şekilde gelişmesinde ve yerleşmesinde engel olarak karşımıza çıkıyor. Bu sebeple layıkıyla veri gazeteciliği yöntemleri ile üretim yapan kurum belirtmek zor. Birgün gazetesinin infografik bölümü bir ilktir. BBC Türkçe düzenli olarak veri ile çalışıyor, Evrensel gazetesi de ayrı bir bölümü olmasa da veri güdümlü içerik üretmeye özen gösteriyor. Ajans olarak AA’nın da içeriklerini görüyoruz ancak veri gazeteciliği yapılıyor diyemeyiz. Türkiye’de veri gazeteciliğinin yani birbirinden ayrı ya da doğrudan ilişkili/ilişkisiz verileri kullanarak bağ kurabilen bir haber üretim sürecine giren çok az diyebiliriz. Bu verileri kullanarak yeni bir şey söylemeyi hedefleyen neredeyse hiç yok. Habercilik yapmamayı sadece ekonomik sorunlarla ilişkilendiremezsiniz. Bireysel olarak köşelerde kamuyu uyaran yazılar çıkıyor ama sadece hedef kitle ile sınırlı. Bir iki interaktif haritayla bunun yapıldığının sanılması da işin en yanıltıcı tarafı. Nitekim, pek çok gazeteci her gün hızlıca önümüze düşen Türkiye İstatistik Kurumu’nun raporlarını haberleştirmekle yetiniyor. Bu da oldukça kısıtlı bir alanda kalıyor. Yapılması gereken araştırmacı veri gazeteciliğidir, bunu da günümüz ortamındaki mevcut teknolojilerle yapmak çok daha kolaydır. Hem veriyi her şekilde temin etmenin çok fazla yolu var, medya muazzam şekilde açık kaynak araçlarla donatılmış durumda, hem de doğrulama imkânı sunabilen teknolojiler mevcut. Ayrıca açık veri mevcut. Türkiye’de gayet yetenekli gazeteciler var ancak gündemin içinde kaybolmayı tercih ettikleri açık. Editörleri ve şefleri de zaten bu emek isteyen süreçle ilgilenmiyor. Ben artık nitelikli içeriğin üretiminde tek nedenin zamanla ve akışla yarışmak olduğunu düşünmüyorum. Ekonomik getirisi tabii önemli ancak kaliteli içerik üreterek de kitlenizi oluşabilir ve varlığınızı sürdürebilirsiniz, ancak bunun için basının baskılanmadığı bir ortama ihtiyacınız var. Cennet Belgeleri'ni haberleştiren veri muhabiri Pelin Ülker’e biliyorsunuz dava açıldı.
Üniversitelerin iletişim fakültelerinde veri gazeteciliği dersi görmek pek kolay değil. Zorunlu ders olarak olmadığı gibi çok az üniversitede seçmeli ders olarak mevcut. Sizce Türkiye’de tahminen kaç üniversitede veri gazeteciliği dersi veriliyor? Ve derslerin kalitesi ne durumda, biliyor musunuz?
Yaklaşık 17 üniversitede verildiğini şahsen ben takip ediyorum. Üsküdar Üniversitesi, Kadir Has, Arel, Galatasaray, Anadolu Üniversitesi, Nişantaşı, Mersin Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Bahçeşehir, Kültür, Ankara, Marmara Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi şu an aklıma gelenler. Şunu belirtebilirim, bu yöntemlerle haber üretim sürecini öğrenen yani bu alanın farkında olan yeni medya ve gazetecilik öğrenci sayısı arttı. 7 yılı aşkın süredir diyebiliriz. Yani böyle bir kuşak oluştu. Ayrıca dünyada da çok hızlı yerleşmedi bölümlere. Hatta Türkiye bazı yönleri ile bu alanı eğitime dahil etmede daha becerikli ve hızlı davrandı diyebiliriz. Ancak bizlerde "eğitimin niteliği nasıl?" derseniz, daha yeni yeni akademisyenler uygulama yaptırmaya başladılar. Nitekim bu sadece teorik yürütebileceğiniz bir ders değil, yoğun şekilde lab ortamında bol üretimli geçmesi gerekmektedir. Bu da akademisyenin kendisini de geliştirmesi ve alana hakim olmasını mecbur kılıyor. Derslerin niteliğinin çok iyi olmamasını da biraz buna bağlayabiliriz.
İletişim fakültesi öğrencileri için veri gazeteciliği dersi neden önemli?
Günümüz dünyası dijital içerikleri etkin şekilde yöneten ve yönettiğinden değer yaratan/yaratabilen insana yatırım yapıyor. Bu iletişim fakültesi öğrencileri için de geçerli. Veri kaynaklarını bilen, veriyi çekebilen, veriyi temizleyip yapılandıran, veriyi analiz edip, yorumlayıp görselleştiren ve sonunda bulgulayıp haberleştirebilen bir gazetecilik adayı çağı yakalar, iş bulmada zorlanmaz. Fark yaratır. Ancak veri okuryazarlığı, grafik okuryazarlığı zayıf bir nesil ile karşı karşıyayız. Bu hünerleri yakalamak için istekli olmak yeterli olmuyor, titiz ve disiplinli şekilde çalışmak gerekiyor. İletişim fakülteleri öncelikle bu alanın önemini iyi kavramalı ve üzerine konuşmalı ki öğrenciler de bu yöntemlerin dünyada nasıl yer bulduğunu tam anlamıyla kavrasın. Bilgisayar okuryazarlığı zayıf öğrencilere verinin günümüz dünyası haberciliğinde önemini maalesef etkin şekilde anlatamazsınız.
Veri gazeteciliği dersi öğrencilere ne katmalı? Üniversiteler öğrencilere hangi bilgileri aktarabilmeli?
Öncelikle veri güdümlü düşünmeyi katabilmelidir. Veri ile çalışırken şüpheci olmanın önemini anlatabilmelidir ama en önemlisi veri gazeteciliğinin çok ciddi bir gazetecilik yöntemi olduğunun farkına vardırmalıdır. Bu bağlamda veri gazeteciliği dersi; öğrenciye verinin ne olduğunu, verinin nerede olduğunu, veri kalitesinin önemini, açık verinin gerekliliğini, veriyi nasıl temizleyeceğini, verinin nasıl doğrulanabildiğini, üstverinin önemini, verinin nasıl yorumlanıp, analiz edildiğini ve nasıl verinin görselleştirildiğini anlatmalıdır, öğretmelidir. Çok veri iyi hikayedir, bunu da öğrencilerimize anlatmamız, göstermemiz, öğretmemiz gerekiyor. Yani üniversiteler bu ders bağlamında bu alanları öğrencilere öğretmelidir. Ancak öğrendiğimiz matematik günümüz kategorik veri dünyası için sınırlar barındırdığından çok daha fazla çalışmak ve yöntem geliştirmek gerekiyor.
Veri gazeteciliği dersi verdiğiniz öğrencilerin eksiklikleri nedir? Araçların İngilizce olması birçok öğrenci için sorun oluyordu. Sizce Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin dil sorunu onları veri gazeteciliğinden uzaklaştırıyor mu?
İlk dikkatimi çeken eksiklik bilgisayar okuryazarlığı. Öğrencinin veri ile çalışmasını bir tarafa bırakarak belirteyim mobil bir nesil olduğu için bilgisayar ile ilişkileri çok güçlü olmuyor. Bunun yanında grafik okuma, veriyi yorumlama, analiz yapma, veri görselleştirme, bunlar çok güçlü olmuyor. Öğreterek, kolay örneklerle bir aşamaya yine de gelebiliyorsunuz. Dil evet etkiliyor biraz ama doğrudan böyle bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Nitekim uygulama yaparken dil en son ihtiyacınız olan şey oluyor.
Veri gazeteciliği ile ilgilenen öğrencilere tavsiyeniz var mı?
Yaptıklarınızı göstermediğiniz sürece bu alanda ilerlemek zor. Düzenli okuma, dünyada üretilen ödüllü projeleri takip, veri bölümü olan haber sitelerini okuma ve ddj, dataviz, veri haberciliği etiketlerini düzenli takip. Her gün en az bir veri seti ile çalışmak ve ondan haber yapmak ve bunu yaparken de herkesin erişimine açarak geri bildirim almak önemli olacaktır. Hata yaparım diye korkan çok öğrenci ile karşılaştım, tipiktir ama hata yapmaktan korkmamalılar. Sorun çözerek gelişiyor, çok değerli bir içgörü ile veri ile çalışmayı öğreniyorsunuz böylece. Bir dizi araç öğrenin de diyebilirim ama en önemlisi bu aşamada istek, merak ve sonra size yeni beceriler katacak pratikler. Örneğin e-tabloda çalışmayı öğrenin. Veritabanlarının verilerini nasıl filtreleyebileceğinizi öğrenin. Bir veriyi neyin kötü yaptığını, bunu nasıl tespit edebileceğinizi öğrenin. Bu tarz temel konuları öğrenmeye başladığınızda gerisi çok kolay.