Grafiklerle, Suriyeli mültecilerin on yıllık umut yolculuğu
Haber Üsküdar - Feyza Kübra Ağırtmış
Suriye’de 2011 yılında başlayan ve onuncu yılını dolduran iç savaş nedeniyle 500 binden fazla insan hayatını kaybetti, altı milyon Suriyeli ise başka ülkelere sığındı. Savaşın onuncu yılında Suriyeli mültecilerin Türkiye’den Avrupa’ya uzanan umut yolculuğunda gelinen noktayı sayılarla takip ettik, grafiklerle yorumladık.
Arap Baharı olarak bilinen halk ayaklanmalarının 2011 yılının Mart ayında Suriye’ye sıçramasıyla başlayan ve onuncu yılını dolduran iç savaşta BM’nin tahminine göre 500 binden fazla insan hayatını kaybetti. Yakınlarıyla birlikte evlerini ve topraklarını kaybeden milyonlarca insan ise savaş alanına dönen ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Bugün, BM verilerine göre yaklaşık altı milyon Suriyeli başka ülkelerin topraklarında mülteci olarak bulunuyor. Dünyada Türkiye ile birlikte en fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan ülkeler ise Lübnan ve Ürdün. Lübnan'da yaklaşık bir milyon, Ürdün'de ise 700 binin üzerinde Suriyeli mülteci bulunuyor. Lübnan aynı zamanda nüfusuna oranla en fazla mülteci barındıran ülke konumunda. Suriyeli mülteci sayısı nüfusun yüzde 25'ine karşılık geliyor.
Suriye ile komşu olmasının yanı sıra daha iyi bir yaşam arayışındaki mültecilerin Avrupa ülkelerine ulaşmak için kullandığı ana geçiş güzergâhı da olan Türkiye, dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumuna geldi. 2021 yılı verilerine göre Türkiye’de 3 milyon 500 bin civarında Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Türk Hukuk sistemi sadece Avrupa ülkelerinden gelen sığınmacıları mülteci statüsünde kabul ettiğinden savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınan Suriyeliler için ‘geçici koruma altında’ ifadesi kullanılıyor. Suriyeli mültecilerin büyük bölümü kamplarda ve ülke genelinde şehirlere dağılmış olarak yaşamını sürdürürken önemli bir yüzdesi de Avrupa ülkelerine ulaşmanın yollarını arıyor. Mülteciler, insan kaçakçılarının Ege Denizi’ne açılan botlarıyla yapılanlar başta olmak üzere, tehlikeli yolculukları kendileri ve çocukları için sıklıkla göze alıyorlar.
Uzun süre Suriye’deki iç savaşa müdahil olan uluslararası aktörlerin güç mücadelesinin gölgesinde kalan mülteci krizini çözmek amacıyla, savaşın uzamasının getirdiği belirsizlik ortamı, AB ülkelerinin artan mülteci yükünü daha fazla taşımak istememesi ve üç yaşındaki Aylan Kurdi’nin Ege kıyılarına vuran cansız bedeninin yarattığı kamuoyu baskısının da etkisiyle, 2016 yılında AB ile Türkiye arasında mutabakat imzalandı. Buna göre Türkiye mültecilerin Yunanistan üzerinden AB ülkelerine geçişine engel olacak, AB de Türkiye’ye mültecilerin ihtiyaçları konusunda mali yardımda bulunacaktı. Mutabakat süreci kısa sürede karşılıklı olarak sözlerin tutulmadığı suçlamalarının yapıldığı siyasi bir tartışmaya dönmüşken Suriyeli mültecilerin içinde bulunduğu belirsizlik her geçen gün büyüyor.
Suriye’deki çatışma ortamı durulmuş görünse bile ülkelerindeki şiddet ortamına dönmek istemeyen, daha iyi bir yaşam umuduyla Türkiye’den başlayıp Yunanistan’a uzanan, sınırı geçmeyi başaranlar için başta Almanya olmak üzere yolculukları Avrupa ülkelerinde son bulan Suriyeli mültecilerin hikâyelerini savaşın onuncu yılında sayılar üzerinden takip ettik. Avrupa’da hangi ülke ne kadar mülteciye ev sahipliği yapıyor, mülteciler bulundukları ülkelerde nüfusun ne kadarını oluşturuyor? Grafikler ne söylüyor?
Türkiye'de 3 milyon 622 bine ulaşan Suriyeli mülteci sayısı son iki yıldır düşüşte
UNHCR (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) verilerine göre Suriye’deki savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınan Suriyeli sayısı 2012 yılında 248.466 olarak kaydedilirken 2013 yılında önceki yıla göre 337 bin 135 kişi artarak 585 bin 601’e ulaştı. 2018 yılına kadar düzenli olarak artan Suriyeli mülteci sayısının 3 milyon 622 bin 366’e ulaştığı, 2019 yılında ise ilk defa önceki yıla göre azalma eğilimine girdiği görülüyor. Grafikte aşağı yönlü hareket 2020 yılında da devam ediyor. Suriye’de çatışma ortamının görece sakinleşmesi, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon düzenlediği bölgelere yerleştirildiği söylenen mülteciler ve Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine gidenler grafikteki düşüş eğilimi ile birlikte okunabilecek unsurlar olarak değerlendirilebilirler.
Avrupa'da Türkiye'nin ardından en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke Almanya
Almanya’nın BM’ye bildirdiği verilere göre daha birkaç bin ile ifade edilen ülkedeki Suriyeli mülteci sayısı 2014 yılında 40 bin 994’e yükseldi. 2015 yılında 75 bin yeni mültecinin de eklenmesiyle bu sayı 115 bin kişiye ulaştı. Katlanarak süren mülteci akını ile birlikte 2016 yılında 375 bin, 2017’de ise 496 bine yükselen Suriyeli mültecilerin sayısı 2018’de yarım milyonu geçerek 532 bine ulaştı. Verilere göre 2019 yılına kadar Almanya’ya göç eden Suriyeli mülteci sayısında düzenli bir artış olduğu görülüyor. 2019’da son kez bir önceki yıla göre yükseliş göstererek 572 bine ulaşan mülteci sayısının bu noktadan itibaren düşme eğilimine girdiği görülüyor. 2020 yılında ülkedeki mülteci sayısının 10 bin civarında azaldığı dikkat çekiyor. Grafikte mülteci sayılarındaki artışın durakladığı ve azalma belirtilerinin görüldüğü tarihlerin Türkiye’deki benzer kırılma noktalarıyla paralellik gösterdiği görülebiliyor.
Yunanistan'daki Suriyeli mülteci artışı devam ediyor
Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşmak isteyen Suriyeli mültecilerin ilk durağı olan Yunanistan’ın bildirdiği verilere göre 2014 yılında ülkedeki Suriyeli mülteci sayısı yalnızca 3 bin 913’tü. 2015 yılında iki katından fazla artan sayının 9 bin 101’e ulaştığı görülüyor. 2016’da 14 binin üzerine çıkan sayının aynı yıl AB ile Türkiye arasında imzalanan ve Yunanistan sınırını geçen Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye iade edilmesini öngören mutabakatın ardından düşüşe geçtiği görülüyor. Veriler 2017 yılında önceki yıla göre 706 kişilik bir azalış olduğunu gösteriyor. Mutabakat sürecinin kısa sürede AB ile Türkiye arasındaki gerginlikler nedeniyle işlevsizleşmesine paralel olarak Yunanistan’daki Suriyeli mülteci sayısının sonraki yıl tekrar artışa geçtiği görülüyor. Verilere göre 2018 yılında Yunanistan’daki Suriyeli mülteci sayısı bir yıllık dönemdeki en yüksek artış hızına ulaşarak 10 binin üzerinde artışla 23 bin 931 kişiye ulaşıyor. Verilere göre geçtiğimiz son iki yılda da artışını sürdüren sayılar 2019 yılında 26 bin 696’ya ve 2020’de yine yüksek bir artış oranı ile 36 bin 13’e yükseldi. Grafikler, Türkiye ve Almanya’dan farklı olarak Yunanistan’daki Suriyeli mülteci sayısının azalma eğilimine girmeyip yükselişini sürdürdüğüne işaret ediyor.
Avrupa'da nüfusuna oranla en fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan ülke Türkiye
UNHCR verilerine göre 2020 yılı sonunda Türkiye (geçici koruma statüsü), Almanya ve Yunanistan’daki Suriyeli mültecilerin bulundukları ülkenin nüfusuna oranlarına baktığımızda sırasıyla, Türkiye’de nüfusun yüzde 4,28’ine, Almanya’da nüfusun yüzde 0,67’sine ve Yunanistan’da nüfusun yüzde 0,34’üne karşılık geldiği görülmektedir. Türkiye’nin nüfusuna oranla en fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığını gösteren grafik, Kilis gibi yerli nüfustan çok Suriyeli Mülteci barındıran şehirlerden de anlaşılacağı gibi mülteci krizinden en çok etkilenen ülkenin Türkiye olduğunun altını çizmektedir.
Avrupa'da Türkiye'nin ardından nüfusuna oranla en fazla Suriyeli mülteci İsveç'te
Suriyeli mültecilerin Türkiye, Almanya ve Yunanistan dışında Avrupa ülkelerindeki dağılımlarını gösteren verilere bakıldığında, kendi nüfusuna oranla en çok Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan ülkenin İsveç olduğu görülmektedir. Sırasıyla, İsveç’teki Suriyeli mültecilerin ülke nüfusunun yüzde 1,1’ine, Avusturya’da yüzde 0,59’una, Danimarka’da yüzde 0,34’üne, Bulgaristan’da yüzde 0,26’sına, İsviçre’de yüzde 0,23’üne, Hollanda’da 0,19’una ve Fransa’da nüfusun 0,03’üne karşılık geldiği görülmektedir. Veriler, önceki grafiklerde gösterildiği gibi Türkiye ve Almanya’da düşüş eğilimine girmesine rağmen Yunanistan’da artış göstermeye devam eden Suriyeli mülteci sayısının, bu ülkeye giren mültecilerin büyük bölümünün Yunanistan’da kalmayı düşünmediğini, başta diğer ülkelere göre daha esnek bir göçmen politikası olan İsveç gibi ülkelere gitmeyi düşündüğünü işaret etmektedir.
Suriyeli mültecilerin büyük bölümünü erkekler oluşturuyor
Türkiye’de geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeli mültecilerin cinsiyetlerine göre dağılımını gösteren veriler, ülkedeki Suriyeli mültecilerin arasında erkeklerin oranının kadınlara göre yaklaşık sekiz puan kadar daha yüksek olduğunu göstermektedir. Savaşta yaşamını yitirenlerin büyük bölümünün erkeklerden oluşması beklenirken mülteciler arasında yine de erkek nüfusun daha fazla olması, ailesiyle birlikte ülkesini terk eden Suriyelilere ek olarak ailelerinden bağımsız olarak ülkeyi terk eden Suriyeli erkeklerin de olduğunu düşündürtmektedir. Almanya’da bulunan Suriyeli mültecilerin arasında da erkek Suriyeli mülteciler ezici bir çoğunluğa sahiptir. Verilere göre Almanya’daki Suriyeli mültecilerin yüzde 62,74’ünü erkekler oluşturmaktadır. Bu tablo, Suriye’de ailelerini bırakarak Türkiye’ye sığınan erkek mültecilerin yanı sıra, Türkiye’ye aileleri ile gelen erkek Suriyeli mültecilerin önemli bir bölümünün de ailelerini Türkiye’de bırakarak Avrupa ülkelerine gittikleri sonucunu ortaya koymaktadır.
Suriye’de sular durulurken mültecilerin geleceği belirsiz
Suriye’de Esad rejiminin ülkenin büyük bölümünde kontrolü tekrar sağlamasının ardından başta Türkiye olmak üzere yabancı ülkelerdeki Suriyeli mülteci sayılarında düzenli artışın yerini durağanlığa bıraktığı görülüyor. Bununla birlikte Türkiye’de bulunan 3 milyon 500 binden fazla Suriyeli mültecinin ülkelerine dönmeyi istemedikleri, yapabilirlerse Avrupa ülkelerine gitmeyi aksi durumda da Türkiye’de kalmayı istedikleri belirtiliyor.
Suriyeli mültecilerin geleceğine dair sorularımızı yanıtlayan gazeteci Dr. Arslan Tekin, kamuoyunda mülteci mutabakatı olarak bilinen ve Avrupa’ya gitmeye çalışırken yakalanan mültecilerin Türkiye’ye iadesini öngören anlaşmanın AB tarafından verilen mali yardım sözü tutulmadığı için işlemesinin söz konusu olmayacağını ifade ediyor. Tekin, Avrupa’ya gitmeyi hayal edenler kadar geride bıraktığı evine, toprağına dönmeyi umut edenlerin de olduğunu ve bunların ülkelerinde güven ortamı sağlanana kadar Türkiye’de kalmayı tercih edeceklerini belirtiyor. Kamuoyunda zaman zaman tartışmalara sebep olan mülteci karşıtı söylemeleri de değerlendiren Tekin, mültecilerin uzun süre kaldığı ülkelerde halk arasında rahatsızlıkların yaygın olarak görüldüğüne işaret ediyor. Türkiye’de doğrudan çatışmalar olmasa da halkın savaşın erken dönemlerine göre Suriyeli mültecilerle arasına daha fazla mesafe koyduğunun altını çiziyor. Gazeteci Dr. Arslan Tekin, bir zamanlar söylemlere hâkim olan mazlumun yanında olma ve misafirperverlik kavramlarının yerini ‘artık evlerine dönmeliler’ ifadesinin aldığını belirtiyor.