Hemşire Aslı Arslan Altın: Aşı olarak bu virüsle tanışmak en doğrusu
Haber Üsküdar – Hazal Göksun
Kovid-19 vakalarının yoğun olduğu hastanelerden biri İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi. Bu hastanede çalışan hemşire Aslı Arslan Altın ile hastanenin son durumu ve sağlık çalışanlarının aşılanmasıyla ilgili bir sohbet gerçekleştirdik.
Aslı Altın, Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi Ürojinekoloji biriminde hemşire olarak görev yapıyor. Sorularımızı cevaplayan Aslı Altın, "Aşı olarak bu virüsle tanışmak en doğrusu" sözlerini kullanarak virüsü hayatımızın bir parçası olarak bilmemizin ve toplum olarak pandemi kurallarına uymayı alışkanlık haline getirmemizin önemli olduğunu vurguluyor.
Hastanenizdeki vaka yoğunluğunu duyduk. Sizin bölüm ve çalışma durumunuz pandemiden nasıl etkilendi, etkilenmeye devam ediyor?
Kronik rahatsızlığımdan dolayı pandemide çalışmadım. Bizim birim farklı bir binaya taşındı ve bulunduğumuz bina Kovid binası oldu. Poliklinikte çalıştığım için birimimiz kapanmadı fakat hasta sayısında üçte iki oranında azalma oldu. Önceden bir poliklinik gününde 50-60 hastaya bakıp 4 test yaparken, sayı 15-20 hastaya, test ise 1’e düştü. Rahatsızlıklarını tolere edebilen hastalar hastaneye gelmedi. Servislerden hemşireleri Kovid birimine geçirdiler. Sınırlı sayıda hemşire ile çalışıldı. Şu anda normal sürece döndük; pandemi birimleri azaltıldı, hemşireler servislerine geri döndüler.
"Pandemi döneminde çalışanların psikolojileri çok etkilendi"
Konuşmasına hemşirelerin durumundan da bahsederek devam eden Aslı Altın, "Pandemi döneminde çalışanlar sürekli endişe içindeydi, psikolojileri çok etkilenmişti. Aşının bu hususta çalışanları rahatlattığını düşünüyorum. Yaşlılar genelde evlerinde vakit geçiriyor. Benim çalıştığım birimde hasta profili genel olarak yaşlılardan oluşuyor. Daha önce de dediğim gibi çok ciddi oranda hasta sayıları azaldı" sözlerini kullandı.
Aşının iki dozunu da yaptırdınız. Hemşirelerin aşı süreci ve düşüncelerini genel olarak anlatır mısınız?
Aşı Türkiye’ye ilk geldiğinde çoğu arkadaşım ve ben tedirginlik yaşadık; bir yan etkisinin ve zararının olup olmadığını bilmiyorduk. Almanya’da üretilen Pfizer aşısının bazı kişilerde yüz felci yaptığını internetten okuduk, yaptırıp yaptırmamak arasında kararsız kaldık. Sonrasında Çin’de üretilen Sinovac aşısının enfeksiyona sebep olan virüslerin zayıflatılarak ya da etkisizleştirilerek hazırlanmış olduğunu okuduk. Sonuçta geleneksel aşılar da bu yöntemle üretiliyor. Bizler hem kendimize hem de çocuklarımıza yıllardır aşı yaptırıyoruz. Daha önceki salgın hastalıklara bakıldığında bütün salgınlar aşıyla önlenmiş. Bu sebeple aşı olmak, olmamaktan daha iyidir diye düşünüyoruz. En fazla antikor oluşmaz. Olmasak bu virüsü vücuda almama gibi bir şey söz konusu değil. En azından aşı olarak bu virüsle tanışmak en doğrusu diye düşünüyorum.
Aşı olmadan önceki beklentileriniz nelerdi? Geleceğimizi nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Aşının gelmiş olduğuna seviniyorum. Sonuçta daha önce de bahsettiğim gibi bütün salgınları aşıyla önledik. Gelecekte farklı virüslerle de karşılaşabiliriz. Artık toplum olarak pandemi kurallarına uymayı bir alışkanlık haline getirmemiz gerekiyor. Tabii ki çocuklarımızın da sosyal ilişkileri önümüzdeki dönemlerde nasıl olur, nasıl bir nesil yetişir orası muamma. Çünkü bizler ailelerimiz, akrabalarımız ve arkadaşlarımızla hep bir arada büyüdük. Yeni nesil bunlardan uzak büyüyorlar ve her şey teknolojiyle ilerliyor.
"Aşıyı olmak için tereddüt etmeyin"
Aşıyı olmak istemeyen, tereddüt yaşayan kişilere de mesaj ileten Hemşire Aslı Altın, "Aşı olmak istemeyen kişilere aşılarını olmaları gerektiğini, Sinovac aşısının hiçbir yan etkisinin bulunmadığını söyleyebilirim" ifadelerini kullandı.