Uzm. Psk. Firdevs Gökçen Söylemez: "Siber zorbalık çocuk üzerinde güven kaybı yaratıyor"
Uzm. Psk. Firdevs Gökçen Söylemez: “Siber zorbalık çocuk üzerinde güven kaybı yaratıyor”
Haber Üsküdar – Hazal Göksun
İletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte çağımızın getirdiği durumlardan biri olan siber zorbalık, çocukluk döneminin önemli bir sorunu olarak görülmeye başlandı.
Bir bireyin başka bir bireyi kasıtlı olarak iletişim araçları üzerinden rahatsız etmesi durumu olarak ortaya çıkan siber zorbalık, karşı tarafta çeşitli psikolojik sorunlar yaratabiliyor. İletişim araçlarının kullanım yaşının düşmesiyle birlikte siber zorbalık yapma ve zorbalığa maruz kalma durumu çocukluk dönemine kadar geriledi. Uzman Psikolog Firdevs Gökçen Söylemez ile siber zorbalığın çocuklar üzerinde yarattığı psikolojik etkiler üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Kendinizi tanıtır mısınız?
2018 yılında İstanbul Gelişim Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldum. 2021 yılında da Rumeli Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisansından mezun oldum. Şu anda da uzman klinik psikolog olarak Rehberlik Yaşam Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde çalışmaktayım. Uzmanlık alanım aslında yetişkinler üzerine ama arada çocuklar üzerine de çalıştığım oluyor. Mezun olmadan önce çocuklar üzerinde çalışıyordum. Yani 8 yıldır çocuk psikolojisiyle ilgileniyorum diyebilirim. Ama dediğim gibi Klinik Yüksek Lisansım yetişkinler üzerine. Çocuk özelinde oyun terapisi deneyimim var. Gelişim testleri vs. uyguluyorum. Klinikte de çocuk danışanlarım var. Şu an çalıştığım rehabilitasyon merkezinde de öyle. Özellikle zorbalığa maruz kalan çocuklarla ilgileniyorum. Ama benim siber zorbalıktan daha çok genel ve geleneksel zorbalık türlerine yönelik çalışmalarım var. Siber zorbalığı ikinci bir tanı olarak görüyorum.
Siber zorbalığı yaşayan çocuklar üzerinde ne gibi psikolojik sorunlar görülebilir?
Çocuğun siber zorbalığa maruz kaldığı ailesi tarafından anlaşılabilir mi?
Anlaşılabilir. Çocuk böyle bir şeye maruz kaldığı zaman telefonu saklama eğiliminde olabiliyor. Teknolojik bir aletle, atıyorum telefonla uğraşıyorsa eğer daha gizli saklı kullanmaya başlıyor. Bir danışanımda tablet üzerinden başına gelmişti bu durum, tabletini kapatıyordu. Çocukta; öfke patlamaları, geceleri uykusundan sıçrama durumu, hiçbir şeyden zevk alamama yani depresif belirtiler ortaya çıkmıştı. Az önce söylediğim semptomların belirmesiyle birlikte aile bunun farkında olabiliyor. Tabii neden olduğunu tam anlayamıyor. Tableti sakladığını fark edince bu işte bir şeyin olduğunu düşünüyorlar. Tabletten ya da internetten başına bir şey geliyor diye düşünerek bize başvuruyorlar.
Durumun anlaşılması üzerine psikoloğa başvurduktan sonra süreç nasıl ilerliyor?
Öncelikle çocuğun kendisini açması çok zor oluyor. Çocuk başına gelen olaydan dolayı travma yaşıyor. Nasıl cinsel istismar bir taciz türüyse bu da aslında bir taciz durumu. Çocukta bir güvensizlik oluştuğu için bize karşı da açılması zor oluyor. En başta çocuğun güvenini kazanmamız gerekiyor. Terapinin sınırlılığı ve gizliliği çok önemli. Onun benimle paylaştığı, psikoterapide yaptığımız şeylerin bilinmeyeceğini sadece aramızda kalacağını söyleyerek güven duygusunu hissettirmek gerekiyor. Güven ilişkisini kurduktan sonra oyun terapisiyle durumu düzeltiyoruz. Oyunların içerisinde çocuk bunu dökebiliyor. Şiddet içerikli oyuncakları tercih edebiliyor ya da direkt bunu oyun içerisine dahil edebiliyor. Kumla oynadığımızda kumun içine materyal gömmeye çalışabiliyor. ‘Ben bir şey saklıyorum, problemim var’ mesajı veriyor. Terapiyle güven mesajını sağlayarak, duyguları koşulsuz ve olumlu bir şekilde kabul ederek ilerliyor süreç.
Çocukları siber zorbalıktan nasıl koruyabiliriz? Aileye düşen görevler nelerdir?
Telefonu elinden alma eğilimi olabilir ailede. Telefonu elinden almak pek çözüm değil açıkçası. Çocuk her şekilde internetle tanışacak. Çağımızın gereksinimi oldu. Online dersler de yapılabiliyor. Biliyorsunuz pandemiyle beraber çevrimiçi dersler işlendi. Çocuk illaki internetle tanışıyor. Telefonu elinden almak yerine çocuğu doğru internet kullanımıyla ilgili bilgilendirmek gerekiyor. Siber zorbalığın ne olduğuyla ilgili de bilgi vermek gerekiyor açıkçası. Çocuğu koruyabilmek için yazılım şirketlerinin geliştirdiği uygulamalar var. YouTube Kids gibi; çocuğun kullanımını filtreleyerek, geçmişine bakarak ne yaptığını görebileceği uygulamalar mevcut. Bu tarz aksiyonlar almak daha önleyici bir faktör olur. Bunun dışında aile çocuğa kuralar koyabilir. Saat ve içerik sınırlaması getirebilirler. ‘Seninle bakabilir miyim? Nerelere giriyorsun? Beraber izleyelim’ diyerek yaklaşılabilir. ‘Seni gözetliyorum, kontrol ediyorum’ mesajı olarak vermemek gerekiyor. Çaktırmadan nerelere girdiğini görmek gerekiyor. Karşısına bir şey çıkabilir. Benim danışanımda gördüğüm bir şeydi; anonim bir şahıs tarafından mesaj gönderilmiş, anne 7 yaşındaki çocuğuna direkt bağırıp çağırmıştı. Çocuk ister istemez kapatıp başına gelen her şeyi daha da içine kapatıp saklamıştı. Vaka da daha büyümüştü tabii. Böyle durumlarda daha da kabul edici olunmalı. ‘Bu senin arkadaşın. Sen onunla arkadaş oldun’ veya ‘Bu arkadaş kim?’ diye sorulabilir. Baktık ki tehlike arz ediyor; ‘Biliyor musun? Yabancı insanlarla konuşmak çok doğru değil. Onu tanımıyoruz. Onunla konuşabilirsin ama kendinle ilgili bilgiler vermemelisin’ tarzlarında bilgilendirici konuşmalar yapmak daha önleyici olur.
Daha ileri psikolojik vakalarda (örneğin intihar fikri bulunan çocuklarda) nelere dikkat ediliyor?
Henüz intihar gibi ileri seviye bir durumda olan çocuk olmadı bende. Ama o seviyeye yakın olup da gelen oldu. Bunlar hep birbirleriyle bağlantılı şeyler. Çocuğu önce bir dinlemek, anlamak gerekiyor. Sorunun ne olduğunu bulmak gerekiyor. Ebeveynin çocuğun kendisini açmasında yardımcı olması gerekiyor. Çocuğun söylediği her şeyi anlayışla karşılamak gerekiyor. Çocuk böyle bir durumdan dolayı depresyona da girebilir, intihar düşüncesi de olabilir. Çocuğun daha çok haz aldığı etkinliklerle başlıyoruz. ‘Evet, senin başına böyle bir durum geldi. Bundan dolayı çok üzgünsün. Kötü hissediyorsun. Farkındayım. Hadi gel seninle şunları yapalım. Eskiden sen parka gitmeyi severdin, gidelim mi? Şunları yapalım mı? diyerek yönlendirmeye çalışıyoruz. İnternette bir paylaşım yapacağı zaman ebeveyniyle beraber yapmasını bekleriz. Çünkü yeniden yapılandırma dediğimiz kısım devreye girer. Çocuk için o alet travma yapıcı araç haline gelebilir. Eline telefonu aldığında gerilebilir, sosyal anlamda kendini kapatıp izolasyona girebilir. Bu sebeple yeniden yapılanma dediğimiz psikoterapiye başvurulabilir.
Daha önce destek alan bir çocuk için bundan sonraki internet kullanım süreci nasıl oluyor?
Filtrelemeyle. Demin de bahsettiğim yazılım şirketlerinin kurduğu filtreleme uygulamalarıyla birlikte internet kullanımının olması önemli. Sıkça denetlenmesi gerekiyor çocuğun. Çünkü yeni baştan ufacık bir sıkıntı daha başına gelirse tabii ki tetiklenebilir. Ailenin kontrolünde kullanılmasını öneririz.
Siber zorbalığı yapan kişi açısından baktığımızda süreç nasıl işliyor?
Siber zorbalığı yapan bir çocuksa, yetiştirilirken zorbalığa maruz kalan bir çocuktur büyük ihtimal. Zorbalığı yapan çocuk belliyse direkt ailesiyle görüşüp muayeneye, terapiye veya psikoloğa götürmeleri istenir. Direkt ebeveynlerin devreye girmesi gerekir. Siber zorbalığı yapan bir yetişkinse adli süreçlere başvurulur.
Yakın çevresinden siber zorbalığa maruz kalan çocuğu nasıl koruyabiliriz? Neler yapılması gerekir?
Yakın çevresinden maruz kalan çocuk açısından şöyle söyleyebiliriz: Biraz daha o ortamdan uzaklaştırmak, kaçırmak bir çözüm değil. Siber zorbalığı uygulayan çocuk kendine saygısı olmayan, psikolojik olarak problemleri olan bir çocuktur zaten. Böyle durumlarda çocuğu farklı ortamlara sokmak gerekebilir. Atıyorum; siber zorbalığı yapan çocuk okuldaysa okul yönetimi ve rehberliğiyle konuşmak, ona göre bir aksiyon almak gerekebilir.