Akademik Konuşmalar’ın ilk konuğu Prof. Dr. Ümit Atabek: Teknoloji fetişleştirilmemeli
Haber - Ayça Aracıçam
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin düzenlediği ‘Akademik Konuşmalar’ etkinliğinin ilk konuğu Prof. Dr. Ümit Atabek oldu. Etkinlik başlangıcında bir açılış konuşması yapan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, Prof. Dr. Ümit Atabek hakkında bilgiler verdi.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin sürekli hale getirmeyi planladığı Akademik Konuşmalar etkinliğinin ilk konuğu kıdemli akademisyen ve iletişim bilimci Prof. Dr. Ümit Atabek oldu. Çevrim içi olarak gerçekleştirilen söyleşide yeni iletişim teknolojileri ve iletişim eğitimi konusunu değerlendiren Atabek, teknolojinin gelişimiyle birlikte değişen ve dönüşen gazetecilik kavramı ile üniversitelerde verilen iletişim eğitimi üzerinde durdu.
“Teknoloji, üretimin toplumsallaşmış bilgisidir”
Teknoloji kavramının tanımına ve zamanla uğradığı dönüşüme değinerek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Atabek şu ifadeleri kullandı: “Teknoloji, Antik Yunancadaki tekhne ve logos kelimelerinin birleşiminden oluşan bir kelime. Her ikisi de Antik Yunan’dan gelmiş olmakla birlikte günümüzde biraz anlam kaymasına uğramış olan sözcüklerdir. Teknoloji, mal ve hizmetlerin üretim bilgisidir. Fakat teknoloji, 19.yy’dan itibaren teknikten farklı olarak toplumsallaşmış bilginin sonucunu ifade eder hale gelmiştir. Teknik ve teknoloji arasında 19.yy’dan itibaren kaçınılmaz bir fark ortaya çıktı. Teknoloji sözcüğü günümüzde üretimin değil sanki tüketimin toplumsallaşmış bilgisi olarak algılanıyor. Teknik, bir şeyin üretim bilgisidir ama teknoloji temelde üretimin toplumsallaşmış bilgisidir. Toplumsallaşmış olmak, toplumsal süreçler içinde belirlenen bilgidir.”
“Gündemde olan teknolojiler fetiş haline getirilmemelidir”
İletişim ve medya teknolojilerinin ortaya çıkış süreçlerini takip ederek konuşmasını sürdüren Prof. Dr. Ümit Atabek, “İletişim ve medya teknolojileri derken eski yıllardan beri var olan bir takım iletişim teknolojilerine gönderme yapmamız lazım. Bunlar; alfabe, yazı, papirüs, parşömen, matbaa... Bunların hepsi iletişim ve medya teknolojileridir. 18.yy’dan itibaren elektrikle birlikte telgraf teknolojisi gündeme geliyor. Elektrikle birlikte iletişim teknolojilerinde önemli gelişmeler ortaya çıkıyor. Sonrasında fotoğraf, telefon, sinema ortaya çıkıyor. Daha sonraki süreçlerde büyük bir atılımla elektromanyetik dalgaların kullanılmasıyla radyo teknolojileri, televizyon, telefonlar ve en son internet ortaya çıkıyor. Yeni iletişim teknolojileri derken hata yapıyoruz. Bugün eski teknoloji dediğimiz her şey zamanında yeniydi, bu nedenle yeni teknolojiler tekno-fetişizm unsuru haline getirilmemeli, fetişleştirilmemelidir. Onlar da eskiyecektir. Eski iletişim ve medya teknolojileri tarihi hızla eskimiş yeni teknolojiler tarihinden ibarettir” dedi.
“Çağımızda problemli bir dönemden geçiyoruz”
Teknoloji kavramının üretim değil tüketim üzerinden tanımlanmasını tekno fetişizm kavramı ile açıklayan Prof. Dr. Atabek, “Teknoloji sözcüğünü bugün, üretimin değil tüketimin toplumsallaşmış bilgisi haline dönüştürdük. Bu anlam kayması, ciddi bir sorun teşkil ediyor. Tekno fetişizm kavramı, tüketim mallarına şiddetli arzuyu ifade ediyor. Öğrencilerimizde bu probleme sık sık rastlıyoruz. Bu kavramı Freud’un protezli tanrı kavramı ile ilişkilendireceğim. Bu kavram, insanların teknolojik aletleri takarak daha önce yapamadıkları şeyleri yapar hale gelmesini ifade ediyor. Aletler, tanrı gibi hissetmemize neden oluyor. Freud da bu yanılgıyı ‘protezli tanrı’ kavramıyla tanımlıyor” dedi.
“Eski gazetecilik anlayışı dönüştü ve değeri düştü”
Teknolojik gelişmelerin gazetecilik alanındaki olumsuz etkilerine de değinen Prof. Dr. Ümit Atabek şu ifadeleri kullandı: “Teknolojiyle birlikte eski gazetecilik anlayışı dönüştü ve değeri düştü. Bunun somut örneklerine bakarsak meselâ alanda çalışan insanların ücretleri düştü. Ancak çok yüksek ücret alan sayıca az gazeteciler de ortaya çıktı. Buna sinemada olduğu gibi star sistemi deniyor. İkinci olarak rekabet arttı, sendikasızlaşma arttı. Düşük meslek itibarı, düşük özgüveni beraberinde getirdi. Eğitimi ilgilendiren tarafta ise bir yetersizlik ortaya çıktı. Teknoloji sürekli gelişiyor ve bu eğitimi almış kişiler kendilerini hep yetersiz hissediyor. Her yeni teknoloji çıktıkça tekrar yeni bir eğitim alınması gerekiyor. Yaşam boyu eğitim almak zorunda oluyorlar.
“İletişim eğitiminde bütüncül bir eğitime dönmemiz gerektiğini düşünüyorum”
İletişim ve medya eğitiminde temel bilgilerin edinilmesi amacıyla bütüncül eğitim sistemine dönülmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Atabek, sözlerine şu şekilde devam etti, “İletişim eğitiminde bölümler konusunu fazla abarttık. İletişim ve medya meslekleriyle ilgili vereceğimiz eğitimde bizim tekrar bütüncül eğitime dönmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bunu şunun için söylüyorum, Bologna Üniversitesi, 1980’lerden itibaren Türk üniversite sistemine model olarak sunuldu ama 13.yy özgün Bologna Üniversitesi’nde bütüncül bir eğitim veriliyordu. Müzik, retorik, matematik, dilbilim dersleri herkesin okuyacağı dersler olarak veriliyordu. Şimdi öyle bir iletişim eğitimi vermeye başladık ki aşırı şekilde meslek eğitimine döndü. İletişimci, bilmesi gereken temel bilgileri maalesef edinmeden geçip gidiyor. Kuramsal mı uygulamalı eğitim mi yapacağız konusu iletişim akademisinde genel bir tartışmadır. Bunun bir dengesi olmalıdır.”
Söyleşi soru ve cevapların ardından sona erdi.
Prof. Dr. Ümit Atabek kimdir?
Prof. Dr. Ümit Atabek lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi'nde, yüksek lisansını ve doktorasını Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı.Akademik yaşamına 1980 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu'nda başladı. Bu okul 1982 yılında adı Baın Yayın Yüksekokulu haline gelerek Gazi Üniversitesi'ne bağlandı. Atabek, 1983 yılında aldığı araştırma bursuyla İtalya'da Perugia Üniversitesi'ne gitti. 1994 yılında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'ne yardımcı doçent olarak geri döndü. 1995 yılında doçent oldu. 2001/2002 eğitim yılında KKTC'de Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde misafir öğretim üyesi olarak bir yıl ders verdi. 2002 yılında Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi'ne profesör olarak atandı. 2002-2005 yılları arasında dekan yardımcılığı görevini üstlendi. 2005-2008 yılları arasında dekan olarak görev yaptı. 2009 yılında İzmir'deki Yaşar Üniversitesi'ne geçti ve 2009-2020 yılları arasında Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi dekanlığını yaptı. Prof. Dr. Ümit Atabek halen İLEDAK (İletişim Eğitimi Değerlendirme Akreditasyon Kurulu) değerlendiricisidir.