Simge Hançer: Haber metinleri uzmanlar tarafından çevirilmeli
Simge Hançer ile çeviribilim üzerine bir röportaj yaptık.
Haber Üsküdar - Burcu Hançer
Simge Hançer ile çeviribilim üzerine bir röportaj yaptık. Simge Hançer, lisede İngilizce ağırlıklı yabancı dil eğitimi gördü. Ardından Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümünde okurken Erasmus programı ile Nürnberg Friedrich-Alexander Üniversitesi’ne gitti. Üniversite döneminde TRT Dış Yayınlar Daire Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nde çeviri alanında stajlar yaptı. Mezun olduktan sonra bir süre Almanca öğretmenliği yaptı ve bir yabancı dil okulunda çalıştı. Şimdi de çeviri alanında çalışmalar yapmaktadır.
Çeviribilim bir bilim dalı olarak ne anlama geliyor?
Çeviribilim yazılı ve sözlü çeviri ile ilgilenen ve çeviri alanında uzmanlaşmak isteyenlerin başvurduğu bir bilim dalı. Çeviri, herhangi bir dildeki metni veya konuşmayı anlamını bozmadan, orijinaline en yakın haliyle hedef dilde yeniden ifade etme işidir. Dolayısıyla çeviribilim yazılı veya sözlü ifade becerilerinin geliştirilmesini amaçlar. Çeviri özellikle de benim uğraştığım yazılı çeviri, biraz da matematik problemi çözmek gibi. Kelimeleri bilmek de yeterli değildir. O kelimeyi cümle bağlamında anlayarak ve yorumlayarak hedef dile aktarmak gerekiyor. Her milletin ve her dilin de kendi kültürü olduğundan çeviri yapmak hiç de kolay değil.
Çeviribilimin tarihsel gelişimi nasıl oldu?
Aslında farklı diller oluşmaya başladığından beri çeviriye ihtiyaç duyulmuştur. Tarihte de farklı toplumların birbirleriyle ilişkileri sözlü çevirilerle sağlanmıştır. Yine farklı dilleri kullanan toplumlar arasındaki anlaşmaların yazıda kalması için yazılı çeviri kullanılmıştır. Bunun ilk örneklerini de bildiğim kadarıyla Sümerler vermiş. Tarihte en eski çeviri örnekleri de genelde din yazılarının çevirileridir. En önemlilerinden biri de Tevrat’ın çevirisidir. Türklerde ise ilk çeviriler Uygurlar döneminde yapılan çevirilerdir. Aslında çevirinin bilim dalı olup olmadığı da uzun bir süre tartışma konusu olmuş. Çeviri alanı 1970’lerde bilim dalı olarak dil ile ilgili diğer alanlardan ayrılmıştır. Çeviribilim kelimesini de ilk kez James Holmes kullanmıştır.
Çeviribilim dalının temel ilgi alanları neler? Uzmanlar neyi araştırıyor?
Çeviribilim birçok alandan faydalanıyor. Dilbilim, sosyoloji, filoloji, göstergebilim, tarih, karşılaştırmalı edebiyat, edebiyat gibi alanlardan faydalanıyor. Aslında pek çok disiplinin de birleşimi diyebiliriz.
Bu bilim alanında verilen eğitim hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu bilim dalı üniversitelerde ne kadar yaygın? Kaç üniversitede bu eğitim veriliyor? Öğrenci tercihi ne düzeyde?
Eğitimler yazılı ve sözlü çeviri yapabilecek yetkin kişiler yetiştirmeyi amaçlıyor. Dersler çoğunlukla kültür eğitimi ağırlıklı oluyor. Çünkü çeviride temel olan şey kültür birikimidir. Dilbilim, etimoloji, Türkçe, teknik çeviri, edebiyat çevirisi, sözlü çeviri gibi dersler veriliyor. Henüz üniversitelerde yaygın bir bölüm olmasa da Boğaziçi, Yeditepe ve Sakarya Üniversitelerinde çeviribilim eğitimi verildiğini biliyorum. Çeviribilim ile Mütercim Tercümanlık da çoğu zaman karıştırılıyor. Ancak çeviribilim çok daha kapsamlı. Çünkü çeviribilim bölümünde ağırlıklı olarak dilin kültürüne yer veriliyor. Mütercim Tercümanlık'ta ise daha çok teknik bilgiler öğretiliyor. Çeviribilim mezunları çevirmen, tercüman, yeminli tercüman, mütercim tercüman gibi unvanları alıyorlar. Günümüzde farklı ülkelerin birbirleriyle etkileşimde bulunması önemli bir hale geldiğinden farklı dillerdeki metin veya konuşmalar da bu sebeple önem kazanmış oluyor. Böyle olunca da çevirmene olan ihtiyaç artıyor. Bunu mesleğe dönüştürmek isteyenlerin de çeviribilim bölümüne olan ilgisi artmış durumda. İlerleyen zamanlarda bu bölümün daha çok üniversiteye yayılacağını düşünüyorum.
Bu bilim dalının tanımladığı meslek, eğitim almadan da yapılabiliyor mu?
Öncelikle çevirmenlik yapabilmek için ana dilin dışında bir yabancı dili yetkin şekilde bilmek şart. Ancak yabancı dil bilmek kesinlikle çeviri yapabilmek için yeterli değil. Öyle olsaydı özellikle kitaplarda pek çok kişinin yakındığı kötü çeviriler olmazdı. Çevirinin düzgün bir şekilde yapılması için aslında önce hedef dili iyi bir şekilde bilmek ve kullanabiliyor olmak gerekiyor. Anlatım becerilerinin de gelişmiş olması gerekiyor. Çeviri yapılacak olan dilin yapısını, gramerini iyi şekilde biliyor ve kullanıyor olmak gerekiyor. Ayrıca kaynak ve hedef dilin kültürüne de hâkim olmak gerekiyor ki çeviri aslında kültürlerarası yapılan bir işlemdir. Çeviri farklı yapıları, görüşleri, kültürleri bir araya getiren bir süreçtir. Bütün bunlar da doğal olarak bir eğitim gerektiriyor. Eğitim olarak mutlaka çeviribilim ya da mütercim tercümanlık gibi direkt çeviri ile ilişkili bir bölüm okumak şart değil bence. Yabancı dile hâkim bir kişi çeviri yapmak istiyor ve bahsettiğim konularda kendini geliştirmişse eğer elbette çeviri yapabilir. Günümüzde de zaten pek çok insan çeviriyi bu şekilde direkt eğitimini almadan yapıyor.
Bu bilim dalıyla ilgili haberler hakkında neler söyleyebilirsiniz? Haberlerde bilgilerin doğru verildiğini düşünüyor musunuz? Sansasyonel ve tartışmalı haberler çok oluyor mu? Sansasyonel veya yanlış bilgilere dayalı haberler yayımlandığında bir uzman olarak bu yanlış haberlerle nasıl mücadele ediyorsunuz?
Medya kuruluşları çevirmenlere ücret ödememek için haber metinlerini gazetecilere çevirtiyor. Gazeteciler de çevrilen metnin dilbilgisine, kültürüne hâkim olmadığı için sorun teşkil edebiliyor. Haber metnini bir dilden başka bir dile çevirirken metindeki değiştirilmesi, eklenmesi veya çıkarılması gereken kısımlar uzmanlar tarafından yapılmalı. Aksi halde haberin yanlış aktarılması söz konusu olabilir. Bunun da pek çok örneği var. Örneğin, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Almanya Başbakanı Angela Merkel arasında basın toplantısı sırasında eksik çeviri polemiği yaşanmış, Almancadan Türkçeye yapılan çeviride bir kişinin isminin eksik söylenmesi tartışma yaratmıştı. Bir örnek daha vermem gerekirse, Türkçe dil desteği bulunan "Cyberpunk 2077" adlı bir video oyununda Mustafa Kemal Atatürk’ün "İstikbal Göklerdedir" sözü yanlış çevrildi ve hakaret olarak algılandı.
Bir ülkenin siyasi liderilerinin sözlerine diğer ülkelerin verdiği tepkiler de kimi zaman haberi çeviren kişinin düşüncelerine olan tepkiler olabiliyor. Haberlerin çevirileri genellikle kişisel düşünce ve yorum barındırıyor. Çeviri yapacak kişinin her zaman tarafsız olması gerekir. Çeviride kişisel görüşlere veya çalışılan kurumun düşüncelerine yer verilmemeli. Çevirmenin görüşüne aykırı bir düşünce olsa bile ne anlatılmak isteniyorsa sadece o aktarılmalıdır. Özellikle de siyasi metin ve konuşma çevirilerinde bu tutum ihlâl edildiğinden dolayı sorunlar yaşanıyor. Edebi bir metin çevirisinde metni hedef dilde daha iyi bir şekilde ifade edebilmek için birtakım değişiklikler yapılabilir, çoğu zaman yapılmalıdır da ancak haber metninde bu tür değişiklikler asla yapılmamalıdır.
Yazılı ve sözlü çeviride karşılaşılan zorluklar nelerdir?
İki tür çeviri de yüksek konsantrasyon gerektiriyor. En ufak bir dikkat dağınıklığı dönüşü olmayan hatalara sebep olabiliyor. Sözlü dediğimiz ‘simultane’ tercüme en zor kabul edilen çeviri türüdür. Zaman unsuru burada çok önemli. Çünkü hızlı olmak gerekiyor. Konuşmacının ne anlatmak istediğini, o cümleyi kurarken anlamalı ve aynı anda hedef dilde o mesaj ifade edilmelidir. Yani kaynak dili iyi bilmenin yanı sıra verilmek istenilen mesajı anlamak, hızlı düşünmek önemlidir.
Yazılı çeviride de bazen kaynak dildeki kelimelerin hedef dilde karşılığı olmayabiliyor ve o anlamı taşıyacak yeni bir kelime üretmen gerekebiliyor. Bu işin en zorlayıcı kısımlarından biri bence bu. Mesela Harry Potter kitabının çevirmeni kitapta geçen ve Türkçe karşılığı olmayan bir kelimeyi ‘hortkuluk’ olarak Türkçeye çevirmiş. Aşina olunmayan bir alanda çeviri yapılıyor ise terimler gerçekten zorlayıcı olabiliyor. Bazen kaynak metinde anlatım bozuklukları, imla hataları bulunabiliyor, bu da metni anlamayı ve dolayısıyla çevirisini yapmayı zorlaştırıyor. Diller arası kültür farklılıkları olduğu gibi kendi coğrafyamızdan örnek verirsek, İstanbul ve Muğla arasında da ağız farklılıkları var. Yabancı dilde de bu tür farklılıkları anlamak elbette kolay değil. Bir diğer zorluk da atasözleri ve deyimlerde veya fıkra ve mizah alanında karşılaşılabilir. Burada da yine kültüre hâkim olmak önemlidir. Dil canlı bir varlık olduğundan sürekli yeni kelimeler türer. Çeviride uzmanlaşmak isteyen kişinin de bunları takip ediyor olması gerekir.
Sorularım bu kadardı, röportaja katıldığınız için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.