Sema'da Olmak
Yıldız Teknik Üniversitesi Kültürel Çalışmalar doktora öğrencisi İskender Cüre ile semazenlik hakkında röportaj gerçekleştirdik.
Haber Üsküdar - Ümmü Gülsüm Dural
Mevlevi ayinine sema denir. Hz. Mevlânâ zamanında belli bir düzene bağlı kalmaksızın dinî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesilesiyle icra edilirdi. Düzenli hale daha sonra sokulan sema ibadeti günümüzde de devam etmektedir. Yıldız Teknik Üniversitesi Kültürel Çalışmalar doktora öğrencisi İskender Cüre ile semazenlik hakkında röportaj gerçekleştirdik.
On yılı aşkındır semazenlik icra eden İskender Cüre, 2018 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda sanatçı olarak görev yapmaktadır. Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlayan İskender Cüre, Yıldız Teknik Üniversitesi Kültürel Çalışmalar programında doktora çalışmasını devam ettiriyor.
Kültür Bakanlığı görevi yanı sıra yayınevleri, gazeteler ve dergilerde on yıldır editörlük yapıyor. Günümüzde semanın yanlış ya da eksik bilindiğini dile getiren Cüre,” Popüler kültür etkisi ile Sema'nın gösteri olarak ifade edilmesi maalesef yaygındır. Fakat esas itibarıyla bunun adı Mevlevi mukabelesidir. Mevlevihanelerde haftada bir kez, genellikle yatsı namazından sonra öncelikle hep birlikte namaz kılınır daha sonra tekkenin şeyhi olan kişi bir sohbet icra eder. Sonrasında Mevlevi mukabelesinin ayin-i şerif kısmına geçilir. Ayinin ardından semazenler hücrelerine çekilip, tefekkür ederek günlerini tamamlarlar. Bu daimi olarak icra edilen bir unsur değildir.
"Mevlevi mukabelesi seyirlikten ziyade tarikat içerisindeki bir eğitim aracıdır"
Tarikat ehli içerisinde haftada bir kez yerine getirilen bir araçtır. Semazenlik, sufilerin 9 yy ‘dan beri Allah’ı zikrettikleri meclislerden ilahi vecd ile döndüklerinden bahsedilir. Ama müesses bir şekile gelmesi Mevlevilik ile olmuştur. Semazenlik mevlevi dervişlerin bazılarının öğrendikleri bir şeydir. Bazıları hanenda denilen mutrıb kısmında yer alıyor, bazıları da sema meşk eder bu mukabelelere katılım gösterirler. Mevlevi mukabelesi seyirlikten ziyade tarikat içerisindeki bir eğitim aracıdır. Zaman içerisinde büyük oranda gösterilik bir durum almıştır” ifadelerini kullandı.
"Hz. Mevlana’nın hayatını ve Mesnevi'yi okudukça ben de onların halkasına dahil olmak istedim"
Semazen olma sürecinden bahseden İskender Cüre, ”10 yıl önce tanıştım. Düzenli aralıklarla semayı icra etmeye başladım. 2017 yılından itibaren de düzenli olarak Kültür Bakanlığı bünyesinde Mevlevi ayinlerine iştirak ediyorum. Topluluğumuzla yurt içi ve yurt dışında İslam din kültürünün yüksek numunelerinden olan Mevlevi mukabelesini sürdürüyoruz. Lise yıllarında Hz. Mevlana Sempozyumu tertip edilmişti. Bu sayede Hz. Mevlana ile tanıştım. Sonrasında üniversite yıllarımda Hz. Mevlana’nın hayatını ve Mesnevi'yi okudukça ben de onların halkasına dahil olmak istedim. Tabii, Mevlevi ayinlerinin müzikal yapısı neticesinde insanı etkileyen bir boyutu olması da etkili oldu. Üniversite yıllarında tasavvuf tarihi, kültürü, müziği alanlarıyla ilgilenmeye başladıkça bu alanlarda aktif olan insanlarla tanıştım. Semazen olmak için neler yapmam gerektiği ile ilgili araştırmalar yapmaya başladım. O yıllarda Pendik Belediyesi'nde Sema kursları düzenleniyordu. İlk kez o zaman başladım. Yaklaşık altı aylık bir eğitim süreci oldu. Dışarıdan bakan biri için dönmekten ibaret gibi görünse de ciddi eğitim süreçleri var. Baş dönmesi, mide bulantısı olan kişiler ara vermek zorunda oluyor. Ben de vertigo rahatsızlığım sebebiyle ara vermiştim, bir süre sonra tekrar eğitim alarak ve hastalığımı da yenerek semazenliğimi sürdürdüm” dedi.
“Her dönüşte semazen içinden Allah diye zikrediyor”
Duruşlarının anlamı için İskender Cüre, “Dönme esnasında sol ayak daima sabit sağ ayak ise daima hareket halinde olmalıdır. Semazenin sol ayağının sabitliği bir sıraat-i müstakim (doğru yol) vurgusunu hatırlatıyor. Bir ayağı ile sabit bir yerden güç alarak diğer ayağı ile alemleri seyrediyor. Tekke’de eğitim alan, nefis terbiyesi almış bir insan sosyal hayatta karşılaştığı alanlarla alakalı reaksiyon gösterirken daima aldığı terbiyeden hareketle davranış sergiliyor. Her dönüşte semazen içinden Allah diye zikrediyor. Allah ile olan ilişkisini, nasıl bir kul olduğunu, Peygamber Efendimize muhabbetinin gerekliliğini düşünme fırsatı buluyor. Bu süreçte ulvi olan şeyleri düşünüyor. Duruşun anlamına gelecek olursak; sağ elin ayası yukarı bakıyor, sol elin ayası aşağı bakıyor. Bu sırada derviş kalbine tam olarak bakmasa da kalbine doğru bakmaya çalışıyor. Sağ elin açıkta yukarda olması Cenab-ı Hak’tan gelen güzellikleri almasını işaret ediyor. Sol elin aşağıda açık olması ise o güzellikleri alıp insanlara faydalı şekilde, sunması ve hizmet etmesi anlamına geliyor. Bu süreçte ise güzelliklere bakmasından ziyade köprü vazifesi gördüğünü anlıyor ve sadece kalbine odaklanıyor. Kalbini, ruhunu, nefsin kötü hastalıklarından kurtularak kendisini iyiliklere vakfetmeye odaklanıyor” dedi.
"Anadolu tasavvuf ve kültürünü farklı milletlerden misafirlerimize anlatmaya dair geniş bir görev tanımımız var"
Semazenlik Mevlevilik içerisindeki terbiyenin bir parçası. 1925 yılında Tekke Zaviye ve Türbelerin Kapatılması Kanunu ile yasal zeminde tüm faaliyetlere son verildi. 1950’lerde devlet nezdinde Hz. Mevlana’nın anılması için bir teşvik yapıldı ve mukabeleler yayılarak devam etti. İskender Cüre, “Orjinalinde meslek olmamasıyla beraber 1990’lı yıllardan sonra Türkiye’nin dini ve milli kültürünün tanıtılması amacıyla Kültür Bakanlığı bünyesinde semazen kadroları oluşturuldu. Günümüze kadar semazenlik yapan kişi sayısı en fazla yüz kişi olmuştur. Biz de sadece semazenlik yapmıyoruz. Anadolu tasavvuf ve kültürünün asli unsurlarını hayata geçirmeye, bunları farklı dillerde misafirlerimize anlatmaya, sosyal medya da bunlara dair video hazırlamaya dair geniş bir görev tanımımız var.”
“Ayin olan sema ile düğünlerde yapılan sema tabii ki aynı değildir”
Günümüzde organizasyonlarda yer alan gösteriler hakkında Cüre, "Sema günümüzde düğünler ve özel günlerde ‘uygunsuz’ diyebileceğimiz şekilde yapılıyor. Tabii Sema’nın ne olduğunu bilmez isek hangi koşullarda yapılması gerektiğini de bilemeyiz. Tasavvuf terbiyesi dindar bir hayat yaşayan insanın inceliklerini öğrenmek ve nefis terbiyesini talim etmek için girdiği yolda yaptığı şeydir sema. Yakın zamanda kültür kopukluğu yaşamış bir toplum olduğumuz için yeni bir tür ortaya çıktı. Ayin olan sema ile düğünlerde yapılan sema tabii ki aynı değildir. Dini ve milli kültür bilincimiz olsa kamunun fertleri tarafından engellenmesi gerekir fakat bir ögeye de dönüştürüldüğü için kültürel bir yozlaşma söz konusudur."